Uploaded by Speeddyy Onbir

649250

advertisement
T.C.
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ULUSLARARASI ĠġLETMECĠLĠK VE TĠCARET ANABĠLĠM DALI
ULUSLARARASI ĠġLETMECĠLĠK VE TĠCARET PROGRAMI
KANAL ĠSTANBUL PROJESĠ’NĠN BÖLGESEL DENĠZ TAġIMACILIĞINA
ETKĠSĠNĠN SWOT ANALĠZĠ ĠLE ĠNCELENMESĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
HAZIRLAYAN
TUĞBA KĠRĠġ
1741015007
DANIġMAN
DR. ÖĞRETĠM ÜYESĠ MEHMET ALĠ AKKAYA
AĞUSTOS, 2020
MUĞLA
KANAL ĠSTANBUL PROJESĠ’NĠN BÖLGESEL DENĠZ TAġIMACILIĞINA
ETKĠSĠNĠN SWOT ANALĠZĠ ĠLE ĠNCELENMESĠ
ÖZET
Türk Boğazları, Doğu ile Batı‟yı birbirine bağlayan bir özelliğe sahip olduğundan,
geçmişten günümüze kadar stratejik bir konuma sahiptir. Gerek Karadeniz‟e kıyısı
olan ülkeler, gerek kıyısı olmayan ülkeler tarafından, İstanbul Boğazı dünya
ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nden sonra
Türk Boğazlarından yılda geçen gemi sayısı 3000 civarlarındayken günümüzde artan
rekabet ve ticaret koşulları, gemi sayısı, gemilerin yüksekliklerinin ve genişliklerinin
büyümesi ile Boğazlardaki gemi trafiği de zaman zaman artmıştır. İstanbul
Boğazı‟nın girişinde oluşan gemi yoğunluğunun artışı ile beraber; bekleyen
gemilerin bekleme sürelerinin de uzaması sorunu, dünya ticaretinin aksamasına
neden olacaktır.
Artan ticaret koşulları beraberinde İstanbul Boğazı için başlıca sorunları da gün
yüzüne çıkarmaktadır. Bu tehlikeler İstanbul Boğazı‟ndan geçen tehlikeli yük taşıyan
gemilerin geçişlerinin çoğalmasından kaynaklanmaktadır. Olası bir kazada İstanbul
Boğazı‟nın güvenliğinin etkilenmesi ve kazanın çevreye vereceği olumsuzluklar
olarak düşünülmektedir. İşte bu tehditleri en aza indirgemek ve zaman zaman oluşan
gemi trafiğini hafifletmek amacıyla İstanbul için alternatif bir suyolu güzergâhının
planlanması gerektiği görüşü ortaya çıkmış ve Kanal İstanbul Projesi gündeme
gelmiştir. Bu çalışmada günümüzde çokça tartışılan bu projenin bölgesel deniz
taşımacılığı açısından fırsatları, tehditleri, projenin güçlü ve zayıf yönleri SWOT
analizi ile incelenmiş ve bölgesel deniz taşımacılığına etkisi araştırılmıştır.
Belirlenen
bulgular
sonucunda
değerlendirmeler
yapılmış,
önermelerde
bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kanal İstanbul Projesi, SWOT Analizi, Denizyolu Taşımacılığı
ANALYSING OF THE EFFECT OF CANAL ISTANBUL PROJECT ON
REGIONAL MARITIME TRANSPORTATION BY SWOT ANALYSIS
ABSTRACT
Since the Turkish Straits have a feature that connects East and West, it has a strategic
position from past to present. The Bosphorus plays an important role in world trade
by countries with and without a black sea coast. Although around 3000 ships pass
through the Turkish Straits after the Montreux Straits Convention, the increasing
traffic and trade conditions, the number of ships, the height and width of the ships
have increased and the traffic in the straits has increased. The long waiting times of
the ships passing through the straits caused by the increase in the traffic of the ship
will cause the disruption of the world trade.
Increasing trade conditions also bring with it another important problem for the
straits. These dangers arise from the increase in the passage of ships carrying
dangerous goods. In a possible accident, it is considered as affecting the safety of the
straits and the negative effects of the accident on the environment. In order to
minimize these threats and to alleviate the traffic of ships, an opinion has emerged
that an alternative waterway route should be planned for Istanbul and the Kanal
Istanbul Project was brought to the Turkey‟s agenda. In this study, the opportunities,
threats, and strengths and weaknesses of this project, which are discussed today,
were investigated by SWOT analysis and its effect on regional maritime transport
was investigated. As a result of the findings, evaluations were made and suggestions
were made.
Keywords: Istanbul Canal Project, SWOT Analysis, Maritime Transportation
ÖNSÖZ
Bu çalışmadaki amaç, Osmanlı Dönemi‟nden günümüze kadar birçok kez gün
yüzüne çıkmış Kanal İstanbul Projesi‟nin bölgesel deniz taşımacılığına etkisinin
SWOT Analizi ile belirlenmesidir. Çalışmaya bütünsel bir açıdan bakıldığında
denizyolu taşımacılığından, Türk Boğazlarından ve öneminden, Karadeniz‟in genel
durumundan da bahsedilmiştir. Kanal İstanbul‟un teknik özelliklerine ek olarak,
kanal ile birlikte entegre olacak denizcilik tesislerine de değinilmiştir. Kanal
İstanbul‟un deniz yolu taşımacılığı açısından SWOT Analizi yapılmış ve
değerlendirmelerde bulunulmuştur.
“Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığına Etkisinin SWOT Analizi
İle İncelenmesi” konulu tez çalışmamda yardımlarını esirgemeyen, bilgisi ve
birikimleri ile bana her daim yol gösteren, tez konusunu belirlemem de büyük desteği
olan değerli tez danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali AKKAYA hocama
emekleri ve destekleri için teşekkürü bir borç bilirim.
Hayatımın her anında desteklerini ve sevgilerini hiçbir zaman esirgemeyen, maddimanevi her zaman yanımda olan, bana kattıkları her şey için sevgili annem Sevdiye
KİRİŞ‟e ve sevgili babam Dinçer KİRİŞ‟e gönülden sonsuz teşekkürler ediyor ve
varlıklarına minnet duyuyorum. Tüm eğitim-öğretim hayatımda her zaman yanımda
bulunan ve desteğini her zaman hissettiğim sevgili ağabeyim Serdar Murat ATEŞ‟e;
tez yazım aşamasından bitimine kadar her türlü derdimi ve sıkıntımı paylaşan
çocukluk arkadaşım, can dostum Ayşe Nur KIRKGÜL‟e teşekkür ediyorum.
Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir.
Düşünmek için aklın eğitilmesidir.
-
Albert EİNSTEİN
Tuğba KİRİŞ
I
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ…………………………………………………………………………..……I
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………….............II
ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………….……………………..X
HARİTALAR LİSTESİ……………………………………………………………..XI
TABLOLAR LİSTESİ…….………………………....…………………………….XII
GRAFİKLER LİSTESİ…………………………………………………………....XIV
KISALTMALAR…………………………………………….………….................XV
EKLER…………………………………………………………………………….XVI
GİRİŞ…………………………………………………………………………………1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
TAġIMACILIK, DENĠZYOLU TAġIMACILIĞI, DÜNYA ÜZERĠNDEKĠ
ÖNEMLĠ BOĞAZLAR VE KANALLARIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESĠ
1.1.Taşımacılık………………………………………………………………………4
1.1.1.Taşımacılığın Ekonomik Önemi…………………………………………….5
1.1.2.Taşımacılığın Sosyal Önemi………………………………………………...5
1.1.3.Taşımacılığın Çevresel Önemi……………………………………………...6
1.1.4.Taşımacılığın Politik Önemi………………………………………………...6
1.2. Taşımacılık Türleri...............................................................................................6
1.2.1.Karayolu Taşımacılığı……………………………………………………....6
1.2.2.Demiryolu Taşımacılığı…………………………………...………………...7
1.2.3.Havayolu Taşımacılığı………………………………………………………8
II
1.2.4.Boruyolu Taşımacılığı………………………………………………..……..8
1.2.5.Denizyolu Taşımacılığı……………………………………………….……..9
1.3. Taşımacılık Türlerinin Karşılaştırılması............................................................10
1.4. Denizyolu Taşımacılığının Tarihçesi.................................................................13
1.4.1.Dünya‟da Denizyolu Taşımacılığının Tarihçesi…………………………...13
1.4.1.1.Son Yıllarda Dünya Denizyolu Taşımacılığı………………………........18
1.4.2.Türkiye‟de Denizyolu Taşımacılığının Tarihçesi……………………….…29
1.4.2.1.Anadolu Beyliklerinde Denizcilik………………………………….........29
1.4.2.2. Osmanlı Devleti‟nde Denizcilik…………………………………….......30
1.4.2.3. Cumhuriyet Dönemi Denizcilik……………………………………........33
1.4.2.4. Son Yıllarda Türkiye‟de Denizyolu Taşımacılığı…………………........33
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
DÜNYADAKĠ ÖNEMLĠ BAZI BOĞAZLAR VE KANALLAR
2.1. Dünyadaki Önemli Bazı Boğazlar…………………………………………….45
2.1.1.Bab‟ül Mendep Boğazı…………………………………………………….46
2.1.2.Bering Boğazı……………………………………………………………...47
2.1.3.Cebelitarık Boğazı…………………………………………………………48
2.1.4.Çanakkale Boğazı……………………………………………………….....49
2.1.5.Dover Boğazı………………………………………………………………50
2.1.6.Hürmüz Boğazı………………………………………………….…………51
2.1.7.Macellan Boğazı……………………………………………………….......52
2.1.8.Malakka Boğazı……………………………………………………………52
2.1. Dünyadaki Önemli Bazı Kanallar……………………………………………..53
III
2.2.1.Süveyş Kanalı………………………………………………………….…..54
2.2.2.Panama Kanalı……………………………………………………….……57
2.2.3.Kiel Kanalı………………………………………………………………...60
2.2.4.Korint Kanalı……………………………………………………………...60
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRK BOĞAZLARININ ÖNEMĠ, ĠSTANBUL BOĞAZI’NIN
ÖZELLĠKLERĠ VE MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEġMESĠ
3.1.Türk Boğazlarının Önemi……………………………………………………...61
3.1.1.Türk Boğazlarının Stratejik Önemi………………………………………..61
3.1.2. Türk Boğazlarının Jeopolitik Önemi……………………………………...62
3.1.3. Türk Boğazlarının Ekonomik Önemi……………………………………..63
3.1.4 Türk Boğazlarının Hukuksal Önemi………………………………………64
3.2.İstanbul Boğazı‟nın Özellikleri, Oluşan Gemi Trafik Yoğunluğu, Tehlikeli
Yük Taşımacılıkları ve Meydana Gelen Kazalar…….......………………………...64
3.2.1. İstanbul Boğazı‟nın Jeomorfolojik Yapısı, Topoğrafyası ve Derinlikleri...64
3.2.2. İstanbul Boğazı‟nın Akıntı Sistemi……………………………………….65
3.2.3. İstanbul Boğazı‟ndaki Gemi Geçiş Sistemi………………………………66
3.2.4. İstanbul Boğazı‟ndaki Gemi Trafiği………………………………………69
3.2.5. İstanbul Boğazı‟ndaki Tehlikeli Yük Taşımacılığı………………………..70
3.2.6. İstanbul Boğazında Meydana Gelen Kazalar……………………………...71
3.3. Türk Boğazları ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi……………………………...75
IV
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BÖLGESEL DENĠZ TAġIMACILIĞINA TÜRK BOĞAZLARI VE KIYIDAġ
DEVLETLER KAPSAMINDA KARADENĠZ HAVZASINA GENEL BAKIġ
4.1. Karadeniz‟e Genel Bakış……………………………………………………....78
4.2. Karadeniz‟in Stratejik ve Jeopolitik Önemi……………………………….......79
4.3. Karadeniz‟in Bölgesel Deniz Taşımacılığındaki Önemi………….…………...80
4.4. Karadeniz‟e Kıyısı Olan Ülkeler………………………………………………81
4.4.1. Karadeniz‟e Kıyısı Olan Ülkelerle Ticari İlişkiler………………....……......81
4.4.1.1. Türkiye – Rusya………………………………………....………….....81
4.4.1.2. Türkiye – Ukrayna……………………………………………....……..82
4.4.1.3. Türkiye – Gürcistan…………………………………………….....……83
4.4.1.4. Türkiye – Bulgaristan…………………………………………....……..84
4.4.1.5. Türkiye – Romanya……………………………………………....…….85
4.5. Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)…………………………………………..86
4.5.1. KEİ‟nin Hedef ve Amaçları……………………………….....………....…87
4.5.2. Bölge Ülkelerinin KEİ‟ne Karşı Tutumu…………………….……………87
4.5.3. KEİ Ülkelerinin Türkiye İle Denizyolu Taşımacılığı……….……….……89
4.6. Türkiye‟nin Karadeniz Politikası……………………………………………...91
4.7. Bölge Dışı Ülkelerin Karadeniz Politikası……………………………….……92
4.7.1. ABD‟nin Karadeniz Politikası…………………………………….………92
4.7.2. AB‟nin Karadeniz Politikası……………………………………….……...93
V
BEġĠNCĠ BÖLÜM
KANAL ĠSTANBUL PROJESĠ
5.1. Kanal İstanbul Projesi‟nin Tarihçesi……………………………………..........95
5.2. Kanal İstanbul Projesi‟nin Amacı…………………………………………..…97
5.3.Kanal İstanbul Projesi‟nin Yapılacağı Güzergah İçin Değerlendirilen
Alternatifler Güzergahlar…………………………………………………….......101
5.3.1. Belirlenen Alternatiflerin Karşılaştırılması ve Seçilen Alternatif….……104
5.4. Kanal İstanbul Projesi‟nin Yatırım ve İşletme Süresi………………………..106
5.5. Kanal İstanbul Projesi‟nin Teknik Özellikleri……………………….………107
5.5.1. Kanal İstanbul‟un Akıntı Sistemi………………………………….……109
5.6. Kanal İstanbul‟dan Geçecek Gemiler, Trafik Yoğunluğu ve Alınacak
Önlemler………………………………………………………………………….109
5.7. Kanal İstanbul Projesi‟nin Finansal Durumu………………………………...112
5.8. Kanal İstanbul Projesi‟nin Olası Etkileri………………………………….…112
5.8.1. Bölgeye Ekonomik Etkisi.........................................................................112
5.8.2. Nüfus ve Demografik Etkileri…………………………………………...113
5.8.3. İstihdam İmkânları………………………………………………………114
5.8.4. Çevresel Etkisi…………………………………………………………..115
5.9. Kanal İstanbul‟un Ekonomik Etkisi ...............…………………….…………115
5.10. Kanal İstanbul‟un Hukuksal Durumu............................................................117
VI
5.10.1. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Kanal İstanbul…………………….…117
5.10.2. Bükreş Sözleşmesi ve Kanal İstanbul……………………………….....119
5.11. Kanal İstanbul Projesi‟nin Diğer Kanallar İle Karşılaştırılması……………120
5.12. Kanal İstanbul Projesi Hakkında Resmi Kurum Görüşleri…………………121
5.12.1. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı…………………………….121
5.12.2. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı…………………………..121
5.12.3. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı………………………………….121
5.12.4. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı…………………………...122
5.12.5. T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı………………………………………122
5.12.6. T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı……………………………………122
5.12.7. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı……………………………………..123
5.12.8. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı…………………………………...124
5.12.9. T.C. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı………………………..124
5.12.9.1. İstanbul Büyükşehir Belediyesi‟nin Kanal İstanbul Görüşleri.......124
5.12.10. Orman ve Su İşleri Bakanlığı………………………………………...126
5.13. Kanal İstanbul Projesi İle Entegre Olacak Denizcilik Tesisleri…………….126
5.13.1. Karadeniz Konteyner Limanı………………………………………….126
5.13.2. Marmara Konteyner Limanı………………………………………...…128
5.13.3. Küçükçekmece Yat Limanı……………………………………………129
5.13.4. Karadeniz Dolgu Alanı…………………………………..……………129
5.13.5. Karadeniz Lojistik Merkezi……………………………………………130
VII
5.14. Kanal İstanbul Kamulaştırma Çalışmaları……………………………….....130
ALTINCI BÖLÜM
KANAL ĠSTANBUL PROJESĠ’NĠN BÖLGESEL DENĠZ TAġIMACILĞINA
ETKĠSĠNĠN SWOT ANALĠZĠ
6.1. SWOT Analizi……………………………………………………..…………132
6.1.1. SWOT Analizinde İç Çevre ve Dış Çevre Analizleri…….…….….........134
6.1.1.1. Dış Çevre Analizi………………………………………………….134
6.1.1.2. İç Çevre Analizi…………………………………………………...135
6.1.2. SWOT Matrisi ve Uygulanabilecek Stratejiler…………….........……...136
6.2. Araştırmanın Uygulama Süreci……………………………………………...137
6.2.1. Araştırma Konusu …………………………………...............................137
6.2.2. Araştırma Amacı …………………………………………………….....138
6.2.3. Araştırma Kapsam ve Yöntemi ………………….……………………..138
6.2.4. Verilerin Analizi……………………………………………….…….…138
6.3. Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığına Etkisinin
SWOT Analizi………………………………………………………….………...139
6.3.1. Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığına Etkisinin
SWOT Analizi Bulguları…………………………………………........………139
6.3.1.1. Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığı
Kapsamında Güçlü Yönleri…………………………………………..........139
6.3.1.2. Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığı
Kapsamında Zayıf Yönleri…………………………………………….......142
6.3.1.3. Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığı
Kapsamında Karşılaşacağı Fırsatlar………………………………….........143
VIII
6.3.1.4. Kanal İstanbul Projesi‟nin Bölgesel Deniz Taşımacılığı
Kapsamında Karşılaşacağı Tehditler……………………………….…........145
6.3.2. Kanal İstanbul‟un Bölgesel Deniz Taşımacılığına Dolaylı Etkileri….….147
6.3.2.1. Olumlu Etkileri……………………………………………….……147
6.3.2.2. Olumsuz Etkileri……………………………………….………….147
7. Sonuç ve Değerlendirmeler…………………………………………….………149
KAYNAKÇA……………………………………………………………..………154
EKLER……………………………………………………………………....……164
IX
ġEKĠLLER LĠSTESĠ
ġekil 2.1. Panama Kanalı‟nın Çalışma Prensibi………………………………….…59
ġekil 3.1. İstanbul Boğazı‟ndaki Akıntılar……………………………………….…65
ġekil 3.2: İstanbul Boğazı‟nın Keskin Dönüşünün Olduğu Yeniköy Burnu……..…73
ġekil 5.1: Osmanlı Devleti‟nde Kanal İstanbul……………………………………..96
ġekil 5.2: Kanal İstanbul Projesi‟nin Yatırım Planı…………………………….…107
ġekil 5.3: Kanal İstanbul‟un Kanal Kesiti…………………………………………108
ġekil 6.1: SWOT Analizi……………………………………………………..……133
X
HARĠTALAR LĠSTESĠ
Harita 1.1. Baharat Yolu……………………………………………………………14
Harita 1.2. İpek Yolu………………………………………………………….……15
Harita 1.3. 15. Yüzyılda Avrupa Kara ve Deniz Ticaret Yolları……………...……16
Harita 1.4. Kolonilerin Deniz Ticareti (16-19. Yüzyıl)……………………….……18
Harita 1.5. Piri Reis‟in Haritası…………………………………………….………31
Harita 2.1. Dünyadaki Bazı Önemli Boğazlar ve Kanallar……………………...…45
Harita 2.2. Süveyş Kanalı ve Ümit Burnu………………………………………….55
Harita 2.3. Panama Kanalı ve Horn Burnu…………………………………………58
Harita 4.1: Karadeniz Haritası……………………………………………………...78
Harita 4.2: Hazar Havzası‟ndaki Petrol ve Doğal Gaz Alanları……………………79
Harita 5.1: Kanal İstanbul ve İstanbul Boğazı‟nın Yol Boyunca Açıları…………100
Harita 5.2. Kanal İstanbul Projesi İçin Düşünülen Alternatif Güzergahları………101
XI
TABLOLAR LĠSTESĠ
Tablo 1.1. Taşımacılık Türlerinin Güçlü ve Zayıf Yönleri…………………………12
Tablo 1.2. Dünya Denizyolu Taşımacılığı Analiz………………………………..…28
Tablo 1.3. 2013-2017 Taşımacılık Türlerine Göre Türkiye‟nin Dış Ticaret
Taşımaları Miktar Yüzdeleri………………………………………………………...43
Tablo 2.1. Dünyadaki Bazı Önemli Boğazlar………………………………………46
Tablo 2.2. Bab‟ül Mendep‟ten Geçen Ham Petrol ve Sıvılaştırılmış Doğal Gaz
Miktarı……………………………………………………………………….....……47
Tablo 2.3. Çanakkale Boğazı‟ndan Geçen Gemi Sayısı…………………………....50
Tablo 2.4. Hürmüz Boğazı‟ndan Geçen Ham Petrol, LNG ve Petrol Ürünleri
(Günlük Milyon Varil)………………………………………………………....……51
Tablo 2.5. Süveyş Kanalı‟nın Ümit Burnu‟na Göre Karşılaştırılması……………...56
Tablo 2.6. Yıllara Göre Süveyş Kanalı‟ndan Geçen Gemi Sayısı……………….…57
Tablo 2.7. Panama Kanalı Yıllara Göre Geçiş İstatistikleri…………………...……57
Tablo 3.1. İstanbul Boğazı‟ndan Geçen Gemi Sayısı………………………………69
Tablo 3.2. İstanbul Boğazı‟ndan Geçen Gemilere Ait İstatistiki Bilgiler………..…71
Tablo 4.1: Son 5 Yıllık Rusya Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)………………………………………………………………………...82
Tablo 4.2: Son 5 Yıllık Ukrayna Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)………………………………………………………………………...83
Tablo 4.3: Son 5 Yıllık Gürcistan Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)………………………………………………………………………...84
Tablo 4.4: Son 5 Yıllık Bulgaristan Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)………………………………………………………………………...85
Tablo 4.5: Son 5 Yıllık Romanya Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)……………………………………………………………...…………86
XII
Tablo 4.6: KEİ Ülkeleri İle Yapılan Denizyolu Ticaretinin Toplam Denizyolu
Ticareti İçerisindeki Yeri (Milyon Ton)………………………………………….…90
Tablo 4.7: KEİ Ülkelerinin Son 5 Yılda Türkiye İle Yaptığı Denizyolu Dış Ticareti
(Milyon Ton)………………………………………………………………………...91
Tablo 5.1: Kanal İstanbul Akıntı ve Görüş Eşiği Değerleri……………………….111
Tablo 5.2: Kanal İstanbul Projesi Güzergahındaki Mülkiyet Durumu……………131
Tablo 6.1. Güçlü Yönler………………………………………………………...…139
Tablo 6.2. Zayıf Yönler……………………………………………………………142
Tablo 6.3. Fırsatlar...................................................................................................143
Tablo 6.4: Tehditler………………………………………………………..………145
Tablo 6.5. SWOT Analizi…………………………………………………………147
XIII
GRAFĠKLER LĠSTESĠ
Grafik 1.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Deniz Ticareti………………………..……27
Grafik 3.1: İstanbul Boğazı‟nda Meydana Gelen Kazalar…………………………74
Grafik 5.1: 2006-2018 Yılları Arasında İstanbul Boğazı‟ndan
Geçen Tanker Sayısı...................................................................................................98
Grafik 5.2: 2006-2018 Yılları Arasında Taşınan Tehlikeli Yük Miktarı
(Milyon Ton)……………………………………………………………….………..99
XIV
KISALTMALAR
Kısaltmalar
: Açıklama
AB
: Avrupa Birliği
ABD
: Amerika Birleşik Devletleri
ÇED
: Çevresel Etki Değerlendirme
DTO
: Deniz Ticaret Odası
DWT
: Dead Weight Tonnage
GRT
: Gros Tonaj
GSYH
: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
İMEAK
: İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz
KEİ
: Karadeniz Ekonomik İşbirliği
KM
: Kilometre
LNG
: Sıvılaştırılmış Doğal Gaz
LPG
: Sıvılaştırılmış Petrol Gazı
OECD
: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
TANAP
: Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı
TBGTH
: Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri
TUGS
: Türk Uluslararası Gemi Sicili
XV
EKLER
Ek-A: Nihai ÇED Raporu........................................................................................164
Ek-B: T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Resmi Kurum Görüşü.........................167
Ek-C: T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Resmi Kurum Görüşü...........................168
Ek-D: T.C. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Resmi Kurum Görüşü.........170
XVI
GĠRĠġ
Dünya ticaretinde en sık kullanılan taşıma şekli, gerek taşıma masraflarının karayolu,
havayolu ve demiryoluna göre daha ucuz olması, gerekse tek seferde tonlarca yükün
taşınmasındaki avantajı ile denizyolu taşımacılığıdır. Denizyolu taşımacılığı
açısından suyoluna sahip olan ülkeler bu konuda avantajlı konumdadırlar. Dünya
üzerinde kıtalararası geçişi kolaylaştıran önemli pek çok boğaz ve yapay kanallar
bulunmaktadır. Bu önemli boğazlardan bir tanesi de ülkemizde bulunan Türk
Boğazlarıdır.
Türk Boğazları, Doğu ile Batı‟yı birbirine bağlayan bir özelliğe sahip olduğundan,
geçmişten günümüze kadar askeri, siyasi ve ticari açıdan stratejik öneme sahiptir.
Türk Boğazlarının tarih boyunca önemini kaybetmemesindeki en çok kabul edilen
görüş Fransız Rene Pinor‟a ait olan coğrafyanın değişmezlik ilkesidir. Pinor‟a göre,
hukuk normları zaman ve mekana göre değişebilir fakat coğrafi konum her daim
sabit kalacağından, ortaya çıkan avantajlar ve dezavantajlar da sabittir. Sözü edilen
görüş dikkate alındığında, jeopolitik, jeostratejik ve jeokültürel konumundan dolayı
gerek Karadeniz‟e kıyısı olan devletler gerek kıyısı olmayan devletler tarafından
Türk Boğazları, dünya deniz taşımacılığında önemli bir rol üstlenmektedir. Artan
rekabet ve ticaret koşulları, Türk Boğazlarından biri olan İstanbul Boğazı ve
çevresinde birçok sorunları da beraberinde getirmektedir. Boğazlardaki gemi
trafiğinin zaman zaman yoğunlaşması ile beraber boğazlarda bekleyen gemilerin
bekleme sürelerinin uzamasına bağlı olarak dünya deniz ticaretinin sekteye uğrama
durumu söz konusudur. Tehlikeli yük taşımacılığından kaynaklı ortaya çıkabilecek
muhtemel can ve mal kayıplarının yaşanma ihtimali yüksektir. Boğazların geçişi dar
suyollarından oluşmaktadır ve akıntılar ters yöndedir. Bu nedenle gemilerin
geçişlerde kılavuz kaptandan yararlanmamaları, mevcut olan geçiş kurallarının tam
anlamı ile uygulanmaması ve beşeri hatalar nedeni ile gemilerin kaza yapma veya
karaya oturma ihtimalleri mevcuttur. Bu sorunları en aza indirgemek amacı ile
İstanbul‟a yapay bir suyolu projesi olan „Kanal İstanbul‟ yapılması fikri gündeme
gelmiştir.
1
Bu tez çalışmasında İstanbul Boğazı‟na alternatif olacak olan ikinci bir suyolu geçişi
olan Kanal İstanbul‟un, SWOT Analizi ile bölgesel denizyolu taşımacılığa etkisinin
incelenmesi amaçlanmıştır. Yapılan tez çalışması altı bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümünde, taşımacılık kavramı ve taşımacılık türleri hakkında açıklamalar
ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu açıklamalara ek olarak özellikle denizyolu
taşımacılığının üstünde durulmuş, İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz
Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası‟nın yıllar bazında yayınladığı Denizcilik
Sektör Raporlarından faydalanılarak Dünya ve Türkiye açısından denizyolu
taşımacılığının önemine, istatistiksel verilere ve açıklamalara yer verilmiştir.
İkinci bölümde, denizyolu taşımacılığında stratejik ve ticari açıdan önemli olan
belirli boğazlar ve kanallar ele alınmıştır. Bu boğazlar ve kanallar hakkında bilgilere
ve istatistiksel verilere değinilmiştir.
Üçüncü bölümünde, İstanbul Boğazı‟nın coğrafi ve stratejik önemi, jeomorfolojik
yapısı, topoğrafyası, hukuksal durumu ve meydana gelen veya gelebilecek olan
kazalar ele alınmıştır.
Dördüncü bölümde, Kanal İstanbul‟un yapılacağı bölgede bulunan Karadeniz
Havzası‟ndan bahsedilmiştir. Karadeniz‟in stratejik ve jeopolitik önemi, bölgesel
denizyolu taşımacılığındaki yeri hakkında bilgiler verilmiştir. Karadeniz‟e kıyıdaş
olan ülkeler ile olan ticari ilişkilerin denizyolu taşımacılığı açısından bilgilere ve
verilere değinilmiştir. Ayrıca kıyıdaş ülkelerin ve bölge dışı olan ülkelerin,
Karadeniz Havzası için genel politikalarından bahsedilmiştir.
Beşinci bölümde ise Boğazlarda meydana gelen sorunları ve tehlikeleri en aza
indirgemek için İstanbul‟a yapılması planlanan Kanal İstanbul Projesi‟nin genel
hatlarından, özelliklerinden, projenin amacından ve öneminden bahsedilmiştir.
Altıncı bölümde SWOT analizi kavramı üzerinde durulmuştur. SWOT analizinin,
içeriğini oluşturan parametrelerin, hangi alanlarda ne amaçla kullanıldığı ve analizin
nasıl bir fayda sağladığı konusu ele alınmıştır. Altıncı bölümün sonunda ise hayata
geçirilmesi planlanan Kanal İstanbul Projesi‟nin bölgesel denizyolu taşımacılığı
üzerindeki etkisinin güçlü ve zayıf yönleri ile fırsatları ve tehditleri belirleyebilmek
2
için SWOT analizi ile incelenmiştir. Ortaya çıkan bulgular ile projenin bölgesel
deniz taşımacılığına etkisinin değerlendirmeleri yapılmış ve söz konusu proje için
önermeler de bulunulmuştur.
3
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
TAġIMACILIK, DENĠZYOLU TAġIMACILIĞI, DÜNYA ÜZERĠNDEKĠ
ÖNEMLĠ BOĞAZLAR VE KANALLARIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESĠ
1.1.TaĢımacılık
Taşımacılık kavramı Türk Dil Kurumu sözlük anlamı; nesne, eşya veyahut insan gibi
ögelerin araçlar yardımıyla bir yerden başka bir yere taşınmasıdır. 1 Ayrıca birçok
farklı kaynakta taşımacılık ile ilgili çeşitli tanımlamalara yer verilmiştir. Taşımacılık
ticari anlamda, müşteri taleplerinin karşılanması amacıyla satın alınan mamul, yarımamul, hammadde ve malzemenin fiziksel anlamda bir bölgeden başka bir ihtiyaç
duyulan bir bölgeye hareket ettirilerek belirli bir zamanda belirli bir hız ile
ulaştırılmasıdır. Geçmişten günümüze taşımacılık ticaretin, sanayinin, medeniyetlerin
gelişmesinin, teknolojinin ve bilimin dünya üzerinde yaygınlaşmasına fayda
sağlamıştır ve bu fayda gün geçtikçe artmaktadır.
Taşımacılığın tarihçesine kısaca değinecek olursak, ilk çağlardan günümüze kadar
öneminin gittikçe arttığını görmekteyiz. Taşımacılığın, milattan önce 7000 yıllarına
kadar uzandığı bilinmektedir (Öztürk, 2016: 5). İnsanlar ürettikleri malları,
avladıkları hayvanları bir yerden başka bir yere taşımak zorunda olduklarından
dolayı
hayvanlarla,
araçsız
ya
da
ilkel
araçlarla
birlikte
taşımacılığı
gerçekleştirmişlerdir. Tekerleğin icadı taşımacılığının önemi giderek arttırmıştır.
Suyun kaldırma kuvvetinin bulunmasıyla da denizyolu taşımacılığı keşfedilmiş ve
buna bağlı olarak; adalar, yarımadalar, ülkeler ve kıtalar arası taşımacılık ortaya
çıkmıştır.
Sanayi Devrimi‟ne kadar insanlık için coğrafi uzaklık taşımacılıkta büyük bir engel
olarak görülmüştür. Karayolu taşımacılığı bilinene en eski taşıma şekli olmasına
rağmen bu engeller karayolu taşımacılığı ile çözümlenememiştir. Buharın
keşfedilmesiyle birlikte denizyolu ve demiryolu taşımacılığında coğrafi sınırlar engel
görülmemeye başlanmıştır. Böylece endüstriyel taşımacılıkta karayolları yerini
1
http://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 14.09. 2018)
4
demiryolları taşımacılığına bırakmıştır. Demiryolları ile birlikte sanayi de hızlı bir
şekilde gelişmiştir.
17. ve 18. yüzyıllarda akarsuların kontrol altına alınabilmesi ve dünyanın farklı
yerlerinde kanalların açılmasıyla suyolu taşımacılığı öne çıkmıştır. Karayolları ve
demiryolları ile limanlar birbirine bağlanarak ekonomik entegrasyon sağlanmıştır.
Taşımacılıkta en hızlı gelişim 2. Dünya Savaşı‟ndan sonra havayolu taşımacılığında
gerçekleşmiştir. Askeri uçaklar savaş sonradan sivil amaçlı (seyahat, ticaret vb.)
kullanılmaya başlamıştır.
1.1.1. TaĢımacılığın Ekonomik Önemi
Taşımacılık ekonomik faaliyetler içerisinde hizmet kapsamında ele alınır ve son
yıllarda en hızlı gelişme kaydeden sektörlerden birisidir. Dünya Ticaret Örgütü‟nün
12 adet hizmet grubu içerisinde yer alır. Ekonomik faaliyetin her aşamasında
bulunan taşımacılık, bir ülkenin ekonomik gelişmesinde etkilidir. Taşımacılığın
gelişmiş olduğu bölgede turizm, ticaret, üretim, tarım gibi faaliyetler gelişme
gösterir. Bu bölgelerde yeni çalışma alanları oluşur ve refah düzeyi artar.
1.1.2. TaĢımacılığın Sosyal Önemi
Taşımacılık
faaliyetinin
gelişmesi
medeniyetlerin
gelişmesini
doğrudan
etkilemektedir. Sosyal yaşama ticari kolaylık getiren ve turizm açısından hareketlilik
yaratan taşımacılık faaliyetleri, şehirlerin öne çıkan niteliklerini belirlemede önemli
bir rol oynamaktadır. İnsan yaşantısını doğrudan etkiler ve olumlu-olumsuz yönleri
bulunmaktadır. Olumlu yönlerine bakacak olursak gün içerisinde markete, sinemaya
veyahut herhangi bir yere giderken taşımacılıktan yararlanılır. Geniş ölçüde
düşünecek olursak satın alınan/satılan malların istenilen yere ulaşımı veya tedariki,
şehirler, ülkeler veya kıtalar arası seyahatlerde vb. durumlarda da faydalanılır.
Olumsuz yönleri, yapılan kazalarda ölüm ve ağır yaralanma oranlarının artması, yük
taşımacılığında günden güne artan hız ve kapasite ile zarar etme durumlarının ortaya
çıkması olabilmektedir. Yaşanan bu olaylar sosyal ve ekonomik maliyete neden
olarak gösterilmektedir.
5
1.1.3. TaĢımacılığın Çevresel Önemi
Son yıllarda taşımacılığın çevresel etkileri dikkat çekmeye başlamıştır. Çevreye
verdiği zararlar, hava, su, toprak kirliliği, ekolojik dengenin bozulması gibi olumsuz
yönler bulunmaktadır. Hava kirliliğinin en çok sebep olduğu taşımacılık, karayolu
taşıtlarının enerji tüketiminden ortaya çıkmasından dolayı karayoludur ve bu oran
tüm taşımacılık faaliyetlerinin içerisinde 3/4‟ü kadar bir yer tutmaktadır (Kaya, 2016:
6). Kapladıkları alanların büyüklüğü göz önüne alındığında ekolojik dengenin
bozulması da kaçınılmazdır. Ayrıca enerji tüketimi olarak en çok petrol
tüketildiğinden yenilenemez doğal kaynaklara da zararı vardır ve buna bağlı olarak
yakıt maliyetleri de artmaktadır.
1.1.4. TaĢımacılığın Politik Önemi
Taşımacılığın savunma alanında önemli bir yer tutmaktadır. Geçmişe bakıldığında
Orta Çağ‟da denizcilik açısından donanması bulunan devletlerin yapılan savaşlarda
galibiyet kazanma olasılıkların daha yüksek olduğu çıkarımı yapılmaktadır. Milli
savunma açısından devletler doğru taşımacılık modülünü seçip buna bağlı olarak
altyapılarını geliştirmelidir.
1.2. TaĢımacılık Türleri
Taşıma
türleri;
karayolu,
denizyolu,
demiryolu,
havayolu
ve
boruyolu
taşımacılığıdır.2 Söz konusu bir malın bir yerden başka bir yere aktarılmasında farklı
taşımacılık faaliyetleri olabilmektedir.
1.2.1. Karayolu TaĢımacılığı
Taşımacılık denilince akla ilk gelen, en eski ve en çok tercih edilen karayolu
taşımacılığıdır. Bu taşımacılık türü ile ihracatçı mallarını ithalatçıya doğrudan
ulaştırır. Diğer taşımacılık türleri arasında esnekliği en çok, ulaşımı en kolay
olanıdır. En belirgin ve öne çıkan özelliği şüphesiz kapıdan-kapıya aktarmasız
hizmet verebilmesidir. Bu taşıma şekli diğer taşıma türlerine göre pahalı fakat acil
durumlarda gereklilik arz ettiğinden önemlidir. Karayolu taşımacılığı, ağırlığı ve
2
http://www.melihpolat.com.tr/ana-sayfa/tasimacilik-turleri (Erişim Tarihi: 14.09.2018).
6
hacmi küçük olan yüklerde havayolu, daha büyük olan yüklerde ise demiryolu ile
rekabet içerisindedir (Erten, 2010: 63). Dünyada karayolu taşımacılığı 2. Dünya
Savaşı sonrası hızlıca artmış ve diğer taşıma türleri ile rekabet edebilecek hale
gelmiştir.
1.2.2. Demiryolu TaĢımacılığı
Özellikle uzun mesafelerde, değeri düşük olan ağır ve hacmi büyük olan yükler için
yapılan bir taşımacılık türüdür. Özellikle yük taşımacılığında demiryolu karayoluna
göre 3,5 kat daha az maliyete sahiptir (Kabasakal, 2010: 12-136). Çevreye en çok
duyarlı olan ve hava koşullarından etkilenmeyen taşımacılık türüdür. Hacimli yükleri
taşımasına karşın gabari 3 problemi ile karşılaşmaktadır. Demiryolu taşımacılığının
ilk yatırım ve bakım maliyetleri oldukça yüksektir. Bu sebeple genellikle devlet
tarafından işletilmektedir (Erten, 2010: 67). Genellikle denizyolu ile bağlantılı
olduğundan kombine taşımacılığa4 uyum sağlamıştır.
Demiryolları ile taşınan yükler genelde kimyasallar, tarım ürünleri, endüstriyel
malzemeler, kum, maden ve minerallerdir (Çevik ve Gülcan, 2011: 37).
Cumhuriyetin ilk yıllarından 1950‟li yıllara kadar, karayollarında kullanılan taşıtların
az olmasından dolayı demiryolları yapımına oldukça ağırlık verilmiştir. Fakat daha
sonraki yıllarda otomotiv sektörünün gelişmesiyle birlikte karayoluna doğru bir
ağırlık verildiğinden demiryolları tam anlamıyla gelişememiştir.
Türkiye‟de demiryollarının oranı oldukça düşüktür. Bunun başlıca sebepleri,
Türkiye‟nin coğrafi açıdan dağlık ve düz arazinin az olması, yatırım maliyetlerinin
yüksek olması, bilinçli yatırımların yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Ancak
günümüzde demiryolu taşımacılığına yatırımlar yapıldığı ve bu taşımacılığa daha çok
önem verildiği görülmektedir.
3
Gabari; karayolu taşımacılığında kullanılan taşıtların yüklü bir biçimde köprü vb. bir yerin altından
rahat şekilde geçebilmeleri için gereken, yükün yükseklik durumunu gösteren ölçü.
4
Kombine taşımacılık; çıkış noktasından varış noktasına kadar en az iki taşıma türünün
kullanılmasıdır.
7
1.2.3. Havayolu TaĢımacılığı
Taşımacılık türleri arasında en maliyetli olan havayolu taşımacılığıdır. İlk yatırım
maliyetleri, işletilmesi ve taşımacılık maliyetleri oldukça yüksektir. Genellikle hacmi
küçük ama değeri büyük yüklerin ve çabuk bozulabilecek ve buna bağlı olarak
ekonomik değerini kaybedebilecek malların (sebze, meyve, balık, vb. gıdalar)
taşınmasında kullanılır. Uluslararası ticarette rekabetin yoğun olduğu gerçeğini
düşünürsek, uluslararası pazarlara ve hammaddelere daha hızlı ulaşım sağladığı için
havayolu taşımacılığı tercih edilir. Küresel ölçekte baktığımızda en önemli ekonomik
faydası zamandır. Çok uzak mesafelere diğer taşımacılık türlerinden önce
varabilmesidir. Örnek verilecek olursa JIT (Sıfır Stoklu Üretim) uygulanması
havayolu taşımacılığı olmadan neredeyse imkânsız hale gelmektedir.
Günümüzde havayolu taşımacılığının karşılaştığı en büyük problemlerden birisi yakıt
maliyetidir. Bu sebeple pazarlardaki kârlılığın sürekli olarak artmasına karşın,
yüksek yakıt maliyetleri söz konusu olduğundan sektörlerde ticari kayıplara neden
olmaktadır.
Sonuç olarak havayolu taşımacılığı, uluslararası ticaretin gelişmesinde önemli bir rol
oynamaktadır. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre
havayolu taşımacılığı dünya ticaretinin %33 bir orana sahiptir. 2018‟de havayolu
taşımacılığı ile taşınan malların değeri 6,7 trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir.
1.2.4. Boruyolu TaĢımacılığı
Boruyolu taşımacılığı son yıllarda gelişme gösterse de aslında medeniyetlerin ilk
zamanlarından beri bilinen bir taşımacılık şeklidir. Geçmişte su taşımak için
kullanılan borular, günümüzde petrolün bulunmasıyla daha çok ön plana çıkmıştır.
Boruyolu taşımacılığı ile sıvı ve gaz maddeler taşınır. Bunlar; petrol, doğalgaz,
nitrojen, hidrojen, sıvı hidrokarbon gibi ürünler taşınmaktadır. Ayrıca kapsüllere
konabilen katı maddeli ürünler de pnömatik 5 yardımı ile boruyolu taşımacılığı ile
taşınabilmektedir.
5
Pnömatik; gaz basıncını mekanik harekete çevirmeye yarayan makine, bilim dalı.
8
Boruyolu taşımacılığı, petrol, doğalgaz gibi tehlikeli yüklerin taşınmasında daha
emniyetli ve güvenilirdir. Rekabet içerisinde olduğu karayolu ve denizyolu
taşımacılığından çok daha fazla yükü taşıyabilmektedir.
Demiryollarında olduğu gibi boruyolu taşımacılığında da ilk yatırım maliyetleri
oldukça yüksektir ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hariç dünya genelinde
monopol yapıdadır. Bu sebeple rekabet yok denecek kadar azdır ve buna bağlı olarak
fiyatlar yükseltilebilir.
Türkiye, başta Azeri petrolü olmak üzere, Hazar Havzası‟ndan çıkarılan petrolü
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı (KerkükYumurtalık) Irak‟tan çıkarılan petrolün Ceyhan Deniz Terminali‟ne ulaştırmasında
etkin rol oynamaktadır.
Rusya ile olan doğalgaz boru hatlarımız; Rusya-Türkiye Boru Hattı, Mavi Akim
Boru Hattı, İran ile olan doğalgaz boru hattımız Doğu Anadolu Gaz Ana İletim
Hattı‟dır. INOGATE (Avrupa'ya Devletlerarası Petrol ve Gaz Taşımacılığı) Programı
kapsamında geliştirilen Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonneksiyonu ile
Yunanistan‟dan doğalgaz almaktayız. Bakü-Tiflis-Erzurum Boru Hattı ile ilk kez
2018‟de gaz akışı sağlanmış ve 2020 yılında tam kapasiteyle çalışması
beklenmektedir. TANAP ve Türk Akım Gaz Boru Hattı ise yapım aşamalarında boru
hatlarıdır.
1.2.5. Denizyolu TaĢımacılığı
Denizyolu taşımacılığı, insanların ve malların akarsularda, denizlerde veya
okyanuslarda hareket eden araçlar yardımıyla bir yerden başka bir yere taşınması
olarak açıklanabilir. Denizyolu taşımacılığının genel özelliklerini sıralayacak
olursak;

