2022-2023 BAHAR DÖNEMİ HIST200 DERSİ ARAŞTIRMA MAKALESİ İLK TASLAK 1978-1983 DÖNEMİ SIKIYÖNETİM MAHKEMELERİ DERS KODU: HIST200 ŞUBE KODU:19 TAKIM NO:1 ÖĞRETİM GÖREVLİSİ: ONURALP ÇAKIR TAKIM ÜYELERİ: 1) AHMET SAMİ DEMİREZİCİ, 22597696534, LAW 2) EREN İYİSOY, 22103527, LAW 3) BERK DURMAZ, 22102523, AMER 4) MAHMUT BATUHAN KABUL, 22003739 LAW 5) SEDİL SALİMOĞLU, 22102143, COMD İÇİNDEKİLER ÖZET 2 ABSTRACT 3 1972-1978 Dönemi’nde Gerçekleşen Terör Olayları: 4 1972- 1978 Dönemi Ceza Mahkemelerinin İşleyişi 5 Maraş Katliamı ve 13 İlde Sıkıyönetimin İlanı 7 Sıkıyönetim Mahkemelerinin Kurulması ve İşleyişi 9 12 Eylül İhtilaline Giden Süreç ve İhtilalin Gerçekleşmesi 11 1980-1983 Sıkıyönetim Mahkemelerinin İşleyişi 12 Darbe Rejiminden Demokratik Siteme geçiş 14 Sıkıyönetim Sürecinde Verilen Kararların Hukuki Değerlendirilmesi 15 KAYNAKÇA 18 1 ÖZET Bu makalede 1978-1983 yılları arasında faaliyette bulunmuş sıkıyönetim mahkemelerinin işlevi araştırılmıştır. İlk başta 1972-1978 yılları arasındaki siyasi olayların sıkıyönetim mahkemelerin kurulması üzerindeki etkileri, ardından 1978-1983 yılları arasındaki siyasi olayların sıkıyönetim mahkemelerinin işlevi üzerindeki etkileri incelenmiştir. En son olarak o dönemde verilen kararlar araştırılmış, bu kararların evrensel hukuk anlayışına uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir. 1972-1983 siyasi olayları içerisinde özellikle o dönemlerde gerçekleşmiş terör olaylarının ve şiddet eylemlerinin üzerinde durulmuştur. Bu olayların ve eylemlerin yol açtığı faktörlerin sıkıyönetim mahkemelerinin işleyişi üzerindeki etkisi makalede ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bunun yanı sıra yapılan kanuni değişikliklerin ve dönemin emniyet biriminin sıkıyönetim mahkemelerinin işleyişi üzerindeki etkisinden de bahsedilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sıkıyönetim Mahkemeleri, 12 Eylül İhtilali, Terör olayları, Anarşizm, Emniyet Birimi, hukuk, Sıkıyönetim Kanunu, İşkence, İdam, Askerler. 2 ABSTRACT In this article, the function of the martial law courts, which were active between 1978-1983, was investigated. At first, the effects of political events between 1972-1978 on the establishment of martial law courts, and then the effects of political events between 1978-1983 on the function of martial law courts were examined. Finally, the decisions taken at that time were researched and it was evaluated whether these decisions were in accordance with the universal understanding of law. In the political events of 1972-1983, it is especially focused on the terrorist incidents and acts of violence that took place at that time. The effect of these events and the factors caused by these actions on the functioning of the martial law courts is examined in detail in the article. In addition, the effect of the legal changes and the security unit of the period on the functioning of the martial law courts were also mentioned. Key Words: Martial Law Courts, September 12 Revolution, Terrorist Incidents, Anarchism, Security Unit, Law, Martial Law, Torture, Death Sentence, Soldiers. 3 1972-1978 Dönemi’nde Gerçekleşen Terör Olayları 1972-1978 yılları arasında Türkiye büyük ekonomik ve siyasal sorunlarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. O dönemlerde 1972 Muhtırası, 1973 Petrol Krizi, Kıbrıs’ın İşgali, ABD Ambargosu gibi yaşanan olaylar Türk halkını derinden etkilemiş ve hayatlarını zorlaştırmıştır. Ancak o dönemin toplumunu en çok etkileyen sağ-sol çatışması sonucu doğan terör ve anarşi olaylarıdır. Zira, bu olaylar artık öyle bir noktaya gelmiştir ki her ay 50’ye yakın kişi bu olaylardan dolayı hayatını kaybeder hale gelmiş, 500’e yakın kişi ise her ay bu olaylardan dolayı yaralanmıştır.1 Bu dönemin ilk yıllarında anarşizm ve terör olayları sayısı çok fazla olmasa da yaşanan iki temel olay sonucu bu olayların sayısı artmış, artık 1978’lere gelindiğinde önlenemez hale gelmiştir. Bu olaylardan ilki 15 Mayıs 1974 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan koalisyonunca ilan edilen genel aftır. Böylece militan sağ ve solcu suçlular tahliye edilmiş, suç oranı ve anarşide büyük bir artış olmuştur. 