İndir - İzle

advertisement
Must / have to “has to”
-meli, -malı, -mek, -mak zorunda
• Bir şeyi yapmanın gerekli olduğunu anlatırken MUST veya
HAVE TO (has to) yapılarının her ikisini de kullanabiliriz.
Çoğunlukla hangisini kullandığımızın bir önemi yoktur.
• Must yapısını kişinin kendi duygularını, fikirlerini
açıklarken, kendine göre neyin gerekli olduğunu belirten
kullanırız.
• HAVE TO “has to” yapıları kullanıldığında ise kişi kendi
duygu ve düşüncelerinden bahsetmiyor, fikirlerini
söylemiyor. GERÇEĞİ, HAKİKATI, kuralı, kanunu
söylüyor.
• Have to “has to” yapılarını kullanırken belirtilen duruma,
koşula, şarta KESİNLİKLE uyulmalıdır.
•
Annemiz bizden aşağıdaki işleri yapmamızı
istiyor… yani EMİRLER veriyor,
•
“Put away your clothes”
Elbiselerini ortadan kaldır / topla.
•
Your mother:
You MUST put away your clothes.
“Elbiselerini ortadan kaldırmalısın.”
“Keep your room tidy”
Odanı düzenli tut.
• Your mother:
You MUST keep your room tidy.
“Odanı düzenli tutmalısın.”
“make your bed”
Yatağını yap.
• Your mother:
You MUST make your bed.
“Yatağını yapmalısın.”
“Wash your hands”
Ellerini yıka.
• Your mother:
You MUST wash your hands before and after meals.
“Yemeklerden önce ve sonra ellerini yıkamalısın.”
• Biz de bu işleri ANNEMİZ istediğinden dolayı, diğer bir
deyişle mecburen yaptığımızı anlatmak için
• I have to put away my clothes.
“Elbiselerimi ortadan kaldırmak zorundayım.”
• I have to keep my room tidy.
“Odamı düzenli tutmak zorundayım.”
• I have to make my bed.
“yatağımı yapmak zorundayım.”
• I have to wash my hands before and after meals.
“Yemeklerden önce ve sonra ellerimi yıkamak zorundayım.” Deriz.
• Başka bir örnek vermek gerekirse,
• Öğretmen öğrenciye
“Do your homework”
Ödevini yap
• You MUST do your homework.
“Ödevini yapmalısın.”
• Öğrenci ödevi öğretmeni istediği için yaptığından dolayı,
I HAVE TO do my homework.
“Ödevimi yapmak zorundayım.” Der.
• *** MUST bir şeyi yapmamızın GEREKLİ olduğunu, öyle
düşündüğümüzü anlatmak için kullandığımız bir yapıdır.
• I haven’t got time. “Vaktim yok”
I must hurry. “Acele etmeliyim.”
• Kimse bana acele et demiyor, acele etmem gerektiğine ben
karar veriyorum.
• I can’t hear you. “Seni işitemiyorum.”
You must shout. “Bağırmalısın.”
• Kimse seni bağırmaya zorlamıyor, bağırmaya mecbur da
değilsin ama seni duyabilmem için bağırman GEREKLİ.
• He can’t walk quickly. “Hızlı yürüyemiyor.”
We must wait him. “Onu beklemeliyiz.”
• Kimse bize onu zorla bekle demiyor. Beklememiz
gerektiğini biz düşünüyoruz.
• There aren’t enough eggs. “Yeterli sayıda yumurta yok.”
You must buy some eggs. “Birkaç tane yumurta almalısın.”
• Kimse seni yumurta almaya zorlamıyor, olan
yumurtalarla da idare edebilirsin, ama alman
GEREKLİ.
• The Windows are dirty. “Pencereler kirlidir.”
We must clean them. “Onları temizlemeliyiz.”
• “Kimse bize emir vermiyor, pencerelerin kirli
olduğunu gördük onları temizlememiz gerektiğini
düşünüyoruz.
