_____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date 24.05.2018 Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 21.07.2018 Arş. Gör. Hasan KIZILDAĞ Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü hasan.kizildag@omu.edu.tr Feride KIZILDAĞ Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ens. Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı feridekizildag@gmail.com ŞAMAN’DAN OCAKLI’YA NAZAR TEDAVİ GELENEĞİ Öz Nazar, proto-Türklerden günümüze, insan hayatını etkileyen önemli bir unsur olarak varlığını sürdürmektedir. İslamiyet’ten önce Şaman/Kamlar tarafından uygulanan nazarı def etme ve kişiyi tedavi etme uygulamaları, İslamiyet’in kabulünden sonra da birtakım değişikliklere uğrayarak Ocaklı olarak anılan, bir ustadan el almış kişilerce devam ettirilmiştir. Fatma Ana (Hz. Fatma)’yı pirleri olarak gören ve icralarını “el benim değil Fatma Ana’nın” sözüyle geleneğe bağlayan icracılar, tedaviyi el aldıkları kişilerin verdiği ruhsatla gerçekleştirirler. Toplumun herhangi bir tabakasından olan ve “nazar deveyi kazana, insanı mezara sokar” anlayışıyla tedavi yöntemlerini uygulayan bu ocaklılar, proto-Türklerden günümüze, gelişip şekil değiştirerek İslamî hüviyete bürünen nazar çözüm geleneklerini de devam ettirirler. Tedavilerinde dua, tükürük, su ve kurşun dökme gibi unsurlardan faydalanan bu ocaklılar, geleneğin icrası yoluyla toplumsal bir gerçek olan nazar tedavisini sürdürmektedirler. Bu çalışmada, Amasya’da yaşayan ve anneannesinden el aldığını belirten Belgin Karakaya’dan mülakat yoluyla derlenmiş olan tedavi uygulaması eski Türk Şamanlarının tedavi yöntemleri çerçevesinde karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. Anahtar kelimeler: nazar, ocaklı, tedavi, şaman, kurşun dökme Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği FROM “SHAMAN” TO “OCAKLI” TRADITION OF EVIL EYE TREATMENT Abstract The evil eye exists as an important element affecting human life from the ProtoTurks to the present. The evil eye treatment was applied by Shaman/kam before the Islamic society. This treatment was continued after the adoption of the Islamic community by a number of changes, by people called “Ocaklı “ who had taken a master's treatment legacy. The performers who saw Fatma Ana (Hazrat Fatma) as their master and linked their performances to the tradition of “İt’s not my hand, it’s Fatma Ana’s hand”, perform the treatment with the registration given by the people they take the cure to. Ocaklı who are from any layer of society and applying the methods of treatment with the understanding of “The evil eye puts people in the grave, puts camel in the cauldron” are those of proto-Turks to the present, and continue the traditions of the evil eye solution, which has evolved and transformed into an Islamic shapes. In the treatment of prayer, saliva, water and pouring lead to the use of elements such as the evil eye is continuing to treat. In this study, the evil eye treatment application was compiled through an interview with Belgin Karakaya, who lived in Amasya/Turkey and received her grandmother's (her master) hand and tradition legacy. This treatment will be examined in comparison with the treatment methods of old Turkish Shamanism. Keywords: evil eye, ocaklı, treatment, shaman, pouring lead Giriş Nazar, insanlığın başlangıcından beri, insan hayatını etkileyen önemli bir olgu olarak varlığını sürdürmektedir. Yunanlıların “matımsa”, Arapların “elayn (göz)” ya da “isabet-i ayn (göz