4 Haziran 1974’te Milliyet gazetesine bu olayın sonuçları “Suçlar 5 misli arttı” başlığıyla yansıtılmıştır.2 Dönemdeki anarşi ve çatışma ortamını alevlendiren ikinci olay ise 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı’nda gerçekleşen Taksim Katliamı’dır. Bu katliam sonucu 33 kişi ölmüş, 136 kişi de yaralanmıştır.3 Bu olay sonucu sağsol çatışması daha da kızışmış, ölüm ve yaralı sayıları gitgide artmıştır. En sonunda 1 Kenan Evren, Kenan Evren’in Anıları (İstanbul: Milliyet Yayınları, 1990), 1:210. “Suçlar 5 misli arttı,” Milliyet, 4 Haziran 1974. https://web.archive.org/web/20100714033945/http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1974/06/04. 3 Rengin Arslan, “1 Mayıs 1977: Yaşayanlar ve arşivler anlatıyor,” BBC News, 30 Nisan 2014. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/04/140430_1_mayis_1977. 2 4 Kahramanmaraş Olayları sonucu bir sürü kişinin ölmesi ve yaralanması ile hükümet dayanamamış, 13 ilde sıkıyönetim ilan etmiştir.4 1972-1978 Dönemi Ceza Mahkemelerinin İşleyişi 1972 yılından 26 Aralık 1978 tarihine kadar Türkiye’de sıkıyönetim mahkemeleri faaliyette bulunmamıştır. Çünkü bu dönemler arasında Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde sıkıyönetim ilan edilmediğinden sıkıyönetim mahkemelerinin kurulması mümkün olmamıştır. Bu dönemlerde ancak olağan mahkemeler görevde bulunmuştur. O dönemlerde olağan mahkemelerinin işleyişine baktığımızda fazla dava sayısından ve az hâkim sayısından ötürü mahkemelerin zaten olması gerekenden yavaş işlediği gözükmektedir. Çünkü 1976 yılında 6 milyondan fazla dava ve işin olmasına karşın bu davalara bakan hâkim sayısı 393’ü açık olmak üzere 3249’dur.5 Bu davalar özellikle 1977 sonrası terör ve şiddet olaylarının artması ile daha da yoğunlaşmış, mahkemelerin işleyişi böylece daha da yavaşlamıştır. Zira 1978 Aralık ayına kadar gerçekleşen terör olaylarından dolayı 626 kişi ölmüş, 6506 kişi yaralanmıştır.6 Bu olaylar sonucu açılan cinayet ve yaralama davalarının yanında vandalism, banka soygunu, bombalı pankart asma gibi o dönem yaygın gözüken sağ-sol militanlarının yapmış olduğu kanuna aykırı hareketleri ve bu hareketler için açılan davaları da hesaba katınca o dönemde mahkemelere yüklenen iş yükünün artması kaçınılmaz olmuştur. Bunun yanı sıra o dönemlerde bazı yargı mensuplarına karşı olan saldırılar mahkemelerin karar verme hızını yavaşlatmasının yanında yanlış kararların verilmesine yol açmıştır. O dönemlerde sağ-sol çatışması sonucu Avukat Devrim Çelenk’in ve Savcı Doğan 4 Meclis Araştırması Komisyonu (MAK), Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırması Raporu (Ankara: TBMM, 2012), 553. 5 Cevdet Menteş, “1977-1978 Adli Yıl Açılış Konuşması,” Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı, 1 Eylül 1977, https://www.yargitay.gov.tr/documents/acilisKonusma/1977-1978.pdf. 6 Evren, Kenan Evren’in Anıları, 1:210-230. 5 Öz’ün görevlerini yaparken öldürülmesi ve Ünlü Hukuk Profesörü Server Tanilli’nin suikast girişimi sonucu felç kalması gibi olaylar o dönemin hukukçularını korkutmuş, bu yüzden sağ ve sol militan grupları kızdıracak hareketlerden kaçınmalarına sebep olmuştur. 7 Sırf bu korku yüzünden bazı avukat ve savcılar sağcı ve solcu militanların bulunduğu mahkemelere atanmamak için ellerinden geleni yapmış, böylece mahkemenin yavaşlamasına yol açmıştır. Bu durum bazı hâkimler içinde geçerli olmuştur.8 Ancak daha kötüsü bu durumdan ötürü bazı hâkimler yanlış kararlar vermiş ya da yapması gereken yargılamalarda bulunmamışlardır.9 Böylece yargı düzeni sadece yavaşlamakla kalmamış, yanlış bir yargılamada da bulunur hale gelmiştir. O dönemde yargılamayı etkileyen etkenlerden birisi de emniyet biriminin eğitim açısından olan yetersizliğidir. Polisler soruşturma içerisinde delil toplama, sorgulama gibi faaliyetlerde bulunduklarından yargılamanın soruşturma sürecinde önemli bir rolde bulunmaktadırlar. Bu yüzden o dönemin polis biriminin eğitim açısından yaşadığı sıkıntılar mahkemelerin işleyişini de etkilemiştir. Normalde 70’li yıllarda standart polis eğitimi 6 aylık polis okullarında eğitim ve 3 yıllık polis enstitülerinde eğitim şeklinde olmaktadır. Ancak emniyetteki polis açığını kapatabilmek için zamanla 3 yıllık polis enstitüsü eğitimi aranmamaya başlanmış, 6 aylık eğitim sonucu kişilerin polis olmalarına izin verilmiştir. Hatta bu süre zamanla daha da azalmış; 3 ay, 1 ay, 40 günlük, 20 günlük eğitimlerle kişilerin polis olmalarına 7 Görkem Evci, “Tanilli’yi felç bırakan saldırı,” Milliyet, 7 Nisan 2020. https://www.milliyet.com.tr/gundem/tanilliyi-felc-birakan-saldiri-6182803. Sevilay Çelenk, “Yaşasaydı Türkiye’de Adı “Devrim” Olan En Yaşlı Adam Olacaktı,” Bianet Bülten, 23 Ağustos 2008. https://m.bianet.org/biamag/toplum/109227-yasasaydi-turkiye-de-adi-devrim-olan-en-yasli-adamolacakti. “Savcı Doğan Öz Neden Öldürüldü?,” Bianet Bülten, 20 Mart 2010. https://m.bianet.org/biamag/toplum/120777savci-dogan-oz-neden-olduruldu. 