T.C. ASKERÎ YARGITAY 12.4.2007 Esas No : 2007/25 Karar No : 2007/29 DAİRELER KURULU KARARI TÜRK MİLLETİ ADINA Yargı yetkisini kullanan Askerî Yargıtay Daireler Kurulu, 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanununun 6’ncı maddesi gereğince: BaĢkan : Hv.Hâk.Alb. Necmettin ÖZKAN Üye : Hv.Hâk.Alb. Ġbrahim DEMĠR Üye : Hâk.Alb. Mehmet KAPUSUZ Üye : Hâk.Alb. Erdoğan GENEL Üye : Hâk.Alb. Recep SÖZEN Üye : Hâk.Alb. Necdet CELKAN Üye : Hâk.Alb. S. Arda ULUGÜRÜZ Üye : Hâk.Alb. Adnan AKBAL Üye : Hâk.Alb. Tamer KORKMAZ Üye : Hâk.Yb. Ġrfan YILMAZLAR Üye : Hâk.Alb. Ġ. Teoman ÖZKĠL Üye : Hâk.Yb. Ersun ÇETĠN Üye : Hâk.Yb. Tamer USTAOĞLU dan müteĢekkil olarak Ankara’da Askerî Yargıtay’ın mahsus salonunda toplandı. Sözcü Üye Hâkim Albay Necdet CELKAN dinlenildi. İNCELEME KONUSU : Emre Ġtaatsizlikte Israr suçundan sanık Dz.Top.Uzm.Onb. Ahmet ġükrü SEVĠNÇ hakkındaki, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 29.6.2005 gün ve 2005/357-336 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünü, sanık ve müdafiinin temyizi üzerine bozan Askerî Yargıtay 3 üncü Dairesinin 21.2.2006 gün ve 2006/262-262 E.K. sayılı kararına karĢı, Askerî Mahkemenin direnmek suretiyle tesis ettiği 23.5.2006 tarihli ve 2006/873-258 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün, Sanık ve Sanık Müdafiinin temyizleri üzerine incelenmesidir. OLAY VE İDDİA : Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Savcılığının 30.9.2004 gün ve 2004/1470-540 E.K. sayılı iddianamesiyle; “...TCG Tayfun Komutanlığının 18 Haziran-2 Temmuz 2004 tarihleri arasında Cooperative Partner 04 Tatbikatına iĢtirak etmek üzere Varna/BULGARĠSTAN limanını ziyaret edeceği ve bu liman ziyaretinde uygulanacak idarî hususları belirlemek amacıyla 05/04 sayılı ve 16 Haziran 2004 tarihli komutan idarî emrinin 16 Haziran 2004 günü geminin öğle mesai taburunda personele topluca tebliğ edildiği ve bu emrin personele tebliğ edildiğinin 16 Haziran 2004 tarihli gemi jurnaline kaydedildiği, personele tebliğ edilen komutan idarî emrinin icra tarzı ile ilgili üçüncü maddesinin h bendinde “personel izinde bulunduğu süre zarfında tek baĢına dolaĢmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır” hususunun emredildiği, 20 Haziran 2004 tarihinde Varna Limanında gemi personelinin üçerli gruplar hâlinde liman ziyaretine çıkarlarken, sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’in gemiden tek baĢına dıĢarıya çıkmak istemesi üzerine, nöbetçi Astsubayı Eln.Kd.ÇvĢ. Ramazan UZER’in sanığa tek baĢına dıĢarıya çıkamayacağını, bunu komutanın daimi emrinde tebliğ edildiğini söylediği, sanığın bu emrin tebliğ edildiği zaman kendisinin baĢka iĢ sebebiyle taburda bulunmadığını ve böyle bir emri duymadığını söylemesi üzerine, Ramazan UZER Astsubayın, geminin 2 nci Komutanı Ütğm. Tolga AĞRA’ya durumu rapor ettiği, Tolga Üsteğmenin sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’i köprü üstüne çağırdığı, bu esnada köprü üstünde Harekat Subayı Ütğm. Erkan KESKĠN, ikinci çarkçı Tğm. Serkan KULA, Nöbetçi Astsb. Ramazan UZER, Polis Astsb. Turhan CENGĠZ oldukları hâlde, sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’e Komutanın 05/04 sayılı idarî emrini içeren yazıyı okuduğu, ayrıca komutanın idarî emrinde