değmesi)”, İranlıların “bed nezer (kötü göz)”, Hintlilerin “sihir” dedikleri bu çarpıcı gücün Türkiye’deki adları “nazar”, “göz”, “göz değmesi”, “göze gelme”, “pis göz”, “kötü göz”, “kem göz”dür” (Örnek, 2014: 232). Bakış anlamındaki Arapça nazar kelimesi, kimi insanların bakışlarındaki zararlı güç ve bu nitelikleriyle, bir kişiye, bir hayvana ya da bir nesneye bakmakla, canlı üzerinde hastalık, sakatlık, ölüm; nesne üzerinde bozulma, kırılma gibi olumsuz bir etkinin meydana gelmesi anlamını almıştır. Herhangi bir zararlı olay böyle bir sebebe yüklendiği zaman “nazar değdi” deyimi kullanılır. Örneğin sapasağlam bir çocuk hasta düşüverince, bir aile içinde veya iki dost arasında bağlılık, düzen bozuluverince… “kem göze uğradı” deyimi de aynı anlama gelir (Boratav, 2013: 119). Nazar, insanlık tarihinin başından beri gündemde olan bir olgu olması hasebiyle nazara karşı korunma ve tedavi çabaları da bir o kadar eskidir. İslamiyet’in kabulüne kadar, nazar olgusundan korunma ve nazarın kötü etkilerinin tedavisi eski Türk Şamanları tarafından yapılmaktaydı. Fuzuli Bayat’a göre Şamanlar, bizi çevreleyen görülen ve görülmeyen dünyaları ve varlıkları görebildiklerinden, bu dünya ve varlıklardan gelen hastalıkları da tedavi edebiliyorlardı. Şamanlar bütün hastalıkları sağaltabildikleri gibi, ruhî ve psikolojik hastalıkları ve fiziksel semptomları da tespit edip hastayı tedavi ederlerdi (2015: 241). Bu yönleriyle Şamanlar, nazar The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 288 Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği gibi insan kaynaklı ancak kişiye tesir ettiğinde kaynağının ne/kim olduğu belli olmayan hastalıkları da tedavi ediyorlardı. Peki Şamanların bu gücü ne şekilde tecelli ediyordu? Hastalıkları nasıl tespit ve tedavi ediyorlardı? Michel Perrin, Şamanların olağanüstü birer “alıcı” olduğunu belirtir. Perrin’e göre bu kimseler sıradan insanların göremedikleri işaretlere duyarlıdır. Telepati yeteneğiyle donanmıştır. Ölümü sezinler. Rüyaları eksiksiz gerçekleşir. Av hayvanının gelişini kestirir. Tedavi sırasında kendisini çevreleyenlerin ne düşündüklerini bilir. Yağmurları yağdırır ya da yağmurları sona erdirir. Üstelik söylediklerine çoğu kez maddi kanıtlar eşlik eder, böylece yaklaşımlarının gerçek olduğu kanıtlanır (2016: 117). Şamanlar, sıradan insanlardan farklı ve donanımlıdır. Tabiatın ve kozmosun bütün sırlarına vakıf olmalarıyla birlikte, donanımlarını hastaları tedavi etmek için kullanırlar. Mircea Eliade’a göre Şaman dünya görüşünde, hastalığın nedeni, hastanın vücuduna sihirli bir nesnenin girmesi veya hastanın kötü ruhlar tarafından “çarpılması (possession)”dır. Bu gibi durumlarda sağaltım da o zararlı nesnenin çıkarılması veya ifritlerin kovulmasından ibaret olur (Eliade, 2014: 275). İşte nazar tedavisi de bu kötü ruhlardan kaynaklanır. Bir kimsenin bir diğerine veya bir hayvan/eşyaya “bed nezer” ile bakması, Şamanik algıda, kötü ruhların tesiridir. Şamanlar, bu kötü ruhları kovup hastayı yani nazardan etkilenen kimseyi sağaltır ve eski haline döndürür. İslamî Dönemde Şaman Tedavi Gelenekleri ve Ocaklılar Eski Türklerde her türlü hastalığa karşı şifa dağıtan Şamanlar, İslamiyet’in kabulünden sonra ilk önce İslamî duaları da kendi ayinlerinde kullanmış, daha sonra İslamî şekle bürünerek hayatlarına devam etmişlerdir. Zamanla varlıkları çerçevesinde topladıkları büyücülük, ozanlık, demircilik, otacılık, halk tabipliği gibi unsurların çoğundan sıyrılan Şamanlardan geriye, halk hekimliği uygulamalarını