8 Evren, Kenan Evren’in Anıları, 1:259. MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 761-762. 9 Evren, Kenan Evren’in Anıları, 1:254-255. 6 izin verilmiştir.10 En sonunda hiç eğitim almadan bile polis olanlar olmuştur. Hasan Fehmi Güneş’e göre 1966-1973 yılları arasında hiçbir eğitim almadan polis edilen 14.000 civarı aday bulunmaktadır.11 Polislerin gerekli eğitimi alamamaları soruşturma sürecinin yavaşlamasına ve gerekli olan yargılamaların yapılmasına engel olmuştur. O dönemde gerekli eğitimi almadıklarından kanıtın nasıl toplanılacağını bilmeyen polisler genellikle delilleri toplayamamış, hatta daha kötüsü delillerin yok olmasını sağlamıştır. Zira, İngiliz Scotland Yard görevlileri yazmış oldukları raporda Türk polisinin olay yerine vardığında farkında olmadan delilleri yok ettiklerini belirtmişlerdir.12 Ayrıca polislere fezleke yazımı da öğretilmediğinden yanlış ve eksik yazılan bazı fezlekeler reddedilmiş, böylece sanıkların tekrar tekrar yargılanmalarıyla yargılama süreleri uzamıştır.13 O dönemlerde polislerin yanında uzman emniyet personellerinin de yetişmesi için gerekli eğitim sağlanmadığından soruşturma sürecinin aksadığı belirtilmektedir. Bunun sonucunda bazı sıkıyönetim bölgelerinde sorgulama uzmanı personeli eksikliğinden sorgulamalar eksik yapılmış, balistik kontrol elemanı eksikliğinden ele geçirilen silahların Ankara’ya gönderilmesi ile davalar uzamıştır.14 Maraş Katliamı ve 13 İlde Sıkıyönetimin İlanı Ülkedeki sağ-sol grupların birbirleri ile süregelen çatışmaları şiddetini gitgide arttırmış ve 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş ilimizde bir katliama sebep olmuştur. Dönemin sağ-sol çatışmasının yanında Alevi-Sünni çatışması bu katliamın oluşmasına yol açmıştır. Çünkü Sünniler o dönemde Alevileri dinsiz ve komünist olarak görüp solcu olarak 10 Ali Dikici, “12 Eylül 1980 Askerî Darbesi Öncesi Türk Polis Teşkilatının Durumu (1977-1980),” Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi, 14 Temmuz 2017, 94. 11 Hasan F. Güneş, “Türkiye’de Terör, Anarşi ve Mücadele Yolları,” Polis Magazin, 1980, 8-13. 12 “Biz Olsaydık Terörü Önlerdik,” Nokta, 1 Mart 1992, 13. 13 Nevzat Bölügiray, Sokaktaki Asker: Bir Sıkıyönetim Komutanının 12 Eylül Öncesi Anıları (İstanbul: Milliyet Yayınları, 1989), ss. 165, 201. 14 Bölügiray, Sokaktaki Asker, ss. 51-52, 165. 7 damgalamıştır. Böylece dönemin Türkiye’sindeki bu iki gruplaşma 21 Aralık günü iki öğretmenin öldürülmesi sonucu büyük bir katliama dönüşmüştür. 21 Aralık 1978 günü Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu isimli iki sol görüşlü öğretmen kim olduğu belirsiz kişiler tarafından öldürülmüştür.15 Bu iki öğretmenin bedeni ertesi gün cenaze namazının kılınması için camiye getirildiklerinde sağ gruplar “Komünistlerin ve Alevilerin cenaze namazı kılınmaz” diyerek cenaze ehline saldırmış; böylece 300’e yakın iş yerinin tahribine, 39 kişinin yaralanmasına ve iki kişinin ölmesine sebep olmuştur.16 23 Aralık günü sağ gruplar solculara ve Alevilere karşı olan saldırılarını sürdürmüş, bu grupların bazı kurumlarını ateşe vermişlerdir. Bu saldırılar sürerken şehrin merkezindeki Ulu Cami’den “Öldürün, öldürün, bunların katli vaciptir" anonsları yapılmıştır.17 24 Aralık günü saldırıların polis kuvvetlerine yönelmeleri ile polis ile halk arasındaki çatışmayı engellemek amacıyla şehirdeki bütün polisler görev dışı bırakılmıştır. Sünniler bu durumdan yararlanmış, Alevilere olan baskılarını arttırmıştır. Böylece ortalık daha da karışmış, Sünniler Alevilerin bulundukları evleri ve işyerlerini yakmış, bir sürü insanın yaralanmasına ve ölmesine yol açmışlardır.18 Olaylar En son 27 Aralık’ta Gaziantep’ten mekanizma birliklerinin gönderilmesi ile son bulmuştur.19 Bu olaylar sonucu 100’den fazla kişi ölmüş, 1000’den fazla kişi yaralanmıştır. 15 Ömer Akın, “Yakınları katledilenler 44 yıldır 'yüzleşme' bekliyor,” Mezopotamya Ajansı, 21 Aralık 2022. http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/192420. 