bahsi geçen karaya çıkıĢlarda en az üçerli gruplar hâlinde çıkılması gerektiğini kendisine hatırlattığı, bu Ģekilde emrin sanığa tebliğ edildiği, sanığın da 20.6.2004 günü gemiden üç uzmanla birlikte dıĢarıya çıktığı, daha sonra uzman onbaĢılardan Cenk YALÇIN’ın gemiye gelerek ikinci Komutan Tolga AĞRA’ya sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’in beraberce markette alıĢ veriĢ yaparken yanlarından uzaklaĢtığını ve izini kaybettirdiğini rapor ettiği ve bilâhare aynı gün sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’in gemiye tek baĢına geri döndüğü,anlaĢılmakla, Sanık Topçu Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ' in TCG Tayfun K.lığının Bulgaristan'ın Varna Limanına 20 Haziran 2004 tarihinde yapmıĢ olduğu ziyarette gemi komutanının "personel izinde bulunduğu süre zarfında tek baĢına dolaĢmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır" Ģeklindeki hizmete iliĢkin emirlere aykırı hareket etmekle Emre Ġtaatsizlikte Israr suçunu iĢlediği...” iddiasına yer verilerek; Emre Ġtaatsizlikte Israr suçundan ASCK’nın 87/1 (ilk cümlesi)’nci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açılmıĢtır. HÜKÜM I : Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 29.6.2005 gün ve 2005/357-336 E.K. sayılı hükmü ile; sanığın sabit görülen Emre Ġtaatsizlikte Israr suçundan dolayı eylemine uyan ASCK’nın 87/1 (ilk cümlesi) ve 5237 sayılı TCK’nın 62’nci maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar verilmiĢtir. TEMYİZ I : Mahkûmiyet hükmü Sanık ve Sanık Müdafii tarafından sebepleri gösterilerek temyiz etmiĢtir. TEBLİĞNAME I : Askerî Yargıtay BaĢsavcılığının 7.2.2006 gün ve 2006/782 sayılı tebliğnamesiyle; “...Söz konusu emrin tavsiye niteliğinde olduğu (izne gidiĢ ve dönüĢlerde KTM.K.lıklarına katılma gibi), dıĢarıda tek baĢına bir suç iĢlemesi durumunda (bilgi vermek gibi) bunun ayrı bir ceza yaptırımının konusu olacağı, kaldı ki verilen emrin hizmete iliĢkin olduğu kabul edilse bile, emrin kısmen yerine getirildiği, eylemin emre itaatsizlik suçunu oluĢturacağı, görevsizlik kararı verilmesinin gerektiği anlaĢılmakla, hükmün esastan bozulmasına, karar verilmesinin uygun olduğu...” yönünde görüĢ bildirilmiĢtir. DAİRE KARARI I : Askerî Yargıtay 3 üncü Dairesinin 21.2.2006 gün ve 2006/262-262 E.K. sayılı ilâmı ile; “...ASCK’nın 87/1’inci maddesinin birinci cümlesi kapsamındaki emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluĢabilmesi için, hizmete iliĢkin bir emrin varlığı ve emrin hiç yapılmamıĢ olması aranmaktadır. “Personel izinde bulunduğu süre zarfında tek baĢına dolaĢmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır” Ģeklindeki idarî emrin tavsiye ve tedbir niteliğinde bir emir olduğundan bu emre uyulmaması Ģeklindeki eylem disiplin tecavüzü mahiyetindedir. ASCK’nın 12’nci maddesinde belirtilen askerî hizmet, askerî vazifeye taalluk eden ve askerî maksatlara yarayan ve bir emirle veya askerî mevzuatla veyahut hizmet mevkiinin icaplarıyla yapılması veya yapılmaması lâzım gelen fiilleri ifade eder. Bu kapsamda; çıkarılan emir, askerî bir vazifeyi kapsamadığı, askerî maksatlara yaramadığı gibi hizmet yapılan yerle ilgili bir emir olmadığından, hizmete iliĢkin bir emir olarak kabul edilmemiĢtir. Kaldı ki