Bölüm 1 Akışkanlar Mekaniği Akışkanlar olarak sınıflandırılan gazların ve sıvıların mekaniği, kısaca akışkanlar mekaniği temelde katı cisimlerin mekaniği ile aynıdır; sadece kütle yerine akışkanın yoğunluğu ρ alınır, çünkü akışkanlar şekil değiştirirler, belirli kütleleri olmayıp yoğunlukları sabit olduğundan mekanik denklemler yoğunluğu esas alır. Örneğin Denklem ??’de verilen kinetik enerji ifadesi akışkanlar için enerji yoğunluğu olarak ε = 21 ρυ 2 ifadesiyle J/m3 biriminde verilir. Toplam akışkanın kinetik enerjisi akışkanın toplam hacmi ile çarpımı olacaktır. Enerji üretimi söz konusu olduğunda havanın hareketleri, rüzgarlar, ve durgun ya da hareketli sular akla gelir. Rüzgar enerji santralleri (RES) ve hidroelektrik santraller (HES) halihazırda kullanılan enerji üretim teknolojileridir. Akışkanların bu ve benzer diğer özelliklerinin değerlendirilmesi için akışkanların en temel özellik ve davranışlarının da bilinmesi gerekir. Basınç ve basınç değişimi, kaldırma kuvveti, rüzgar veya akan sularda olduğu gibi hareket nedeniyle akışkanların uyguladığı basınç ya da kuvvet, hatta termodinamik davranışları bunlardan öne çıkanlardır. Akışkanları ve termodinamiği ilgilendirmesi bakımından maddelerin hal diyagramlarının, (faz diyagramları), gözden geçirilmesi gereklidir. Şekil ?? maddelerin genel bir hal diyagramını vermektedir. Diyagramdaki değerler maddelere göre değişir, bazı istisnalar dışında bütün maddeler içinde bulundukları şarta bağlı olarak bu hallerden birisinde bulunur. Örneğin su için değerler aşağıda verilmiştir: - T = 0.00 ◦ C ve altı sıcaklık ile sabit p = 101 kPa basınç altında katı halde ya da buz halindedir. Sıcaklık arttırılır ve birlikte birlikte basınç da artarsa katı etiketli bölge içinde buz devam eder. Yüksek basınç altında örneğin 60 ◦ C sıcaklıkta buz bulunabilir. Bunun tersine basınç düşürülerek 100 ◦ C sıcaklık altında, hatta 0 ◦ C altında buhar oluşumu mümkündür. - Su için T = 0.01 ◦ C ve p = 0.6 kPa üçlü noktadır. Bu noktada su aynı anda katı, sıvı ve gaz özelliği gösterir, ancak bıçak sırı kabul edilen bu şartı oluşturmak oldukça zordur. - Hem sıcaklığın ve hem de basıncın aşırı artırılması olağanüstü durum ortaya çıkarır. Bu şartlar altında süperkritik akışkan oluşmaktadır. Örnek olarak, halojen lambalarda düşük basınç altında civa, sodyum gibi sıvı ve katı 1 2 BÖLÜM 1. AKIŞKANLAR MEKANİĞİ metaller buhar halinde bulunur. İnce metal film yapma tekniklerinden birisi yüksek vakum içinde buharlaştırılan metallerin yavaş soğutularak istenilen taban yüzeyinde istenilen incelikte tabaka oluşturmaktır. Dünyanın çekirdeği yaklaşık 5500 ◦ C sıcaklıkta yüksek oranda demirden oluşmaktadır. Bu sıcaklık demirin erime sıcaklığının çok üzerinde olmasına rağmen maruz kaldığı aşırı yüksek basınç nedeniyle katı haldedir. Benzer durum Güneş ve diğer yıldızlar için de geçerlidir. Güneş hidrojenden