16 "K. Maraş'ta 2 öğretmenin cenazesini kaldırtmayan sağ grupların gösterilerinde 2 kişi öldürüldü," Cumhuriyet Gazetesi, 23 Aralık 1978. https://egazete.cumhuriyet.com.tr/oku/192/1978-12-23/0. 17 "Öldürün, bunların katli vaciptir," Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ağustos 1980, 5. https://egazete.cumhuriyet.com.tr/oku/192/1980-08-07/11. 18 “Maraş katliamı üzerinden 44 yıl geçti: Maraş’ta neler yaşandı?,” Sözcü, 19 Aralık 2022. https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/maras-katliami-uzerinden-44-yil-gecti-marasta-neleryasandi 7530057/?utm_source=dahafazla_haber&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber. 19 Evren, Kenan Evren’in Anıları, 1:230. 8 Olaylar nedeniyle 26 Aralık 1978’te İstanbul, Ankara, Kahramanmaraş, Adana, Elazığ, Bingöl, Erzurum, Erzincan, Gaziantep, Kars, Malatya, Sivas ve Şanlıurfa olmak üzere toplam 13 ilde sıkıyönetim ilan edilmiştir.20 Sıkıyönetim Mahkemelerinin Kurulması ve İşleyişi Türkiye’de 13 şehirde sıkıyönetimin ilan edilmesi ile sıkıyönetim kanununda belirtilen bazı suçlar sıkıyönetim mahkemelerinde bakılmaya başlanmıştır. Bu suçlar terör suçlarının çoğunluğunu da içerdiğinden terör davalarının büyük bir kısmı artık sıkıyönetim mahkemelerinin konusu olmuştur.21 Bu mahkemelerdeki yargılama usulü Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’na göre düzenlenmiştir.22 Bu yüzden mahkemede askerî yargıçların ve savcıların görevli olmasının yanında temyiz mercii artık Askerî Yargıtay’dır. Bunun yanı sıra o dönemin Sıkıyönetimin Kanunu bazı özel ceza ve usul kanunları içermektedir.23 Bu yüzden mahkemelerin kendine has bir niteliği de bulunmaktadır. Sıkıyönetim mahkemelerinde askerî hâkim ve savcılar görevli olduklarından dolayı 1979-1980 arası olağan mahkemelerin iş yükü azalmıştır. Ancak bu sefer bütün yük askerî mahkemelere yükletilmiş, zaten sayıca az olan askerî hâkim ve savcılar bu yükün altından kalkamamıştır. Zira, bu bir buçuk yıllık süre zarfı içerisinde gerçekleşen terörist ve anarşist eylem sayısı 32.893’ü bulmuş, bu eylemler sonucu 3856 kişi hayatını kaybetmiştir.24 Bu eylemlerle ilgili davaların tamamı sıkıyönetim mahkemelerince incelendiğinden bu 20 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 553. Sıkıyönetim Kanunu, Resmi Gazete 13837 (15 mayıs 1971), Kanun No. 1402, md 15. 22 Sıkıyönetim Kanunu, md. 18. 23 Sıkıyönetim Kanunu, md. 16, md. 18. 24 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 747. 21 9 mahkemelerin işleyişinin yavaş olduğu söylenilebilmektedir. Bu mahkemelerin yavaş işlemesinden dönemin sıkıyönetim komutanlarından tutun 1980 yılında başbakanlık yapmış Süleyman Demirel bile şikayetçi olduğunu dile getirmiştir.25 Ancak 12 Eylül İhtilali’ne kadar bu sorunu çözecek ne bir kanuni değişiklik yapılabilmiş ne de olay sayısını azaltıcı etkili bir çözüm bulunabilmiştir. Artan terör olayları sonucu yargı mensuplarının tedirginlikleri ve kaygıları da ne yazık ki artış göstermiştir. Çünkü her ne kadar sıkıyönetim komutanlarınca yargı mensuplarını koruyucu bazı önlemler alınsa da26 o dönemlerde yargı mensuplarına olan saldırıların devam etmesi ve bu saldırılar sonucu bazı yargı mensuplarının öldürülmesi bu kaygıyı ve tedirginliği arttırmıştır. O dönemlerde bazı barolar üyelerinin can güvenliğinin sağlanması için sıkıyönetim komutanlarına özel taleplerde bile bulunmuştur. Ancak bu talepler yeterli askerin ve polisin bulunmamasından dolayı reddedilmiştir.27 Bu dönemde emniyet personellerinin eğitimi konusunda olumlu yönde bir ilerleme kat edilmiştir. O dönemde bazı sıkıyönetim bölgelerinde kısa süreli eğitimler verilerek polislerin eğitim açığı kapatılmaya çalışılmıştır.28 Ancak bu eğitimler silah ve nişancılık, komando eğitimi gibi polislerin savunma ve saldırı becerilerini geliştirmeye yönelik olmuş, bu yüzden bu eğitimlerin verilmesi polislerin soruşturma sürecine pek etki etmemiştir. Böylece o dönemlerde yanlış fezlekelerin tutulması ve delilerin doğru tutulmaması sorunları devamlılığını 25 Evren, Kenan Evren’in Anıları, 1:423. Bölügiray, Sokaktaki Asker, 162-167. 26 Adana’da Avukatları Koruma Planı dahilince avukatların sürekli bulundukları yerlere koruma timleri yerleştirilmiş, yoğun tehdit altında olan avukatlara birer koruma polisi verilmiştir (Bölügiray 1989, 506) 27 Bölügiray, Sokaktaki Asker, 505-506. 28 Bölügiray, Sokaktaki Asker, ss. 172-173,180. 10 sürdürmüştür.29 Uzman personellerin yetiştirilmesinin ise zaten kısa bir eğitimle mümkün olmamasından ötürü bu personellerin eksikliği devamlılık göstermiştir. 