Translation Studies (Set 1) – Part 3 15. It is highly crucial for the police to interview eyewitnesses so as to maximise the amount of accurate information in hand. Eldeki doğru bilgi miktarını maksimuma çıkarmak için polislerin görgü tanıklarını sorgulaması oldukça önemlidir. Highly (HAYLİ!!) : considerably : rather : quite oldukça Important : Critical : Crucial : FUNDAmental : ESSENtial önemli İnterview görüşmek :: sorgulamak :: mülakat yapmak Interviewer mülakat yapan kişi :: iş veren Interviewee aday :: işe başvuran kişi *** to : in order to : so as to mek mak için + Vo AMAÇ!! *** in order that : so that sın diye mesi amacıyla ++ SVO AMAÇ!! Inform (v) bilgilendirmek Information (n) bilgi Information desk True x false doğru x yanlış Right x Wrong doğru x yanlış Correct x Incorrect doğru x yanlış Accurate x Inaccurate doğru x yanlış Quality x quantity : AMOUNT nitelik :: kalite x nicelik :: miktar 16. Reptiles and insects have no need to sweat because, unlike mammals, they do not need to maintain a constant body temperature. Sürüngenler ve böceklerin terlemesine gerek yoktur çünkü memelilerin aksine onların sabit bir vücut sıcaklığını korumalarına gerek yoktur. Insect : bug böcek have no need to : don’t need to : don’t have to : needn’t gerek yok *** as : since : because : for : in that : now that : given that : inasmuch as çünkü için ++ SVO SEBEP !!! In that -mesi bakımından Proteins are different from each other in that their elements are arranged differently. !!! Now that madem ki Now that your school is over, now it is high time for you to start looking for a job. Look for : search for : seek for aramak araştırmak Like : as : such as gibi benzetme örnekleme Unlike aksine Obligation & Necessity gereklilik ve zorunluluk Must : have to : have got to : need to meli malı zorunda ---- PRESENT gerek yok don’t have to : don’t need to ---- PAST gerek yoktu didn’t have to : didn’t need to 1: maintain : argue : claim : assert : put forward ileri sürmek :: iddaa etmek 2: maintain : sustain : retain korumak :: sürdürmek Sustainable cities sürdürülebilir şehirler Sustainability in Agriculture Body temperature : body warmth : temperature vücut sıcaklığı Normothermia normal vücut sıcaklığı Hypothermia düşük vücut sıcaklığı Constant : stable : steady (adj) sabit :: durağan :: değişmeyen :: stabil Stability (n) istikrar Economic stability ekonomik istikrar Political stability politik istikrar Constantly : always : continually sürekli 17. Beneath a temple thought to (-dığı) mark the location of the Buddha’s birth, archaeologists may have discovered the physical roots of the religion. Buddha’nın doğum yerini işaretlediği düşünülen bir tapınağın altında, arkeologlar dinin fiziksel köklerini keşfetmiş olabilirler. Possibility (ihtimal) Belirten Modallar May : might : can : could : be likely to -ebilir --- may not : might not : be unlikely to -meyebilir May have v3 : might have v3 : could have v3 PAST ihtimal yapmış olabilir Find out : discover : uncover : unearth : unveil : reveal : disclose ortaya ÇIKARMAK :: Keşfetmek Turn out : turn up : show up : appear ortaya ÇIKMAK :: belirmek Root kök Node budak Branch Dal Leaf yaprak Region : area : zone alan bölge Aegean region ege bölgesi Military restricted zone!!! Religion din inanç Religious (adj) inançlı Beneath : below x above : over alt altı x üstü !!! Eğer cümlenin orta yerinde durduk yere bir Ving gelmişse; bu ifadeyi yapan eden diye çevir!!! !!! Eğer cümlenin orta yerinde durduk yere bir v3 – ed gelmişse; bu ifade yapılan edilen diye çevir!!! 