Özellikle hammadde sanayisinin yüklerini bir anda tonlarca yükün bir yerden
başka bir yere taşıması olanağının bulunması,

Enerji tüketiminin diğer taşıma türlerinden az olup çevreyi en az kirletmesi,

Sınır aşımının olmaması,

Güvenilir olması,
9

Birim taşıma maliyetinin düşük olması
gibi açıklanabilir.
Kısa mesafelerde karayolu taşımacılığı tercih edilirken, uzun mesafelerde hacim ve
ağırlık bakımından fazla olan malların taşınmasında oldukça ekonomik olmasından
dolayı denizyolu taşımacılığı tercih edilmektedir. Dünyanın %70‟nin sularla kaplı
olduğundan dolayı dünya ticaretinde denizyolu taşımacılığının tercih edilmesi
kaçınılmaz bir sonuçtur. Uluslararası rekabetin yoğun olduğu küresel pazarlarda en
önemli taşıma türü denizyolu taşımacılığıdır.
1.3. TaĢımacılık Türlerinin KarĢılaĢtırılması
Lojistik faaliyetleri içerisinde taşımacılık en önemli unsur olarak kabul edilmektedir.
Bunun sebebi, hız, taşınması gereken mesafe, taşınacak yüklerin miktarı ve
ağırlıkları, birim taşıma maliyeti gibi faktörlerin etkin olmasıdır. Taşıma
maliyetlerinde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise taşıma maliyetlerinin
taşınan yükün fiyatlarına yansımasıdır. Bu faktörler baz alındığında her taşımacılık
türünün kendine has özellikleri ve tercih edilme nedenleri mevcuttur.