12 Eylül İhtilaline Giden Süreç ve İhtilalin Gerçekleşmesi 12 Eylül İhtilaline giden süreçte birtakım mühim kırılma noktaları olmuştur. İlk kırılma anı 1979 yılı ağustos ayında dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren yaptığı açıklamadır30. Bu açıklamada Kenan Paşa, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi çıkarlarını devletin bütünlüğünden üstün görenlerin bertaraf edebilme kapasitesi olduğunu duyurmuştur. Ağustos ayındaki açıklamadan sonra 27 Aralık 1979 tarihinde “Uyarı Mektubu” olarak adlandırılan Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanı imzalı TSK’nin gündemle alakalı düşüncelerini taşıyan mektup cumhurbaşkanlığına sunulmuştur.31 Üçüncü mühim olay ise 6 Nisan 1980’de dönemin cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün görev süresinin dolması ve AP lideri Süleyman Demirel ile CHP lideri Bülent Ecevit’in cumhurbaşkanlığı seçimi hususunda anlaşamamasıdır. Öyle ki cumhurbaşkanlığı makamına seçilecek kişiler için seçim 115 tur sürmüş ve bu turlar boyunca cumhurbaşkanı seçilememiş ve devlet başkanlığı makamı boş kalmıştır.32 Bu hadise Silahlı Kuvvetler açısından müdahaleyi tetikleyen son merhale olmuş ve Bayrak Harekatı’nın kesin 29 Bölügiray, Sokaktaki Asker, ss. 57, 199. MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 709. 31 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 715-716. 32 Muhsin Kızılkaya, “115 turda Cumhurbaşkanı seçilemedi Kenan Evren tanklarla Köşk’e çıktı,” Habertürk, 3 Ağustos 2014. https://www.haberturk.com/yazarlar/muhsin-kizilkaya-2291/976090-115-turda-cumhurbaskanisecilemedi-kenan-evren-tanklarla-koske-cikti. 30 11 olarak düzenlenmesi kararı alınmıştır. Bu karar neticesinde 12 Eylül 1980 saat 03.00’de devletin bütün iletişim dairelerine el konulmuş, saat 04.00’de “Bayrak Harekâtı” adı verilen ihtilal bütün ülkeye duyurulmuştur.33 İhtilalden kısa bir süre sonra meclis ve hükümet düşürülmüş, bütün milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır. İhtilal sonrası bazı illerde uygulanan sıkıyönetim bütün ülkede uygulanır hale gelmiştir.34 1980-1983 Sıkıyönetim Mahkemeleri İşleyişi Türkiye’de 12 Eylül İhtilali sonrası yapılan ilk hukuki değişikliklerden birisi 21 Eylül 1980 tarihinde yayımlanan 2301 sayılı kanunla Sıkıyönetim Kanunu’nun değiştirilmesidir. Bu kanunda gözaltı süresi 15 günden 30 güne çıkarılmış, sivil hâkimlerin sıkıyönetim mahkemelerinde görev alabilecekleri ve 3 yıl altı cezaların temyiz edilmeyecekleri belirtilmiştir.35 Gözaltı süresinin artmasıyla soruşturma sürecinde delil elde etme olasılığı artmış, bazı cezalar için temyiz yolunun kaldırılmasıyla yargılama süresi kısaltmış ve sivil hâkimlerin görev almasıyla sıkıyönetim mahkemelerinin hâkim eksiği giderilmiştir. Böylece sıkıyönetim mahkemelerin işleyişi hızlanmıştır. Darbe sürecinde bu kanun sonrası yapılan başka hukuki değişiklikler de mahkemelerin işleyişini olumlu yönde etkilemiştir. Zira 2337 sayılı kanun ile gözaltı süresinin 30 günden 90 güne çıkarılması ile soruşturma sürecinde delil bulma imkânı arttırılmış, bu durum kovuşturmaların daha hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamıştır.36 12 Eylül İhtilali sonrası anarşi ve terör eylemlerinde açıkça fark edilebilir bir azalma meydana gelmiştir. 26 Aralık 1978-12 Eylül 1980 tarihleri arasında gerçekleşen terör ve anarşi 33 Evren, Kenan Evren’in Anıları, 1:545-547. Evren, Kenan Evren’in Anıları, 2:11-14. 35 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine ve Bazı Hükümler Eklenmesine Dair Kanun, Resmi Gazete 17112 (21 Eylül 1980), Kanun No. 2301, md. 5, md. 8, md. 11. 36 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15’inci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Resmi Gazete 17154 (8 Kasım 1980), Kanun No. 2337, md. 1. 