18. The influence of technology on diplomacy can be illustrated by leaked and misunderstood telegrams, which shaped the history in unexpected ways. Teknolojinin diplomasi üzerindeki etkisi sızdırılan ya da yanlış anlaşılan telegramlar ile gösterilebilir, ki bunlar da tarihi beklenmedik biçimlerde şekillendirmiştir. Affect : impact : influence (v) etkilemek Effect : impact : influence (n) etki Show : illustrate : exhibit : display : demonstrate (v) göstermek :: sergilemek Show : exhibition : demonstration (n) gösteri :: sergi By 6 adet anlam 1: By bus ile aracılığıyla vasıtasıyla 2: By the river kıyısında kenarında boyunca 3: By -e kadar ÇOKTAN!!! zaman edatı 4: By tarafından PASSIVE!! 5: By ++ rakam oranında 6: By ++ Ving erek arak Shape (n) biçim şekil Shape (v) : form : give shape to STH şekil vermek :: şekillendirmek :: biçimlendirmek Way yol Way biçim :: şekil :: yöntem Way of life yaşam biçimi Expect : hope : anticipate ummak beklemek UNExpected beklenmedik 19. The Zimmermann telegram provoked the US government into joining the war against Germany. Zimmerman telegramı Amerika hükümetini Almanyaya karşı savaşa katılmaya tetikledi. Provoke :: arouse :: motivate :: evoke :: stimulate kışkırtmak :: tetiklemek :: başlatmak 18 Vote (v / n) Oy // Oy kullanmak Election (seçim) elect : choose : select (seçmek) representative (millet vekili) parliament (TBMM) government (hükümet) minister (bakan) prime minister (başbakan) president (cumhurbaşkanı) Part parça bölüm kısım Take part in : participate in : JOIN IN : ATTEND TO katılmak –in bir parçası olmak Again tekrar Against -e karşı Opposite karşıt zıt Be against to : be opposed to : OBJECT TO -e karşı olmak :: -e karşı çıkmak Opposition : objection (n) karşıtlık :: muhalefet Opposition party muhalefet partisi 20. One should visit the theatre not only for the purpose of entertainment, but also draw lessons from the play performed on stage. Birisi tiyatroyu sadece eğlence amacı ile değil aynı zamanda sahnede sergilenen oyundan ders çıkarma amacıyla da ziyaret etmelidir. Tavsiye (Advice) Belirten Modallar Should : ought to yapsan iyi olur Had better yapsan iyi olur yoksa sonuçları kötü olacak Must çok güçlü bir tavsiye (mutlaka) yapmalısın Should have v3 : ought to have v3 yapsan iyi olurdu (ama yapmadın) PAST *** Not only … but also … sadece o değil aynı zamanda da bu 2 Not only __________ but (also) ___________ as well / too. Not merely ________ but (also) ___________ as well / too. Not solely ________ but (also) ___________ as well / too. Not purely ________ but (also) ___________ as well / too. Not just _________ but (also) _____________ as well / too. *** Both … and … hem o hem de o 2 *** Either … or … ya o ya da o 1 !!! Eğer either … or … ifadesi olumsuz cümlede kullanılırsa; ne o ne de o şeklinde çevrilir!! The baby cannot either speak or walk. *** Neither … nor … ne o ne de o 0 *** Not … but … 1. Değil 2. not’dan sonrakini değil but’dan sonrakini tercih ederim!! Come to see me not today but tomorrow. Aim : goal : target : purpose : intention amaç hedef gaye For the purpose of amacıyla ++ Noun Carry out : conduct : perform : do (an experiment :: a survey :: a questionnaire) yapmak:: gerçekleştirmek 21. Scientists are struggling to understand the strange biology of Rafflesia, one of the world’s largest flowers, in case it disappears from the jungle. Bilim insanları, ormandan kaybolursa diye, dünyanın en büyük çiçeklerinden birisi olan Rafflesia’nın tuhaf biyolojisini anlamak için çabalıyorlar. Struggle : contend : try hard : work hard çabalamak Understand : comprehend : grasp anlamak Strange : odd: weird : absurd : EXTRAordinary sıra dışı :: tuhaf , ……………………., - ……………….. - arasöz (ekstra bilgi) ilber ortaylı Nutuk, which was written by Atatürk, … In case (++SVO) ++ İSTENMEDİK DURUM (hani olmaz ama olur)-sa diye TEDBİR!! You should take your umbrella with you in case it rains. Find out : discover : uncover : unearth : unveil : REVEAL ortaya ÇIKARMAK :: keşfetmek Turn out : turn up : show up : appear ortaya ÇIKMAK :: belirmek x disappear ortadan kaybolmak