oluşmasına ve çekirdek sıcaklığı 15 M ◦ C civarında olmasına rağmen yüksek basınç nedeniyle katı haldedir. Süperkritik akışkan tabiatta bu şartlarda oluşmaktadır. Şekil 1.1: Maddenin üç halinin (fazını) hal diyagramının genel bir temsili. Değerler maddelere göre değişir. (kn: kritik nokta ve ün: üçlü nokta) Yenilenebilir enerji üretim araçları öncelikle normal şartlar, (NŞ), olarak bilinen ortalama şartlarda, yani deniz seviyesinde, 1 atmosfer, (≈ 101 kPa), basınç ve 20 ◦ C sıcaklıkta ve bunun altında ve üstünde canlı hayatının sürdürülebildiği sınırlar içinde maddelerin halleri öncelikli önemlidir. Bunun ötesinde, Şekil ??’da gösterilen normal dışı davranışlardan oluşturulabilenler de değerlendirilebilir. Akışkanlar sıkıştırılabilir ve sıkıştırılamaz olmalarına, ya da Newtonian olmalarına ve olmamalarına göre sınıflandırılır. Sıkıştırılamaz akışkanlar Newtonian olarak da tanımlanırlar, zira tıpkı katı cisimlerde kütlenin sabit olması gibi, bunlarda da yoğunluk sabittir. Çoğunlukla gazlar sıkıştırılabilir, sıvılar da sıkıştırılamaz akışkanlar olarak ayrılabilir. Akışkanlar diğer özellikleri yanında, özellikle de sıvılar, viskozluklarına göre de sınıflandırılabilir. Viskozluk, başlangıç olarak bir akışkanın içine konulduğu kabın şeklini alma süresi ile de tanımlanabilir. Örneğin su içine konulduğu kabın şeklini çok kısa sürede alırken süzme bal yavaş ve daha uzun sürede kabın şeklini alır. Bu özellikleri akışkanların kullanılmasında ve değerlendirilmesinde öncelikle dikkate alınırlar. Akışkanlar mekaniği, katı cisimlerde olduğu gibi hem durgun haldeki akışkanları (statik) ve hem de hareketli akışkanları, (dinamik), gaz ve sıvıların hallerini ve davranışlarını 1.1. BASINÇ 3 kapsar. 1.1 Basınç Akışkanlar mekaniğinde basınç, yani birim alana düşen kuvvet, p= F A (1.1) ifadesi ile tanımlanır. Bu ifadede hem kuvvet F ve hem de yüzey alanı A vektördür fakat basınç skalerdir, yani yönü belirtilmeyip sadece büyüklüğü vardır. Bir vektörün başka bir vektöre bölünmesi matematikte tanımsızdır, bu yüzden ifade çelişkili gibi görünse de, uygulamada hem kuvvetin ve hem de yüzey alanının skaler büyüklükleri alınır. Basıncın skaler olması, bir akışkan içinde bir bölgede bulunan örneğin katı bir cisimin yüzeyine normal doğrultuda her tarafından kuvvet uygulaması anlamına gelir. Uygulamalarda basınç sanki bir vektörmüş gibi ok ile temsil edilir, gerçekte bu gösterim basıncın yüzeye uyguladığı kuvvetin yönünü temsil etmektedir, Şekil ??. Basıncın birimi SI sisteminde Pascaldır, (1 Pa=1 N/1 m2 ) ve mPa, Pa, kPa gibi 10±3 katlarıdır. Bunun yanında günlük hayatta atm (atmosfer), teknik uygulamalarda bar, ve bazı yerlerde torr, psi, mm-Hg birimleri de kullanılmaktadır, Ek-D. Şekil 1.2: Dünya üzerinde bir akışkan içine batırılmış katı bir cisim üzerine akışkanın uyguladığı basıncın gösterimi. Okların yönü ve büyüklükleri basının uyguladığı