Uploaded by Decadent

BİLMEDİĞİM MİLYONLARLCA İNGİLİZCE KELİME

advertisement
inspired: ilhamlı
astonishing: hayret verici
humble: mütevazi
display: görüntülemek
wisdom: bilgelik
teased: sataşmak
graciously: nezaketle
allowed: izin verdi
correspondent: muhabirlik
autograph: imzalı
obstacle: engel
treat: davranmak, tedavi etmek
adopts: kabul etmek, benimsemek
preaching: öğüt vermek
pursue: izlemek, peşine düşmek
article: makale
synonym: eş anlamlı sözcük
allow: izin vermek, sağlamak
regret: pişmanlık, üzüntü
achieve,accomplish : başarmak
predict: tahmin etmek, öngörmek
external: dış
doting: düşkün
Sophisticated: yapmacık
Negligent: savsak, umursamaz
Affectionate: seven, şefkatli
Inexperinced: deneyimsiz
Accuse: suçlamak
Infer: anlam çıkarmak
Extraordinary: olağanüstü
Uproarius: şamatacı
Subjective: öznel
Predict: tahmin etmek
Determination: kararlılık
Ambassador: büyükelçi
İntroduce: tanıtmak
Values: değerler
Guide: rehber
Risen: yükselmek
Pleased: memnun
İnfluence: etkileşim, etki
Notable: önemli
Requirement: gereksinim
Acquire: edinmek
Caution: uyarı, dikkat
Devotion: bağlılık, adanmışlık
Praise: övmek
Setbacks: aksilik, gerilemek
Dedication: özveri
Achievement: kazanım
Related: ilişkili
Rely: inanmak
Mass: kütle
Matter: madde
Above: yukarıda
Balance: denge
Due: sebep, yüzünden
Conversions: dönüşümler
Ordinary: sıradan
Durable: dayanıklı, saygın
Summary: özet
Include: içermek
Demand: istemek, hak talep etmek
Record: kayıt
Author: yazar
Passage: geçiş
Aspire: arzulamak, heves
Tenacity: mukavemet, azim
Compassion: merhamet
Solitude: yalnızlık
Reconciliation: uzlaştırma
Perseverance: azim
Expect: beklemek, sanmak
Except: dışında
Persevere: direnmek
Reminiscing: anılarını anlatmak
Bantering: takan, şaka yapmak
Flailing: dövmek
Voucing: kefil olmak
Musing: düşünceye dalmak
Curve: eğri
Columnists: köşe yazıları
Aware: farkında, bilinçli
Reign: saltanat
Consist: oluşmak, dayanmak
İnitially: başlangıçta, ilk olarak
Prevent: önlemek, alıkoymak
Distract: oyalamak, dikkatini dağıtmak
Libel: hakaret, karalama
Bias: önyargı, aklını çelmek
Altered: değişmiş
Attached: bağlı, yapışık
Unpredictable: belirsiz, beklenmedik
Determine: belirlemek, kararlaştırmak
Captivity: esaret
Specimens: örnek
Extinction: yok olma, nesli tükenme
Threatened: tehdit
İncome: gelir
Contribution: katkı, kalıtım
Sank: batmak
Satellite: uydu
Rise above: başarmak, üstesinden gelmek(korkuların vs.)