sürdüren Ocaklılar kalmıştır. Sevgi Şar’a göre, “Ocaklılar”, Orta Asya Şaman’ının bugüne ulaşmış şekli olarak değerlendirilmektedir. Ocaklı, belirli hastalıklarla uğraşan ailedir ve Anadolu’da her hastalığın bir ocağı bulunmaktadır (Dalak Ocağı, Sarılık Ocağı, Sıtma Ocağı gibi). Ocaklının büyük bir kısmı kadın olup halk arasında kadın ocaklıların hastalık tedavisi konusunda daha yetkin oldukları kabul edilmektedir. Hastalık tedavisi ocaklıların asıl profesyonel işleri olmayıp geçimlerini başka yollardan sağlamaktadırlar (Şar, : 1165). Fatma Ana (Hz. Fatma)’yı pirleri olarak gören ve icralarını “el benim değil Fatma Ana’nın” sözüyle geleneğe bağlayan bu icracılar, bu tedaviyi, öğrendikleri yani el aldıkları kişilerin verdiği ruhsatla gerçekleştirirler. Toplumun herhangi bir tabakasından olan ve “nazar deveyi kazana, insanı mezara sokar” anlayışıyla tedavi yöntemlerini uygulayan bu şifâcılar, protoTürklerden günümüze, gelişip şekil değiştirerek İslamî hüviyete bürünen nazar çözüm geleneklerini de devam ettirirler. Tedavilerinde dua, tükürük, su ve kurşun dökme gibi unsurlardan faydalanan bu ocaklılar, geleneği icra etmek yoluyla toplumsal bir gerçek olan nazar tedavisini sürdürmektedirler. İslamiyet’in kabulüyle Kur’an ve hadis, Müslümanların temel başvuru kaynağı olmuş ve özellikle nazar konusunda hadislerden bilgiler edinilmiştir. Sahabelerin “Ey Allah’ın Rasûlü! Cafer’in çocuklarına çabuk nazar değiyor onları tedavi için okuyalım mı?” sorusuna Hz. Peygamber “Kaderi geçip değiştirebilecek bir şey olsaydı bu göz değmesi olabilirdi” buyururlar (Parlıyan, 2007: 157). Bunun yanı sıra Hz. Peygamber’in torunları; Hasan ve Hüseyin’e “Her ikinizi de Allah’ın noksansız tüm kelimeleriyle her türlü şeytan, zararlı hayvanlar ve göz değmesine karşı Allah’a sığındırırım.” (Parlıyan, 2007: 157) şeklinde dua etmesi, nazarın hadislerdeki kaynağına örnek olarak verilebilir. The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 289 Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği Kurşun dökme ocağı, nazara karşı tedavi için gidilen ocaklardan en önemlisidir. Ocaklılarda en önemli gelenek el almaktır. Ayşe Duvarcı, Ocaklı sayılmanın en çok bilinen şeklinin el alarak tedavi gücüne sahip olmak şeklinde geliştiğini belirtir. Ocak, yaşlandığını görerek, ölümünün yaklaşmış olduğu düşüncesi ile yaptığı işi üstlenecek birini arar. Bu kişi ekseriyetle aile fertlerinden seçilir (1990: 35). Bu yolla ocaklı olan Belgin Karakaya (59), Amasya ilinde yaşayan emekli bir sınıf öğretmenidir. Gençliğinde, bir ocaklı olan anneannesinin vefatından önce kendisinden el alarak, çevresinden nazar şikâyetiyle gelenlere yardımcı olmaktadır. Belgin Karakaya’dan derlenen nazar değmesi tedavisi şu şekilde gerçekleşmektedir: Karakaya’ya göre, kişiye nazar değdiğinin düşünülmesine sebep olan birtakım göstergeler vardır. Bunlar; kişinin kendini birden halsiz-yorgun hissetmesi, aniden başlayan baş ağrısı, sürekli esneme hali şeklinde sıralanabilir. Tedavi çeşitli aşamalar şeklinde gerçekleşmektedir. 