verilen emrin hizmete iliĢkin olduğu kabul edilse bile, sanık gemiden üç kiĢi olarak çıkmakla emri kısmen ifa ettiğinden, eylemi emre itaatsizlik kapsamında disiplin suçunu oluĢturacağından, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekecektir. Somut olayda verilen emir, birlik dıĢındaki tüm hâl ve tavırları karĢılayacak Ģekilde bilgilendirme, tavsiye ve tedbirleri kapsayan bir emir niteliğinde olduğundan ve eylem disiplin tecavüzü kapsamında kaldığı değerlendirilerek mahkûmiyet hükmünün esastan bozulmasına...” karar verilmiĢtir. HÜKÜM II (DİRENME HÜKMÜ): Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 23.5.2006 tarihli ve 2006/873-258 sayılı hükmü ile; “...Bozma ilâmındaki hususlara gelince ise; sanığın tebliğ edilen emri kısmen yerine getirdiğine iliĢkin kabule katılmak mümkün görülmemektedir. Çünkü bu kabule göre, mesela birlik dahilinde cep telefonu bulundurmanın yasak olduğuna iliĢkin tebliğ edilen emir sonrası birliğine telefon sokarak yakalanan bir erin, suça konu emrin tebliğinden yakalandığı ana kadar birlik içinde, cep telefonu bulundurmadığına göre emri kısmen de olsa yerine getirdiği gibi bir durum karĢımıza mevzubahis olduğu hâlde, artık yerleĢik hâle gelen As.Yargıtay yerleĢik içtihatlarında da kabul gördüğü gibi disiplinin esas olduğu askerî bir birlikte istenenin emre kısmen değil, harfiyen uyulması olduğu için bu suç "emre itaatsizlikte ısrar" olarak kabul gördüğü gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle olayımızda da, sanığın çarĢı iznine tek baĢında bulunma iradesinin yani kastının ortaya konması önemlidir. Unutulmamalıdır ki sanık yukarıdaki açıklamalar ıĢığında muhtemelen de haberdar olduğu emre rağmen olay günü tek baĢına izine çıkmak konusunda olay günü de ısrarcı olmuĢ, buna rağmen böyle bir emrin varlığını nöbetçi astsubayına gemi lumbarağzında sözle sanığa tekrar etmesine rağmen, sanık bundan da tatmin olmayınca sırf kendisine has olmak üzere bu emir rütbeli personelce tekrar kendisine tebliğ edilmiĢtir. Sanık buna rağmen ısrarla çarĢı izninde tek baĢına kalmak gayesiyle hareket ederek, tüm bu tebliğ aĢamalarına rağmen arkadaĢlarını kaybettiği yerin de gemisine uzak olmamasına rağmen yine de birliğine dönmemiĢ ve geç saatlerde birliğine tek baĢına katılmakla bir yerde amacını da gerçekleĢtirmiĢtir Böylece sanığa çeĢitli kereler tebliğ edilen "personel izinde bulunduğu süre zarfında tek baĢına dolaĢmayacak, en az üçlü guruplar hâlinde bulunacaklardır" Ģeklindeki emri arkadaĢlarını kaybettiğini iddia ettiği andan birliğe döndüğü ana kadar yerine getirmemiĢtir. Diğer taraftan bu emrin hizmete iliĢkin bir emir olmadığına dair daire kararına da heyetimiz, katılmamıĢtır. Çünkü dikkat edilirse birlik komutanı tarafından çıkartılan suça konu emrin h. fıkrasında "izin sırasında tek baĢına bulunulamayacağı” belirtilirken devamı maddelerinde, ö. fıkrasında bu emrin bir yerde istihbarata karĢı koyma tedbirlerini de içerdiği, icra tarzı açıklayan e. fıkrasında da gerektiğinde liman süresince SAPKOR KIRMIZI durumunun uygulanacağı açıklanmıĢ, 1. fıkrasında personelin ıssız yerde bulunmayacağı açıklanırken, p. fıkrasının 2. bendinde SAPKOR timinin müdahaleye hazır bulundurulacağının özellikle belirtildiği düĢünüldüğünde, bu