Adequate: yeterli
İnfrastructure: altyapı
Feature: özellik
Shortage: eksiklik, kıtlık
Enable: olanak
Aeronautics: havacılık
Devoted: adamış, ayrılmış
Varying: değişen
Significant: önemli
Observation: gözlem
Remarkable: kayda değer, dikkat çekici
Constant: sabit
Distance: uzaklık, mesafe
Expedition: sefer, gezi
Expectantly: beklentiyle
Frustration: bıkkınlık, hayal kırıklığı
Labeled: etiketli
Postponed: ertelenen
Courage: cesaret
Demonstrate: göstermek
Meticulously: titizlikle
Tightly: sıkıca
Resignation: istifa
Roughly: kabaca
Eventually: sonunda
Recklessly: pervasızca
Rapid: hızlı
Avoid: önlemek, uzaklaşmak
İnquiry: sorgulama, araştırma
Predict: tahmin etmek
İnadequate: yetersiz, uygunsuz
Enhance: geliştirmek, artırmak
Approach: yaklaşmak, varmak
Tend: eğilimi olmak, yönelmek
Productive: üretken, yaratıcı
Audience: seyirci
Properly: uygun şekilde, iyice
Proper: uygun, özel
Occasion: neden, durum
Consume: tüketmek, harcamak
Consumption: tüketim
Decrease: azaltmak
Variety: çeşitlilik
Consist: oluşmak, dayanmak
Contrary: aksine, zıt
Resist: karşı koymak, direnmek
Constitute: oluşturmak, kurmak, seçmek, atamak
İndicate: göstermek, belirtmek
Contradict: çelişmek, zıt düşmek
Regard: saygın, ilgili olmak, bakmak
Aspect: görünüş, yön
Attain: ulaşmak, elde etmek
Steady: sabit, değişmez, istikrar
Contribute: katkıda bulunmak, katılım
Longevity: ömürlülük
İnclination: eğilme, meyil
Consistent: tutarlı, uyumlu, kalıcı
Stable: kararlı, azimli
Affectionate: sevecen, şefkatli
Retain: korumak, alıkoymak, saklamak
Attach: bağlamak, iliştirmek, takılmak
Target: hedef, amaç
Enable: etkinleştirmek, sağlamak
Surround: çevrelemek, etrafını sarmak
Shortage: kıtlık, yetersizlik
Room: oda, yer
Devote: adamak, ayırmak
Vary: farklılık göstermek, çeşitlendirmek
Entire: tüm, komple
Observation: gözlem, inceleme
Remain: sürdürmek, geriye kalmak
Constant: sürekli, daimi
İnventor: mucit, yaratıcı
Attempt: girişim, deneme
Accompany: eşlik etmek, katılmak
Arrange. ertelemek, geciktirmek
Demonstrate: kanıtlamak, göstermek
Flexible: esnek
Set off: başlatmak, yola çıkmak, patlatmak
Repressive: bastırıcı, önleyici
Pioneer: öncü, çığır açan
Aviator: havacı, pilot
Orbit: yörünge, etki alanı
Bond: bağlamak, yapıştırmak
Voyage: yolculuk, seyahat
Summit: zirve, doruk
Obligation: yükümlülük, zorunluluk
Willingness: isteklilik
Knit: örmek, birleşmek
Fold: katlama
Mold: yapı, biçimlendirmek
Promote: tanıtmak, desteklemek
Revise: gözden geçirmek, düzeltmek
Forecast: öngörü, tahmin
Delighted: memnuniyet, zevk almak
Essential: önemli, zorunlu
Extraordinary: olağanüstü, görülmemiş
Conclude: sonuçlandırmak, bitirmek
Display: görüntülemek, sergilemek
Manner: görgü, tutum
Cruel: zalim, dayanılmaz
Anxious: endişeli
Extent: alan, kapsam
Concession: imtiyaz, izin
Attain: ulaşmak
Adapt: uyarlamak, adapte olmak
Plenty of: bolca
Gather: toplamak, kazanmak
Wander: dolaşmak, sayıklamak
Attitude: tutum, yaklaşım
Conclusion: sonuç
Attack: eklemek, bağlamak
Substantially: esasen, özünde
Doubt: şüphe, tereddüt
Nutrition: beslenme
Saturated: doymuş, doygun
Associated: ilişkili
While: iken
Thus: böylece, bu nedenle
Vast: engin, uçsuz bucaksız
Apart from: bunun dışında
Considered: kabul
Lessens: azaltır
Remain: kalmak
Estimate: tahmin
Labor: emek, işgücü
Vessel: damar sistemi
Separated: ayrılmış, ayrımlı
Inherited: kalıtsal, miras