Karayolları Taşımacılığı: Genellikle kapıdan-kapıya ulaşım ile diğer
taşımacılık türlerine göre tercih edilir. Kısa mesafelerde havayolu ile uzun
mesafelerde demiryolu ile rekabet içerisindedir.
Ancak demiryolu
taşımacılığından maliyeti daha yüksek, havayolu taşımacılığından maliyeti
daha düşüktür.

Demiryolu Taşımacılığı: Uzun mesafelerde yüklerin taşınmasında karayolu
ve havayolu taşımacılığı ile rekabet halindedir çünkü daha az maliyetle
taşımaktadır. Eğer coğrafi şartlar uygunsa denizyolu ve boruyolu ile rekabet
halinde olabilir fakat demiryolu taşımacılığı bu durumda daha maliyetli hale
gelir.

Havayolu Taşımacılığı: Demiryolu, denizyolu ve karayolu taşımacılık türleri
ile rekabet içerisindedir ve bu taşımacılık türlerine göre istenilen yere daha
kısa zamanda ulaşabilmektedir. Coğrafi engellerin etkisinin az olması
sebebiyle sözü geçen taşımacılık türleri ile rekabeti doğrudan ilişkilidir.
10

Boruyolu Taşımacılığı: Petrol, doğalgaz ve sıvı maddelerin taşınması için
denizyolu taşımacılığı ile rekabet ederken, demiryolu taşımacılığında tank
tankerleri tarafından rekabet halindendir. Karayolu taşımacılığında tehlikeli
yüklerin
taşınmasında
belirli
sınırlamalar
vardır
fakat
boruyolu
taşımacılığında yoktur. Boruyolu taşımacılığının tercih edilmesinin sebebi
trafik yoğunluğunun olmayışı, emniyetli ve güvenli oluşu, taşıma hızının
diğer taşımacılık türlerine göre daha hızlı olması, taşıma maliyetinin düşük
olması, iklim ve çevre koşullarından etkilenmemeleri söylenebilmektedir.

Denizyolu Taşımacılığı: Günümüz ticaretinde en sık kullanılan taşımacılık
türüdür. Denizyolu taşımacılığı, diğer taşıma türlerine göre uzun mesafelerde,
birim taşıma maliyeti daha ucuz ve ekonomiktir. Aşağıdaki tabloda
taşımacılık türlerinin güçlü ve zayıf yönlerine yer verilmiştir.
11
Tablo 1.1. TaĢımacılık Türlerinin Güçlü ve Zayıf Yönleri
TaĢıma
Maliyet
Tipi
Karayolu
Yüksek
UlaĢtırma
Hizmet
ÇeĢitli
Tarifeli
Tarifelerin
Hızı
Verilen
Mamullerin
Yüklemelerin
Uygulanmasının
Yerlerin
Kullanma
Sıklığı
Güvenliği
Sayısı
Becerisi
Çok
Yüksek
Yüksek
Yüksek
Hızlı
Geniş
Denizyolu
Çok
Yavaş
Sınırlı
Çok Yüksek
Çok Düşük
Orta
Çok Hızlı
Geniş
Sınırlı
Yüksek
Yüksek
Düşük
Havayolu
Çok
Yüksek
Demiryolu
Düşük
Yavaş
Sınırlı
Yüksek
Düşük
Yüksek
Boruyolu
Düşük
Yavaş
Çok
Çok Sınırlı
Orta
Yüksek
Sınırlı
Kaynak: Çancı M. ve Erdal M., (2003), Uluslararası Taşımacılık Yönetimi, İstanbul,
UTİKAD Yayınları
Bir anda binlerce ton yükün taşındığı deniz yolu taşımacılığı, diğer taşıma türlerine
görece hız bakımından daha yavaş olsa da maliyet düşüklüğü açısından önem
kazanmaktadır. Dünya üzerinde denizyolu taşımacılığını geçmişten günümüze kadar
sıklıkla tercih edilmesinde etkili olan ve etkili olmaya devam eden önemli boğazlar
ve kanallar bulunmaktadır. Bu boğazlar ve kanallar sayesinde kıtalar arasındaki
geçişler, taşıma süresi bakımından kısalır. Bu bilgiler kapsamında denizyolu
taşımacılığının ve dünya üzerinde boğazlar ve kanalların öneminin daha iyi
anlaşılabilmesi bakımından daha ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
12
1.4. Denizyolu TaĢımacılığının Tarihçesi
1.4.1. Dünya’da Denizyolu TaĢımacılığının Tarihçesi
Denizyolu taşımacılığının çok eski devirlere kadar uzandığı bilinmektedir. Bunun
sebebi ilk insanlık yerleşmelerinin suya yakın olan bölgeler olmasıdır. İlk başlarda
akarsularda veya göllerde denizcilik faaliyetleri başlamıştır. Denizcilikte kullanılan
ilk araç-gereçler sazlıklardan ve hayvan postlarından yapılmıştır. Genellikle insan
taşımak için kullanılan bu araç-gereçlerin asıl önemi kayıkların inşasıyla başlamıştır.
Belirli yükte insan ve mal taşıyabilen bu kayıklar uzunca bir süre kullanılmıştır.
MÖ. 4000 yıllarında Sümerlerin denizcilik faaliyetleri ile uğraştığı bilinmektedir.
MÖ. 3000 yıllarında önemli deniz ticaret güzergahları bulunuyordu. Bu güzergahlara
Uzak Doğu ve Anadolu‟nun merkezleri de dahildir.
Çin, Hindistan, Akdeniz ülkeleri arasında gerçekleşen ve gittikçe gelişen deniz
ticareti kıyı deniz ticaretinin gelişmesinde etkili rol oynamışlardır. Deniz ticaretinin
gelişmesiyle Afrika, Arabistan, Uzak Doğu gibi yerler ticaret yolları ile birbirlerine
bağlanmıştır. Mısırlılar da böylelikle Kızıldeniz doğrultusunda baharat ticareti
yapıyorlardı.
13
Harita 1.1. Baharat Yolu
Kaynak: https://tarihportali.net/baharat-yolunun-ozellikleri-maddeler-halinde
Aslında Doğu ve Batıyı birbirine bağlayan, Antik Çağ‟daki en önemli ticaret yolu
İpek Yolu‟dur. İpek Yolu, Karadeniz, Doğu Akdeniz, Anadolu‟nun kıyılarına kadar
uzanmıştır. Bu yol sayesinde Uzak Doğu‟dan çıkan mallar Avrupa‟ya dağıtılıyordu.
Tütsü Yolu denilen, kara ve deniz ticaretini birbirine bağlayan başka bir önemli
ticaret yolu da bulunuyordu. Tütsü Yolu, Akdeniz limanlarından Mısır‟a uzanıyor,
Mısır‟dan da Hindistan ve daha ötesine gidiyordu.6
6
http://www.taussmarine.com/seyirdefteri/index.php/deniz-ticaret-yollari/ (Erişim Tarihi: 24.10.2018)
14
Harita 1.2. Ġpek Yolu
Kaynak: https://islamansiklopedisi.org.tr/ipek-yolu
İnsanların suyla tanışmalarından 15. yüzyıla kadar gemiler, denizlerde, göllerde veya
akarsularda insan gücüyle ya da rüzgâr gücüyle hareket edebilmekteydi ve coğrafi
şartlar oldukça önemliydi. Coğrafi şartların ticarette önemli bir yer edinmesi, Arap
Denizi ve Bengal Körfezi arasında gerçekleştirilen denizyolu ticareti Güney
Asya‟dan esen muson rüzgarları sayesinde gelişmesiyle açıklanabilmektedir.
Deniz filoların ortaya çıkmasındaki en büyük etken Mısır‟dan yapılan tahıl ticaretidir
(Hüseyinzade, 2006: 5). Bu sebeple Nil nehri denizyolu taşımacılığında önemli bir
role sahiptir. Bir diğer önemli olan mallar ise zeytinyağı ve şaraptır. Bu malların
ticareti uluslararası boyuta ulaşmış ve çağın en ucuz ve etkili olan denizyolu
taşımacılığı kullanılmıştır.
Roma ve Mısır ekonomilerinde deniz ticaretinin önemi oldukça büyüktür. Romalılar
deniz ticaretinde oldukça ileriye gitmişlerdir ve gemileri Akdeniz‟i bir ayda
dolaşabilmektedir ve bu durum kara yoluna göre oldukça ekonomiktir. Bu sebeple
Roma deniz ticareti Akdeniz‟den Kızıldeniz‟e, Kızıldeniz‟den Hindistan kıyılarına
kadar gelişmiştir. Mısır limanlarındaki gemiler ise Hindistan‟a yoğun bir şekilde
15
ticaret gerçekleştiriyorlardır. Ayrıca bu ülkelerin büyük limanları genellikle akarsu
ağızlarında bulunmaktadır. Örneğin Roma‟ya ait olan Portus Limanı Tiber Nehri‟nin
ağzında bulunmaktaydı.
15. yüzyılda deniz ve kara ticaret yolları Müslüman ülkelerin geçince, Avrupa
ülkeleri büyük derecede zarar elde etmeye başlamışlardır. Hindistan‟daki mallara
ulaşabilmek için yeni yollar arayan Avrupa, Portekiz ve İspanya üzerinden yeni
ticaret yolları aramaya başlamıştır. Portekizliler Ümit Burnu‟nu dolaşarak Kalküta‟ya
ulaşmasıyla baharat ticaretinin kontrolünü ele geçirmişlerdir.
Harita 1.3. 15. Yüzyılda Avrupa Kara ve Deniz Ticaret Yolları
Kaynak: http://www.taussmarine.com/seyirdefteri/index.php/deniz-ticaret-yollari/
1492‟de Amerika‟yı keşfeden Christoph Kolumb sayesinde denizcilik faaliyetleri bu
keşiften etkilenmiştir fakat bilim ve teknoloji yetersizliğinden dolayı Amerika‟ya
olan ticaret yolları gelişememiştir.
16
16.-19. yüzyıllar arasında pusula ve dürbünün icadı ile denizcilikte ilerleme
kaydedilmiştir. Gemi yapımlarında yeni teknikler geliştirilmiş, süratli tekneler
üretilmiştir. Coğrafi keşiflerin artması, haritacılığın, astronominin ve matematiğin
gelişmesiyle birlikte denizcilikte açık denizlere ve okyanuslara yönelme söz konusu
olmuştur. Bu gelişmelere en iyi örnek İspanya ve Portekiz‟in denizyolu
taşımacılığıdır. 17. yüzyılda İspanya denizcilik anlamında oldukça ilerlemiştir.
Asya‟ya ve Avrupa‟ya seferler düzenleyen İspanya, Portekizlilerin “Volta Do Mar”7
adını
verdikleri
Atlantik
ve
Pasifik
Okyanusu‟nda
çember
oluşturarak
gerçekleştirdikleri ticari seferlerle ticaret ağlarını genişletmişlerdir. Gelişen deniz
ticaretlerine İngiltere ve Fransa‟da katılır ve Kuzey Amerika kıyılarında koloniler
oluştururlar. Oluşturulan bu kolonilerin çoğunluğunda Afrika‟dan getirilen köleler
yer almaktadır. Kolonilerle birlikte deniz ticaretinin beklenenden daha fazla
artmasından dolayı deniz korsanlarının bu ticaret yollarına yönelmesi sonucu,
Karayip Denizi‟nde korsan faaliyetleri yaşanmaya başlamıştır.
19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ortalarına doğru denizcilik faaliyetleri artık dünya
genelinde önemli hale gelmeye başlamıştır. Sanayi Devrimi‟nin ortaya çıkmasıyla
buhar gücü keşfedilmiş ve ilk buharlı gemiler yapılmıştır. Bu keşifle beraber
denizyolu taşımacılığı, ticaret ve sanayi sektörlerinin vazgeçilmez bir parçası haline
gelmiştir. Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı 19. yüzyıllarda açılmış olan ve deniz
ticaret yolunu kısaltan önemli kanalladır. Ayrıca bu tarihler arasında iki tane dünya
savaşının yaşanması dahi denizcilik ilerlemelerini durduramamıştır. Daha büyük
gemiler, daha geniş filolar elde edilmeye başlanmıştır.
20.yüzyılın ortalarından sonra denizyolu taşımacılığı, konteyner taşımacılık alanında
oldukça büyük gelişmeler kaydetmiştir. Bu gelişmeye bağlı olarak da transit
taşımacılık ilerlemiş ve denizyolu taşımacılığında rekabet giderek artmıştır. Büyük
gemiler ve büyük limanlar ülkeler arasında stratejik önem haline gelmiştir.
7
Volta Do Mar: Portekizce “denizin döngüsü” anlamına gelmektedir. 16. yy.‟da Portekezli
denizcilerin keşfettiği bu yöntem sayesinde okyanus üzerinde gidiş-geliş rotaları dairesel şeklinde
yapılmaktadır. Daha ayrıntılı bilgi için: https://en.wikipedia.org/wiki/Volta_do_mar (Erişm Tarihi:
02.11. 2018).
17
Harita 1.4. Kolonilerin Deniz Ticareti (16-19. Yüzyıl)
Kaynak: http://www.taussmarine.com/seyirdefteri/index.php/deniz-ticaret-yollari/
1.4.1.1. Son Yıllarda Dünya Denizyolu TaĢımacılığı
Yoğun uluslararası
rekabetin
yaşandığı
günümüz
ekonomisinde
denizyolu
taşımacılığı maliyet düşüklüğü açısından önemli bir yer tutmaktadır. Her geçen gün
gittikçe artan denizyolu taşımacılığı, tüm taşımacılık türlerinin içinde en çok tercih
edilenidir ve bu oran %85‟tir. Genellikle yük taşımacılığının üçte biri denizyolu
taşımacılığı ile yapılmaktadır. Zaman ilerledikçe gemilerin kapasiteleri ve hızları
artmakta olup buna bağlı olarak da taşınan yükler artmaktadır. Denizyolu taşımacılığı
havayoluna göre 14, karayoluna göre 7, demiryoluna göre ise 3,5 kat daha
ekonomiktir (DTO, Denizcilik Sektör Raporu, 2013: 4).
Denizyolu taşımacılığındaki gelişmeler ve bahsedilen veriler, İMEAK Deniz Ticaret
Odası‟nın 2011-2019 yılları arasında yayınlamış olduğu “Denizcilik Sektör
Raporları” na dayanmaktadır.
18

2011 Yılı:
2011 yılında dünya denizyolu taşımacılığını de etkileyen önemli olaylar gündeme
gelmiştir. 2008 yılından sonra başka bir ekonomik krizin ortaya çıkma olasılığı,
Avustralya‟da yaşanan sel baskını, Ortadoğu‟da yaşanan Arap Baharı8, Japonya‟da
yaşanan deprem ve tsunami gibi olaylar dünya ekonomisini olumsuz yönde
etkilemiştir. Bu olaylar denizcilik sektörünü çok da olumsuz etkilememiştir çünkü
önceden sipariş verilen tonaj talepleri sayesinde dünya filo kapasitesinde %8,2
oranında büyük bir artış yaşanmıştır. Filo büyümesi tonaj talebindeki öngörülen
artışa paralel olarak gerçekleşmektedir. 2011 yılında dünya filo toplam sayısı 1304,6
milyon DWT 9 olarak saptanmıştır (DTO, Denizcilik Sektör Raporu, 2011: 6)
Tanker piyasasına bakıldığında, ham petrol taşıyan gemi filoları için olumsuzluklar
söz konusu olmuş ve tonaj talepleri önemli derecede düşüş yaşamıştır. Bu durumun
başlıca sebepleri, Libya‟da gerçekleşen petrol ihracatının çift yönlü olarak kesilmesi,
oluşan bu petrol boşluğunun diğer petrol üreticileri tarafından doldurulamaması ve
buna bağlı olarak ticaret hacimlerinin düşmesi ve Libya‟da oluşan kesinti sebebiyle
üretimde azalmasıyla beraber fiyatların yükselmesidir. Dünya toplam petrol
ithalatında, Libya‟daki kesinti nedeniyle Avrupa ithalatı azalmış, Çin ve Hindistan
petrol ithalatları artmıştır.
Dökme yük piyasasına bakıldığında, tonaj talebi ve taşımalar artmıştır. Demir
cevheri %9, kömür %6 diğer yükler %3 oranında bir artış söz konusudur. Çin dökme
yük piyasasında önemli gelişmeler göstermiş, Hindistan ithalatının ihracatından fazla
olması nedeniyle gerileme göstermiştir. Bölgesel anlamda taşımacılık açısından
dünyadaki en önemli ticari rota, Asya‟dan Avrupa‟ya olan rota olarak belirlenmiştir.
Uzak mesafe taşımaları baz alındığında, Güney Amerika kaynaklı ihracatın diğer
ülkelere fazla olmasındaki etkenler, tahıl ve soya taşımacılığıdır.
8
Arap Baharı; 2010 yılında Tunus‟ta ortaya çıkan ve Ortadoğu‟da Arap ülkelerinde yayılan siyasi,
işsizlik, kötü yaşam şartları, enflasyon gibi etkenlerin sebep olduğu ve günümüzde de devam eden
protestodur.
9
DWT; Bir geminin yük ve diğer ağırlıkları (yakıt, kumanya, çalışanlar vs.) açısından taşıyabileceği
en çok ağırlık.
19
Konteyner piyasasına bakıldığında, taleplerin azalması ve konteynerlerin boş olarak
dönmesi sonucu zarar yaşanmaktadır. Dünya ekonomisinin de çok yavaşlaması
konteyner ithalatını olumsuz yönde etkilemektedir. Yüklü konteyner ihracatında
Asya ihracatı azalmış, Güney Amerika ihracatı artmıştır.

2012 Yılı:
Piyasalarda devam eden finansal krizler denizcilik sektörünü etkilemeye devam
etmiştir. Dünya ticaret filolarındaki kapasite fazlalıkları ortaya çıkmıştır fakat bu
durumun olumsuz etkisi beklenenden daha hafif geçmiştir. Filo siparişlerin de 2011
yılına göre azalma söz konusudur. Bu azalmaya karşın dünya ticaret filosu gelişimini
sürdürmüştür. 2012 yılında Dünya filo sayısı 1.475.6 milyon DWT olarak
saptanmıştır.
Tanker piyasasına bakıldığında, tonaj talebinde bir artış yaşanmasına karşın, ticaret
hacmi belirli bir seviyede kalmıştır. Piyasaya önemli katkı faktörleri ele alınmıştır:
uzun taşıma mesafeleri ve gittikçe artan verimlilik.
Avrupa‟daki ithalatçıların dengesini tekrar sağlamak ve petrol stoklarının arttırılması
için Suudi Arabistan‟ın petrolüne yoğun ilgi gösterilmiştir. Suudi Arabistan‟ın petrol
üretimini arttırması ve hemen hemen aynı tarihlerde İran‟dan çıkarılan petrole
ambargo uygulanması bu duruma neden olmuştur. Ekim 2012‟de gerçekleşen Sandy
tayfununun ABD‟nin Doğu sahillerine zarar vermesi üzerine rafineler bu durumdan
olumsuz etkilenmiştir. Buna bağlı olarak ticari hayat kesintiye uğramıştır.
2012 yılında Çin, Hindistan, Japonya ve Kore tonaj talebinde ithalat sayılarını
arttırmıştır. İran‟daki ambargodan sonra Batı Afrika ve Latin Amerika gibi bölgelerin
taşımaları arttığından taşıma mesafeleri de önemli derecede artmıştır. Sözü edilen
ambargo nedeniyle Kuzey Denizi yönündeki ithalat ve Batı Afrika ve Rusya‟dan kısa
mesafeli ithalat artmıştır.
Dökme yük piyasasına bakıldığında, Çin toplam kuru dökme yük (demir cevheri %8,
kömür %28, diğer taşımalar %6) ithalini %12 oranında arttırmıştır (DTO Deniz
Sektör Raporu, 2012: 12). Dünyadaki piyasa fiyatları Çin‟de var olan yüksek
fiyatlarla karşılaştırıldığında Çin endüstrisi için lazım olan hammaddenin önemli
20
kısmını denizyolu ithali ile gerçekleştirmiştir. Çin dışındaki Dünya kuru dökme yük
%3 oranında artış göstermiştir. Avrupa demir cevherinin ithalinin azalmasıyla kuru
dökme yük ithali azalmış ve buna bağlı olarak kömür ithali artmıştır.
Demir cevherinin başlıca ihracatçısı olan Avustralya bu alandaki ihracatını %13
arttırdığından dolayı Brezilya‟nın ihracatı %1 azalmıştır. Tahıl ve soya için Brezilya
ihracatını %16 oranında arttırmıştır. ABD ise ihracat taşımalarında %11 gerilemiştir.
Dünyadaki toplam kuru dökme yük filosu ise 605,5 olarak saptanmıştır.
Pasifik
bölgesinde
içteki
pazarlarda
kömür
taşımalarından
dolayı
kömür
taşımacılığın ortalama yolculuk mesafesi kısalmıştır. Tahıl ve soya ürünlerinin
taşınmasında ise uzun mesafelerde artış saptanmıştır. Bunun sebebi ise Güney
Amerika‟da artan ihracattır.
Konteyner piyasasına bakıldığında, dünya küresel konteyner gemi talebi geçen yıla
göre %7 oranında artış göstermiştir. Bölgelere göre incelediğinde, Asya‟nın dolu
konteyner ihracat oranı aynı kalmış, ABD‟ye gelen dolu konteyner ihracatı-ithalatı
artmıştır.
Uzak Doğu‟dan Avrupa‟ya olan taşımacılık azalmıştır.
Avrupa
doğrultusunda konteyner ihracatı trafiğinde artış gösteren tek yer Hindistan olmuştur.