emrin istihbarata karĢı koyma faaliyetini içerdiği gibi ve gemi güvenliğini azami ölçüde "üst seviyede bulundurmasını amaçlandığı anlaĢılmaktadır. Unutulmamalıdır ki; suça konu iznin kullanıldığı yer Türkiye Cumhuriyeti sınırları dıĢındaki bir ülkenin bir Ģehridir ve dolayısıyla da bu limana giden birlik komutanının da öncelikle gemisinin ve personelinin emniyetini koruyacak yönde verdiği emirlere saygı göstermek gerekir. Çünkü suça konu birlik TSK yüzücü unsuru olan bir gemidir ve vardiya sistemi uygulanan bu geminin aynı personelle suç tarihi olan 20.6.2004 günkü liman faaliyetinden sonra ülkemize geri dönüĢ yapacak ve hatta ilgili emrin amaç maddesinde belirtildiği gibi 18 HAZĠRAN-02 TEMMUZ 2004 tarihleri arasında devam eden "Cooperative Partner 04" tatbikatına da ülkemizi temsilen katılacaktır. Dolayısıyla geminin tüm personelin seyir anında gemi vardiyasına dahil olacağı düĢünülürse, gemi vardiyasına dahil olan sanığın da tek baĢına dolaĢtığı bir anda baĢına bir Ģeyin gelmesi hâlinde, belki de gemi hareketten sakıt kalacak veya en azından topçu branĢında olması sebebiyle katılacağı uluslararası tatbikat da kendisinden beklenen bazı görevlerini yerine getiremeyecek duruma düĢebilecektir. ĠĢte bu nedenlerle yüzer birlikleri kara birliklerinden ayırmak gerekir. Yüzer birlik olan geminin seyrine devam edebilmesi, seyir sırasında da üslendiği görevleri yerine getirebilmesi için tüm gemi personeline ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin 24 saat boyunca seyrine devam edecek olan bir geminin iki tane serdümenin olması hâlinde her halükârda gemi dümeninin bir serdümenin bulunması gerektiğinden, vardiya ile bu görevi yürüten bu kiĢilerden birisinin baĢına bir Ģey gelmesi hâlinde yabancı bir ülkede ülkemizin yüzer bir askerî unsuruna bir serdümen de tedarik edilemeyeceğine göre, tek baĢına da bir serdümenden de 24 saat boyunca dümen baĢında ayakta seyir faaliyetine katılması da beklenemeyeceğinden gemi belki de plânlı tatbikata katılamayacağı gibi, harekattan bile sakıt hâle gelebilecektir. ĠĢte bu nedenledir ki, T.C. Deniz Kuvvetleri K.lığında tüm gemi komutanları yurt dıĢındaki liman faaliyeti nedeniyle bu tip bir emir çıkartma gereği hissetmektedirler. Çünkü öncelikle gayemiz nedeniyle ülkemizi temsilen katıldığımız bu tatbikatta, gemi komutanı tüm personeline ihtiyaç duyduğundan dolayı bu Ģekilde bir emir çıkartmak gereği hissetmiĢtir. Yüzer birliğin faaliyetinin seyir anında 24 saat devam ettiği düĢünülürse, kara birliğindeki gibi bir personel eksikliği ile iĢlerin yürümesinin mümkün olmadığı aĢikârdır. Tüm bu sebeplerle mahkememiz müsnet emrin hizmete müteallik bir emir olduğuna kanaat getirmiĢtir. Unutulmamalıdır ki Askerî Yargıtay yerleĢik içtihatlarında yer bulduğu gibi, tebliğ edilen emre rağmen birlik dıĢında içki içen erlerin birliğe döner dönmez birlik faaliyetlerine katılma ihtimali de göz önünde bulundurularak bu emirler bir hizmet emri olduğu kabul edilmiĢ iken, daha doğrusu birliğine içkili dönen bir erin akabinde tutacağı nöbetinin bir kara birliğinde çok daha kolayca baĢkaca bir ere de tutturulabilecekken, konusunda uzman bir personelini yurt dıĢında kaybetmemek, bir yerde de ziyarette bulunan ülkenin karĢı istihbaratı