Urban: kentsel, şehir
Discrimination: ayrımcılık
Entrepreneurs: girişimci
Emphasize: vurgulamak
Admission: kabul, giriş, itiraf
Admirable: takdire şayan, hayranlık
İmitate: taklit etmek
Controversy: tartışma, çelişki
Merely: sadece, adeta
İnspriation: ilham
Striving: çaba, gayret
Gearing up: hazırlanmak
Dazzling: göz kamaştırıcı
Audiences: izleyiciler
Arbitrary: keyfi, isteğe bağlı, zalim
Superlative: mükemmel
Conscientious: vicdanlı
Bizarre: tuhaf, garip
Stupendous: muazzam
Endure: katlanmak, dayanmak
Struck: çarpmak, izlenim bırakmak
Grin: sırıtma
Beaming: ışınlanma, ışık saçma
Astounding: şaşırtıcı, hayret verici
Lingering: kalıcı, oyalanmak
Enrolled: kayıtlı
Voluntary: gönüllü, istekli
Required: gerekli, zorunlu
Fleeting: kısa süren
Aloof: uzak, soğuk, ilgisiz
Flair: yetenek, sezgi
Dread: korku, dehşet
Direct: dolaysız, yönlendirmek, yol göstermek
Prevent: önlemek, engel olmak
Apparently: görülen, anlaşılan
Rely: inanmak
Mass: kitle, yığın
Establish: kurmak, yerleştirmek, belirlemek, saptamak
Booked: rezerve edilmiş
Enthusiastic: hevesli, coşkulu
Willingness: isteklilik
İnevitable: kaçınılmaz, çaresiz
Contribution: katkı, destek, yazı, makale
Attitude: tutum, davranış
Provide: sağlamak, sunmak
Hostile: düşmanca, tehlikeli
Constantly: sürekli, durmadan
Fulfilling: tatmin, doyurucu, yerine getirmek, yapmak
Arose: kaynaklanıyordu, oluşmak
Repressive: bastırıcı, önleyici
Manned: insanlı, tayfalı
Benefits and Drawbacks: yararları ve zararları
Compact: sıkıştırmak, yoğunlaştırmak
Privilege: ayrıcalıklı, dokunulmazlık
Cruel: acımasız
to Some Extent: bir dereceye kadar
Branding: marka, dağlama,
Persistent: kalıcı, sürekli, inatçı
Perceived: algılanan, kestirmek, kavramak
Lifespan: ömür
Convert: dönüştürmek, çevir
Associate: ilişkilendir, ortak
Neutral: nötr
Unconsciously: bilinçsizce
Assigned: atanan
Exposed: maruz, gösterilen, sergilenen
Apparent: aşikar, görülen, bariz
Subtle: örtük, gizli
Perception: algılama, kavrayış
Consistency: tutarlılık, uyum
Leisure: eğlence, aktivite
İnvestment: yatırım, atama, para yatırma
Revise: gözden geçirmek, yenilemek
Promote: tanıtmak, desteklemek, yükseltmek
Attendance: katılma, katılım, devamlılık
Widespread: yaygın, geniş
Lawmakers: milletvekilleri
Evaluate: değerlendirmek, ölçmek, yorumlamak
Advocate: savunucu, avukat
Literacy: yazarlık, okuryazar
Duped: aldatmak, kandırmak
Consciousness: bilinç, farkındalık
Current: geçerli, şimdiki, akım
Establish: kurmak, yerleştirmek, oluşturmak
İnvolved: dahil, ilgili, içermek, kapsamak
Replicate: yinelemek, kopyalamak
Revise: gözden geçirmek, yeniden incelemek
Utilize: yararlanmak, faydalanmak
İntegrate: birleştirmek, bütünlemek
İmplemented: uygulamak, sağlamak
Spread: yaymak, dağılmak, bulaşmak
Assertions: iddialar
Thrived: gelişiyordu, büyümek
Bewildering: hayret verici
İntentionally: kasıtlı olarak, kasten
Plagiarism: aşırmacılık, eser hırsızlığı
Legitimate: meşru, yasal
Quotations: alıntılar, aktarmalar
Reliable: güvenilir, sağlam
Strive: çabalamak, gayret etmek
Outright falsehoods: düpedüz yalanlar
Considerable: önemli, hatırı sayılır ölçüde
İncome: gelir, kazanç, getiri
Outrageous: rezil, acımasız, zalim
Deceived: aldatmak, kandırmak
İmitated: taklit, sahte
İnterrupted: kesilmiş, durdurmak, ara vermek
Misinformed: yanlış bilgi vermek
Monitored: izlemek, gözetlemek
Purveyor: müteahhit