1. Uygulama: Dua okuma Ocaklı önce abdest alır. Kişide nazar olup olmadığını anlamak için önce kişiye fark ettirmeden birtakım duaları içinden okur. Esnemesi durumunda kişiye nazar değdiğine kani olunur ve tedaviye başlanır. Nazar değdiğine inanılan kimseye üç defa Felak üç defa Nas suresi, üç defa İhlâs ve birer defa da Fatiha suresi ve Ayet’el-Kürsî okunur. Dualar okunurken, okuyan kişi sesli olarak esnemeye başlar ve gözünden yaş gelene kadar uzun uzun esnerse bu, nazarın büyüklüğüne işarettir. Ocaklı da nazar değen kişi de okurken uzun uzun esner ve gözlerinden yaş gelir. Esnemeler azalıp kesilene kadar aynı sayıda aynı dualar okunmaya devam edilir. Duaların okunması bitince, okuyan kişi “Benim elim değil, Fatma anamızın eli.” diyerek işaret parmağını kendi ağzına sürüp tükürüğünü nazar değen kişinin alına sürer. Nazara mâruz kalan kişinin oturduğu yerden kalkıp evde var ise balkona çıkıp dışarı bakması ve eve eşikten geri geri girmesi gerekir. Eğer evde balkon yoksa da kişinin; pencereden dışarı bakıp, evin dış kapısının eşiğinden çıkıp ardından geri geri girmesi gerekir. Bu sırada pratiği uygulayan kişi “Nazarın dağlara, taşlara gitsin.” der. Nazar değen kişi, pratiği uygulayan kişiye elinden bir yiyecek ya da bir içecek –ekseriyetle su- verir. Kişi verilen yiyeceği yer ya da suyu içer. Pratik bu şekilde sona erer. 2. Uygulama: Kurşun Dökme Kurşun dökme, dua okuma kadar sıklıkla uygulanan bir pratik olmamakla birlikte daha uzun süren ve daha karmaşık bir uygulamadır. Özellikle ocaklı tarafından nazarın ağır olduğunun tespit edilmesiyle kurşun dökülmesine karar verilir. Kurşun dökülürken kötü bakışların (nazarın) meydana getirdiği olumsuz etkinin dağılacağına inanılır. Kurşun dökme eylemi sırasında kurşunu döken ocaklı, kurşun suya dökülünce oluşan şekillerden “Fal olarak görüldüğü için bu davranış Allah tarafından hoş karşılanmaz, günah olur.” Düşüncesinden ötürü anlam çıkartmaz, onları bir şeylere benzetmeye çalışmaz. Nazar etkisinde olduğuna inanılan kimse bir yere oturtulur. Ayaklarında ayakkabı, terlik vs. olmamasına dikkat edilir. Üzerine bir örtü gerilir. İçinde su dolu bir tas, iğne, tarak, üzerlik otu taneleri, ayakkabı, bıçak, ayna, üzerinde tuz olan soğan ve ekmek parçası ve bulunan bir tepsi; örtünün üstünden kişinin başı üzerinde tutulur. The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 290 Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği Görsel 1 Ocakta demir bir kepçe içinde kurşun eritilir. Tepsi içindeki su dolu tasa eritilmiş kurşun bir anda dökülür. Tepsi kişinin başı üzerinden çekilip, tepsideki bıçakla kurşun dökülmüş su çapraz bir şekilde üç defa kesilir. Ardından kurşun suyun içinden çıkartılır ve tekrar eritilmeye başlanır. Tepsi tekrar kişinin başı üstünde tutulur. Bu işlem art arda üç defa tekrarlanır. En son seferde kurşunun içinde olduğu suyu keser gibi yaptıktan sonra kurşun sudan çıkartılır ancak tekrar eritilmez. Kişinin üzerinden örtü kaldırılır. Ve tastaki su kişinin alnına, boynuna, bileklerine, dirsek içlerine, diz kapağının arkasına sürülür. Bu işlem yapılırken, pratiği uygulayan kişi bir yandan da üç defa Felak üç defa da Nas suresini okur. Tepsi içindeki üzerlik otu taneleri ateş üzerinde yakılarak bunun dumanı kişiye koklatılır. Yine tepsi içindeki bıçak sivri ucu aşağı gelecek şekilde odanın bir köşesine dik bir halde konulur. Orada bir gün boyunca bırakılır. Tepsi içindeki malzemeler çıkarılır. Kişi evin içinde yürütülürken “Nazar da senden yürüsün gitsin.” diyerek tepsi de arkasından yuvarlanır. En son olarak ise tepsi içine konulan ekmek parçası bir hayvana (kuş ya da köpeğe) yedirilir. Görsel 2 The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 291 Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği Değerlendirme Ocaklı Belgin Karakaya’dan derlenen nazar tedavi uygulamasında tespit edilen birçok aşama doğrudan Şaman/Kam öğretilerinin günümüzdeki devamı niteliğindedir. Ocaklının tedavi sırasında