faaliyetlerine mahal vermemek için personelin guruplar hâlinde dolaĢması yönünde emir veren, komutanın bu emrini bu nedenle bir hizmet emri olarak görmemek mümkün görülmemektedir. Önceki kararımıza kadar avukatla kendisini savunmayan sanığın, ilk kararımız sonrası Dizi 88'deki vekâletnameye göre kendine Ġzmir Barosuna kayıtlı bir vekil tayin etmesi sonrası, bu vekilin temyizine atfen kararımız bozulduktan sonra sanık vekiline bozma ilâmıyla duruĢma gününün sekreteri Selda YĠĞĠT'e 2.5.2006 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen (Dz.106), sanık vekilinin mazeret de bildirmeksizin duruĢmaya gelmemesi sebebiyle heyetimiz savunma hakkının kısıtlanmadığı kanısına varmıĢtır...” Ģeklindeki gerekçesiyle direnilerek, sanığın ASCK’nın 87 (ilk cümlesi) ve 5237 sayılı TCK’nın 62’nci maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar verilmiĢtir. TEMYİZ II : Hüküm, sanık ve müdafii tarafından, sübuta iliĢkin nedenlerle ayrı ayrı temyiz edilmiĢtir. TEBLİĞNAME II : Askerî Yargıtay BaĢsavcılığının 30.1.2007 gün ve 2007/1311 (Direnme: 4) sayılı tebliğnamesi ile; “...Askerî Yargıtay 3 ncü Dairesinin bozma ilâmında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; somut olayda verilen emir, sanığın emniyetini gözetecek tarzda, birlik dıĢındaki tüm hâl ve tavırları karĢılayacak Ģekilde bilgilendirme, tavsiye ve tedbirleri kapsayan bir emir niteliğinde olduğundan (izne gidiĢ ve dönüĢlerde KTM.K.lıklarına katılma gibi) ve dıĢarıda tek baĢına bir suç iĢlemesi durumunda (istihbari bilgi vermek vb.) bunun ayrı bir ceza yaptırımının konusu olması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin disiplin tecavüzü kapsamında kaldığı, Askerî Mahkemenin direnme gerekçesinin yerinde olmadığı, direnme hükmünün esastan bozulmasının gerektiği...” yönünde görüĢ bildirilmiĢtir. DAİRELER KURULU KARARI Rapor okunup, Sözcü Üyenin açıklamaları dinlenildikten ve Askerî Yargıtay BaĢsavcılığının itirazının yasal süresi içerisinde yapıldığı anlaĢıldıktan sonra sürdürülen inceleme ve müzakere sonucu oluĢan vicdanî kanaate göre; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : AĢamaları yukarıda açıklanan dava dosyasına göre; Daire ile Askerî Mahkeme arasındaki uyuĢmazlığın konusu, sanığa yüklenen Emre Ġtaatsizlikte Israr suçunun unsurları itibariyle oluĢup oluĢmadığına iliĢkindir. Daire; verilen emrin, birlik dıĢındaki tüm hâl ve tavırları karĢılayacak Ģekilde bilgilendirme, tavsiye ve tedbirleri kapsayan bir emir niteliğinde olduğunu ve dolayısıyla emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluĢmadığını, eylemin disiplin tecavüzü kapsamında kaldığını kabul ederek, mahkûmiyet hükmünün esastan bozulmasına karar vermiĢ iken, Askerî Mahkeme, personelin guruplar hâlinde dolaĢması yönünde emir veren komutanın bu emrinin bir hizmet emri olarak değerlendirilmesi gerektiğinden müsnet suçun oluĢtuğunun kabulü ile önceki mahkumiyet hükmünde direnilmesine karar vermiĢtir. Dava dosyasındaki delillerden; 18 HAZĠRAN - 2 TEMMUZ 2004 tarihleri arasında Varna’da devam eden "Cooperative Partner 04" tatbikatına katılan TCG Tayfun Komutanlığında görevli olan sanığa, geminin 2’nci Komutanı Ütğm. Tolga AĞRA tarafından okunmak suretiyle tebliğ edilen; “Personel izinde bulunduğu süre