kuvvetin yönü ve büyüklüğünü temsil etmektedir. Doğal kaynaklı basınçlar esas olarak atmosfer basıncını, havuz, göl ve cenizlerdeki su basıncını ve kan basıncını, (tansiyon), akla getirir. Yapay kaynaklı basınçlar günlük hayatta kullanılan araç lastiklerindeki basınçlar, kompresörlerin oluşturduğu basınçlar ile çeşitli gaz tüplerindeki basınçları akla getirmektedir. Bunların dışında, örneğin Dünyanın katı kabuğunun magma ve çekirdeğe uyguladığı basınç da doğal kaynak sınıfındadır. Bu basınç oldukça viskoz olmasına rağmen magmanın bulabildiği kabuk çatlaklarından Dünya yüzeyine çıkmasına, yani volkanlara neden olabilmektedir. BÖLÜM 1. AKIŞKANLAR MEKANİĞİ 4 1.1.1 Atmosfer Basıncı Dünyanın atmosfer basıncının sıcaklığa ve deniz seviyesinden olan irtifaya göre değişiminin doğrusal olması beklenmemelidir, zira atmosfer sıkıştırılabilir olduğundan irtifa ile birlikte yoğunluk da azaldığından basınç doğrusal olmayan biçimde azalır. Su basıncında derinliğe göre görülecek olan yaklaşık doğrusal basınç değişiminden farklı bir durumdur, çünkü su çok yaklaşık olarak sıkıştırılamaz bir akışkandır. Atmosfer basıncı, ölçümlere bağlı geliştirilen yaklaşık teorik ifadelerle tanımlanabilir. Dünya üzerinde çeşitli kurumlar atmosferde yaptıkları bir çok ölçümler yanında basınç ölçümleri de yaparlar. Kesim ??’de optik konusunu ilgilendirmesi bakımından atmosferin irtifaya bağlı özellikleri incelenmiş ve Şekil ??’da özetle gösterilmiştir. Bu bilgilere ilave olarak atmosferin irtifaya ve sıcaklığa bağlı basınç ve yoğunluk değişimleri bu bolümün konusudur. Dünya yüzeyinde ve deniz seviyesinde, 20 ◦ C sıcaklıkta durgun havada atmosfer basıncı p0 = 1 atm ya da eşiti olan p0 = 101325 Pa olarak bulunur. Bu basınç Dünyanın temel ve özel sabitlerinden birisidir. Değişik zamanlarda ve şartlarda bir çok kurumun yaptığı atmosfer basınç ölçümlerinden oluşturulan ve farklı gibi görünen teorik ifadeler gerçekte birbirlerine çok yakındırlar. Bunlardan NASA tarafından 80 km irtifaya, (Troposferden üst Stratosfere), kadar yapılan bir çok ölçümün ortalamasından türetilen ampirik ifadeler kabul edilenlerin başında gelmektedir. Bu ifadeler, y irtifa olmak üzere aşağıda verilmiştir; T (y) = 15.04 − 0.00649y ◦ C !5.256 (−5000 ≤ y ≤ 11000) T + 273.1 kPa p(T, y) = 101.325 288.14 T (y) = −56.46 ◦ C p(T, y) = 22.65 e(1.73−0.000157y) kPa ◦C ) (11000 < y ≤ 25000) (25000 ≤ y) T (y) = −131.21 + 0.00299y !−11.388 T + 273.1 kPa p(T, y) = 2.488 216.6 ρ(y) = p(T, y) kg/m3 0.2869(T + 273.1) (1.2) p(T, y) kPa biriminde İfadelerde sıcaklık ◦ C, y irtifası deniz seviyesinden m birimlerindedir. Buna bağlı olarak basınç kPa ve yoğunluk kg/m3 birimlerinde olacaktır. Atmosferin sıcaklığının irtifaya bağlı değişimi Kesim ??’de ve Şekil ??’da optik özelliklere bağlı verilmiştir. Burada sıcaklık değişimi yaklaşık denklemlerle alınmıştır. Basınç konusunda da sıcaklık