dua okuması İslamiyet’le beraber uygulamanın içerisine girmiştir. Ancak geriye kalan uygulamalar Şamanizm kaynaklıdır. Ocaklının, tedavi için gelen kişiyi kendi içinden okuyarak, nazar değip değmediğini tespit etmeye çalışması, Şamanların hastalık tespitine benzemektedir. “Şamanların teşhis tekniklerinden en eskisi hastanın vücudunun ısısı veya enerjisinin tayin edilmesidir. Mesela Şaman, gözleri kapalı olarak elini hastanın bedenin ve kafası üzerinde ileri geri gezdirir, hastanın bedeninin belirli bir yerinden gelen özel bir ısının, enerjinin veya titreşimin olup olmadığını belirlemeğe gayret gösterir” (Bayat, 2015: 248). Ocaklının da karşısındaki kişiyi okuması ve okuması sonucu esnemeye başlaması nazarın varlığını tespit tekniğiyle bağlantılıdır. Ocaklıların pirleri olarak Fatma Ana’yı görmesi, yine Şamanizm’de ilk Şaman’a duyulan saygıyla benzerlik gösterir. Bayat’ın “Türk Kültürünün Mitolojik Hikayeleri (2017)” adlı eserinde Şaman ata yani ilk Şaman ile ilgili bölümlerde, ilk Şaman’ın tedavi yeteneğini Ülgen’den ya da bir başka rivayette Erlik’ten aldığı ve daha sonraki Şamanlar’ın ilk Şaman’a saygı besleyerek adını zikrettiği belirtilir. Ocaklılar bu yönleriyle de Şamanizm’le ilintilidir. Ocaklının dua sırasında esnemesi ve gözlerinin yaşarması Şamanların esrimesine benzemektedir. Ocaklı, okuma esnasında gözünden yaşlar gelirken ve esnerken bir bakıma kendinden geçer ve enerjisi çekilir. Şamanlarda da durum aynı şekildedir. Yusuf Ziya Yörükan’a göre, “hastalığın ve merasimi gerektiren vakanın şiddeti, kamın yapacağı mücadelenin ehemmiyeti ile vecd ve heyecanın şiddeti ile mütenasiptir. En hafif bir merasimde bile, kam çok muzdarip olur ve iki üç gün dinlenmeye muhtaç hale gelir (2014: 81). Ocaklının okuma sonrasında tükürüğünü nazar değen kişinin alnına sürmesi de yine Şamanizm bağlantılıdır. Zeki Velidi Togan, Orta Asya anılarında, yaşadığı ağır bir sıtma nöbetinin bir Şaman tarafından tedavi edilmeye çalışılmasından bahseder. Şaman, tedavi esnasında tükürükten ve sudan faydalanmıştır. Ağzına bir miktar su alan Şaman, suyu ateşte bekleyen küreğin üzerine püskürterek Togan’ın yüzüne sıçramasını sağlamıştır. Burada tükürük ve su Şamanik karakter taşır. Tükürük aynı zamanda Ocaklının yeteneğiyle de ilgilidir. Pertev Naili Boratav, ocaklının bazı işlemlerde tükürüğünü kullanması durumunun, örneğin çıbanın üstüne tükürmesinin, ona el verenin onun ağzına tükürmüş olması ile açıklandığını ve sağaltma yeteneğinin ocaklının tükürüğünde olduğunu belirtir (Boratav, 2013: 131). Duadan sonra nazar değen kişiye su içirilmesi de aynı şekilde Şamanist kökenle ilgilidir. Duadan sonra Ocaklının nazar olan kişiye dağlara bakmasını söylemesi de muhtemelen eski Türklerdeki dağ kültüyle ilgili olmalıdır. Ocaklının nazar tedavisinde uyguladığı bir diğer pratik de kurşun dökmedir. Orhan Acıpayamlı, kurşunun ancak izinli ve ocaklı kadınlar tarafından döküldüğünü, bu gibi kadınların yanlarında içerisinde “kurşun eritmeğe mahsus tava, bir su tası, temiz bir peştemal ve bir miktar kurşun” bulunan özel bir çanta taşıdıklarını belirtir (Acıpayamlı, 1962: 6). Yörükan’a göre kurşun dökme uygulaması, menşe itibariyle Şamanlığa dayanmaktadır (2014: 38). Ocaklının uyguladığı kurşun dökme uygulamasının yanı sıra üzerlik yakarak nazar değen kişiye koklatması da Şamanizm kaynaklıdır. Bayat, Kamlık zamanı Şamanların tütün içmeleri veya tütün dumanını hastaya üflemelerinin de tedavi tekniklerinden olduğunu belirtir. Nite- The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 