2013 Yılı:
2008 küresel ekonomik krizinden sonra denizcilik sektörü kendini hala tam
toparlayamamıştır. Ekonominin beş yıl önceki durumuna göre daha güçlü olmasına
karşın herhangi bir finansal kriz karşısında tekrardan çökebileceği öngörülmektedir.
Krizin etkilerinin devam etmesine bağlı olarak kuru dökme yük taşımalarının
%4,9‟a, petrol ticaretinin %1,4‟e, konteyner taşımalarının %4,7‟ye gözlemlenmiştir.
Fakat denizyolu taşımacılığındaki sözü edilen olumsuz gelişmeler aynı anda yeni
gemilerin inşa edilmesindeki yaşanan yoğunluğun önüne geçememiştir.
Yaşanan tüm olumsuz ekonomik gelişmelere karşın 2013 yılında Dünya filosu
toplam 1,458,9 milyon DWT‟tur ve %6 oranında bir artış göstermiştir. Dünya deniz
ticareti 9,918 milyon ton ile %3,7 oranında gelişme göstermiştir.
21
Tanker piyasasına bakıldığında, dünya petrol talebinin yetersiz kalması piyasayı
etkilemiştir. Yüksek petrol fiyatları da tanker yatırımcılarının taleplerinde düşüş
olmasına neden olmaktadır. Bu olumsuzluğa karşın 2013 yılında geçen yıla göre
tanker oranında %13 bir artış göstermektedir. Çin, Hindistan ve diğer Asya‟daki
ekonomilerin ithalatları artmıştır ve bu artışın yarısından fazlasının sebebi Kuzey
Amerika ithalatının azalmasından kaynaklanmaktadır.
Dökme yük piyasasına bakıldığında, filoda %8 oranında bir artış gözlemlenmektedir.
Dünya dökme yük ticareti %5 oranında artmıştır ve 4,3 milyar ton hacme ulaşmıştır
(DTO, Deniz Sektörü Raporu, 2013). Kömür ve demir cevheri taşımacılığı artış
göstermiş fakat tahıl taşımacılığı azalmıştır. Demir cevheri endüstri için oldukça
gereklidir ve bu taşımacılığın %75‟i Çin kaynaklıdır. Kömür taşımacılığı her geçen
yıl gelişmeye devam etmektedir. Dökme yük filosu siparişleri, ekonomik krizler
nedeniyle %20 oranında azalmıştır ve toplamda 11,6 milyon DWT tonaj teslimi
gerçekleşmiştir.
Konteyner piyasasına bakıldığında, konteyner gemilerinin talebinin çok az bir artış
gösterdiği ve konteyner taşımacılığının %5 oranında arttığı gözlemlenmektedir.
Bölgesel olarak ele alındığında ABD‟nin ithalatı %3, ABD-Avrupa arasındaki rota
%2, Güney Amerika ise %1 oranında artış göstermiştir. Yılın ilk yarısında durgunluk
gösteren Avrupa konteyner trafiği, ikinci yarısında artış göstermiştir. Avrupa‟dan
Uzak Doğu‟ya olan konteyner trafiği ile ABD‟den Güney Amerika‟ya olan
konteyner trafiği artış göstermiştir. Avrupa‟nın ithalatının artmasında Hindistan etkili
olmuştur. Asya‟nın kendi içindeki konteyner taşımacılığı ve Uzak Doğu‟dan Orta
Doğu‟ya olan ihracat taşımaları artmıştır. En yüksek ticaret rotasını Asya‟dan
Avrupa‟ya olan taşımacılıklar oluşturmaktadır. Konteyner trafiğindeki en kazançlı
rotalar genellikle Asya çıkışlı olan taşımacılıklardır. Güçlü gelişme gösteren rotalar
ise Hindistan ve Avrupa çıkışlı taşımacılıklardır.
Son yıllarda petrol ve doğalgaz, sığ sularda aranmaya başlanmıştır ve sondaja olan
talep artmıştır. Bu sebeple dünya genelinde jack-up10 taleplerinin arttığı saptanmıştır.
10
Jack-up; Deniz yüzeyinin yüzeyini kaldırabilen birkaç adet hareketli ayağa sahip olan, kaldırma
yüzeyinden oluşan bir tür platform.
22
Güney Doğu Asya‟da %29, Orta Doğu‟da ve Meksika‟da %17 oranında bir artış söz
konusudur (DTO, Deniz Sektörü Raporu, 2013: 17 ).

2014 Yılı:
Ekonomik krizden etkilenen dünya ticaret filoları, bu sene de kapasite fazlalığı
sorunu ile karşı karşıya kalmıştır ve piyasaları olumsuz yönde etkilemeye devam
etmiştir. Aslında 2014 yılında gemi siparişlerinin teslimlerinde bir azalmaya doğru
bir eğilim varken yeni verilen siparişlerle birlikte tonaj bakımından tekrar büyüme
evresine girilmiştir. Yılın başında verilen siparişler toplam filonun %18‟ini
oluşturmaktadır. Dünya ticaret filosu 50.422 adet gemi olarak hesaplanmıştır ve
toplam 1,631,8 milyon DWT‟tur. DWT bazında toplam tonajın %73‟ü on ülkeye
aittir. Bu ülkelerde olan Yunanistan, Dünya ticaret filosunun en büyük yüzdesini
oluşturmaktadır. Yunanistan‟ı sırayla Japonya, Çin ve Almanya takip etmektedir.
Clarkson Research tarafından yayınlanan istatistiklere göre denizyolu taşımacılığı
10,25 milyar ton olarak belirlenmiştir. Taşınan yüklerin en büyük bölümünü sıvı
dökme yükler oluşturmaktadır. 10,25 milyar ton son on yılın ortalamasının %5
altındadır. Bunun sebebi olarak, petrolün karayolu ve boruyolu ile taşınmasındaki
gelişmesi gösterilmektedir. Buna bağlı olarak son yıllarda petrol, denizyolu
taşımacılığı açısından olumsuz gelişme gösteren bir sıvı dökme yüktür. Kuru dökme
yüklerin taşınması ise artışa devam etmektedir ve 2014 yılındaki toplam taşımaların
%29‟luk kısmını tahıl, kömür ve demir cevheri oluşturmaktadır (DTO, Deniz
Sektörü Raporu, 2014: 8). Konteyner taşımacılığı ise ekonomik krizden önce olumlu
şekilde artış gösterirken, ekonomik krizden sonra düşüşler yaşamıştır. 2014 yılında
ise denizyolu taşımacılığının %15‟ini oluşturarak kriz öncesi duruma yakın bir
seviyeye gelmiştir.
Tanker piyasasına bakıldığında, kapasite kullanımları ve taşıma fiyatları açısından
kârlı bir yıl olmuştur. 2014 yılının başında Suudi Arabistan‟ın petrol ticaretinde
beklenenden farklı bir tutum sergilemesi sonucu tanker talebinde ve piyasalarda
olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Sözü edilen bu tutum, düşen petrol fiyatları
karşısında, petrolü yüksek fiyattan satmak için üretimi azaltmak yerine üretime
olduğu gibi devam etmesidir. Petrolün ucuzlamasıyla da uzun taşıma mesafeleri
23
desteklenmiştir. Bu sebeple tanker filo gelişiminin sakin olmasına karşın filo
kullanım oranı yüksek seviyelerde artış göstermiştir.
Dökme yük piyasasına bakıldığında, son yıllarda gözlenen 2008 yılındaki ekonomik
krizden olayı düşüş yaşanan bu piyasa 2014 yılında rekor seviyede bir azalma söz
konusudur. Bu azalmanın en önemli sebepleri, Çin‟in enerji politikasını kömürden
farklı yüklere yönlendirmesi ve Endonezya‟nın boksit ve nikel ihracatında önemli
seviyede düşüş yaşamasıdır.
Konteyner piyasasına bakıldığında, arz fazlasından dolayı piyasada olumsuz görüşler
hâkimdir. Arz fazlalığı olmasına karşın %6,1 oranında artmıştır.

2015 Yılı:
2015 yılında Dünya deniz ticareti %2 artarak 10,7 milyar tona ulaşmıştır. Fakat
ticaret hacmi 2010-2014 yılları arasındaki ortalamaya göre büyümesi yavaşlamıştır.
Bu yavaşlama özellikle kuru dökme yük taşımacılığında gerçekleşmektedir. Çin
ekonomisinin gelişmesi, endüstrisinde kullandığı kömür gibi hammaddelerin
ithalinin azalması bu yavaşlamayı ortaya çıkarmaktadır. Denizyolu ile taşınan demir
cevheri yıllar geçtikçe aynı oranlarda artmıştır.
2015 yılında Dünya ticaret filosu toplamı 1,67 milyar DWT olan 50.700 adet gemiye
çıkmıştır. Dünya ticaret filosunda tonaj bakımdan yer alan üç ülke geçen seneki
sıralamayla aynıdır: Yunanistan, Japonya, Çin.
Tanker piyasasına bakıldığında, petrol ve petrol ürünleri taşımacılığında %4,7
oranında bir artış gözlemlenmiştir. Piyasada aldıkları payı arttırmak isteyen Petrol
İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ülkeleri, petrol üretimini arttırmışlardır. Bu
sebeple petrol fiyatları düştüğünden taşıma yakıtlarını etkilemiştir ve petrol ithal
talebi gittikçe artmaya başlamıştır. Petrol fiyatının ucuzluğu tanker filosunun
gelişiminde önemli rol oynamıştır ve 2015 yılında toplam tanker filosu 3451 adet
gemiye ulaşmıştır. Orta Doğu‟daki petrol rafinelerin artmasıyla Asya‟ya doğru
gerçekleştirilen taşımalar artmış, bunun yanı sıra Avrupa‟nın kendi içinde taşımalar
da artmıştır.
24
Dökme yük piyasasına bakıldığında, kuru dökme yük talebinde geçen yıllara göre
azalma meydana gelmiştir. Çin‟in ekonomisinde geçen sene yapılan ticaretlerden
dolayı ithalat talebinde azalma meydana gelmiştir. Çin‟in çok düşük seviyedeki
kömür talebi ve kömürün kalitesindeki kısıtlamalardan dolayı, 30 yıl içerisinde
kömür taşımaları ilk kez 1,1 milyar tona gerilemiştir (DTO, Deniz Sektörü Raporu,
2015: 7). Ayrıca demir cevheri taşımaları da Çin‟in ithal talebinin az olmasından
düşüşe geçmiştir. Çin‟deki çelik üretiminin diğer yıllara göre azalmasına karşın
%12,5 oranında artış göstererek 1,4 milyar tona ulaşmıştır. Hindistan‟da kömür
ithalinde azalmaya gitmiştir.
Dökme yük piyasasının bu denli kötü ve olumsuzluklar içermesi sonu birçok dökme
yük gemisi söküme gönderilmiştir. Hatta bazı armatörler vermiş oldukları dökme yük
gemisi siparişlerini, konteyner veya tanker olarak değiştirmişlerdir. Bu nedenle
dökme yük toplam tonajı ekonomik krizden sonraki en düşük tonaj olan 4,687,0
milyon tona gerilemiştir.
Konteyner piyasasına bakıldığında, 2014 senesine göre konteyner ticaretinde %2,3
oranında azalma görülmektedir. Toplam konteyner filosu 5230 gemidir. Avrupa ithal
talebinin azalması konteyner ticaretinin önemli bir rotası olan Uzak Doğu-Avrupa
rotasının ticareti gerilemiştir. Asya içi taşımalar da Çin‟de yaşanan yavaşlamalar
sonucu ilerleyememiştir.

2016 Yılı:
2016 yılında Dünya deniz ticareti % 2,6 oranında bir artış gerçekleştirmiştir ve 11,1
milyar tona çıktığı tahmin edilmektedir. Ticarette yaşanan gelişmeler 2016 yılında
2015'e göre biraz ilerlemesine karşın 2011-2014 döneminde kaydedilen ortalama
yıllık % 3,8'lik büyüme ile kıyaslandığında yetersiz olduğu görülmektedir (DTO
Denizcilik Sektör Raporu, 2018: 11). Küresel konteyner ticareti Asya içi taşımacılık
ve Asya-Avrupa taşımalarındaki gelişme normal seyrinde bir hız kazanmıştır.
2016'da, deniz ticaret filosuna teslimatlar 98 milyon DWT‟ye ulaşmıştır. 2014
yılından bu yana, küresel filo teslimatları yavaşlamış olduğu gözlenmektedir. Ancak
bazı
birimlerde
minimum
büyümenin
dahi
olumsuz
etkileri
olabileceği
25
değerlendirilmektedir. Teslimatların yavaşlama, kriz sonrası yıllarda finans ve nakit
akışının sıkılaştırılmasıyla (2015 tanker piyasaları için geçerli olmamasına rağmen)
daha az gemi sipariş edildiğini bir dereceye kadar yansıtmaktadır. 2016 yılı başında
dünya ticaret filosunun (300 GT ve daha yukarı ) toplam tonajı 1,7 milyar DWT‟a
ulaşmıştır. . Dünya ticaret filosunda tonaj bakımdan yer alan üç ülke geçen seneki
sıralamayla aynıdır: Yunanistan, Japonya, Çin‟dir. Bu üç ülke dünya tonajının
yaklaşık yüzde 45'ini oluşturmaktadır. Panama bayraklı filo, 333 milyon DWT'lik
tonaj ve toplam 6.480 gemi ile dünyanın en büyük filosuna sahiptir. Liberya 214
milyon DWT tonaj ve Marshall Adaları 208 milyon DWT tonaj ile ikinci ve üçüncü
en büyük konumdadır.
Tanker piyasasına bakıldığında, önemli ölçüde sipariş verilmesi sonucu ham petrol
ve ürün tanker filosu % 5.5, kimyasal tankerler % 6.6 ve LNG segmenti % 9,2
oranında büyüyerek toplam 39 milyon DWT‟a ulaşmıştır. Tonaj artışında %60‟lık
bir oran söz konusudur.
Dökme yük piyasasına bakıldığında, Dünya ticaret filosunun en büyük paya sahip
olma durumunu %43,5'lik bir payla sağlamaktadır. Bu durum, 2010 ile 2013 yılları
arasındaki yüksek oranda gerçekleşen teslimatının sonucudur. Gecikmeler veya
iptaller sonucu 2016 yılında filoya sadece 47 milyon DWT, teslimat yapılmış,
planlanan tonajdan % 30 daha az tonaja ulaşılmıştır. Denizyolu taşımacılığında kuru
dökme yük taşımalarının 2017 yılında %0,8 oranında bir artış sağlayacağı
varsayılmaktadır.
Konteyner piyasasına bakıldığında, konteyner ticaretinin 2016 yılında gelişme
sağlayacağı beklentisine karşın konteyner ticaret hacmi bir önceki yıla göre %2,2
oranında artıştan sonra ortalama %3,8 oranında artmıştır. 2017 yılında konteyner
piyasasında Asya-Avrupa rotasındaki ticaretin gelişeceği artması beklenmektedir.
Kuzey-Güney yönlü ticaretin, gelişmekte olan ülkelerdeki zayıf büyüme nedeniyle
hala zorlanarak Afrika ve Latin Amerika yönlü ithalatın sınırlı sayıda olacağı
öngörülmektedir.
26

2017 Yılı:
2017 yılında dünya deniz ticareti %4,1 oranında bir artış göstermiş ve 11,6 milyar
tona ulaşmıştır. Bu artış son 5 yıl içinde deniz ticareti açısından en hızlı büyüme
kabul edilmiştir. Asya kıtası, şimdiye kadar ki en büyük deniz ticaret bölgesi olarak
öne çıkmaktadır. Asya limanlarında 4,4 milyar ton mal yüklenmiş ve 6,5 milyar ton
mal boşaltılmıştır (UNCTAD, Handbook of Statistics 2018, Maritime Transport).
Diğer kıtalardaki oranlar ise bu oranın yarısından daha azı kadardır. 200 milyon
tondan az yükleme-boşaltma yapan Okyanusya kıtası dünya deniz ticaretine en az
katkısı olan kıtadır. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu büyük miktarda hammadde
kaynaklarına sahip olmalarından dolayı deniz ticaretine katkı sağladıklarından dış
ticarette önemli bir rol üstlenmektedirler. Bu ülkeler dünyadaki toplam yüklemeboşaltma işlemlerinin üçte ikisini oluşturmaktadırlar.
Grafik 1.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Deniz Ticareti
(İlgili Dünya Tonajının Yüzdesi)
70
60
50
40
30
20
10
0
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Yüklenen Mallar
Boşaltılan Mallar
Kaynak: https://unctad.org/en/PublicationChapters/tdstat43_FS13_en.pdf (Erişim
Tarihi: 14.12.2018).
27
Tablo 1.2. Dünya Denizyolu TaĢımacılığı Analiz
2011
Dünya Ticaret
2012
2013
2014
2015
2016
2017
2018
11,54 11,83 12,19
12,58
12,88
13,18
13,72
14,28
9,47
9,88
10,21
10,54
10,77
11,10
11,59
12,00
%85
%84
%84
%84
%85
%85
%85
%84
Hacmi (Bütün
Modlar) (milyar ton)
Dünya Denizyolu
TaĢımacılığı (milyar
ton)
Denizyolu Ticareti %
Oranı
Kaynak: Clarksons Research, Annual Report 2018
Çin‟in küreselleşme sözüne karşın, ülkenin "küresel ekonomik lider" statüsüne hazır
olmadığı görülmektedir. Çünkü 2019 ve 2020 yıllarında Çin‟in 25 trilyon Amerikan
Doları tutarındaki toplam ülke borcu nedeniyle dünya deniz ticaretine olumsuz yönde
etki edeceğine işaret etmektedir. 11 Ek olarak çevre kirliliğine yol açtığı için kömür
tüketiminin azaltılması ve buna bağlı olarak gemilerin daha az yakıt kullanması veya
daha az geminin sefer yapması da bahsi geçen olumsuzluğa etki edecektir. Bu
nedenle dünya deniz ticaretinde bir küçülme gözlenmektedir.
2018 yılında Dünya ticaret filosu toplam tonajı 1,83 milyar DWT olarak
gerçekleşmiştir. Yıllık filo artışı ise geçen seneye oranla %3,4‟e düşmüştür.
Yunanistan, Japonya ve Çin dünya ticaret filosundaki yerlerini korumaktadırlar.
Tanker piyasasına bakıldığında, petrol taleplerinin çevreye verdiği olumsuz etkilere
karşın arttığı gözlemlenmektedir. 2017 yılının başında toplam dünya tanker filosu
12669 adet gemiden oluşmaktadır. 2015 yılında verilen siparişlerden dolayı 2016
11
http://www.gisbir.com/ content/ uploads/kurumsal/ dosya/GISBIR_SEKTOR_2017_2018.pdf
(Erişim Tarihi: 16.12.2018).
28
yılında alınan siparişler kısıtlanmış bu sebeple yeni inşa edilecek tankerlerde düşüş
oranı mevcuttur.
Dökme yük piyasasına bakıldığında, Çin çelik üretimini yılın başlarında hava kirliliği
sebebiyle kısıtlanmış daha sonradan kısıtlamaların kaldırılmasıyla demir cevheri
rekor seviyelere ulaşmıştır. Çin‟in kömür ithalatı yüksek seviyelere çıkmıştır ve
gelecek yıllarda daha fazla seviyelere çıkacağı öngörülmektedir. Hindistan kömür
ithalatı ise %5 oranında azalmıştır. AB tahıl ithalatını büyük bir kısmını Brezilya
ihracatı karşılamaktadır. Çin‟indeki et tüketimi hızlı bir şekilde büyümesi sonucunda
denizyolu taşımacılığı ile soya fasulyesi ve hayvan yemlerinin ithalinin artması
beklenmektedir.
Konteyner
piyasasına bakıldığında,
2017 yılında konteyner
taşımacılığının
iyileştirilmesiyle %5,5‟lik bir büyüme söz konusudur. Konteyner filosunda arz
fazlalığı devam etmektedir.
1.4.2. Türkiye’de Denizyolu TaĢımacılığının Tarihçesi
1.4.2.1. Anadolu Beyliklerinde Denizcilik
Türklerin denizcilik faaliyetleri Orta Asya‟da bulunmalarından dolayı diğer ülkelere
nazaran geç gelişmiştir, 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklerin Anadolu‟ya göç
etmeleriyle denizcilik faaliyetleri başlamışlardır.
Türk tarihinde bilinen ilk denizci Çaka Bey‟dir. Çaka Bey ilk başta Anadolu
Selçuklu Devleti‟nde akıncı bir liderdir. 1078 yılında Bizans‟a esir düşen Çaka Bey,
1081 yılında İstanbul‟da yaşanan karışıklıklardan faydalanarak kaçmayı başarmış ve
11. yüzyılın sonlarına doğru İzmir‟de küçük bir devlet kurmuştur. Hatta 1081 yılı
günümüz Deniz Kuvvetlerinin kuruluşu olarak kabul edilmektedir. İlk Türk
donanması İzmir ve Efes‟te kurulan tersaneler yardımıyla oluşturulmuştur. Bu
donanma 17 çektiri ve 33 yelkenliden oluşuyordu. Bizans‟a ait olan Sisam Adası
Çaka Bey tarafından ele geçirilince, Ege Denizi‟nin kontrolü tam anlamıyla Türklere
geçmiştir.
29
Konya Selçuk Devleti Sultanı I. Keyhüsrev 1209‟da Antakya‟yı ele geçirmesiyle
Akdeniz‟de bir kapı açılmıştır.
Türkiye Selçuklu Devleti Sultanlarından olan I. Keykavus Sinop‟u fethedilmiş ve
Sinop Tersanesi faaliyete geçmiştir. Alaaddin Keykubat, Alanya Kalesi‟ni fethederek
Antalya sahillerini ele geçirmiş ve Türk denizciliğe katkı sağlamıştır. 1223-1227
yılları arasında Alaaddin Keykubat Kırım‟daki Suğdak limanını ele geçirmiştir.
Türkiye Selçuklu Devleti‟nin yıkılmasıyla beraber Anadolu birçok beylik
kurulmuştur.
Bu
beyliklerden
denizcilik
ile
uğraşanlar;
Karesioğulları,
Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Candaroğullarıdır.

Karesioğulları: Balıkesir-Çanakkale dolaylarında kurulmuştur. Enez‟i ve
Marmara Denizi‟nin güney kısımlarındaki bazı adaları ele geçirmişlerdir.

Saruhanoğulları: Manisa‟da, Salihli dolaylarında kurulmuştur. Mora‟ya
seferler düzenlemişlerdir.

Menteşeoğulları: Muğla, Milas dolaylarında kurulmuştur. Rodos ve Kıbrıs‟a
seferler düzenlemişlerdir. Aydınoğulları ve Saruhanoğulları ile ittifak
yapmıştır.

Candaroğulları: Kastamonu çevresinde kurulmuştur. Denizcilik faaliyetleriyle
uğraşmışlardır.