değişiminin sadece ilk 10 km irtifaya kadar olanı öncelikli ise de Şekil ?? ve Denklem ??’de 50 km irtifaya kadar değişimler gözlenebilir. Denklem ??’den atmosfer basıncı örnek olarak -200 m derinlikteki bir mağarada 103709 Pa, (1.02 atm), 2000 m yükseklikteki bir yaylada 79832.5 Pa, (0.79 atm), olacaktır ki bu 1.1. BASINÇ 5 Şekil 1.3: (A) Atmosfer basıncının ve (B) atmosfer yoğunluğunun irtifaya göre değişimleri. düşük basınç alışık olmayan bedenlerde sorun oluşturabilir. Basınç örneğin Ağrı Dağı’nın zirvesine yakın irtifada, 5000 m, 54715.5 Pa, (0.54 atm), olur ki eğitimli dağcılar dışında çoğu canlı bu irtifada nefes alamaz, düşük basınç nedeniyle ciddi sorunlar yaşayabilirler. Yolcu uçaklarının uçuş irtifası olan yaklaşık 10 km irtifada basınç 27134 pa, (0.27 atm), olacaktır ki kabin basıncının normal şartlara göre ayarlanması gerekir, aksi halde hem aşırı soğuk hem de düşük basınç nedeniyle yaşanması mümkün olmayan irtifadır. Isı bacası olarak bilinen bir yapı yeryüzü ile bir kaç yüz metre yüksekteki sıcaklık ve basınç farkını değerlendiren bir enerji üretim sistemi, yeryüzünde bir örtü altında ısınan havanın bacadan hızla yükselmesine ve bir türbini çevirmesine dayanır. Bu sistem termodinamikle birlikte ele alınacaktır. 1.1.2 Su basıncı Su sıkıştırılamaz akışkan kabul edildiğinden bir havuz, göl ve denizde derinliğe göre yoğunluğu değişmediğinden basınç derinliğin fazla olmadığı durumlarda büyük oranda derinlikle doğru orantılıdır. Ancak artan derinliklerde kütle çekiminin azalması nedeniyle basınç doğrusallıktan sapacaktır. Dünyanın kütle çekim kuvveti Kesim ??’de kısaca ele alınmış ve Tablo ??’de ifadesi verilmiştir. Dünya yüzeyi ve yukarısı için kütle çekim ivmesi Newton kütle çekim kanunundan bulunabilir, fakat yeryüzünün altında derinliklerde Dünyanın kütle çekim ivmesi verilmemiştir. Yeryüzünün altında Dünyanın (ve başka uzay cisimlerinin de) kütle çekim ivmeleri Gauss kanunundan bulunabilir, Denklem ??-??. Bu ifade ile derin havuz, göl ve denizlerin derinliklerindeki basınç, atmosfer basıncı ve d derinlikteki suyun basıncının toplamı olacaktır; p(d) = p0 + ρ̄gd = 101325 + 4πGρ̄ d(RD − d) Pa 3 (1.3) Bu ifade gerçekte Dünyanın dış kabuğuna yakın yerlerde, denizlerde dalınabilen derinliklerde kayda değer bir değişim göstermez. Örneğin, Dünya yüzeyinde g = 9.8077 m/s2 hesaplanırken 100 m derinlikte g = 9.8076 m/s2 ve okyanuslarda en derin çukur olarak bilinen yaklaşık 11000 m derinlikteki Mariana Çukurunun dibinde dünyanın çekim ivmesi g = 9.7908 m/s2 olarak bulunur ki bu değer yüzeydeki çekim ivmesinin %98.8 oranına karşılık gelir. Bu hesaplamalara göre yüzeyden ulaşılabilen derinliklerde Dünyanın çekim ivmesi dikkate değer bir azalma göstermemektedir. BÖLÜM 1. AKIŞKANLAR MEKANİĞİ 6 Havuz, göl ve denizlerde ulaşılabilen derinliklerde basınç Denklem ??’e uygun olarak derinlikle yaklaşık doğru orantılı