• It is cold outside. “Dışarıda hava soğuktur.”
We must wear heavy clothes. “Kalın elbiseler giymeliyiz.”
• Kimse bizi kalın elbiseler giymek zorundasınız
demiyor. Emir de vermiyor. Hava soğuk olduğu için
kalın elbiseler giymemiz gerektiğini düşünüyoruz.
• It is late. “Saat geçtir.” “Geç oldu.” “vakit epey ilerledi.”
We must leave. “Ayrılmalıyız.” “Kalkmalıyız.”
• Kimse bize kalk demiyor. Vakit epey ilerlediğinden
kalkmamız gerektiğini düşünüyoruz.
• The last bus is at ten.
I HAVE TO leave home now.
“Son otobüs saat onda. Şimdi kalkmak zorundayım.”
• He HAS TO travel very often because of his position
in the firm.
• “Şirketteki pozisyonundan/görevinden dolayı sık sık seyahat etmek zorunda”
• We can’t buy a house so we HAVE TO rent a
flat.
• “Ev satın alamıyoruz bu yüzden bir daire kiralamak zorundayız.”
• People HAVE TO work to make a living.
• “İnsanlar geçimlerini sağlamak için çalışmak zorundadır.”
• You get fat easily so You HAVE TO be careful
of what you eat.
• “Çabuk kilo alıyorsun bu yüzden ne yediğine dikkat etmelisin.”
• HAVE TO – HAS TO
Bu yapıları kullanırken kişi kendi duygu ve düşüncelerinden
bahsetmiyor, fikirlerini söylemiyor. GERÇEĞİ, HAKİKATI, kuralı,
kanunu, işin doğrusunu, yapılması gerekeni söylüyor.
• My eyes are not very good.
• I HAVE TO wear my glasses.
• He is ill.
• He HAS TO go to the doctor.
• We are students.
• We HAVE TO wear our uniforms.
• Bir şeyin gerekli olduğunu biz düşünüyorsak MUST ı
kullanırız.
• I think it is necessary for me to study.
• “I must study.”
• I think it is necessary for me to get a high mark.
• I must get a high mark.
• I think it is necessarry for me to go there early.
• I must go there early.
• I think it is necessary for me to have a car.
• I must have a car.
• I think it is necessary for us to organize a meeting this
weekend.
• We must organize a meeting this weekend.
• We think it is necessary to revise our lessons.
• We must revise our lessons.
• I think It is necessary to get up early tomorrow.
• I must get up early tomorrow.
• Bir şeyin gerekli olduğunu
KANUNLAR veya BAŞKA BİRİLERİ söylüyorsa,
bir GERÇEKTEN, HAKİKATTEN bahsediyorsak,
bu durumda HAVE TO “has to” yapılarını kullanırız.
•EXERCISE
• It is eleven pm.
must / have to
I ………………………………….go
home now.
• Kağan is feeling ill.
HAS TO / MUST
He ………………………………….
leave the party early.
• If you want to get a high mark,
HAVE TO / must
you ………………………………….
study hard.
• My father is ill.
HAVE TO / MUST call a doctor.
We ………………………………….
• There is an accident here.
HAVE TO
We ………………………………….
call an ambulance.
• She is a student.
HAS TO
She ………………………………….
wear her uniform.
• Ayla can’t see well.
HAS TO
She ………………………………….
wear her eye glasses.
• I can’t help you tomorrow.
HAVE TO
I ………………………………….
go to school.
• Their car doesn’t work.
HAVE TO
They ………………………………….
take it to the garage.
• When we are away,
MUST / have to
we ………………………………….
call our relatives.
• If you have a parking fine,
HAVE TO
you ………………………………….
pay it.
have to
• We …………………………………. pay to get into the concert.
• There is nothing at home.
have to
We ………………………………….
buy something to eat.
• He is coughing a lot.
must / has to
He ………………………………….
stop smoking cigarettes.
has to
• A driver ………………………………….
have a driving licence.
Download