Aydınoğulları: Aydın, Birgi dolaylarında kurulmuştur. Sakız, Semadirek ve
Bozcaada‟ya seferler düzenlemişlerdir. Çaka Bey‟in ölümünden sonra
durgunlaşan denizcilik faaliyetleri, Aydınoğulları sayesinde tekrar canlanmış
ve güç kazanmıştır.
1.4.2.2. Osmanlı Devleti’nde Denizcilik
Osmanlı Devleti‟nin denizcilik anlamında ilk önemli faaliyeti Karesioğulları
Beyliğini kendi topraklarına katmak olmuştur. Böylece ilk donanmalarına sahip
olmuşlardır.
Fatih
Sultan
Mehmet‟in
İstanbul‟u
fethetmesi
ile
denizcilik
faaliyetlerinde ilerlemeler kaydedilmiştir. 1455 yılında Haliç Tersanesi (Tersane-i
Amire) kurulmuştur. Türk denizciliği, askeri denizcilik, ticaret filoları ve deniz
30
bilimleri bakımında gelişmiştir. Fatih Sultan Mehmet‟in Kırım‟ı fethetmesiyle
Karadeniz kesin olarak Türk gölü haline gelmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde Turgut Reis, Kılıç Ali Reis, Barbaros Hayrettin
Paşa gibi önemli denizci devlet adamları yetişmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa
komutasında Preveze Deniz Savaşı gerçekleşmiş ve Akdeniz Türk gölü haline
gelmiştir. Günümüzde Preveze Deniz Savaşı‟nın yıldönümü olan 28 Eylül,
„Donanma Günü‟ olarak kutlanmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman Portekizlilerin
ticaret yollarını ele geçirmek için Hindistan‟a dört kez deniz seferi düzenlenmiş fakat
başarılı olunamamıştır. Her ne kadar başarı sağlanamamış olsa da bu seferlere katılan
Türk denizciliği açısından iki önemli isim yer almaktadır: Piri Reis ve Seydi Ali
Reis. Piri Reis‟in Hint Deniz Seferleri sırasında çizdiği harita ve Kitab-ı Bahriye ile
Seydi Ali Reis‟in Mir'atü'l-Memalik kitabı günümüz denizcilik faaliyetlerinin
oluşmasında önemli etkilere sahiptirler.
Harita 1.5. Piri Reis’in Haritası
Kaynak:
http://othomaneimperial.blogspot.com/2014/01/unlu-turk-denizcisi-piri-
reis.html
31
II. Selim döneminde Sokullu Mehmet Paşa komutasında Kıbrıs fethedilmiştir.
Sokullu Mehmet Paşa‟nın denizcilik faaliyetleri konusunda önemli fikir ve projeleri
bulunmaktadır. Bunlar 1568 yılında ortaya atılan Süveyş Kanalı Projesi ve 1569
yılında ortaya atılan Don-Volga Kanalı Projesi‟dir. Yüzyıllar sonra, Süveyş Kanalı
1869 yılında Fransa tarafından, Don-Volga Projesi 1952 yılında Ruslar tarafından
açılmıştır. Sokullu Mehmet Paşa tarafından ortaya atılan bir diğer önemli proje ise
günümüzde „Kanal İstanbul Projesi‟ olarak bilinen ve hayata geçirilmeyi bekleyen
Marmara-Karadeniz Kanal Projesi‟dir.12
18. ve 19. Yüzyıllarda Osmanlı, bilim ve geliştirilen tekniklerden uzak kalması
nedeniyle tersane donanmalarını geliştirememiştir. Bu yüzyıllarda birçok ıslahat
hareketleri yapılmaya çalışılsa da ıslahatlar da kalıcı olunamamıştır. Gün gittikçe
çöken Osmanlı‟nın donanmaları savaşlarda yakılıyordu. Denizciliği etkileyen en
önemli olay ise, Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Paris Antlaşması ile
Karadeniz‟de bulunan tersanelerin yıkılma kararı alınmasıdır.
Sultan Abdülaziz döneminde devlet hazinesinin yaklaşık olarak dörtte biri
donanmalara ayrılmıştı fakat donanma hazineye çok pahalıya patlamıştır ve istenilen
sonuca ulaşılamadan hazine iflas etmiştir.
Sultan Abdülhamid döneminde İngiltere ve Fransa ile denge politikası izlendiğinden
donanmalar tersanede çürümeye bırakılmıştır. Bu olayın sonucunda denizcilik
anlamında iyice zayıflayan Osmanlı, Süveyş ve Tuna Nehri gibi stratejik öneme
sahip iki büyük suyolunu kaybetmiştir.
Birinci Dünya Savaşı‟ndan sonra yapılan Mondros Ateşkes Antlaşması‟nda
donanmalar tamamen terhis edilecek maddesi yer alıyordu ve bu madde Osmanlı‟nın
deniz gücünü tamamen kaldırmak amaçlıydı. Boğazlardaki hakimiyet Osmanlı‟nın
elinden alınmıştı ve bu durum sömürgeye tam anlamıyla davetiye çıkarıyordu.
Osmanlı Devleti deniz ticareti açısından çökmesinin sebeplerinden biriside, 1535‟de
Fransa‟ya, 1578‟de İngiltere‟ye, 1598‟de de Hollanda‟ya verdiği ayrıcalıklardır.13 Bu
12
http://www.hurriyet.com.tr/ ekonomi/ sokullunun-cilgin-projesi-500-yildir-gerceklestirilmeyibekliyor-19972671 (Erişim: 23.07.2019).
13
http://www.vda.org.tr/aylik-yazi/turk-bogazlari-2-tarihi-gelisimi/57 (Erişim Tarihi:14.06. 2019).
32
ülkelerin ticaret gemileri Türk Boğazlarından serbestçe geçebilmekteydi ve bu durum
Osmanlı‟nın ekonomisini oldukça kötü etkilemiştir.
1.4.2.3. Cumhuriyet Dönemi Denizcilik
Cumhuriyetin ilk yıllarında denizcilik anlamında halen dışa bağımlılık söz
konusuydu. 1 Temmuz 1926‟da Kabotaj Kanunu ile Türk Denizleri ve denizlerde
bulunan limanlar özgürlüğe kavuşmuştur. Bu kanunla beraber Marmara Denizi,
göller ve boğazlarda tam bağımsızlık elde edilmiştir. Bu sayede denizyolu
taşımacılığı ve ticareti Türkiye Tekeline geçmiştir. Kabotaj ekonomi ve ticari açıdan
oldukça önemli bir haktır.
20 Temmuz 1936‟da Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlarda Türk egemenliği
yeniden sağlanmış oldu. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazlarından geçiş
rejimini ve boğazlardaki güvenliği düzenleyen sözleşmedir. Bu sözleşme günümüzde
halen devam etmektedir.
Denizciliğin gelişmesi için kalkınma planlarında da yer verilmiştir. Denizcilik ile
ilgili birçok kurum ve bakanlık kurulmuş, uluslararası alanlarda örgütlere katılınmış
ve üye olunmuştur.
1.4.2.4. Son Yıllarda Türkiye’de Denizyolu TaĢımacılığı
Avrupa-Asya arasında köprü konumunda bulunan ve üç tarafı denizlerle kaplı olan
Türkiye, denizyolu taşımacılığında dünya deniz ticaretinde önemli bir yer
tutmaktadır. Özellikle Karadeniz‟e kıyısı olan ülkeler için Türk Boğazları önemlidir.
Çünkü Rusya hariç Karadeniz‟e kıyısı olan ülkelerin dış ticarete denizyolu
taşımacılığı ile açılabilmesinin tek yolu Türk Boğazlarıdır. Bu sebeple denizyolu
taşımacılığı dış ticaret açısından Türkiye için oldukça önemli ve ekonomik getirisi
yüksek olan bir taşıma türüdür.

2011 yılı:
Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında, 649 adet gemi olduğu bilinmektedir. Bu
gemilerin 274 adedi ithal, 375 adedi ise inşa ile elde edilmiştir. 1000 GT ve üzeri
olan Türk Deniz Ticaret filosunun %39,75‟ini kuru yük gemileri, %17,26‟sını dökme
33
yük gemileri, %11,56‟sını kimyasal madde tankerleri, %7,09‟unu konteyner
gemileri,
%5,08‟ini
petrol
tankerleri
ve
%19,26‟sını
diğer
tür
gemiler
oluşturmaktadır (DTO, Sektör Raporu, 2011: 34). Sözü geçen filonun 9,3 milyonu
dwt, 6,1 milyonu grt14‟tur. Ayrıca filonun dwt baz alındığında %9,2‟si milli sicile,
%90,8‟si TUGS‟a, grt baz alındığında %9,8‟i milli sicile, %90,2‟si TUGS‟a
kayıtlıdır (DTO, Sektör Raporu, 2011, s.34). Dünya sıralamasında Türk Deniz
Ticaret filosu 1 Ocak 2012 tarihi baz alındığında 23. sırada yer almaktadır.
Dış ticarette taşınan yüklerin %85,8‟i denizyolu ile taşınmıştır. 2010 yılına göre
%0,2 oranında artmıştır. 2011 yılında denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilen
ihracat 81.779.528 ton, ithalat ise 173.555.184 tondur. Yapılan dış ticarette
kullanılan gemilerde Türk bayraklı gemilerin oranı %17, yabancı bayraklı gemilerin
oranı ise %83‟tür. Denizyolu ihracatında taşınan en fazla üç yük sırasıyla 20‟lik dolu
konteynerler, 4‟lık dolu konteynerler ve portland çimento yükleridir. En fazla ithal üç
yük ise sırasıyla hurda demir, taşkömürü ve 40‟lık dolu konteynerdir. Denizyolu
taşımacılığı ile en fazla ihracat yapılan üç ülke sırasıyla İtalya, ABD, Mısır‟dır. En
fazla ithalat yaptığımız üç ülke sırasıyla, Rusya, Mısır ve Ukrayna‟dır. OECD
ülkeleri ile denizyolu taşımacılığıyla 37,7 tonluk ihracat ve 48,2 tonluk ithalat
gerçekleşmiştir. En fazla denizyolu ihracatının gerçekleştiği OECD ülkesi İtalya, en
fazla ithalatın gerçekleştiği OECD ülkesi ABD‟dir. AB ülkelerine ise denizyolu
taşımacılığı ile 32.5 ton ihracat, 38.5 ton ithalat gerçekleşmiştir. AB ülkeleri arasında
en fazla denizyolu ihracatı ve ithalatın gerçekleştiği ülke İtalya‟dır. KEİ ülkeleri ile
denizyolu ihracat 17,5 milyon ton, ithalat ise 62,9 milyon tondur. KEİ ülkeleriyle en
fazla ihracat yapılan üç ülke sırasıyla Rusya, Yunanistan ve Ukrayna, en fazla ithalat
yapılan üç ülke ise sırasıyla, Rusya, Ukrayna, Romanya‟dır.
Dünya konteyner filosu sıralamasında Türkiye 17. sırada yer almaktadır. Denizyolu
konteyner taşımacılığı küresel ekonomik kriz nedeniyle düşüş yaşamıştır.
175 adet liman bulunan 2011 yılında, limanlarımıza gelen gemi sayısı 75.134 adettir
ve 2010 yılına göre %1,4 oranında artmıştır. Gemiler en fazla sırasıyla İzmit Limanı,
Ambarlı Limanı ve Aliağa Limanına gelmiştir.
14
GRT; Bir geminin tüm kapalı yerlerinin hacminin 1OO‟e bölünmesi ile bulunan hacim ölçüsü.
34
Kabotaj yük taşımasında %11,4‟lük bir artış söz konusudur ve toplam taşınan yük
miktarı 22.389.570 tondur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 156.842.003 kişidir ve
%0,8 oranında bir artış söz konusudur.
İstanbul Boğazı‟ndan geçen gemi sayısı 49.798 adettir ve bunun 9113 tanesi tehlikeli
madde taşıyan tankerdir ve kılavuz alan gemi sayısı 26.011 adettir. Çanakkale
Boğazı‟ndan geçen gemi sayısı 45.379 adettir ve bunun 8828 adeti tehlikeli madde
taşıyan tankerdir. Kılavuz alan gemi sayısı 18.920 adettir.

2012 Yılı:
Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında 323 ithal gemi ve 367 inşa ile elde edilen
toplam 690 adet gemi mevcuttur. 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret filosunu
%36,81‟ini kuru yük dökme gemileri, %16,31‟ini dökme yük gemileri, %11,72‟sini
kimyasal madde tankerleri, %7,8‟ini konteyner gemileri, %4,3‟ünü petrol tankerleri
ve %22,98‟ini diğer türdeki gemiler oluşturmaktadır (DTO, Sektör Raporu, 2012).
690 geminin 91 adedi milli sicile, 599 adeti TUGS‟a kayıtlıdır. Sözü geçen filonun
9,9 milyonu dwt, 6,9 milyonu grt‟dur. Ayrıca filonun dwt baz alındığında %7,6‟sı
milli sicile, %92,4‟ü TUGS‟a, grt baz alındığında %11,3‟ü milli sicile, %88,7‟si
TUGS‟a kayıtlıdır (DTO, Sektör Raporu, 2012: 11). Dünya sıralamasında Türk
Deniz Ticaret filosu 1 Ocak 2013 tarihi baz alındığında 22. sırada yer almaktadır.
Dış ticarette taşınan yüklerin %87‟si denizyolu ile taşınmıştır. Denizyolu dış ticaret
hacmi %1,2 artmıştır. Limanlara gelen gemi sayısı 2010 yılına göre %1 artmıştır ve
gelen gemi sayısı 75.875 adettir. Limanlara gelen gemilerin %50,50‟si Türk
Bayraklı, %49,50‟si yabancı bayraklıdır. Gemilerin en çok geldikleri ilk üç liman
sırasıyla İzmit, Ambarlı, Aliağa limanlarıdır.
Kabotaj yük taşımacılığında %3,2‟lik bir düşüş söz konusudur ve taşınan yük miktarı
13.913.980 tondur. En çok taşınan yükler sırasıyla sıvı dökme yük, katı dökme yük
ve genel kargodur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 159.076.921 kişidir ve %1,4
oranında artış yaşanmıştır.
2012 yılında denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilen ihracat 91.307.486 ton, ithalat
ise
129.474.928
tondur.
Türk
bayraklı
gemiler
bu
taşımanın
%14‟ünü
35
oluşturmaktadır. En fazla ihracat yapılan üç ülke sırasıyla, Mısır, İtalya ve Rusya‟dır.
En fazla ithalat yapılan üç ülke sırasıyla, Rusya, Ukrayna ABD‟dir. OECD
ülkeleriyle yapılan denizyolu ihracatında 225 milyon ton, ithalatında ise 76,9 milyon
ton yük taşınmıştır. OECD ülkeleri ile en fazla ihracat ve ithalat yapılan ülke
İtalya‟dır. AB ülkeleriyle 2012 yılında denizyolu ile gerçekleştirilen ihracat 64,1
milyon ton, ithalat ise 56,2 milyon tondur. AB ülkeleri arasında denizyoluyla en fazla
ihracat ve ithalat gerçekleştirdiğimiz ülke İtalya‟dır. KEİ ülkeleriyle denizyolu ile
toplam 192,2 milyon ton ihracat, 67,5 milyon ton ile ithalat gerçekleştirilmiştir. KEİ
ülkelerinden en fazla ihracat ve ithalat yaptığımız ülke Rusya‟dır.
Dünya konteyner filosunda Türkiye 18. Sırada yer almaktadır. 2011 yılına göre
konteyner taşımacılığında yükselme görülmüştür.
Liman sayısı 175 adette geçen yıla göre değişmemiştir. Limanlara gelen gemi sayısı
75.887 adettir. Bunların 37.234 adedi Türk Bayraklı, 37.900 adedi yabancı
bayraklıdır.
İstanbul Boğazı‟na geçen gemi sayısı 48.328, kılavuz alan gemi sayısı 24.805 adettir.
Tehlikeli madde taşıyan tanker sayısı 9.027 adettir. Çanakkale Boğazı‟ndan geçen
gemi sayısı 44.613, kılavuz alan gemi sayısı 18.775 adettir. Tehlikeli madde taşıyan
tanker sayısı 8.998 adettir.

2013 Yılı:
Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında 293 ithal gemi ve 348 inşa ile elde edilen
toplam 641 adet gemi mevcuttur. 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret filosunu
%38,07‟isini kuru yük dökme gemileri, %14,66‟sını dökme yük gemileri,
%10,92‟sini kimyasal madde tankerleri, %8,11‟ini konteyner gemileri, %4,21‟ini
petrol tankerleri ve %24,03‟ünü diğer türdeki gemiler oluşturmaktadır (DTO, Sektör
Raporu, 2013). 641 geminin 94 adedi milli sicile, 547 adeti TUGS‟a kayıtlıdır. Sözü
geçen filonun 8,7 milyonu dwt, 6,1 milyonu grt‟dur. Ayrıca filonun dwt baz
alındığında %9,1‟i milli sicile, %90,9‟u TUGS‟a, grt baz alındığında %13‟ü milli
sicile, %87‟si TUGS‟a kayıtlıdır (DTO, Sektör Raporu, 2013). Dünya sıralamasında
Türk Deniz Ticaret filosu 1 Ocak 2014 tarihi baz alındığında 23. sırada yer
36
almaktadır. Türk Deniz Ticaret filosu dwt baz alındığında, 2012-2013 arasında %13
oranında düşüş yaşamıştır.
2013 yılında dış ticarette taşınan yüklerin %86,4‟ü denizyolu ile taşınmış olup
denizyolu dış ticaret hacmi %0,6 oranında azalmıştır. 2013 yılında 172 adet liman
bulunmaktadır. 2012 yılına göre dört tane belediyeye ait olan liman kapatılıp bir tane
özel liman açılmıştır. Limanlara gelen gemi sayısı 2012 yılına göre %0,3 oranında
artmıştır ve gelen gemi sayısı 76.130 adettir. Limanlara gelen gemilerin %52,32‟si
Türk Bayraklı, %47,68‟i yabancı bayraklıdır. Gemilerin en çok geldikleri ilk üç
liman sırasıyla İzmit, Ambarlı, Mersin limanlarıdır. İzmit Limanı‟na 10.621 adet,
Ambarlı Limanı‟na 5.574 adet, Mersin Limanı‟na 5.076 adet gemi gelmiştir (DTO,
Sektör Raporu, 2013).
Kabotaj yük taşımacılığında %12,8‟lik bir artış söz konusudur ve taşınan yük miktarı
41.491.275 tondur. En çok taşınan yükler sırasıyla sıvı dökme yük, katı dökme yük
ve genel kargodur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 164.426.997 kişidir ve 2012 yılına
göre %3,4‟lük artış söz konusudur.
Türkiye‟nin denizyolu taşımacılığı ile yapılan ithalatı 187.781.615 ton, ihracatı ise
89.553.990 ton olarak gerçekleşmiştir. Türk bayraklı gemiler bu taşımanın %12‟sini
oluşturmaktadır. İhracatta en fazla taşınan ürün grubu sıvı dökme yükler, ithalatta en
taşınan fazla ürün kuru dökme yükler olarak belirlenmiştir. Denizyolu ile en fazla
ihracat gerçekleştirilen üç ülke sırasıyla, İtalya, Mısır ve İspanya; en fazla ithalat
gerçekleştirilen üç ülke sırasıyla, Rusya, Ukrayna ve ABD‟dir. OECD ülkeleriyle
yapılan denizyolu ihracatında 72 milyon ton, ithalatında ise 68,7 milyon ton yük
taşınmıştır. OECD ülkeleri ile en fazla ihracat yapılan ülke İtalya, en fazla ithalat
yapılan ülke ABD‟dir. Türkiye ile OECD ülkeleri arasında gerçekleşen denizyolu dış
ticaret hacmi 141.056.815 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. AB ülkeleriyle
denizyolu ile gerçekleştirilen ihracat 54,6 milyon ton, ithalat ise 56,2 milyon ton olup
dış ticaret hacmi 121.276.123 milyon tondur. AB ülkeleri arasında denizyoluyla en
fazla ihracat İtalya ile en fazla ithalat Yunanistan ile gerçekleştirilmiştir. KEİ
ülkeleriyle denizyolu ile toplam 20,2 milyon ton ihracat, 69,5 milyon ton ile ithalat
gerçekleştirilmiştir. Bu ülkelerle gerçekleşen dış ticaret hacmi 82,3 milyon tondur.
37
KEİ ülkelerinden en fazla ihracat Yunanistan ile ve en fazla ithalat Rusya ile
gerçekleştirilmiştir (DTO, Sektör Raporu, 2013).
Dünya konteyner filosu sıralamasında Türkiye 18. sırada yer almaktadır. %9,5 oranla
konteyner taşımacılığı gelişme göstermiştir.
İstanbul Boğazı‟na gelen gemi sayısı 46.532‟dir ve bunların 9006 adedi tehlikeli
madde taşıyan tankerlerdir. Kılavuz alan gemi sayısı ise 24.023‟tür. Çanakkale
Boğazı‟ndan geçen gemi sayısı 43.889‟dur ve bu gemilerin 9299 adedi tehlikeli
madde taşıyan tankerdir. Kılavuz alan gemi sayısı ise 18.924‟tür.