zarfında tek başına dolaşmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır” Ģeklindeki emre rağmen, sanığın, 20.6.2004 günü gemiden üç uzmanla birlikte dıĢarıya çıktığı, ancak daha sonra uzman onbaĢılardan Cenk YALÇIN’ın gemiye gelerek ikinci Komutan Tolga AĞRA’ya sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’in beraberce markette alıĢ veriĢ yaparken yanlarından uzaklaĢtığını ve izini kaybettirdiğini rapor ettiği ve bilâhare aynı gün sanık Top.Uzm.Onb. ġükrü SEVĠNÇ’in gemiye tek baĢına geri döndüğü anlaĢılmaktadır. UyuĢmazlığın çözümü için öncelikle sanığa tebliğ edilen emrin askerî hizmete iliĢkin olup olmadığının ve buna bağlı olarak böyle bir emre aykırı davranıĢın yaptırımının ne olduğunun açıklığa kavuĢturulması gerekmekte, bunun için de konu ile ilgili temel kavramların yasal düzenlemeler yönünden incelenmesinde yarar bulunmaktadır. ASCK’nın 87’nci maddesinde tanımlanan suçun oluĢabilmesi için verilen emrin hizmete iliĢkin olması gerekmektedir. Hizmete iliĢkin olma kavramı; ASCK’nın 12’nci maddesine göre; 1) Malûm ve muayyen olan askerî vazife ile; 2) Bir amir tarafından emredilen askerî vazife; “Hizmet” olarak kabul edilmiĢ; Vazife ise; Ġç Hizmet Kanununun 7’nci maddesinde; Hizmetin icap ettiği Ģeyi yapmak ve men ettiği Ģeyi yapmamak biçiminde tanımlanmıĢtır. TSK.Ġç.Hizmet Kanununun 6’ncı maddesinde Hizmet; “Kanunlarla nizamlarda yapılması veya yapılmaması yazılmıĢ olan hususlarla, amir tarafından yazı ile veya sözle emredilen veya yasak edilen iĢlerdir” Ģeklinde açıklanmıĢtır. ġu hâlde, ASCK’nın uygulanmasında amaçlanan hizmeti; kanunlarda ve nizamlarda yapılması veya yapılmaması açıkça gösterilmiĢ olan hükümlerle; kanunlarda ve nizamlarda yapılması veya yapılmaması yetkili amirlerin takdirine bırakılan ahvalde, amirlerin bu takdirlerine dayanarak yapılmasını veya yapılmamasını istediği hususlardır” Ģeklinde tanımlamak mümkün olacaktır. Diğer yandan, Ġç Hizmet Kanununun 13’ncü maddesinde;” Disiplin; Kanunlara nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet demektir. Askerliğin temeli disiplindir. Disiplinin muhafazası ve idamesi için hususi kanunlarla cebri ve hususi kanun ve nizamlarla idari tedbirler alınır” hükmü yer almıĢtır. Amir, konusu suç teĢkil etmeyen, yasa ve diğer nizamlarla düzenlenmemiĢ konularda, kendisi düzenleme yapıp, emir verebilir. Bu emirlere riayet edilmesi askerî disiplinin bir gereğidir. Ancak bu emirler askerî hizmete iliĢkin olmadığı sürece “Emre itaatsizlikte ısrar” suçuna konu olamaz. Uyulması zorunlu, idarî ve disipline taallûk eden bu düzenlemeler askerî vazifeye iliĢkin olmadığı ahvalde, bu emirlerin ihlâl edilmesi hâlinde, disiplin tecavüzü olarak yaptırıma bağlanması mümkün bulunmaktadır. Amirin bu tür emirlerinin emre itaatsizlikte ısrar suçuna konu olabilmesi için emrin mutlaka “Hizmete iliĢkin” olma unsurunu taĢıması gerekir...”