Valid: geçerli, yürürlükte
Credentials: kimlik, referans
Masquerade: maskeli balo, sahte tavır takınmak
Reprimand: kınama, azarlama
Multilingual: çok dil bilen
Verbal: isim fiil
Estimate: tahmin etmek, öngörmek
Virtually: neredeyse, gerçekte, aslında
Contribute: katkıda bulunmak, vermek
Urge: dürtü, teşvik etmek, zorlamak
Facilitate: kolaylaştırmak, olanak tanımak
Acquire: edinmek, kazanmak
Deliberate: kasıtlı, planlanmış
Convey: iletmek, devretmek
Resemble: benzemek, andırmak
İnnate: doğuştan, fıtri
Prove: kanıtlamak, göstermek
Commerce: ticaret, alım satım
Settle: yerleşmek, anlaşmak
Evaluate: değerlendirmek, yorumlamak
Distinct: ayrı, farklı, başka
İmmigrate: göçmek, göç etmek
Respectively: sırasıyla, ayrı ayrı
Purchase: satın alma, etki, nufüz
Currently: şu anda, şimdilik
Contrary: tersine, aksi, zıt
Allocated: atamak, ayırmak
Simultaneously: eş zamanlı, aynı anda
Impact: etki, tesir, darbe, şok
Significantly: önemli ölçüde
Benefit: yarar, avantaj, çıkar, menfaat
Resident: vatandaş, sakin, ikamet eden kimse
Facility: tesis, olanak, imkân
Reduce: azaltmak
Condition: şart, durum, rahatsızlık
Feature: özellik, nitelik
Envy: imrenme, gıpta
İmmoral: ahlaksız
Frequent: sıklıkla
Arrange: düzenlemek, ayarlamak
Endorse: onaylamak, desteklemek
Publicity: reklam, tanıtım
Subtle: belirsiz, gizli
Medium: araç, vasıta, orta
Persistent: kalıcı, sürekli, ısrarlı, inatçı
Perceive: algılamak, hissetmek, kavramak
Expose: göstermek, sergilemek, bırakmak, terk etmek, ortaya çıkarmak
Crops: mahsul
İmported: ithal
Devote: adamak, ayırmak, tahsis etmek
Separate: ayrılmak, çıkmak, ayrı
Estimate: tahmin etmek, kestirmek, öngörmek, değer biçmek
Resemble: benzemek, andırmak
Discrimination: ayrımcılık
Controversy: tartışma, çelişki
Whereas: iken, oysa
Spread: yaymak, yayılmak
Disorderly: düzensiz, ahlaksız
İllustrated: göstermek, örneklendirmek
Whistleblower: muhbir
Mistreated: muamele, kötü davranmak
Tale: masal, öykü
Frustrated: yıldırmak, sinirli, hüsran
Empower: güçlendirmek, yetki vermek
Escalating: tırmandırmak, yükseltmek
Misleading: yanıltıcı, aldatıcı
Acknowledge: kabul etmek, onaylamak
Deceptive: aldatıcı, yanıltıcı
Sincere: samimi, içten
Allege: iddia etmek, ileri sürmek
Renounce: vazgeçmek, reddetmek
Detest: nefret etmek, tiksinmek
Assert: iddia etmek, savunmak
Countermand: iptal etmek
Scrutinize: irdelemek, dikkatle incelemek
Tolerate: tahammül etmek, hoşgörü
Annul: iptal etmek, feshetmek
Prolong: sürdürmek, uzatmak
Amphibious: amfibi, yüzergezer
Regrets: pişmanlık, hayıflanmak
Convinced: ikna olmuş, inanmak
Remains: kalıntılar
Unearthed: ortaya çıkarmak, topraktan çıkarmak
Vibrant: canlı, hareketli
Diverse: çeşitli, farklı
Substance: madde, cisim, töz, öz
Semolina: irmik
Drought: kuraklık
Flood: sel, su baskını
Debris: enkaz, yıkıntı
Scorching Sun: kavurucu güneş
İmpact: etki, çarpma, tesir
Forecast: tahmin, öngörü
Assess: değerlendirmek, ölçmek, değer biçmek
Casualty: kayıp, ölü
Evacuate: boşaltmak, tahliye etmek
Reinforce: güçlendirmek, desteklemek
Arson: kundakçılık
Plenty: bol, pek, çok
Delighted: memnuniyet, zevk
Essential: temel, gerekli, şart
Extraordinary: olağanüstü, özel, fevkalade
Lunge: hamle, saldırma
Fill: doldurmak
Wander: dolaşmak, gezinmek
Frame: kare, çerçeve, yapı, iskelet
Excellence: mükemmellik, mükemmeliyet, üstünlük
Associate: ilişkilendirmek, benzetmek, bağlantılı, ortaklık