2014 Yılı:
Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında 285 adet ithal gemi ve 306 adet inşa ile elde
edilen toplam 591 adet gemi mevcuttur. 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret
filosunu %36,53‟ünü kuru yük dökme gemileri, %14,89‟unu dökme yük gemileri,
%9,98‟ini kimyasal madde tankerleri, %8,97‟sini konteyner gemileri, %3,89‟unu
petrol tankerleri ve %25,74‟ünü diğer türdeki gemiler oluşturmaktadır (DTO, Sektör
Raporu, 2014). Filodaki 591 geminin 75 adedi milli sicile, 516 adeti TUGS‟a
kayıtlıdır. Gemilerin 8,1 milyonu dwt, 6 milyonu grt‟dur. Ayrıca filonun dwt baz
alındığında %8,3‟ü milli sicile, %91,7‟si TUGS‟a, grt baz alındığında %15,44‟ü‟ü
milli sicile, %84,56‟sı TUGS‟a kayıtlıdır (DTO, Sektör Raporu, 2014). Dünya
sıralamasında Türk Deniz Ticaret filosu 1 Ocak 2015 tarihi baz alındığında 23. sırada
yer almaktadır.
2014 yılında dış ticarette taşınan yüklerin %86,2‟si denizyolu ile taşınmış olup
denizyolu dış ticaret hacmi %0,2 oranında azalmıştır. 172 adet liman bulunmaktadır.
Limanlara gelen gemilerin toplam sayısı 74,766 olup bunların 38,685 adedi Türk
bayraklı, 36,081 adedi yabancı bayraklı gemilerdir. Limanlara gelen gemi sayısı
2013 yılına göre %1,8 oranında azalmıştır. Gemilerin en çok geldiği limanlar
sırasıyla 10.252 adet gelen gemi ile İzmit limanı, 5318 adet gelen gemi ile Ambarlı
limanı, 4814 adet gelen gemi ile Aliağa limanıdır.
Kabotaj yük taşımacılığında %4,8‟lik bir azalma söz konusudur ve taşınan yük
miktarı 39.498.944 tondur. En çok taşınan yükler sırasıyla katı dökme yük, sıvı
38
dökme yük ve genel kargodur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 161.048.004 kişidir ve
2013 yılına göre %2‟lik azalma söz konusudur.
Türkiye‟nin denizyolu taşımacılığı ile yapılan ithalatı 194.771.428 ton, ihracatı ise
88.544.792 ton olarak gerçekleşmiştir. Türk bayraklı gemiler bu taşımanın %12‟sini
oluşturmaktadır. Dış ticaret ihracatında en fazla taşınan ürün grubu sıvı dökme
yükler, dış ticaret ithalatında ise en fazla taşınan ürün katı dökme yükler olarak
belirlenmiştir. Denizyolu taşımacılığı ile en fazla ihracat gerçekleştirilen üç ülke
sırasıyla, İtalya, Mısır ve Yunanistan‟dır. Denizyolu taşımacılığı ile en fazla ithalat
gerçekleştirilen üç ülke sırasıyla, Rusya, Ukrayna ve ABD‟dir. OECD ülkeleriyle
gerçekleştirilen denizyolu taşımacılığında ihracat 71,6 milyon tonluk yük, ithalat ise
67 milyon tonluk yük olarak belirlenmiştir. OECD ülkeleri ile en fazla ihracat
yapılan ülke İtalya, en fazla ithalat yapılan ülke ABD‟dir. Türkiye ile OECD ülkeleri
arasında gerçekleşen denizyolu dış ticaret hacmi 138.709.977 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir. AB ülkeleriyle denizyolu ile taşınan yüklerin ihracatı 69,3 milyon
ton, ithalatı ise 54,1 milyon ton olup dış ticaret hacmi 123.532.639 milyon tondur.
AB ülkeleri arasında denizyoluyla en fazla ihracat yapılan ülke İtalya, en fazla ithalat
yapılan ülke Yunanistan‟dır. KEİ ülkeleriyle denizyolu ile toplam 19,8 milyon ton
ihracat, 68,7 milyon ton ile ithalat gerçekleştirilmiştir. Bu ülkelerle gerçekleşen dış
ticaret hacmi 88,5 milyon tondur. KEİ ülkelerinden en fazla ihracat yapılan ülke
Yunanistan, en fazla ithalat yapılan ülke Rusya‟dır (DTO, Sektör Raporu, 2014).
Dünya konteyner filosu sıralamasında Türkiye 22. sıradadır. 2014‟te en fazla
konteyner taşıması yapılan üç ülke sırasıyla Mısır, Yunanistan ve Belçika‟dır.
İstanbul Boğazı‟na gelen gemi sayısı 45.529‟dur ve bunların 8745 adedi tehlikeli
madde taşıyan tankerlerdir. Kılavuz alan gemi sayısı ise 24.508‟dir. Çanakkale
Boğazı‟ndan geçen gemi sayısı 43.582‟dir ve bu gemilerin 9250 adedi tehlikeli
madde taşıyan tankerdir. Kılavuz alan gemi sayısı ise 19.107‟dir.

2015 Yılı:
2015 yılında Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında 295 ithal gemi ve 298 inşa ile
elde edilen toplam 593 adet gemi mevcuttur. 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret
39
filosunu %34,91‟ini kuru yük dökme gemileri, %14,33‟ünü dökme yük gemileri,
%9,78‟ini kimyasal madde tankerleri, %9,61‟ini konteyner gemileri, %5,73‟ünü
petrol tankerleri ve %25,64‟ünü diğer türdeki gemiler oluşturmaktadır. 593 geminin
85 adedi milli sicile, 508 adeti TUGS‟a kayıtlıdır. Sözü geçen filonun 8,3 milyonu
DWT, 6,1 milyonu GT‟dur. Ayrıca filonun dwt baz alındığında %9,6‟sı milli sicile,
%90,4‟ü TUGS‟a, gt baz alındığında %15‟i milli sicile, %85‟i TUGS‟a kayıtlıdır.
Dünya sıralamasında Türk Deniz Ticaret filosu 1 Ocak 2016 tarihi baz alındığında
23. sırada yer almaktadır (DTO, Sektör Raporu, 2015: 39).
2015 yılında dış ticarette taşınan yüklerin %87,7‟si denizyolu ile taşınmıştır. 2015
yılında 179 adet liman bulunmaktadır. Limanlara gelen gemi sayısı 2014 yılına göre
%1,4 oranında azalma göstermiştir. Gelen gemi sayısı toplamda 73.685 adettir.
Limanlara gelen gemilerin %52,10‟u Türk Bayraklı, %48‟i yabancı bayraklıdır.
Gemilerin en çok geldikleri ilk üç liman sırasıyla İzmit, Aliağa, Ambarlı limanlarıdır.
İzmit Limanı‟na 9991 adet, Aliağa Limanı‟na 4861 adet, Ambarlı Limanı‟na 4703
adet gemi gelmiştir.
Kabotaj yük taşımacılığında %1,18‟lik bir azalma söz konusudur ve taşınan yük
miktarı 39.033.371 tondur. Bu yıl da en çok taşınan yükler sırasıyla katı dökme yük,
sıvı dökme yük ve genel kargodur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 163.723.544
kişidir ve 2014 yılına göre %1,7‟lik artış söz konusudur.
2015 yılında denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilen ihracat 300.478.930 ton,
ithalat ise 208.26.308 tondur. Türk bayraklı gemiler bu taşımanın %12‟sini
oluşturmaktadır. Dış ticaret ihracatında en fazla taşınan ürün grubu sıvı dökme
yükler, dış ticaret ithalatında ise en fazla taşınan ürün katı dökme yüklerdir.
Denizyolu ile en fazla ihracat yapılan üç ülke sırasıyla, İtalya, Mısır, İspanya‟dır. En
fazla ithalat yapılan üç ülke sırasıyla, Rusya, Ukrayna ABD‟dir. OECD ülkeleriyle
yapılan denizyolu ihracatında 85,3 milyon ton, ithalatında ise 66,6 milyon ton yük
taşınmıştır. OECD ülkeleri arasında gerçekleşen denizyolu dış ticaret hacmi
151.925.681 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. OECD ülkeleri ile en fazla ihracat
yapılan ülke İtalya, en fazla ithalat yapılan ülke ABD‟dir. AB ülkeleriyle denizyolu
ile gerçekleştirilen ihracat 81,5 milyon ton, ithalat ise 53 milyon tondur. AB
ülkeleriyle gerçekleştirilen denizyolu dış ticaret hacmi 164.652.748 milyon tondur.
40
AB ülkeleri arasında denizyoluyla en fazla ihracat ve ithalat gerçekleştirdiğimiz ülke
İtalya‟dır. KEİ ülkeleriyle denizyolu taşımacılığı ile toplam 16,5 milyon ton ihracat,
88,6 milyon ton ile ithalat gerçekleştirilmiştir ve dış ticaret hacmi 88,6 milyon
tondur. KEİ ülkelerinden en fazla ihracat yaptığımız ülke Yunanistan, en fazla ithalat
yaptığımız ülke Rusya‟dır (DTO, Sektör Raporu, 2015 ).
Dünya konteyner filosu sıralamasında Türkiye 19. sıradadır. 2015‟te en fazla
konteyner taşıması yapılan üç ülke sırasıyla Mısır, Yunanistan ve İtalya‟dır.
Konteyner taşımacılığı baz alındığında dış ticaret %3,63 oranında azalmıştır.
İstanbul Boğazı‟na gelen gemi sayısı 43.544‟tür ve bunların 8633 adedi tehlikeli
madde taşıyan tankerlerdir. Kılavuz alan gemi sayısı ise 23.349‟dur. Çanakkale
Boğazı‟ndan geçen gemi sayısı 43.230‟dur ve bu gemilerin 9524 adedi tehlikeli
madde taşıyan tankerdir. Kılavuz alan gemi sayısı ise 18.843‟tür.

2016 Yılı:
2016 yılında Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında 293 ithal gemi ve 274 inşa ile
elde edilen toplam 567 adet gemi mevcuttur. 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret
filosunu %33,66‟sını kuru yük dökme gemileri, %114,29‟unu dökme yük gemileri,
%10,05‟ini kimyasal madde tankerleri, %8,99‟unu konteyner gemileri, %6,53‟ünü
hizmet gemileri ve %26,48‟ini diğer türdeki gemiler oluşturmaktadır (DTO
Denizcilik Sektör Raporu, 2016). 545 geminin 84 adedi milli sicile, 483 adeti
TUGS‟a kayıtlıdır. Sözü geçen filonun 8,1 milyonu dwt, 5,9 milyonu gt‟dur. Ayrıca
filonun DWT baz alındığında %10,14‟ü milli sicile, %89,86‟sı TUGS‟a, gt baz
alındığında %15,5‟i milli sicile, %84,5‟i TUGS‟a kayıtlıdır. DWT bazında en fazla
artışın gerçekleştiği gemi kimyevi madde tankerleridir. Dünya sıralamasında Türk
Deniz Ticaret filosu 1 Ocak 2017 tarihi baz alındığında %5‟lik artışla 23. sırada yer
almaktadır.
2016 yılında dış ticarette taşınan yüklerin %88,6‟sı denizyolu ile taşınmıştır. Liman
sayısı toplamda 180 adet, limanlara gelen gemi sayısı toplamda 71.220 adettir.
Limanlara gelen gemilerin %81‟i Türk Bayraklı, %19‟u yabancı bayraklıdır.
Gemilerin en çok geldikleri ilk üç liman sırasıyla İzmit, Aliağa, Ambarlı limanlarıdır.
41
İzmit Limanı‟na 10.191 adet, Aliağa Limanı‟na 4.959 adet, Ambarlı Limanı‟na 4.523
adet gemi gelmiştir.
Kabotaj yük taşımacılığında %1,78‟lik bir artış söz konusudur ve taşınan yük miktarı
27.050.225 tondur. Bu yıl da en çok taşınan yükler sırasıyla sıvı dökme yük, katı
dökme yük ve genel kargodur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 148.101.589 kişidir ve
2015 yılına göre %9,54‟lük azalma söz konusudur.
Denizyoluyla yapılan ihracat 94.805.120 ton, ithalat 215.132.519 tondur. Türk
bayraklı gemiler bu taşımanın %12‟sini oluşturmaktadır. 2017 yılında denizyolu
taşımacılığı ile en fazla ithalat yapılan ülke 39 milyon ton ile Rusya‟dır. Rusya‟nın
ithalatta ilk sıralarda yer almasının nedeni ithal edilen ham petrol ve doğalgazdır.
Rusya‟yı 17 milyon ton ile Mısır ve 15,8 milyon ton ile Kolombiya takip etmektedir.
Denizyolu ile en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla 11,7 milyon ton ile İtalya, 8
milyon ton ile Mısır ve 5,5 milyon ton ile İspanya yer almaktadır. OECD ülkeleriyle
yapılan denizyolu taşımacılığında ihracatta 90,3 milyon ton, ithalatta 54,4 milyon ton
yük taşınmıştır. OECD ülkeleri ile en fazla ihracat yapılan ülke İtalya, en fazla ithalat
yapılan ülke Yunanistan‟dır. OECD ülkeleri arasında gerçekleşen denizyolu dış
ticaret hacmi 144,7 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye ile AB ülkeleri
arasındaki denizyolu ithalat oranı 53,4 milyon ton, ihracat oranı 90,4 milyon tondur.
AB ülkeleri arasında denizyoluyla en fazla ihracat İtalya, en fazla ithalat
gerçekleştirdiğimiz ülke Yunanistan‟dır KEİ ülkeleri ile denizyolu taşımacılığı ile
ihracat 15,8 milyon ton, ithalat 69,7 milyon tondur. En fazla ihracat gerçekleştirilen
ülke Yunanistan, en fazla ithalat gerçekleştirilen ülke Rusya‟dır.
Dünya konteyner filosunda Türkiye 18. Sırada yer almaktadır.
İstanbul Boğazından geçen gemi sayısı 42.553, kılavuz alan gemi sayısı 22.356‟dır.
Çanakkale Boğazından geçen gemi sayısı 44.035, kılavuz alan gemi sayısı
19.007‟dir.