. Öte yandan, askerlerin görev yapmakta olduğu karakol, kıĢla, karargâh gibi yerlerin iĢgal etmekte olduğu coğrafyanın (arazi parçasının) ve bu yerlerin özelliklerine bakılarak birlik ve karargâh sınırları dıĢı da olsa, bu bölgede askerlerin görev (hizmet) hâlinde bulunmadıkları hâllerde de ne Ģekilde hareket edeceklerinin önceden yayınlanan emirlerle düzenlenebileceğinin ve bu emirlerin tavsiye niteliğinde olmayıp bağlayıcı nitelikte olduğunun kabul edilmesi hâlinde; Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin bir kısmında görülen bölücü ve yıkıcı mahiyetteki kanlı terör olayları nedeniyle ilân edilen ve sınırları tespit edilen Olağanüstü Hal Bölgesinde, askerlerin izinde iken can güvenliklerinin sağlanması bakımından hangi güzergâhlarda ne Ģekilde seyahat etmeleri gerektiği konularında yayınlanan emirlerin de askerî vazifeye (hizmete) iliĢkin bağlayıcı birer emir niteliğinde olduğunun ve buna uymamanın emre itaatsizlikte ısrar suçuna vücut vereceğinin kabul edilmesi gerekecektir. Halbuki, Askerî Yargıtay'ın yerleĢik kararlarıyla bu tür emirlerin muhatapları açısından askerî bir vazifenin yapılmasından ziyade kendileri bakımından alınmıĢ bir tedbir ve yol gösterme niteliğinde bulundukları ve hizmete iliĢkin olmadıkları için de bunlara aykırı hareket etmenin emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluĢturamayacağı kabul edilmiĢ bulunmaktadır Uyulması zorunlu, idarî ve disipline taalluk eden bu düzenlemelerin, askerî bir hizmete iliĢkin olmaması durumunda, bu emirlerin ihlâl edilmesi hâlinde, eylemin, ASCK’nın 162/A maddesinde, “Askerî terbiyeyi, disiplini bozan ve hiçbir Ceza Kanununun maddelerine uymayan fiiller ve tekâsüller” Ģeklinde yapılan tarife uyan ve sıralı amirlerinin cezalandırma yetkisine giren “Disiplin Tecavüzü” olarak yaptırıma bağlanması mümkün bulunmaktadır. Somut olayda; sanığa, geminin 2’nci Komutanı Ütğm. Tolga AĞRA tarafından okunmak suretiyle tebliğ edilen; “Personel izinde bulunduğu süre zarfında tek başına dolaşmayacak, en az üçlü gruplar hâlinde bulunacaklardır” Ģeklindeki emrin, izinde olan personelin, bulundukları liman Ģehri içerisinde dolaĢmaları esnasındaki hâl, hareket, tarz ve davranıĢlarını düzenleyen, tavsiye ve tedbir niteliğinde bir emir olması nedeniyle, bu emre aykırı hareket edilmesi eyleminin emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluĢturmayacağı, askerî bir vazifeye, dolayısıyla hizmete iliĢkin bulunmayan söz konusu emre uyulmamasının, “disiplin tecavüzü” mahiyetinde olduğu sonucuna varıldığından, Askerî Yargıtay 3 üncü Dairesinin aynı yöndeki 21.2.2006 tarih ve 2006/262-262 sayılı; bozma ilâmına karĢı, askerî mahkemece direnilmek suretiyle tesis edilen 23.5.2006 tarih ve 2006/873-258 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün, “Esas” (sübut) yönünden bozulmasına karar verilmiĢtir. SONUÇ VE KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Sanık Dz.Top.Uzm.Onb. Ahmet ġükrü SEVĠNÇ hakkında Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesince direnilmek suretiyle verilen 23.5.2006 gün ve 2006/873-258 sayılı mahkûmiyet hükmünün, Sanık ve müdafiinin temyizlerine atfen ve re’sen, 353 sayılı Kanunun 221’inci maddesi gereğince ESASTAN BOZULMASINA, 12.4.2007 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. BaĢkan Hv.Hâk.Alb. N. ÖZKAN Üye Hâk.Alb. M. KAPUSUZ Üye Hâk.Alb. R. SÖZEN Üye Hv.Hâk.Alb. S. A. ULUGÜRÜZ Üye Hâk.Alb. T. KORKMAZ Üye Hâk.Alb. Ġ. T. ÖZKĠL Üye Hv.Hâk.Alb. Ġ. DEMĠR Üye Hâk.Alb. E. GENEL Üye Hâk.Alb. N. CELKAN Üye Hâk.Alb. A. AKBAL Üye Hâk.Yb. Ġ. YILMAZLAR Üye Hâk.Yb. E. ÇETĠN Üye Hâk.Yb. T. USTAOĞLU G.H.