34 12 olayları sayısı 12 Eylül 1980-11 Eylül 1982 yılları arasında 32.893’ten 6.959’a inmiştir.37 Bu azalma elbette sıkıyönetim mahkemelerinin işleyişini de etkilemiştir. Bu tarihler arasında anarşi ve terör olaylarının azalması ile dosya sayısı da azalmış, böylece sıkıyönetim mahkemelerinin üzerindeki yük de azalmıştır. Ayrıca bu olayların azalması ile yargı mensuplarının güvenlikleri ve asayişleri de daha iyi sağlanılabilmiştir. Bu dönem içerisinde her ne kadar bazı yargı mensuplarına olan tehditler ve saldırı girişimleri devam etse bile genel olarak yargı mensuplarının güvenliklerinin sağlandığını, işleyişlerine engel olucu herhangi bir durumla karşılaşmadıkları söylenilebilir.38 Hatta terör olaylarının yoğun yaşandığı Elazığ’da 1980 sonrası hâkimlik görevinde bulunan Mahmut Münyar bile o dönem rahatlıkla görevini yürüttüğünü, kendini tehlikede hissetmediğini dile getirmiştir.39 12 Eylül İhtilali sonrası emniyet biriminin içerisinde yapılan bazı değişikliklerin de mahkemelerin işleyişinde etkisi olmuştur. O dönemlerde iki üç aylık olan polis eğitimleri dokuz aylığa çıkarılmıştır. Bu dokuz ayın ilk dört ayında temel eğitim; geri kalan 5 aylık zaman diliminde adli, idari, siyasi ve trafik konularında branş eğitimi verilmiştir.40 Bu 9 aylık eğitimin yürütülmesine önem gösterilmiş, polis adaylarının bu eğitimi almadan polis olmalarına izin verilmemiştir. Böylece 12 Eylül İhtilali’nden 1983 Temmuz ayına kadar toplam 12.142 polis bu dokuz aylık eğitimden geçerek görevlerine başlamıştır.41 Özellikle adli branş eğitimi alan polislerin ceza davarında soruşturma sürecinde bulunmakla görevlendirilmesi ile delillerin toplanmasında ve araştırılmasında, fezlekelerin ise hazırlanmasında olumlu bir etki söz konusu olmuştur. O zamanın ceza davalarına daha çok sıkıyönetim mahkemelerinin baktığı 37 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 747. Damla Demirelli et al., Buzdağının Görünmeyen Kısmı: 1980 Darbesinde Askerî Hâkim Olmak, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü, 2017. 39 Mahmut Münyar, görüşmeyi yapan Ahmet Sami Demirezici ve Eren İyisoy, 9 Mart 2023. 40 Eyüp Şahin, Türk Polis Eğitim Tarihi (İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Belge Yönetimi Daire Başkanlığı, 2018), 433. 41 Cumhuriyetin 60. yılında Türk Polisi (Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, 1983), 147. 38 13 düşünüldüğünde bu etki bu mahkemelerin işleyişini olumlu yönde etkilemiştir. Sonuçta o zamanlarda sıkıyönetim mahkemelerinin sivil mahkemelerden 5 kat hızlı çalışmasında sıkıyönetim mahkemeleri hakkında yapılan yasal değişikliklerin yanında dönemin terör olaylarında görülen azalış ve emniyet biriminin daha etkili çalışması da etkili olmuştur.42 Darbe Rejiminden Demokratik Sisteme Geçiş Milli Güvenlik Konseyi’nin 29 Haziran 1981 tarihinde çıkardığı 2485 sayılı “Kurucu Meclis Hakkında Kanun” ile yeni anayasanın, siyasal partilerin ve seçim kanunlarının hazırlanması için bir kurucu meclis oluşturulmuştur.43 Bu meclis ilk başta yeni anayasayı hazırlamış ve referanduma sunmuştur. Referandumda % 8,63 "Hayır" oyuna karşı % 91,37 "Evet" oyu alan Anayasa, 7 kasım 1982’de kabul edilmiştir.44 Ardından kurucu meclis seçim kanunlarını hazırlamış, bu hazırlanan seçim kanunlarıyla 6 kasım 1983’te seçimlere gidilmiştir. Seçimlerde, oyların % 45,1'ini alan ANAP 211, oyların % 30,5'ini alan HP 117 ve oyların % 23,3'ünü alan MDP 71 milletvekilliği kazanmıştır.45 Böylece meclis kurulmuştur. Bu meclis 13 Aralık 1983 tarihinde Turgut Özal başkanlığında ilk hükümetini de kurmuştur.46 Böylece ülke demokratik sisteme tekrardan kavuşmuştur. Ancak bu sıkıyönetimin tam anlamıyla bittiği anlamına da gelmemelidir. Çünkü bazı şehirler 1984 yılında sıkıyönetimden kurtulurken bazıları ise 1987 yılına kadar sıkıyönetim sistemini devam ettirmiştir.47 Sıkıyönetimin yavaş yavaş kalkması ile sıkıyönetim mahkemelerini de teker teker kapatılmıştır. 42 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 902. Kurucu Meclis hakkında Kanun, Resmi Gazete 17386 (29 Haziran 1981), Kanun No. 2485. 44 “ANAYASA KABUL EDİLDİ, Kenan Evren Cumhurbaşkanı,” Milliyet, 8 Kasım 1982. http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1982/11/08. 45 “1983-2007 Yılları Arasında Yapılan Milletvekili Genel Seçimleri,” T.C. Yüksek Seçim Kurulu. https://www.ysk.gov.tr/tr/1983-2007-yillari-arasi-milletvekili-genel-secimleri/3008. 46 “Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri,” Hürriyet, 17 Mart 2003. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/turkiye-cumhuriyeti-hukumetleri-38551754. 