2017 Yılı:
2017 yılında Türk Deniz Ticaret filosuna bakıldığında 283 ithal gemi ve 262 inşa ile
elde edilen toplam 5453 adet gemi mevcuttur. 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret
42
filosunu %33,04‟ünü kuru yük dökme gemileri, %11,56‟sını dökme yük gemileri,
%9,91‟ini kimyasal madde tankerleri, %9,91‟ini konteyner gemileri, %6,61‟ini
hizmet gemileri ve %28,97‟sini diğer türdeki gemiler oluşturmaktadır (DTO
Denizcilik Sektör Raporları, 2016). 545 geminin 84 adedi milli sicile, 461 adeti
TUGS‟a kayıtlıdır. Sözü geçen filonun 7,6 milyonu DWTt, 5,7 milyonu GT‟dur.
Ayrıca filonun dwt baz alındığında %7,82‟si milli sicile, %92,18'i TUGS‟a, gt baz
alındığında %12,55‟i milli sicile, %87,45‟i TUGS‟a kayıtlıdır. Dwt bazında en fazla
artışın gerçekleştiği gemi petrol tankeridir. Dünya sıralamasında Türk Deniz Ticaret
filosu 1 Ocak 2018 tarihi baz alındığında %4‟lük gerileme 27. sırada yer almaktadır.
Tablo 1.3. 2013-2017 TaĢımacılık Türlerine Göre Türkiye’nin DıĢ Ticaret
TaĢımaları Miktar Yüzdeleri
Yıllar
Denizyolu
Demiryolu
Karayolu
Havayolu
Boru Hattı
ve Diğer
2013
86,4
0,5
11,4
0,4
1,3
2014
86,2
0,4
11,2
0,5
1,7
2015
87,8
0,5
10,7
0,4
0,7
2016
88,06
0,46
10,76
0,32
0,4
2017
88,47
0,44
10,25
0,32
0,52
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1046
Denizyoluyla yapılan ihracat 113.692.068 ton, ithalat 233.656.024 tondur. Türk
bayraklı gemiler bu taşımanın %11‟ini oluşturmaktadır. 2017 yılında denizyolu
taşımacılığı ile en fazla ithalat yapılan ülke 43,9 milyon ton ile Rusya‟dır. Rusya‟yı
sırasıyla 17 milyon ton ile Kolombiya, 15,1 milyon ton ile Mısır takip etmektedir.
Denizyolu ile en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla 19,3 milyon ton ile İtalya, 8,3
43
milyon ton ile İspanya 7,5 milyon ton ile Mısır takip etmektedir. OECD ülkeleriyle
yapılan denizyolu taşımacılığında ihracatta 104 milyon ton, ithalatta 77,3 milyon ton
yük taşınmıştır. OECD ülkeleri ile en fazla ihracat yapılan ülke İtalya, en fazla ithalat
yapılan ülke ABD‟dir. OECD ülkeleri arasında gerçekleşen denizyolu dış ticaret
hacmi 181.237.063 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye ile AB ülkeleri
arasındaki denizyolu ithalat oranı 62,3 milyon ton, ihracat oranı 96 milyon tondur.
AB ülkeleri arasında denizyoluyla en fazla ihracat İtalya, en fazla ithalat
gerçekleştirdiğimiz ülke Yunanistan‟dır AB Ülkeleri ile Türkiye arasında 2016-2017
denizyolu
taşımacılığı
karşılaştırıldığında,
%22‟lik
bir
artış
gerçekleştiği
saptanmıştır. Denizyolu taşımacılığında dış ticaretin en fazla arttığı ülkeler sırasıyla
%45 ile İtalya, %34 ile Bulgaristan ve %18 ile İspanya‟dır. KEİ ülkeleri ile
denizyolu taşımacılığı ile ticaret hacmi 99 milyon ton olarak gerçekleşmiştir ve
ihracat 19 milyon ton, ithalat 80 milyon tondur. En fazla ihracat gerçekleştirilen ülke
Yunanistan, en fazla ithalat gerçekleştirilen ülke Rusya‟dır.
Dünya konteyner filosunda Türkiye 18. Sırada yer almaktadır.
Limanlara gelen gemi sayısı 73.306 adet olup bunların %52,2‟si Türk Bayraklı,
%47,8‟i yabancı bayraklıdır. En fazla gemi gelen üç liman sırasıyla İzmit, Ambarlı,
Aliağa Limanlarıdır.
Kabotaj yük taşımacılığında %10,5‟lik bir artış söz konusudur ve taşınan yük miktarı
29.898.010 tondur. Bu yıl da en çok taşınan yükler sırasıyla sıvı dökme yük, katı
dökme yük ve genel kargodur. Kabotaj ile taşınan yolcu sayısı 163.723.544 kişidir ve
2014 yılına göre %1,7‟lik artış söz konusudur.
İstanbul Boğazından geçen gemi sayısı 42.978, tehlikeli madde taşıyan gemi sayısı
8832, kılavuz alan gemi sayısı 24.059‟dur. Çanakkale Boğazından geçen gemi sayısı
44.615, tehlikeli madde taşıyan gemi sayısı 9478, kılavuz alan gemi sayısı 19.925‟tir.
44
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
DÜNYADAKĠ ÖNEMLĠ BAZI BOĞAZLAR VE KANALLAR
Dünyada gerçekleşen ticaretin önemli ve büyük bir bölümü zaman ve maliyet
açısından mesafeyi en aza indirgeyen denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilir.
Mesafenin kısalmasının başlıca etkenlerinden boğazlar ve kanallar, karayolu ve
demiryolu taşımacılığını denizyolu taşımacılığı ile kombine edebildiğinden büyük
öneme sahiptir.
Harita 2.1. Dünyadaki Bazı Önemli Boğazlar ve Kanallar
Kaynakça:
https://www.eokultv.com/dunyadaki-onemli-bogazlar-ve-kanallar-
cografya-ayt/43420 (Erişim: 06.09.2020)
2.1. Dünyadaki Önemli Bazı Boğazlar
Literatürde boğaz; iki kara parçası arasında kalan ve iki denizi birbirine bağlayan dar
suyolu olarak geçmektedir. Boğazlar yer aldıkları hukuk kurallarına göre „ulusal
boğaz‟ ve „uluslararası ulaşımda kullanılan boğaz‟ olarak ikiye ayrılmaktadır. Ulusal
boğaz; tek bir devletin kıyılarından oluşan ya da bir kapalı denize bağlanan dar
suyoludur. Deniz ulaşımı açısından kıyı devleti dışındaki diğer devletler tarafından
45
da kullanılan boğazların uluslararası hukuk metinlerinde ve doktrinde, „uluslararası
ulaşımda kullanılan boğazlar‟ olarak adlandırılmaktadır. Uluslararası boğazlar
stratejik ve ekonomik açıdan oldukça önemli yer tutmaktadırlar. Bulundukları
devlete politik ve askeri açıdan avantaj katan boğazlar, ekonomik açıdan da ticaret
için gerçekleşen ulaşımlarda kullanıldıkları kadar kazanç sağlamaktadırlar. Dünya
üzerinde stratejik açıdan birçok uluslararası boğaz bulunmaktadır. Bu boğazlardan
uluslararası ticaret açısından önemli olanlara bu bölümde değinilecektir. İstanbul
Boğazı bir sonraki bölümde daha ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır.
Tablo 2.1. Dünyadaki Bazı Önemli Boğazlar
BOĞAZLARIN ĠSMĠ
Bab-ül Mendep Boğazı
BULUNDUKLARI KONUM
Kızıl Deniz- Hint Okyanusu (Umman Denizi Aden Körfezi)
Bering Boğazı
Bering Denizi- Kuzey Buz Denizi
Cebeli Tarık Boğazı
Akdeniz – Atlas Okyanusu Arasında
Çanakkale Boğazı
Marmara Denizi - Ege Denizi
Dover Boğazı
Manş Denizi . İngiltere-Fransa arasındadır.
Hürmüz Boğazı
Basra Körfezi – Umman Denizi
İstanbul Boğazı
Karadeniz - Marmara Denizi arası
Macellan Boğazı
Atlas Okyanusu- Büyük Okyanus
Malakka Boğazı
Sumatra
Adası
ile
Malakka
(Endonezya-
Malezya)
2.1.1. Bab’ül Mendep Boğazı
Kızıldeniz‟i Hint Okyanusu‟na bağlayan Bab‟ül Mendep aynı zamanda Asya kıtasını
Afrika kıtasından ayırmaktadır. Boğazın en dar yeri 29 km genişliğindedir ve yılda
yaklaşık olarak 33000 gemi ve tanker geçmektedir. Jeostratejik bir konumda bulunan
46
Bab‟ül Mendep, Basra Körfezi‟ne yakınlığı ile Aden Körfezi‟nden çıkan gemileri ve
tankerleri batıya ulaştırmaktadır. Aynı zamanda Süveyş Kanalı‟ndan geçen gemilerin
birçoğu Bab‟ül Mendep‟ten de geçmektedir ve böylece Akdeniz‟i Avrupa‟ya
bağlamaktadır. Boğazı önemli kılan bir diğer neden ise, gemilerin ve ya
tankerlerin Ümit Burnu'nu dolaşmak zorunda kalmamalarıdır. Boğaz sayesinde kat
edilen mesafe dört kat kadar azalmaktadır ve bu durum uluslararası ticareti olumlu
yönde etkilemektedir.
Petrol ticaretinde Arap Yarımadası çevresindeki önemli kilit noktalarından biri olan
Bab‟ül Mendep, petrol ticareti pazarında ve ulaşımının sağlanmasında hafife
alınmayacak bir konuma sahiptir.
SUMED Petrol Boru Hattı, Kızıl Deniz‟deki
petrolü Akdeniz‟e taşıyarak Bab‟ül Mendep‟e olan ihtiyacı azaltsa da, boğazın
uluslararası ticaret açısından önemli bir konumunda kalmasının en önemli gerekçesi,
boğazdan yıllık geçen petrol miktarının yıldan yıla azalma göstermeksizin yükselmeye
devam etmesidir.
Tablo 2.2. Bab‟ül Mendep‟ten Geçen Ham Petrol ve Sıvılaştırılmış Doğal Gaz
Miktarı
(Günlük Milyon Varil)
Bab‟ül Mendeb Boğazı
2011
2012
2013
2014
2015
2016
3.3
3.6
4.8
4.3
4.7
4.8
Kaynakça: EIA, Dünya Petrol Transit Geçiş Noktaları Raporu, 2017
2.1.2. Bering Boğazı
Kuzey Buz Denizi aracılığı ile Atlas Okyanusu‟nu Pasifik Okyanusu‟na bağlayan
Bering Boğazı aynı zamanda Asya ile Amerika kıtası arasında doğal sınır olarak
kabul edilmektedir ve bu iki kıtanın birbirine en yakın olduğu yer olarak
bilinmektedir. Boğazın yaklaşık olarak genişliği 92 km, derinliği ise 30-40 m.
arasındadır. Kış aylarında sularının donduğu bilinen Kuzey Buz Denizi‟nden
47
dolayı Bering Boğazı genellikle yaz aylarında kullanılmaktadır. Uzakdoğu ve
batı Avrupa ülkeleri ile İskandinav ülkelerinin arasındaki güzergahı çok
kısaltmasından dolu denizyolu taşımacılığında önemli bir yer tutmaktadır.
2.1.3. Cebelitarık Boğazı
Eski zamanlardaki ismi Celpe olan Cebelitarık Boğazı ismini dönemin ünlü
komutanlarından olan Tarık Bin Ziyad‟dan almıştır. Akdeniz ve Atlas Okyanusu‟nu
birbirine bağlayan bu boğaz aynı zamanda Afrika ile Avrupa kıtasını birbirinden
ayırmaktadır. Toplam uzunluğu 60 km olan boğazın Trafalgar Burnu ile Spartel
Burnu arasında genişliği 44 km, en dar yeri olan Cires Burnu ile Tarija Burnu arası
ise 14 km‟dir. Boğazın derinliği en fazla olan yer 425 m, ve en sığ olan yer 325 m,
dolaylarındadır. Dünya üzerinde oldukça stratejik bir öneme sahip olan
Cebelitarık‟tan yılda yaklaşık olarak 7000-7500 arası gemi geçmektedir. Bu
gemilerin çoğu transatlantik gemilerdir. Bu boğazın önemi Süveyş Kanalı‟nın
açılmasıyla Uzakdoğu‟ya giden en kısa yol olması nedeniyle daha da çok artmıştır.
Cebelitarık Boğazı siyasi olarak Fas, İspanya ve İngiltere‟nin kontrolü altındadır.
Geçmiş yıllardan beri süregelen boğaza hâkim olma düşüncesi bu ülkeler arasında
halen devam etmektedir. 1713 yılında imzalanan Utrecht Antlaşması ile boğaz
İspanya‟dan alınmış İngiliz sömürgesine bırakılmış, 2002 yılında bölgede yapılan
referandumla Cebelitarık‟ın büyük bir kısmı İngiltere‟de kalmıştır. Aynı yıl İspanya
ile Fas arasında Perejil (Leyla) Adası krizi ortaya çıkmıştır. İki ülke arasında
bölüşülemeyen Perejil Adası Fas‟a 250 m uzaklığında, İspanya‟ya ise 8 km
uzaklığındadır. Yaşanan bu gerginlik sebebiyle Fas ve İspanya adaya asker
çıkartmışlar fakat yaşanan bu durum hâlen bir çözüme kavuşamamıştır. 2016 yılında
İngiltere‟nin AB üyeliğinden çıkmak istemesi (Brexit) üzerine, Cebelitarık sorunu
İspanya ve İngiltere arasında tekrardan gündeme gelmiştir. Cebelitarık Boğazı'nı ve
Akdeniz‟deki tüm geçişleri kontrol etmeye yarayan bu yer İngiltere açısından
oldukça büyük bir stratejik öneme sahiptir. Günümüzde dünya ticaretinin neredeyse
yarısı Cebelitarık‟tan geçmektedir ve buna ek olarak İspanya ekonomik ve stratejik
sebeplerle bu boğazın kendisine geçmesini istemektedir. 31 Aralık 2020 tarihine
kadar bu sorunun çözümlenmesi İspanya tarafından beklenmektedir.
48
2.1.4. Çanakkale Boğazı
Marmara Denizi‟ni Ege Denizi‟ne bağlayan Çanakkale Boğazı aynı zamanda Asya
ile Avrupa‟yı birbirinden ayıran bir diğer boğazdır. Denizyolu taşımacılığında
kullanılan en uzun doğal suyollarından birisidir. Çanakkale Boğazı‟nın en dar ve en
derin olan yeri Çanakkale - Kilitbahir arasıdır. En geniş yeri ise Domuz Deresi –
İntepe kıyıları arasındadır.
Çanakkale Boğazı‟ndaki üst akıntıyı Karadeniz‟in fazla ve yoğunluğu az olan suyu
oluşturur ve Marmara Denizi üzerinden Ege Denizi‟ne doğru ulaşır. Ters olan alt
akıntı Ege Denizi‟nin daha tuzlu ve yoğun olmasından dolayı, Ege Denizi‟nin
Marmara Denizi‟ne doğru akmasıyla oluşmaktadır. Boğazdaki yüzey akıntılarının en
fazla hızı 9-10 km olurken ters alt akıntılarının hızı 4-5 km dolaylarındadır
(Doğanay, 2014: 135).
Türkiye‟deki Boğazlar Bölgesi‟nde bulunan Çanakkale Boğazı Türkiye ekonomisi
için oldukça önemlidir. Asya ile Avrupa‟yı birbirine bağlayan bir diğer boğaz
olduğundan denizyolu taşımacılığı ile en hızlı geçiş İstanbul Boğazı‟na ek olarak bu
boğazdan da yapılmaktadır. Ticari ve ekonomik açıdan öneminin büyük olmasının
sebebi, Karadeniz ve Ege Denizi‟ne kıyısı olan ülkelerin diğer dünya ülkeleri ile
ticaret yapabilmek için Çanakkale Boğazı‟nı kullanmak durumunda olmalarından
kaynaklanmaktadır. Gün geçtikçe gelen gemi sayısı ve artan trafik yoğunluğu
Çanakkale Boğazı‟nın dünya ticaretinde önemli bir yer edindiğinin göstergesidir.
49
Tablo 2.3. Çanakkale Boğazı’ndan Geçen Gemi Sayısı
YILLAR GEMĠ SAYISI
2010
46.453
2011
45.379
2012
44.613
2013
43.889
2014
43.582
2015
43.230
2016
44.035
2017
44.615
2018
43.999
2019
43.759
Kaynak: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 2020
2.1.5. Dover Boğazı
İngiltere ve Fransa arasında, Manş Denizi‟nde yer alan Dover Boğazı‟nın yaklaşık
genişliği 33 km, ortalama derinliği ise 30-45 m‟dir. Dar bir konuma sahip olan Dover
Boğazı dünyanın en işlek denizyollarından biri olarak kabul edilmektedir. İngiliz
Kanalı‟nı geçip Avrupa limanlarına girmek isteyen veya İngiliz Kanalı‟ndan Kuzey
Buz Denizi‟ne ya da Baltık Denizi‟ne geçmek isteyen gemiler için bu boğazdan
geçmek kaçınılmaz durumdadır. Günde ortalama 400 geminin geçtiği tahmin
edilmektedir. İngiltere tarafında bulunan Dover Limanı ve Fransa tarafındaki Calais
Limanı dünyanın en meşgul limanları durumundadır ve bölgedeki güvenliği tehdit
edecek kadar trafik yoğunluğu söz konusudur. Bu trafiği azaltmak için iki boğaz
arasına 1994‟de 50.5 km‟lik Manş Tüneli açılmıştır. Bu tünelin 38 km‟lik kısmı su
altından geçmektedir.
50
2.1.6. Hürmüz Boğazı
Basra Körfezi‟ni Hint Umman Denizi‟ne oradan da Hint Okyanusu‟na bağlayan
Hürmüz Boğazı aynı zamanda İran ve Umman arasındaki doğal sınırı
belirlemektedir. En dar yeri yaklaşık 33-38 km genişliğinde, en derin yeri ise
yaklaşık 100 m‟dir. Dünyanın en dar suyollarından biri olarak kabul edilen Hürmüz
Boğazı‟nda gemilerin ve tankerlerin çift yönlü güzergâhları ise 3 km‟dir.
Basra Körfezi enerji ihracatı açısından stratejik bir konuma sahiptir. İran, Irak,
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerin
sahip oldukları petrolün diğer dünya ülkelerine ulaşmasındaki tek çıkış kapısı Basra
Körfezi‟dir. Coğrafi şartlar göz önüne alındığında ise Basra Körfezi‟ne alternatif
olabilecek bir geçiş bulunmamaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda tüm dünyada
gerçekleşen petrol trafiğinin %40‟ı Basra Körfezi‟nden geçmektedir (Demir, 2014:
108-109). Körfezden çıkışlar Hürmüz Boğazı üzerinden yapıldığından boğazın
stratejik önemi ve ekonomik değeri oldukça yüksektir. Petrole ek olarak Katar
ihracatını yaptığı sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG), bu güzergâhı kullanarak diğer
dünya ülkelerine dağıtmaktadır. Vortexa 15 şirketine göre 2018 yılında Hürmüz
Boğazı‟ndan geçen petrol, tüm dünyadaki petrol taşımacılığının üçte birini, LNG ise
tüm dünyada gerçekleşen LNG ticaretinin dörtte birinden fazlasını oluşturmaktadır.
Tablo 2.4. Hürmüz Boğazı‟ndan Geçen Ham Petrol, LNG ve Petrol Ürünleri
(Günlük Milyon Varil)
Hürmüz Boğazı’ndan Geçen
2014
2015
2016
2017
2018
17.2
18.4
20.6
20.3
20.7
56.4
58.9
61.2
62.5
-
Petrol Miktarı
Dünya Limanlarındaki
Petrol Ticaretinin Miktarı
Kaynakça: Kısa Dönem Enerji Görünümüne (Haziran 2019) dayanan ABD Enerji
Bilgi İdaresi, ClipperData, Saudi Aramco Bond Prospektüsü, Saudi Aramco Yıllık
Raporları, Uluslararası Sıvılaştırılmış Doğal Gaz İthalatçıları Grubu ve BM Ticaret
ve Kalkınma Konferansı
15
Vortexa; Dünyadaki enerji piyasaların verilerini tutan ve analizlerini yapan bir tür araştırma-analiz
şirketidir.
51
2.1.7. Macellan Boğazı
Macellan Boğazı, Atlas Okyanusu‟nu Pasifik Okyanusu‟na bağlamaktadır. Güney
Amerika kıtasının güneyinde yer alan boğaz, Arjantin ve Şili‟nin kendi aralarında
paylaştığı Tierra Del Fuego takımadalarını ve ana kıtayı birbirinden ayırmaktadır.
Boğazın uzunluğu yaklaşık olarak 68 km olup genişliği ise 3-38 km arasında
değişmektedir.
16
Dünyanın önemli boğazlarından biri olarak anılan Macellan
Boğazı‟nda oluşan yoğun trafik, 1914‟de Panama Kanalı‟nın açılması ile birlikte
büyük oranda azalmıştır. Boğazda oluşan şiddetli fırtınalar, yoğun sis ve gel-git
seviyelerinin yükselip alçalması nedeniyle bu güzergâhı kullanan gemiler için
oldukça tehlikeli bir suyoludur. Bu tehlikeye rağmen Panama Kanalı açılmadan
önceki kadar olmasa da yine de gemilerin tercih ettiği bir suyoludur.
2.1.8. Malakka Boğazı
Malakka Boğazı, Hint Okyanusu‟nu Pasifik Okyanusu‟na bağlayan aynı zamanda
Endonezya ve Malezya‟yı birbirine bağlayan bir geçiş güzergâhıdır. Boğazın
uzunluğu 805 km olup genişliği ise ortalama 3 km‟dir. Malakka Boğazı, bulunduğu
bölgedeki ülkeler tarafından ekonomik ve stratejik anlamda oldukça önemlidir.
Bunun sebebi, bölgede bulunan Uzak Doğu ülkelerinin batıdan gelen petrollere bu
boğaz üzerinden bağlanmasıdır. Japonya, Güney Kore gibi sanayisi ve ekonomisi
oldukça gelişmiş ülkeler diğer dünya ülkeleri ile ticarete bu boğazdan
ulaşmaktadırlar. Bir diğer önemli neden ise, dünyanın en kalabalık ülkelerinden
kabul edilen Çin, Hindistan ve Endonezya‟nın aralarındaki denizyolu bağlantısı
Malakka Boğazı‟dır. Boğaz, günümüzde Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı kadar
stratejik ve ekonomik olarak önemli konumdadır. Amerika Enerji Bilgilendirme
İdaresi (EİA) verileri temel alındığında, Malakka Boğazı'ndan günde yaklaşık 16
milyon varil petrolün geçtiği gözlemlenmektedir.
Bu bölümde bahsedilen boğazlardan başka bulundukları coğrafyada önem arz eden
birçok boğaz bulunmaktadır. Bunlar; Messina Boğazı, Torres Boğazı, Formoza
Boğazı, Hudson Boğazı, Sonde Boğazı, Mozambik Boğazı, Yukatan Boğazı gibi
daha pek çok boğaz bulunmaktadır.
16
https://www.turkcebilgi.com/macellan_boğazı (Erişim Tarihi: 23.06.2019)
52
2.2. Dünyadaki Önemli Bazı Kanallar
Kanal, akarsuları ya da denizleri birbirine bağlayan, suyun belirli bir doğrultuda
akmasını sağlayan, kara üzerindeki su taşımacılığını gerçekleştiren veyahut iki deniz
ya da iki okyanus arasındaki mesafeyi kısaltmaya yarayan doğal ya da yapay
suyoludur. Yapay kanal yapılmasının en önemli sebebi olarak denizyolu
taşımacılığındaki mesafeyi kısaltarak maliyetleri azaltmaktır.
Denizyolu taşımacılığı için boğazlar kadar önemli olan kanallar için bugüne kadar
uluslararası bir antlaşmanın konusu olmadığı gibi örf ve adet hukukunda da
uygulanabilecek bir hüküm bulunmamaktadır (Çinar, 2018: 13). 1923 yılında Kiel
Kanalı hakkında Uluslararası Adalet Divanı‟nın verdiği kararla her kanalın hukuksal
durumu, bu durumu temel alan antlaşmaların yorumu ile değerlendirilmiştir (Yüceer,
2001: 146). Bu sebeple her bir kanalın hukuksal durumu bağlı olduğu uluslararası
antlaşmanın durumuna göre karar verilmektedir.
Kanallar hukuksal rejim tarafından ulusal kanallar ve uluslararası kanallar olarak
ikiye ayrılmaktadır.

Ulusal Kanallar: Eğer var olan kanal iki ırmağı birbirine bağlamakta ya da
bir ırmak ile gölü birleştirmek için kullanılmakta ise ve yapılan kanalla
ilgili herhangi bir uluslararası antlaşma yok ise bu kanalın tüm yetkileri
bulunduğu devlete aittir ( Meray, 1962: 362). Devletler hukukundaki
genel kaide bu şekildedir.

