Uploaded by isa karakaya

sivil toplum ve sosyal hizmet ilişkisi

advertisement
S O S YA L H İ Z M E T
SİVİL TOPLUM
İLİŞKİSİ
• Sosyal hizmet mesleği, uygulamalarını yürütürken sivil toplumun desteğini almak
durumundadır. Bu destek onun alandaki gücünü ve etkililiğini artırır.
• Sosyal hizmet mesleğinin tarihsel gelişimi incelendiğinde, gönüllü kişilerin daha iyi hizmet
sunabilmesi için açılan kursların profesyonel sosyal hizmet eğitiminin temeli olduğu
görülmektedir. Sosyal hizmet mesleğinin temelinde yer alan bu gönüllülük ruhu ile profesyonel
elemanlar olarak toplumdaki sivil toplum örgütlerine yol gösterici olmak, onların daha etkili bir
güç olmalarını sağlamak önemli mesleki görevlerimizden biridir. Bu örgütlerle yapılacak
mesleki çalışmalar en genel anlamı ile toplumsal refaha katkıda bulunacaktır. Nihai amaç olarak
gördüğümüz toplumun kendi kendine yeterli olmasına da yardımcı olacaktır.
• Örnek: Settlement Houses
• İnsana yönelik olarak yapılan bütün bu çalışmalarda yerel/ulusal/uluslararası sivil toplum
örgütleri ile yakın iş birliğine girilmesi ve dezavantajlı grup ve topluluklara yönelik projelerin
hem planlama ve hem de uygulama aşamalarında hedef gruplarının işin içine katılmaları ve
böylece katılımcı toplum kalkınması modelinin uygulanmasının sağlanması yararlı bir yaklaşım
olarak ortaya çıkmaktadır.
• Sosyal hizmetlerin gerçekleştirilmesinde, sistemin önemli bir parçasını oluşturan sivil toplum
örgütleri temelde kamu gücü veya zorunluluk olmaksızın gönüllülük esasına dayalı olarak
meydana gelen kuruluşlardır. Demokratik sistemin güçlü bir unsuru olan sivil toplum örgütleri
topluma dinamizm kazandırmada, toplumsal gelişmede hayati önemde rol ve işlevlere sahip
olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Dernek ve vakıfların önemli bir bölümü sosyal hizmetler
alanında katılımda bulunma kapasitesine sahiptir. Başta çocuk refahı, yaşlı refahı, engelliler ve
sosyal yardım alanlarında olmak üzere sosyal hizmetlerin çeşitli alanlarında, hâlen birçok dernek
ve vakıf toplum için son derece yararlı ve öncü çalışmalar içinde bulunmaktadır.
• Sosyal devlet anlayışı içinde kamu kurum ve kuruluşları sundukları sosyal hizmetlerde sivil
toplum örgütlerinin katkısını alması önemlidir. Ülkemizde özellikle son yıllarda bu yaklaşımın
kabul gördüğünü görmekteyiz. Sivil toplum örgütlerinin üyeleri, çalışanlar ve gönüllüleri sosyal
hizmet kurumlarında pek çok faaliyeti düzenleme konusunda onlara yardımcı olmaktadır.
• Sivil toplum örgütleri ile kamuda çalışanlar birbirlerinin rakibi değil, aynı ekip içinde çalışan
kişiler olarak takım ruhu oluşturabilmelidirler. Kamu kurumlarının temsilcileri de sivil toplum
örgütleri tarafından yapılacak eleştirileri ve önerileri dikkate almalı ve uygulamayı birlikte
şekillendirebilmelidirler.
• Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Sosyal Hizmetler ve Yardımlar Özel İhtisas Komisyonu
raporunun öneriler bölümünde konu ile ilgili şu görüşlere yer verilmiştir:
Mevcut kaynaklara en verimli şekilde işlerlik kazandırmak ve güç birliği oluşturmak amacıyla,
sosyal hizmetler alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri
arasında koordinasyon ve iş birliği tesisi bir sistem dâhilinde gerçekleştirilmelidir. Bu konuda
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü (Mülga) 2828 sayılı Kanunun
kendisine tanıdığı yetki ve sorumlulukları uyarınca düzenleyici ve aktif bir role sahip olmalıdır.
• Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü (Mülga), Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün iş birliğinde, sosyal hizmetler alanında faaliyet
gösteren sivil toplum örgütleri arasında iyi organize olmuş ve etkili çalışmalarda bulunanların
belirlenmesi sağlanarak onların desteklenmesi ve teşvik edilmesi yolları aranmalıdır.
Sosyal hizmetler alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri etkili bir çalışma içinde
olmalarını ve hizmetlerini daha da geliştirmelerini sağlamak amacıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü (Mülga) 2828 sayılı amir hükümleri doğrultusunda yol
gösterici, görüş ve tavsiyelerde bulunucu görevlerini etkili bir şekilde yerine getirebilme yollarını
aramalı, bu yönde bir sistem geliştirmelidir (DPT, 2001).
• Dokuzuncu kalkınma planında da gönüllü kuruluşlarla iş birliği adı altında sosyal hizmet
sivil toplum ilişkisine değinilmiştir:
Sosyal hizmet ve yardımlardan yararlanacak kişi ve grupların tespiti için sağlıklı kriterler
oluşturulması çalışmalarına başlanmıştır. Ancak, sistemde kurumlar arasındaki iş birliği eksikliği
ve nitelikli personel sıkıntısı nedenleriyle gerçek ihtiyaç sahiplerine istenen düzeyde hizmet
sunulamamaktadır. Ayrıca, sosyal hizmet ve yardımlarda gönüllü kuruluşlarla iş birliğinin
geliştirilmesi ihtiyacı sürmektedir. Görülmektedir ki Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında
belirlenen sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapma ihtiyacı, 9. Kalkınma planında da gündeme
gelmiştir. Bu durum, iş birliğinin kurulmasında hâlâ yetersizlik olduğunu göstermektedir.
• Buraya kadar sosyal hizmet veren kamu kurumlarıyla sivil toplum iş birliği üzerinde
durulmuştur. Oysa bunun dışında da bir tartışma söz konusudur. Bu da sosyal hizmetin sivil
toplum örgütleri tarafından da verilebileceğidir. Yurt dışında sosyal hizmetin sivil toplum
örgütleri eliyle sunulması, yaygın bir durumdur. Hatta sosyal hizmet alanında çalışan sivil
toplum örgütleri, belediyeler ve hükûmet tarafından projeler yoluyla desteklenmekte ve finanse
edilmektedir.
• Yurt dışında yaygın olarak görülen bu durumun Türkiye’de uygulanabilirliği ise tartışma
konusudur. Sosyal hizmetin kamu eliyle yürütüldüğü ve merkeziyetçi bakışın egemen olduğu
ülkemizde sivil toplum örgütlerine sosyal hizmet sunma işlevini verme konusu ciddiyetle ele
alınmalıdır. Bununla birlikte bu hizmeti sunabilecek çapta sivil toplum örgütünün olup olmadığı
ise diğer bir tartışma odağıdır.
SOSYAL HİZMET-SİVİL
TOPLUM İLİŞKİSİNDE ETİK
• Etik, sosyal hizmet mesleğinin ana odaklarından biri olarak uygulamaların da çerçevesini
oluşturur. Sivil toplum çalışmalarında ise etik konusu daha fazla önem kazanmaktadır. Sosyal
hizmet çalışmaları yürüten sivil toplum örgütlerinin sosyal hizmet mesleğinin ilke ve
prensiplerini tam anlamıyla çalışmaları yansıtamadıkları açıktır. Özellikle sosyal yardım veren
sivil toplum örgütleri, iş akış süreçlerini hak, adalet ve eşitlik gibi temellere oturtarak
planlamalıdır. Sivil toplum örgütlerinin ideolojik duruşu hizmet sürecine yansıdığında önemli
etik problemlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Sivil toplum örgütleri sosyal hizmet sağlayan
kuruluşlar oldukları için meslek etiği odağında sosyal hizmet bilim ve mesleğinin etik değer ve
ilkelerini önemsemelidir.
• Bununla birlikte, sadece Avrupa Birliği, Kalkınma Ajansı gibi fon kaynaklarından istifade
etmeyi temel amaç edinen ve sosyal sorunlara sadece proje odaklı yaklaşan sivil toplum
örgütleri de bulunmaktadır ve sayıları hızla çoğalmaktadır. Bu durumun da ne derece etik
olduğu tartışmaya açıktır.
Download