artar. Deniz suyunun ortalama yoğunluğu ρ̄ = 1030 kg/m3 olarak kabul edilir. Örneğin denizde 10 m derinlikte basınç atmosfer basıncının yaklaşık 2 katı, 100 m derinlikte yaklaşık 11 katı ve 1000 m derinlikte yaklaşık 101 katı olacaktır. Bir insan 10 m derinliğe dalabilir, dalış eğitimi almış olanlar 50 m’den biraz daha derinliğe kadar dalabilir fakat daha derinlere koruma olmaksızın dalamazlar; aşırı basınç hayati teklike oluşturmaktadır. Bunun yanında derin dalmalarda vücut kendisini doğal korumaya alır ve dış basıncı dengelemek için kan damarları içinde çoğunluğu azottan oluşan gaz üreterek iç basıncı yükseltir. Yüksek basınç altında bu gaz büyük oranda sıvı haldedir. Eğer dalma hızlı olursa vücut yeteri miktarda gaz üretilemeyebilir ve vücut çökebilir. Yüzeye çıkarken hızla çıkıldığı zaman damarlarda sıvı haldeki gaz genleşerek gaz haline geçer ki bu gaz kanın köpürmesine ve damarları tıkamasına, sonuçta da felce neden olur. Bu durum halk arasında vurgun olarak bilinmektedir. Bu nedenle derin daşmalarda hem dalarken ve hem de çıkarken belirli derinliklerde belirli süre beklemek ve ani hareketlerden kaçınmak gerekir ki vücut iç basınç ayarlamasını yapabilsin. Örnek 1.1 Hidroelektrik santralde enerji üretimi: Enerji konusuyla ilgili olarak hidroelektrik santrallerde, buhar türbinlerinde, basınçlı gaz tüplerinde vb, basınç temel parametrelerden birisidir. Bir baraj bendinde suyun uyguladığı basınç ve dolayısıyla kuvvet öncelikli olarak öne çıkmaktadır. Bir barajın bent genişliği w = 60 m, derinliği d = 45 m olarak biliniyor. Bu barajda suyun a) Bendin birim yüzey alanına uyguladığı kuvvetin en altta ve orta derinliklerdeki değerleri ve b) Bende uyguladığı toplam kuvveti bulunuz. ÇÖZÜM: Basınç Denklem ??’den ve kuvvet de Denklem ??’den hesaplanacaktır. a) Baraj suyu tatlı su olduğundan yoğunluğu yaklaşık saf su ile aynı ve ρ = 10004 kg/m3 alınacaktır. Buna göre basınç - Barajın en altında F (45) = 101325 + 1000 × 9.81 × 45 = 4.43 × 105 N/m2 ya da p(45) = 5.35 atm, - Barajın orta derinliğinde p(22.5) = 101325 + 1000 × 9.81 × 22.5 = 3.22 × 105 N/m2 ya da p(22.5) = 3.18 atm bulunur. b) Suyun baraj bendine uyguladığı toplam kuvvet, basıncın derinliğe göre değişmesi nedeniyle integralden bulunacaktır. Basıncın yüksekliğe göre değişimi dp(y) = ρgdy ve yüzey alanı A = wy olacağından diferansiyel kuvvet dF = Adp ve bunun integrali F = Z 0 = 45 1 ρgwydy = ρgwy 2 2 45 0 1 1000 × 9.82 × 60 × 452 − 0 = 5.35207 × 108 N 2 1.1. BASINÇ 7 ya da ≈ 0.5 GN olacaktır. Kuvvetin derinliğe göre değişimi, belirsiz integral alınarak bulunur. C integral sabitidir ve başlangıç şartından bulunacaktır; F = Z ρgwydy = 1 ρgwy 2 + C 2 y = 0 için baraj bendine uygulanan basınç p0 = 0 olduğundan C = 0 olur. Buna göre eşitliğin sağ tarafındaki ilk terim 0 olacaktır ve bende uygulanan kuvvet derinliğe göre paraboliktir, yani derinliğin karesi ile değişecektir. Hidroelektrik santrallerde veya benzer sistemlerde olduğu gibi barajdan türbine akan hareketli akışkan durumu Bernoulli denklemini ilgilendirmektedir ve daha sonra ele alınacaktır. 