Recruit: işe almak
Vital: hayati, önemli
Establish: kurmak, yerleştirmek
İnvest: yatırım
Maintain: sürdürmek, korumak
Retrieve: geri almak, kavuşmak
Priority: öncelik, önem
Constant: değişmez, sabit
Maintain: korumak, sürdürmek
Being Ahead: önde olmak
Sustainable: sürdürülebilir, kalıcı
Cosy: rahat, konforlu, sıcacık
Loose: gevşek, serbest, bol
Accompany: eşlik etmek, katılmak
Set off: başlatmak, yola çıkmak
Summit: zirve, doruk
Voyage: yolculuk, seyahat
Orbit: yörünge, yörüngede dönmek
Absent: bulunmayan, yok, dalgın
Flip: çevirme
Engage: kullanmak, işe almak, ilgilenmek
Advanced: gelişmiş, ileri, ilerlemiş, deneyimli
Manner: tutum, davranış
Precise: hassas, kesin, tam
Fierce: sert, şiddetli, vahşi
Backlash: ters tepki
Rural: kırsal, köy, taşra
Assume: varsaymak, düşünmek, zannetmek, üstüne almak
İnspire: ilham vermek, esinlemek
Constantly: sürekli, durmadan
İnfer: anlam çıkarmak
Obsolete: modası geçmiş, eski, kullanılmayan
Doubtful: şüpheli, kuşkulu
Renovate: yenilemek, tazelemek
Endangered: nesli tükenmekte
Thoroughly: iyice, tamamen
Observe: gözlem
Separate: ayırmak
Occasion: neden, durum
Distinct: farklı, belirgin
Reduce: azaltmak
Settle: yerleşmek, yerleştirmek
Extinct: nesli tükenmiş
İmmigrants: göçmenler
Establish: kurmak
Currents: mevcut, güncel, akım, akıntı
Ensure: sağlamak, garantilemek
İnherit: devralmak, miras almak
Attach: eklemek, bağlanmak
İntensions: yoğunluklar, şiddetler
İnvention: buluş
Labor: çalışma, emek
İmpact: etki
Demonstrate: göstermek, sergilemek
Simultaneous: şu anda
Resemble: benzemek
Estimate: tahmin etmek
İnnate: doğuştan içten gelen özellik
Determine: belirlemek
Enhance: geliştirmek, iyileştirmek, artırmak
Endorse: onaylamak, desteklemek
Envy: gıpta, imrenme, kıskanma
İnadequate: yetersiz
Frequent: sık sık
Assume: farzetmek, varsaymak
Admire: hayranlık duymak
Deliberately: kasten
İntentionally: kasten
Commerce: ticaret, iş
Convey: iletmek, aktarmak
Facilitate: kolaylaştırmak, rahatlatmak
Alter: değişmek
Evaluate: değerlendirmek, ölçmek
Asset: mal varlığı
İnsult: hakaret, aşağılamak
Separate: ayırmak
Supply: temin etmek
Admit: kabul etmek
Cope: başa çıkmak
Devote: adamak, vermek
Dedicate: adamak, vermek
Expand: genişletmek, büyütmek
Associate: ilişkilendirmek, birleştirmek
Discard: atmak, kurtulmak
Distinguish: ayırmak, ayırt etmek
Artificial: yapay, suni
Soil: toprak, gübre
Construct: inşa etmek
Virtually: neredeyse, adeta, gerçekte, aslında
Bonds: bağ
Promote: tanıtmak, güçlendirmek
Occur: meydana gelmek, oluşmak
Asset: varlık, aktif
Comprehensive: kapsamlı, geniş, detaylı
Inventive: yaratıcı, özgün
Insist: ısrar etmek, diretmek
Assumption: varsayım, tahmin
Subtle: ince
Convert: dönüştürmek, değiştirmek
Persistent: kalıcı, sürekli, ısrarlı
Precise: hassas, kesin, tam
Perceive: kavramak, algılamak, kestirmek
Expose: maruz, ortaya çıkarmak, bırakmak, terketmek
Perception: algı, algılayış, sezgi, idrak
Facilitate: kolaylaştırmak, rahatlatmak
Corporation: şirket
Embraced: benimsemek, kabullenmek
Inherit: devralmak, miras almak
Initiate: başlatmak, üyeliğe kabul etmek, sunmak
Evaluated: değerlendirmek, ölçmek, yorumlamak
Spread: yaymak, dağılmak
Insist: ısrar etmek, diretmek
Emphasis: vurgu
Compromise: uzlaşma
Simultaneously: aynı anda, eş zamanlı
Domestic: yerel
Temporary: geçici
Augmented: artmak, büyütmek