47 “12 EYLÜL DÖNEMİ SIKIYÖNETİM…,” Belgenet, 11 Haziran 2012. https://web.archive.org/web/20120610231542/http://www.belgenet.com/12eylul/12syonetim.html. 43 14 Sıkıyönetim Sürecinde Verilen Kararların Hukuki Değerlendirilmesi Bu dönemde verilen kararlar genellikle doktrinde tartışmalıdır. Bunun ilk sebebi o dönemde uygulanan işkencelerdir. O dönemde 271 emniyet mensubu, asker ve gardiyan hakkında işkence davası açılmış, 63 tanesini hakkında da mahkûmiyet kararı verilmiştir.48 Cezaevlerinde işkencenin uygulanması gözaltında iken sorgulanan sanıkların verdikleri ifadelere olan güvenleri zedelemiştir. Bazı sanıklar işkencenin etkisiyle yalan ifadede, bazıları ise işlemedikleri suçların ikrarında bulunmuşlardır. Böylece yanlış kararların verilmesi de söz konusu olmuştur. İkinci sebep o dönemde verilen idam kararlarıdır. Zira 1972’den beri uygulanmayan idam cezası 12 Eylül İhtilali döneminde uygulanmış, bazı suçluların infazı bile o dönemlerde gerçekleşmiştir.49 İdam cezasının hümanist hukuk anlayışına aykırı olduğu zaten bilinen bir durumdur. Ancak o dönemde bu cezanın uygulanması sanıklar arasında eşitsizliği de sebep olmuştur. Zira, idam cezasının uygulanması hâkimin takdirine bırakıldığından bazı hâkimler idam kararı vermede bir sıkıntı yaşamazken bazıları ise idam cezasını etik bulmadığından bu cezayı uygulamamıştır.50 Bu durum eşit ve adil yargılanma ilkesine aykırı kararların verilmesine sebep olmuştur. Üçüncü sebep o dönemin sıkıyönetim mahkemelerinin yargılama usullerinde bazı insan haklarına aykırı düzenlemelerin olmasıdır. Gözaltı süresinin 90 gün olması, bazı suçlar için temyiz yolunun kapatılması gibi düzenlemeler seyahat özgürlüğü, adli yargılanma özgürlüğü 48 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 842. MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 843. 50 Mahmut Münyar, görüşmeyi yapan Ahmet Sami Demirezici ve Eren İyisoy, 9 Mart 2023. Demirelli et al., 1980 Darbesinde Askerî Hâkim Olmak, ss. 7, 10, 11. 49 15 gibi bazı insan haklarını sınırlandırıcı nitelik taşımaktadır. Bu düzenlemelerden bazıları her ne kadar sıkıyönetim döneminde normal karşılansa bile bazı düzenlemeler gereğinden fazla sınırlamada bulunmuştur. Örneğin 90 günlük gözaltı süresi sıkıyönetim koşullarında dahi aşırı kabul edilmiş, zaten bir yıl sonra yapılan kanuni değişiklikle 45 güne indirilmiştir.51 En son olarak o dönemde sıkıyönetim hâkimlerinin bağımsızlığı da ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Zira, yargılamaların yapıldığı dönemde askerî ve otoriter bir rejimin bulunması, yargılamanın bağımsızlığına olan güveni azaltmıştır. O dönemlerde sıkıyönetim mahkemelerin başkanlarının hukukçu olmayan askerler olması bu güveni daha da azaltmaktadır.52 O dönemde sıkıyönetim mahkemelerinde görev almış hâkimler hiçbir baskı altında kalmadıklarını, özgürce görevlerini yaptıklarını genellikle söylemektedirler.53 Ancak sıkıyönetim hâkimlerinin baskı altında kaldığını gösteren bazı tutanaklar da mevcuttur.54 Bu tutanaklardaki ifadeler değerlendirildiğinde her ne kadar sıkıyönetim mahkemelerinin hepsinin askerî baskı altında olduğu söylenemese de bazı mahkemelerin baskı altında olduklarından dolayı hukuka aykırı kararda bulundukları kabul edilebilmektedir. Kısacası yukarıda bahsedilen örnekler ışığında sıkıyönetim yargı sisteminin evrensel hukuka uygun bir süreçte ilerlemediği rahatlıkla gözlemlenebilmektedir. Her ne kadar dönemin koşulları mazeret olarak ileri sürülebilse de bu yargılamaların evrensel hukuk anlayışına aykırı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu yüzden o dönemde yapılan yargılamalar her ne kadar kendi dönemi içerisinde düzeltilemese de olağanüstü koşulların yok olması sonucu normal 51 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun, Resmi Gazete 17451 (7 Eylül 1981), Kanun No. 2515, md. 2. 52 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 904. 53 Mahmut Münyar, görüşmeyi yapan Ahmet Sami Demirezici ve Eren İyisoy, 9 Mart 2023. Demirelli et al., 1980 Darbesinde Askerî Hâkim Olmak, ss. 7, 11. Hikmet Burat, görüşmeyi yapan Mahmut Batuhan Kabul, 2 Nisan 2023. 54 MAK, Darbe ve Muhtıralar Meclis Araştırması Raporu, 903. 16 yargı sistemi içerisinde düzeltilmesi gerekmektedir. Ancak 1983 sonrası normal yargı düzenine geçildikten sonra gerekli çaba gösterilmediğinden darbe döneminde yapılan yargılamalar düzeltilememiştir. Günümüzde de artık böyle bir imkân söz konusu olmadığından bu yapılan yanlış yargılamalar toplumun kanayan yaraları olmuşlardır. 17 KAYNAKÇA “12 EYLÜL DÖNEMİ SIKIYÖNETİM…” Belgenet, 11 Haziran 2012. https://web.archive.org/web/20120610231542/http://www.belgenet.com/12eylul/12syonetim. html. 