1.1.3 Kan Basıncı Kan basıncı, ya da yaygın ismiyle tansiyon damarlardaki kanın vücut iç basıncını dış atmosferik basınca eşitlemek için kalbin kan yoluyla damarlara uyguladığı basınçtır. Tansiyon aslında vücudun bir korunma aracıdır. Vücut maruz kaldığı dış etkilere karşı tansiyonu yükselterek ya da düşürerek korunmaya çalışır. Örneğin bir kişi yüksek bir dağa tırmandığında dış basınç azaldığı için tansiyon düşecektir; bir kaç metre suya daldığında da dış basınç attığından vücut tansiyonu yükselterek ayarlama yapar. Bunun dışında başta tuz olmak üzere yüksek oranda alınan gıdalar da tansiyonu yükseltebilir veya düşürebilir. Tansiyonun gerekenden düşük ya da yüksek olması kişiye de bağlı olarak ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Tansiyonun normalden sapması aslında tıbbın konusudur. Burada sadece fiziği ilgilendiren kısmı ile yetinilecektir. Tansiyon ölçümü bir atardamardaki, çoğunlukla kolda, dirseğin iç kısmındaki ya da bilekteki atardamardaki basınçtan ölçülür. Bu ölçüm, örneğin önce kola sarılan basınçlı hava yastığı ile sıkıştırılarak damardaki kan akışı durdurulu; bu anda damardaki atma sesi kesilir. Sonra sıkıştırılan kol hava yastığının havası yavaşça bırakılarak kan damarının atma sesinin duyulmaya başladığı basınç hava yastığının basıncı olarak ölçülür; bu değer halk arasında yüksek tansiyon, tıpta sistolik basınç olarak bilinir. Hava yastığının kontrollü boşaltılmasına devam edilerek damardaki atma sesinin kesildiği düşük basınç değeri ölçülür; bu değer halk arasında düşük tansiyon, tıpta diastolik basınc olarak isimlendirilir. Yüksek ve düşük tansiyon değerleri mmHG birimindedir ve sağlıklı bir insanda dinlenmiş halde ölçülen tansiyon değerleri yüksek ve düşük sırasında 120/80 mmHG, ya da 12/8 olarak belirlenmiştir. Bu değerler kişiye ve yaşa bağlı olarak az ya da çok değişebilir. Kişiler uzun süre sakin durduklarında tekrarlanan tansiyon ölçümleriyle kendi normal değerlerini bilmelidirler. Bu değerler harekete bağlı olarak artabilir, bu normaldir, ancak dinlenmiş halde bu değerlerden farklı olması dikkat ve muhtemelen tıbbi müdahale gerektirebilir. Tansiyon ölçümleri mmHG biriminde sistolik/diastolik (sağlıkli bir insanda ortalama 120/80 mmHg) olarak ölçülmesi, aslında 1 atm olan açık hava basıncı olan 760 mmHg üzerinde olan değerlerdir. Sistolik basınç olan örneğin 120 mmHg gerçekte 760 + 120 = 880 mmHg ya da 1.15 atm, diastolik basınç da 760 + 80 = 840 mmHg ya da 1.1 atm basınç 8 BÖLÜM 1. AKIŞKANLAR MEKANİĞİ demektir. Vücut iç basıncı görüleceği üzere atmosfer basıncından bir miktar fazladır ve vücudu diri tutabilmek için öyle olmalıdır. Aksi halde kan damarlarda dolaştırılamaz.