Portion: porsiyon, bölüm, parça, kısım
Phase: dönem, faz, aşama
Seek: aramak, aranmak, hedeflemek, uğraşmak
Slightly: hafifçe
Steadily: istikrarlı, durmadan
İmperative: zorunlu, gereklilik, şart
Recession: durgunluk, kriz, geri çekilme
Dedicate: adamak, vermek, ayırmak
Conscious: bilinçli
Purposeful: amaçlı, kasıtlı
Gathered: toplanan
Edible: yenilebilir
Plummeted: dalmak, dimdik düşmek
Satellite: uydu
Substance: madde, cisim
Moisture: nem, rutubet
Flavor: lezzet, çeşni, tad
Estimate: tahmin etmek, değerlendirme
Extend: genişletmek
Expand: genişletmek
Adapt: uyarlamak, adapte etmek
Emit: yaymak, çıkarmak
Soar: yükselmek, tırmanmak
Miraculous: mucizevi, olağanüstü
Conscience: vicdan
Consciousness: bilinç
Backtrack: vazgeçmek, sözünden dönmek
Haste: acele, telaş
Circumstances: koşullar, şartlar, zenginlik
Manage: yönetmek, işletmek, idare etmek
Coincidence: tesadüf, rastlantı
Crossword: çapraz bulmaca, kare bulmaca
Decipher: çözmek, deşifre etmek
İnsert: sokmak, yerleştirmek, takmak
Arrogant: kibirli, kendini beğenmiş
Relief: rahatlama, yardım, destek
Manufacture: imalat, yapım
Adjust: ayarlamak, düzenlemek
Prohibit: engellemek, yasak etmek
Disposal: atık, çöp
Circumstances: koşullar, şartlar
Crucial: hayati, önemli, ciddi
Severe: şiddetli, ciddi, ağır, keskin
Sore: ağrı, yara
Fever: ateş, ateşli, humma
Dizzy: baş döndürücü, başı dönen, şaşkın
Exert: uygulamak, kullanmak
Abolish: kaldırmak, iptal etmek, feshetmek
İnevitably: kaçınılmaz olarak
Regrets: pişmanlıklar, üzüntüler
İnterface: arayüz, arabirim
Sore: ağrı, acıyan, yaralı
Fever: ateş, humma
Dizzy: baş döndürücü, sersem
Persuaded: ikna etmek, inandırmak, razı etmek
Obtain: elde etmek, almak
Nominate: atamak, tayin etmek
Corporations: şirketler, kuruluşlar
Arrival: geliş
Sustain: sürdürmek, desteklemek
Relieve: rahatlamak, rahatlatmak
Obstacle: engel
Encounter: karşılaşma
Persuade: ikna etmek, inandırmak, razı etmek
Breakthrough: atılım, buluş
Compromise: uzlaşmak, uzlaştırmak, anlaşmak, bozmak
Innovation: yenilik, yenilikçilik, değişiklik
Eventually: sonunda, nihayetinde
Stumble: tökezlemek
Pursuit: takip, kovalama, arayış
Curtailed: kısıtlıyordu, kısıtladı
Nutrient: besin, gıda
İntroduce: tanıtmak, sunmak
Generate: oluşturmak, meydana getirmek, yaratmak
Produce: üretmek
Receive: almak, kabul etmek
Accuracy: doğruluk, kesinlik
Admission: kabul, giriş, başvuru
Discourse: söylem, konuşma, nutuk
Propose: teklif etmek, önermek
İnsert: sokmak, eklemek, yerleştirmek, takmak
Occupy: işgal etmek, kaplamak, tutmak, oturmak
Concern: endişe, ilgi, alaka
Represent: temsil etmek, vekili olmak
Soar: yükselmek, uçmak
Conscious: bilinçli, şuurlu
Inevitable: kaçınılamaz
Incentive: teşvik, isteklendirme
Dedicate: adamak, vermek, ayırmak
Abolish: ortadan kaldırmak, feshetmek, iptal etmek
Preserve: korumak, muhafaza etmek
Annual: yıllık, senelik
Appeal: itiraz, çekicilik, ilgisini çekmek
Profound: derin, şiddetli
Confine: sınırlamak, hapsetmek, kapamak
Distinction: ayrım, farklılık
Concentrate: yoğunlaşmak
Puzzled: şaşkın, kafası karışmış
Disposal: atık, çöp, atılma
İnterpret: yorumlamak, çeviri yapmak
Severe: ciddi, şiddetli
Condition: koşul, şart, rahatsızlık
Swelling: şişme, şişlik
Vivid: canlı, gerçek gibi
Prohibit: yasaklamak, engellemek, önüne geçmek
Preserve: muhafaza etmek, korumak
Remnant: kalan, artık
Appraisal: değerlendirme
Download