292 Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği kim yer altı dünyası ruhlarının tütün kokusunu çok sevdikleri bilinir. Hastanın ruhuna giren kötü ruhlar bu tütün kokusuna dayanamayarak bedeni terk eder ve tütün koklamak için Şamanın yanına gelirler (Bayat, 2015: 256). Şamanların kötü ruhları çekmek için kullandıkları tütün zamanla Ocaklılarda üzerlik haline gelmiştir. Kurşun dökme uygulaması için kullanılan malzemelerin üzerine konulduğu tepsi de sembolik olarak Şaman davulunu çağrıştırmaktadır. Bununla beraber, tepsinin üzerinde bulunan ekmeğin bir kuşa veya köpeğe verilmesi, Şamanizm’deki totem/ongun olgusuyla benzerlik gösterir. Şamanların kendilerine ait ongunlarına sunulan kansız kurbanlar, Ocaklıların uyguladığı kurşun dökme pratiğinde yine sokak/yaban hayvanlarına bir parça ekmek sunma şekline dönmüştür. Sonuç Yapılan çalışmada, Şamanizm’den günümüze Ocaklılarda yaşayan nazar tedavi geleneklerinin, hemen hemen ilk günkü formlarını korudukları ve birçok aşamada İslamî renge bürünerek hayatiyetlerini sürdürdükleri tespit edilmiştir. Ocaklılar her ne kadar uyguladıkları tedavilerin Şamanizm kaynaklı olduğunu bilmeseler de bu uygulamaları el almak yoluyla devam ettirmeyi kendilerine bırakılmış vicdani bir borç olarak görmektedirler. Bu yolla binlerce yıllık birikim ve tecrübeler nesilden nesile aktarılabilmektedir. Teknolojinin ve postmodern hayat tarzının günden güne insan hayatlarını işgal ettiği günümüzde, kaybolmaya yüz tutmuş bu bilgilerin derlenmesi ve bilimsel metotlarla incelenmesi yoluyla, geçmişteki Türk inançlarının izleri bugünden başlayarak sürülebilir ve kayıt altına alınabilir. Belgin Karakaya tarafından okunan dualar dışında, yapılan uygulamanın tamamı Şamanist kökene dayanmaktadır. Bu ve buna benzer tedavi gelenekleri derinlemesine incelendiğinde, hangi uygulamaların Şamanizm kökenli olduğu tespit edilebilir. Böylece Türk toplumunun sosyal hayatında İslamiyet’le beraber yaşayan Şamanist unsurlar ve bu unsurların geçmişten günümüze değişim ve dönüşümleri daha iyi bir biçimde anlaşılacaktır. KAYNAKLAR Yazılı Kaynaklar Acıpayamlı, O. (1962). Anadolu'da nazarla ilgili bazı adet ve inanmalar. Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, 20/1-2, 1-40. Bayat, Fuzuli (2015a). Ana hatlarıyla Türk Şamanlığı. Ankara: Ötüken Neşriyat. -------------- (2015b). Türk kültüründe kadın Şaman. Ankara: Ötüken Neşriyat. -------------- (2017). Kadim Türklerin mitolojik hikâyeleri. İstanbul: Ötüken Neşriyat. Boratav, P. N. (2013). 100 soruda Türk folkloru. Ankara: Bilgesu Yayınları. Duvarcı, A. (1990). Halk hekimliğinde ocaklar. Milli Folklor, 1/7, 34–39. Eliade, M. (2014). Şamanizm (İ.Birkan, çev). Ankara: İmge Yayınları. Örnek, S. V. (2014). Türk halkbilimi. Ankara: Bilgesu Yayınları. Parlıyan, A. (2007). Sünen-i Tirmizî tercemesi, C.I. Konya: Konya Kitapçılık. The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294 293 Şaman’dan Ocaklı’ya Nazar Tedavi Geleneği Perrin, M. (2016). Şamanizm (B. Arıbaş, çev). İstanbul: İletişim Yayınları. Şar, S. (2008). Anadolu’da rastlanan halk hekimliği uygulamalarına genel bir bakış. 38. ICANAS Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, 10-15 Eylül 2008 içinde, (1163-1178). Ankara-Türkiye. Yörükan, Y. Z. (2014). Müslümanlıktan evvel Türk dinleri-Şamanizm. Ankara: Ötüken Neşriyat. Sözlü Kaynaklar Karakaya, B. (59). Emekli sınıf öğretmeni, Amasya. 294 The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s. 287-294