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15’inci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (Kanun No. 2337). Resmi Gazete 17154 (8 Kasım 1980). https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17154.pdf. 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine ve Bazı Hükümler Eklenmesine Dair Kanun (Kanun No. 2301). Resmi Gazete 17112 (21 Eylül 1980). https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17112.pdf. 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun (Kanun No. 2515). Resmi Gazete 17451 (7 Eylül 1981). https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17451.pdf. “1983-2007 Yılları Arasında Yapılan Milletvekili Genel Seçimleri.” T.C. Yüksek Seçim Kurulu. https://www.ysk.gov.tr/tr/1983-2007-yillari-arasi-milletvekili-genel-secimleri/3008. Akın, Ömer. “Yakınları katledilenler 44 yıldır 'yüzleşme' bekliyor.” Mezopotamya Ajansı, 21 Aralık 2022. http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/192420. “ANAYASA KABUL EDİLDİ, Kenan Evren Cumhurbaşkanı.” Milliyet, 8 Kasım 1982. http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1982/11/08. Arslan, Rengin. “1 Mayıs 1977: Yaşayanlar ve arşivler anlatıyor.” BBC News, 30 Nisan 2014. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/04/140430_1_mayis_1977. 18 “Biz Olsaydık Terörü Önlerdik.” Nokta, 1 Mart 1992. Bölügiray, Nevzat. Sokaktaki Asker: Bir Sıkıyönetim Komutanının 12 Eylül Öncesi Anıları. İstanbul: Milliyet Yayınları, 1989. Burat, Hikmet. Görüşmeyi yapan Mahmut Batuhan Kabul. 2 Nisan 2023. Cumhuriyetin 60. yılında Türk Polisi. Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, 1983. Çelenk, Sevilay. “Yaşasaydı Türkiye’de Adı “Devrim” Olan En Yaşlı Adam Olacaktı.” Bianet Bülten, 23 Ağustos 2008. https://m.bianet.org/biamag/toplum/109227-yasasaydi-turkiye-deadi-devrim-olan-en-yasli-adam-olacakti. Demirelli, Damla, Elif Günce Gülseçgin, Ezgi Uğur, Gamze Ünal, Zeynep Uğur. Buzdağının Görünmeyen Kısmı: 1980 Darbesinde Askerî Hâkim Olmak. İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü, 2017. Dikici, Ali. “12 Eylül 1980 Askerî Darbesi Öncesi Türk Polis Teşkilatının Durumu (1977-1980).” Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi, 14 Temmuz 2017. Evci, Görkem. “Tanilli’yi felç bırakan saldırı.” Milliyet, 7 Nisan 2020. https://www.milliyet.com.tr/gundem/tanilliyi-felc-birakan-saldiri-6182803. Evren, Kenan. Kenan Evren’in Anıları. 6 Cilt. İstanbul: Milliyet Yayınları, 1990. Güneş, Hasan F. “Türkiye’de Terör, Anarşi ve Mücadele Yolları.” Polis Magazin, 1980. "K. Maraş'ta 2 öğretmenin cenazesini kaldırtmayan sağ grupların gösterilerinde 2 kişi öldürüldü." Cumhuriyet Gazetesi, 23 Aralık 1978. https://egazete.cumhuriyet.com.tr/oku/192/1978-1223/0. 19 Kızılkaya, Muhsin. “115 turda Cumhurbaşkanı seçilemedi Kenan Evren tanklarla Köşk’e çıktı.” Habertürk, 3 Ağustos 2014. https://www.haberturk.com/yazarlar/muhsin-kizilkaya2291/976090-115-turda-cumhurbaskani-secilemedi-kenan-evren-tanklarla-koske-cikti. Kurucu Meclis hakkında Kanun (Kanun No. 2485). Resmi Gazete 17386 (29 Haziran 1981). https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/17386_1.pdf. MAK, Meclis Araştırması Komisyonu. Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırması Raporu. Ankara: TBMM, 2012. Menteş, Cevdet. “1977-1978 Adli Yıl Açılış Konuşması.” Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı, 1 Eylül 1977. https://www.yargitay.gov.tr/documents/acilisKonusma/1977-1978.pdf. Münyar, Mahmut. Görüşmeyi yapan Ahmet Sami Demirezici ve Eren İyisoy. 9 Mart 2023. "Öldürün, bunların katli vaciptir." Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ağustos 1980. https://egazete.cumhuriyet.com.tr/oku/192/1980-08-07/11. “Savcı Doğan Öz Neden Öldürüldü?.” Bianet Bülten, 20 Mart 2010. https://m.bianet.org/biamag/toplum/120777-savci-dogan-oz-neden-olduruldu. Sıkıyönetim Kanunu (Kanun No. 1402). Resmi Gazete, 13837 (15 Mayıs 1971). Erişim 26 Mayıs 2023. https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1402.pdf. Şahin, Eyüp. Türk Polis Eğitim Tarihi. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Belge Yönetimi Daire Başkanlığı, 2018. 20 “Suçlar 5 misli arttı.” Milliyet, 24 Haziran 1974. https://web.archive.org/web/20100714033945/http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1974/0 6/04. “Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri.” Hürriyet, 17 Mart 2003. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/turkiye-cumhuriyeti-hukumetleri-38551754. 21