Uluslararası Kanallar: İki açık denizi ve ya okyanusu birleştirmek için
açılan kanallardır. Söz konusu kanal herhangi bir uluslararası antlaşmaya
konu olmamışsa, kanalın bulunduğu devlet tam yetkilere sahiptir ( Meray,
1962: 362).
Dünyadaki önemli başlıca kanallar Süveyş Kanalı, Panama Kanalı, Kiel Kanalı ve
Korint Kanalı‟dır. Uluslararası bir rejim oluşturmayan Korint Kanalı hariç diğer
kanallar uluslararası antlaşmalarda uluslararası bir rejime tabi olmuştur. Kızıl Deniz
ve Akdeniz‟i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı İstanbul Antlaşması ile, Atlas
Okyanusu ve Pasifik Okyanusu‟nu birbirine bağlayan Panama Kanalı Hhay-Bunau-
53
Varilla Sözleşmesi ile, Kuzey Denizi‟ni Baltık Denizi‟ne bağlayan Kiel Kanalı
Versailles Antlaşması ile uluslararası rejime tabi olmuşlardır (Çinar, 2018, s.14).
2.2.1. SüveyĢ Kanalı
Akdeniz‟i Kızıl Deniz‟e bağlayan ve Mısır‟da bulunan Süveyş Kanalı Doğu ve
Batıyı birbirine bağlayan önemli bir uluslararası geçiştir. Kanalın yapımı ile ilgili
ortaya atılan fikirler çok eski zamanlara dayanmaktadır. 1500‟lü yıllarda
Venedikliler, 1570 yılında dönemin Osmanlı sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa,
1586‟da dönemin Osmanlı Kaptan-ı Deryası Kılıç(Uluç) Ali Paşa, Napoleoun‟un
Mısır‟a düzenlediği sefer sırasında Lepére adındaki Fransız mimar ve son olarak
dönemin Mısır‟daki Fransız konsolosu Ferdinand De Leseps tarafından ortaya
atılmıştır. Uzun çabalar sonucunda kanal fikrini dönemin Mısır Hidivi‟ne kabul
ettiren Leseps, 1859‟da kanalın inşaatını başlatmıştır. Yaklaşık olarak on yıl süren
kanalın yapımı 1869‟da kullanıma açılmıştır.
Dünya denizyolu taşımacılığında önemli bir yer tutan kanalın uzunluğu 193,3 km
uzunluğunda, 205-225 m arasında değişen bir genişliğe ve 24 m derinlikten meydana
gelmektedir (The Suez Canal -A Vital Shortcut for Global Commerce,Wrold
Shipping Council, World Shipping Council Patners in Trade).17 Süveyş Kanalı‟nda
gemilerin ve tankerlerin geçişleri belirli bir hızda ve mesafede konvoy şeklinde
yapılmaktadır. Tankerlerin ve büyük ebattaki gemilerin hız limiti 7-7,5 knots18, diğer
tüm gemiler için 8,5 knots‟dır (Çinar, 2018, s.37). Gemilerin kanalı transit geçme
süresi 12-16 saat arasındadır. Süveyş Kanalı‟nda 14 adet kılavuzluk istasyonları
mevcuttur ve transit geçen her gemi için kılavuzluk zorunludur. Her transit geçen
gemi için Süveyş Kanal İdaresi tarafından dört farklı noktada kılavuz kaptan
verilmektedir.
17
http://www.worldshipping.org/pdf/suez-canal-presentation.pdf, (Erişim: 27.04.2019)
Knot, denizcilikte ve havacılıkta kullanılan bir hız birimidir. 1 knot 1 saatte kaydedilen 1 deniz
miline yani 1852 metreye eşittir.
18
54
Harita 2.2. Süveyş Kanalı ve Ümit Burnu
Kaynakça: https://papiroom.net/534854495257_tarihtebugun (Erişim:27.04.2019)
Süveyş Kanalı'nın sahip olduğu coğrafi konumu, Ümit Burnu'na kıyasla Doğu ile
Batı arasında en kısa geçiş yolu olma özelliği kazandırmaktadır. Kanal güzergâhı,
Kanal'ın kuzeyindeki ve güneyindeki limanlar arasındaki mesafeden tasarruf
edilmesini sağlamaktadır. Bu durum zaman içindeki diğer tasarruflara, yakıt
tüketimine ve gemi işletme maliyetlerine yansımaktadır. 19
Dünyada giriş ve çıkış yönünde kapaklara sahip olmayan en uzun kanal Süveyş
Kanalı‟dır. 24 saat faal olarak kullanılabilen Süveyş Kanalı, dünyadaki diğer kanallar
ile karşılaştırıldığında gemilerin ve tankerlerin kaza yapma oranlarının çok düşük
olduğu görülmektedir. Süveyş Kanalı‟nda yaşanan tanker trafiğine alternatif yol
19
https://www.neoldu.com/dunyadaki-onemli-bogazlar-ve-kanallar-8059h.htm (Erişim Tarihi: 28.01.
2019).
55
olarak Suudi Arabistan'dan Akdeniz'e uzanan Sumed Petrol Botu Hattı inşa edilmiştir
ve 1977 yılında işletime açılmıştır. 20
Tablo 2.5. Süveyş Kanalı‟nın Ümit Burnu‟na Göre Karşılaştırılması
ÇıkıĢ
VarıĢ Limanı
Limanı
SüveyĢ
Ümit
Deniz
Ümit Burnu’na
Kanalı
Burnu
Mili
Göre
KarĢılaĢtırma
%
Köstence (Romanya)
4144
12094
7950
66
Lavera (Fransa)
4684
10783
6099
57
Rotterdam (Hollanda)
6436
11169
4733
42
New York (ABD)
8281
11794
3513
30
Pire (Yunanistan)
1320
11207
9887
88
Rotterdam (Hollanda)
6337
10743
4406
41
Tokyo
Rotterdam (Hollanda)
11192
14507
3315
23
Singapur
Rotterdam (Hollanda)
8288
11755
3647
29
Ras Tanura
Cidde
Kaynakça: https://www.suezcanal.gov.eg/English/About/Pages/WhySuezCanal.aspx
20
https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCvey%C5%9F_Kanal%C4%B1#:~:text=Eski%20gemiciler%2
0ticarette%20%C3%A7ok%20uzun,kaza%20oran%C4%B1%20hemen%20hemen%20s%C4%B1f%
C4%B1rd%C4%B1r. (Erişim Tarihi: 28 .01.2019).
56
Tablo 2.6. Yıllara Göre Süveyş Kanalı‟ndan Geçen Gemi Sayısı
Yıllar
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
2018
Gemi
17.800
17.224
16.596
17.148
17.483
16.833
17.550
18.174
Sayısı
Kaynakça:https://www.suezcanal.gov.eg/English/Navigation/Pages/NavigationStati
stics.aspx
2.2.2. Panama Kanalı
Atlas Okyanusu‟nu Pasifik Okyanusu‟na bağlayan, Orta Amerika kıtasındaki
Panama ülkesinde yer alan yapay bir kanaldır. Panama Kanalı fikrini ortaya atan kişi
Süveyş Kanalı‟nın da yapımında rol oynayan Ferdinand De Leseps‟tir. Fransızların
gözetiminde 1894‟de inşaatına başlanan kanal Fransa‟da yaşanan ekonomik krizler
nedeniyle tamamlanamamıştır. Daha sonra ABD‟ye kanalın imtiyazları devredilip
1904‟de tekrar inşasına başlanmış 1914‟te kullanıma açılmıştır. Panama Kanalı aynı
zamanda Güney Amerika ile Kuzey Amerika‟yı birbirinden ayıran bir özelliğe
sahiptir.
Tablo 2.7. Panama Kanalı Yıllara Göre Geçiş İstatistikleri
YILLAR
GEMĠ SAYISI
2013
13.660
2014
13.481
2015
13.874
2016
13.114
2017
13.548
2018
13.795
2019
13.785
Kaynakça:https://logistics.gatech.pa/en/assets/panama-canal/statistics (Erişim:2019)
57
Panama Kanalı‟nın açılması ile gemiler ve tankerler Güney Amerika‟nın en
güneyinde yer alan Horn Burnu‟nu dolaşmak zorunda kalmadan bir okyanustan
diğerine geçebilmektedir. ABD, Asya, Avrupa ve Latin Amerika arasındaki
denizyolu taşıma maliyetlerini azaltmış ve ortalama 7300 deniz mili mesafe avantajı
sağlamıştır. Bu sebeple dünya üzerindeki önemli kanallardan biri olarak önemli bir
yer tutmaktadır. Ayrıca Panama Kanalı, Macellan Boğazı‟nda oluşan yoğun trafik
yükünü almıştır.
Harita 2.3. Panama Kanalı ve Horn Burnu
Kaynakça: https://www.haikudeck.com/panama-canal-science-and-technologypresentation-WJGShy7hex#slide4 (Erişim 27.04.2019)
Kanalın uzunluğu yaklaşık 77-81 km, genişliğinin en dar olan yeri 91 m, en geniş
yeri 300 m, derinliği ise 12,5-13,7 m arasındadır. Kanal, okyanus seviyesinden
yaklaşık 28 metre yukarıdadır. Deniz seviyesinden bu kadar yüksekte olmasının
58
sebebi, Gotun Barajı‟nın yapımı sırasında ortaya çıkan suni bir göl olan Gotun
Gölü‟dür. Okyanustan gelen gemiler içi su dolu üç ayrı loklar 21 sayesinde aşamalı
olarak dağların arasında bulunan göle çıkarılmaktadır. Kanaldaki yolun büyük bir
kısmı Gotun Gölü üzerindedir. Bu gölde bir müddet yol alan gemiler, kanal çıkışında
yapılan işlemin tersi uygulanarak, su seviyesi aşamalı olarak düşürülen üç ayrı loktan
daha geçerek diğer okyanusun seviyesine indirilmektedir. Her biri diğerinden
yaklaşık 10 m daha yüksek su tutma özelliğine sahip olan bu lokların genişlikleri 32
m, uzunlukları ise 294 m‟dir. Kanalın hem girişinde hem de çıkışında kilit sistemi
uygulanmaktadır. Bu sayede su asansör görevi görmektedir. Her türlü büyüklükteki
gemi bu kanaldan rahatlıkla geçebilmektedir. Özellikle ABD‟nin donanması bu
kanaldan Atlas ve Pasifik‟e geçmelerinde bir sıkıntı çıkmadığı için stratejik olarak
önemi oldukça büyüktür. 22 (https://www.pancanal.com/eng/acp/asi-es-elcanal.html
Erişim: 29.04.2019).
ġekil 2.1. Panama Kanalı‟nın Çalışma Prensibi
Kaynakça: https://www. pancanal. com/ eng/general/howitworks/operation.html
(Erişim:28.04.2019)
21
Lok; düzeyleri birbirinden farklı iki su bölgesi arasında gemileri, suyun birinden diğerine aşırmak
için yapılmış ara havuz.
22
https://www.pancanal.com/eng/acp/asi-es-elcanal.html ( Erişim Tarihi: 29.04.2019).
59
2.2.3. Kiel Kanalı
Kiel Kanalı, Baltık Denizi‟ni Kuzey Denizi‟ne bağlayan suyoludur. 1887 -1895
yılları arasında yapımı Almanlar tarafından tamamlanan Kiel Kanalı, Baltık
Denizi‟ne geçecek savaş gemilerinin daha kısa bir yoldan gitmeleri için stratejik
amaçlarla
tasarlanmıştır.
Önceden
Danimarka‟nın
Jutland
Yarımadası‟nın
kuzeyinden geçerek Baltık Denizi‟ne giden gemilerin yolu kanalın yapımı ile 460 km
kısalmıştır.
Kanalın uzunluğu 98 km, genişliği 103 m, derinliği ise 11 m‟dir. Kanalın üzerinde
yaklaşık 42 m yükseklikte olan 7 adet köprü bulunmaktadır. Kanalın geçişi sırasında
gemilerin azami hızı 8 knots‟dur. Kiel Kanalı‟ndan 235 me daha uzun, 32.5 m‟den
daha geniş ve 42 m‟den daha yüksek gemilerin geçiş hakkı bulunmamaktadır.
Günümüzde Versay Antlaşması‟nın hükümleri göz önüne alınarak, Almanya ile barış
durumunda olan tüm ülkelerin ticaret gemilerinin ve tankerlerinin Kiel Kanalı‟ndan
geçiş serbesti hakkı bulunmaktadır. Bu durum Kiel Kanalı‟nı da Süveyş ve Panama
Kanalları gibi uluslararası statüdeki suyollarından biri konumuna getirmektedir.
2.2.4. Korint Kanalı
İyon Denizi‟ni Ege Denizi‟ne bağlayan Korint Kanalı Yunanistan‟da yer almaktadır.
Kanalın uzunluğu yaklaşık olarak 6,5 km,8 km derinliğe ve 21 m genişliğe sahiptir.
Ege Denizi‟ni İyon Denizi‟ne bağlarken 700 km mesafeden tasarruf etmeyi
sağlamaktadır. Kanaldan geçiş hızı azami 6 knots‟dur. Süveyş Kanalı‟na nazaran
Korint Kanalı haftanın bir günü 06.00-20.00 saatleri arasında bakım yapmak
amacıyla kapanmaktadır. Dar bir yapısı olan kanaldan büyük gemilerin geçiş hakkı
bulunmamaktadır. Kanaldan geçebilecek en büyük ebattaki gemi 21,9 m genişlik ile
sınırlıdır. Dar yapısından bir diğer sebeple kanaldan geçişler tek yönlü ve konvoy
halinde yapılmaktadır.
60
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRK BOĞAZLARININ ÖNEMĠ, ĠSTANBUL BOĞAZI’NIN ÖZELLĠKLERĠ
VE MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEġMESĠ
Türk Boğazları23 adıyla anılan İstanbul ve Çanakkale Boğazları Karadeniz‟den gelen
akıntıyı Akdeniz‟e doğru ulaştıran doğal bir suyoludur. 24 Bu boğazların tek bir adla
adlandırılmasının sebebi Marmara Denizi, Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı‟nın
hepsinin birlikte bir bütün oluşturmasından kaynaklanmaktadır ( Baltalı, 1959: 9). Bu
tanım 1998 yılında Türk Boğazları için hazırlanan tüzükte yer almıştır.25
İstanbul Boğazı‟ndan Çanakkale Boğazı‟na kadar 326 km uzunluğa sahip olan Türk
Boğazları fiziki özellikleri nedeniyle seyir açısından dünyadaki en zor suyollarından
biri olarak kabul edilmektedir. Boğazlarda meydana gelen güçlü akıntılar, keskin
dönüşler ve sürekli değişen hava koşulları seyrüseferi son derece zorlaştırmaktadır.26
Uluslararası denizyolu taşımacılığında oldukça önemli yer edinen Türk Boğazları
bulunduğu devleti ilgilendirdiği kadar Karadeniz‟e kıyıdaş olan devletler açısından
Tuna-Ren suyolu sayılmazsa ve Rusya dışında ana deniz giriş ve çıkış olmasından
dolayı da önemlidir. Asya‟yı ve Avrupa‟yı birbirine siyasi anlamda bağlayan bu
bölge gün geçtikçe daha kritik ve önemli bir konuma gelmektedir.
3.1. Türk Boğazlarının Önemi
3.1.1. Türk Boğazlarının Stratejik Önemi
Geçmişten günümüze Avrupa ve Asya arasındaki ekonomik, askeri ve siyasi
faaliyetler Türk Boğazları üzerinden gerçekleşmiştir. Bu durumun en temel gerekçisi
boğazların bulunduğu coğrafi konumun ticari ve siyasi anlamda iki işlek denizi olan
Akdeniz ve Karadeniz‟in arasındaki tek suyolu olmasından kaynaklanmaktadır. Hatta
Napoléon Bonaparte, “Rusya‟ya bu dar boğazları vermektense, Dünyanın yarısını
23
Türk Boğazları; iki dar boğazı, bir tarafta Marmara Denizi ile Ege Denizi'ni ve diğer taraftan da
Karadeniz'i bağlamayı ifade eder. Bu boğazlar, geleneksel olarak Avrupa ve Asya kıtaları arasında
sınır olarak kabul edilirler. Türkiye'nin kuzey batısında yer alırlar.
24
Suyolu; Kara ülkesi içinde yer alan akarsular, göller, kanallar, yer altı suları ve buzullar “suyolları”
olarak ifade edilmektedir. Bütünüyle tek bir devletin ülkede yer alan suyolları devletin iç sularını
oluşturmakta ve ülke devletinin münhasır yetkisi altında bulunmaktadır.
25
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/2.5.9811860.pdf (Erişim Tarihi: 04.05.2019).
26
http://www.mfa.gov.tr/turk-bogazlari.tr.mfa (Erişim Tarihi: 04.05.2019).
61
onun hâkimiyeti altına bırakmayı tercih ederim” (Özman, 2006: 381) ve 16. yy.
Fransız yazar Petrus Gyllius” İstanbul Boğazı, bütün diğer boğazlardan üstündür,
çünkü iki denizi ve iki dünyayı tek anahtarla açmaktadır.” (Kazancı, 2007: 14)
sözleriyle Türk Boğazlarının stratejik önemini belirtmişlerdir.
Türk Boğazları Karadeniz‟de kıyısı bulunan devletler hem de Tuna Nehri aracılığı ile
Karadeniz‟e ulaşan devletler açısından stratejik bir konuma sahiptir. Keza tam tersi
olarak Akdeniz‟den Karadeniz‟e geçiş yapıp buradan diğer ülkelere ulaşmak isteyen
devletler için de durum bunu göstermektedir. Karadeniz‟e kıyıdaş devletlerden olan
Romanya ve Bulgaristan‟ın Avrupa Birliği (AB)‟ne üyedir. Türkiye‟nin AB‟ne üye
olmak için aday durumunda bulunması, Karadeniz‟deki devletlerin ticaretlerinde
denizyolu
taşımacılığının
önemini
artması
beklenmektedir.
Böylece
Türk
Boğazları‟nın önemi daha da artacaktır. Boğazın üstünde yer alan karayolu geçidi ise
Avrupa‟yı dünyanın belli başlı hammadde rezervlerine sahip olan Uzakdoğu
ülkelerine ulaştırmaktadır. Ayrıca Orta Doğu‟da bulunan petrol kaynaklarının
geçişleri içinde boğazların varlığı oldukça mühimdir. Bu sebeple Türk Boğazlarının
kara ve deniz geçişlerinde stratejik önemi oldukça büyüktür.
3.1.2. Türk Boğazlarının Jeopolitik Önemi
Fransız tarihçi Renée Pinor‟a ait olan coğrafyanın değişmezlik ilkesine göre hukuk
kaideleri zamana ve mekâna göre değişmektedir fakat coğrafi konum her zaman sabit
kalacağından bu durumun ortaya çıkaracağı avantajlar ve dezavantajlar da sabit
kalacaktır (Gedikli, 2013: 11). Bu nedenle boğazların öneminin gün geçtikçe artması
coğrafi konumundan kaynaklanmaktadır. Geçmişten günümüze Türk Boğazlarına
sahip olan her devlet Karadeniz‟de üstünlük kurma eğilimine girmişlerdir (Gedikli,
2013: 41). Bizans ve Osmanlı devletleri bu durumun en açıklayıcı örneklerindedir.
Türkiye batıdan Ege Denizi ve Marmara Denizi, güneyden Akdeniz ve kuzeyden
Karadeniz ile çevrili olduğundan bu denizlerin dünyadaki diğer önemli boğazlar ve
kanallarla birbirine bağlantılıdır. Amfibi devlet 27 olma özelliği taşıyan için Türkiye,
deniz ve karadan diğer kara parçaları ile bağlantılı olduğundan avantajlı konuma
sahiptir. Bu bağlantıların birçoğunun denizyolu üzerinden gerçekleşmesi de Türk
Boğazlarına bağlıdır.
27
Amfibi Devlet; Hem karada hem de denizde gücü bulunan devlet olarak ifade edilmektedir.
62
Günümüz yüzyılında Batı ekonomisi için büyük değer taşıyan, Kafkasya ve Orta
Asya‟nın sahip olduğu enerji kaynaklarıdır (Gedikli, 2013: 45). Bu enerji
kaynaklarından olan petrol ve doğalgazın Batıda oluşturulan pazarlara en güvenli
geçiş yolu yine Türk Boğazlarıdır.
Türk Boğazları Karadeniz‟e kıyıdaş devletlerin askeri güvenliği açısından da hayati
önem taşımaktadır. Denizler ve okyanuslar üzerinden gelen herhangi bir tehlike
Karadeniz‟deki devletleri derinden etkilemektedir.
Bu sebeplerden dolayı İstanbul Boğazı‟na yapılması planlanan yapay suyolu olan
Kanal İstanbul, Türk Boğazlarının jeopolitik önemini artıracağı varsayılmaktadır.
3.1.3. Türk Boğazlarının Ekonomik Önemi
Dünya uluslararası ticarette ve ekonomi de Akdeniz‟in geçmişten bugüne ticaret
havzası olarak kabul görmesi kaçınılmazdır. Doğu ile Batı arasındaki ticareti
sağlayan Akdeniz aynı zamanda Afrika, Asya ve Avrupa‟yı denizle birbirine
bağlamaktadır. Süregelen ticaretlerin devamı ve özellikle Karadeniz‟den gelen
ekonomik güç için; Karadeniz‟in Akdeniz‟ine çıkışını sağlayan en önemli suyolu hiç
şüphesiz Türk Boğazlarıdır (Fırat, 1950: 5).
Günümüzde dünya toplam ticaretinin %85‟lik kısmı denizyolu taşımacılığı ile
sağlanmaktadır. Enerji kaynaklarının taşınmasında maliyet ve zaman açısından
önemli bir rol oynayan denizyolu taşımacılığında boğazlar ve kanallar büyük ölçüde
yer tutmaktadırlar. 20. Yüzyılın sonlarında Hazar havzasında keşfedilen ve
işletilmeye başlanan enerji kaynaklarının Batı pazarlarına taşınması Türk
Boğazlarının önemini giderek arttırmaktadır. Artan ticaret sayesinde Türk
Boğazlarından
geçen
yük
sayısının
fazlalaşması
ekonomik
değer
olarak
yansımaktadır.
Türk Boğazlarına ek olarak Kanal İstanbul‟un da ekonomik önemi enerji
taşımacılığında öne çıkmaktadır. Boğazlardan geçen ve enerji kaynakları tanker ve
gemiler Kanal İstanbul üzerinden de geçmeye başladığı takdirde ekonomik açıdan
Türkiye‟ye katkısının olacağı varsayılmaktadır.
63
3.1.4. Türk Boğazlarının Hukuksal Önemi
Devletler Umumi Hukuku‟na tabii olan ve iki ya da çok taraflı anlaşmalarda hukuki
rejimi belirlenen dünyadaki önemli boğazlar arasında Türk Boğazları da yer
almaktadır (Berber, 2013: 33).
Türk Boğazları iki açık deniz olan Karadeniz ve Akdeniz‟i Marmara Denizi
vasıtasıyla birbirine bağladığından uluslararası bir düzenlemeye tabiidir. Boğazların
genel hukuki rejimi Karadeniz‟e kıyıdaş olan ülkelerden dolayı siyasi etkenlere bağlı
kalmaktadır.
Boğazlardan geçiş rejimleri 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile
belirlenmiştir ve günümüzde de halen yürürlüktedir. Bu sözleşmeye ek olarak
Türkiye boğazlardan geçişleri düzenlemek için belirli zamanlarda tüzükler
yayınlanmıştır.
3.2. Ġstanbul Boğazı’nın Özellikleri, OluĢan Gemi Trafik Yoğunluğu, Tehlikeli
Yük TaĢımacılıkları ve Meydana Gelen Kazalar
Bu bölümde İstanbul Boğazı‟nın coğrafik ve genel özelliklerden bahsedilmiştir.
Boğazlarda
meydana
gelen
gemi
trafik
yoğunluğuna
ve
tehlikeli
yük
taşımacılıklarına değinilmiştir.
3.2.1. Ġstanbul Boğazı’nın Jeomorfolojik Yapısı, Topoğrafyası ve Derinlikleri
İstanbul Boğazı, Karadeniz‟i Akdeniz‟e bağlayan ve Marmara Denizi‟nde oluşan
doğal bir suyoludur. İstanbul Boğazı, Karadeniz‟i açık denizlere bağlayan,
Karadeniz‟e kıyıdaş devletleri, Marmara, Ege, Akdeniz ve sonunda okyanuslara
ulaştıran tek yol olduğundan dolayı, geçmişten günümüze büyük bir jeopolitik ve
ekonomik öneme sahiptir.
İstanbul Boğazı, fiziki özellikleriyle seyir bakımından dünyadaki en zor, en tehlikeli
ve en dar suyollarından birisidir. Boğazdaki güçlü akıntılar, keskin dönüşler ve
değişken hava koşulları seyrüseferi son derece zorlaştırmaktadır.
İstanbul Boğazı, yaklaşık 30 km uzunluğunda olan bir geçittir. Boğazın derinlik
ortalaması 30-60 metre arasında değişmektedir. En derin olduğu yer Kandilli
açığındadır ve derinliği yaklaşık 110-120 m arasında değişir. En geniş yeri, Rumeli
64
Feneri ile Anadolu feneri arasındadır ve uzunluğu 3600 m en dar yeri, Rumeli Hisarı
ile Anadolu Hisarı arasındadır ve uzunluğu 760 m‟dir. İstanbul Boğazı‟nda genişlik,
her iki girişinde orta kısımlarından daha fazladır.
3.2.2. Ġstanbul Boğazı’nın Akıntı Sistemi
İstanbul Boğazı‟nda birbirlerine ters yönde ilerleyen yüzey ve dip akıntısı olmak
üzere iki çeşit akıntı mevcuttur. Karadeniz nehirlerle beslenmesinden ve
buharlaşmanın az olmasından dolayı, Karadeniz‟in su yüksekliği Marmara Denizi ve
Akdeniz‟den 30-40 santimetre (cm) daha yüksektir (Saydam, 2014: 26).
Karadeniz‟in az tuzlu suları Marmara Denizi‟ne doğru sürekli bir yüzey akıntısı
halindedir. Yüzey akıntısı Marmara Denizi‟ne ve buradan da Çanakkale Boğazı yolu
ile Ege Denizi‟ne çıkar.
ġekil 3.1. İstanbul Boğazı‟ndaki Akıntılar
Kaynakça: https://docplayer.biz.tr/5373546-Ikinci-bolum-istanbul-liman-baskanligiyerel-deniz-trafigi-rehberi-amac-ve-kapsam.html (Erişim Tarihi: 07.09.2020).
Karadeniz, buharlaşmanın daha az olması ve büyük akarsular tarafından beslenmesi
sebebi ile tuzluluk oranı Marmara Denizi'ne göre yaklaşık iki kat daha düşüktür. Bu
tuzluluk farkından dolayı 15 m ve altındaki sularda bir dip akıntısı meydana
gelmektedir. Marmara Denizi‟nin daha tuzlu suları dipten Karadeniz‟e doğru
65
akmaktadır. Çok nadir de olsa dip akıntısı ile yüzey akıntısı bazı zamanlarda
birbirleriyle karışır ve küçük girdap akıntıları oluşturmaktadırlar. Koylarda, kıyıdaki
burunlarda ve girintilerde bu girdaplar ters akıntıları oluşturduktan sonrasında gene
ana akıntıya karışmaktadırlar.
3.2.3. Ġstanbul Boğazı’ndaki Gemi GeçiĢ Sistemi
2005 yılından günümüze kadar İstanbul Boğazı‟ndan geçişler bazı istisnai durumlar
haricinde tek yönlü olarak yapılmaktadır. 12 saat boyunca Karadeniz‟den
Marmara‟ya, 12 saat boyunca Marmara‟dan Karadeniz‟e geçişler yapılmaktadır:

7 gün 24 saat, günde 12 saat/12 saat olarak boğazdan geçiş yapılabilmektedir.

Aynı yönde istikamet eden ve hızları 10 knot olan gemilerin arasındaki
mesafe en az 8 gomino 28 olmalıdır (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni
Yönetmeliği, 2019: 6).

İstanbul Boğazı‟ndan geçiş yapan gemiler zorunlu olmadıkları takdirde
önlerinde seyir eden gemiyi geçemeyeceklerdir (Türk Boğazları Deniz Trafik
Düzeni Yönetmeliği, 2019: 6).

İstanbul Boğazında seyir halinde iken herhangi bir nedenle hızını azaltacak
olan gemiler, arkalarından gelmekte olan gemilere önceden bildirmeleri
gerekmektedir. (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 6).

Yavaş hızda seyretmek durumunda olan gemiler kendi trafik ayırım
şeritlerinin mümkün olan en sancak tarafında seyredecekler ve daha hızlı
giden gemilerin kendilerini geçmelerine izin vereceklerdir (Türk Boğazları
Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 6).

İstanbul ve Boğazında önden giden yavaş gemiyi geçmek zorunluluğu duyan
bir gemi, böyle bir geçişi yapmadan önce, Türk Boğazları Gemi Trafik
Hizmetleri (TBGTH) Merkezinden bölgedeki trafik durumunu öğrenecek ve
durum elverişli ise öndeki gemiyi durumdan haberdar edecektir. Öndeki
gemiyi geçiş manevrası, tek rotadayken gerçekleştirilmeye çalışacaktır (Türk
Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 6).
28
Gomino; Denizcilikte kullanılan bir deniz milinin onda birine eşit ölçü bürümü. 1 gomina 185,22
metreye eşittir.1/360 dereceye eşittir.
66

İstanbul Boğazındaki rıhtım, iskele ve demirleme yerlerinden kalkan gemiler,
TBGTH Merkezine kalkışlarını önceden bildirecekler ve durum hakkında
bilgi alacaklardır (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019:
6).

Boyları 150–200 metre ve/veya su çekimleri 10–15 metre arasında olan
gemiler İstanbul Boğazına girmeden en az 24 saat önce TBGTH Merkezine
rapor vermeleri gerekmektedir (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni
Yönetmeliği, 2019: 9).

Boyları 200–300 metre ve/veya su çekimleri 15 metreden daha büyük olan
gemiler İstanbul Boğazına girmeden en az 48 saat önce TBGTH Merkezine
rapor vermeleri gerekmektedir (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni
Yönetmeliği, 2019: 9).

Boyları 300 metre ve daha büyük olan gemiler, geçiş için gerekli şartları
taşıdıkları takdirde en az 72 saat önceden ilgili birimlere rapor vermeleri
gerekmektedir (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 9).

Tehlikeli yük taşıyan gemiler en az 72 saat önceden Bakanlığa/İdareye
taşıdıkları yük hakkında bilgi vermeleri gerekmektedir (Türk Boğazları Deniz
Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 9).

İstanbul Boğazı için hava çekimi 54 metre ile 58 metre arasında olan
gemilere rotalarını korumaları için Bakanlığın/İdarenin gerekli gördüğü
sayıda ve güçte römorkör eşlik edecektir. Hava çekimi 58 metre ve daha
yüksek olan gemiler İstanbul Boğazı‟ndan geçemeyecektir (Türk Boğazları
Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 11).

Tehlikeli yük taşıyan gemilerin geçişleri gündüz geçiş saatlerinde, tek yönlü
trafik, kılavuz kaptanlı ve uygun römorkörler eşliğinde yaptırılır. 29

Tam boyları 200 metre ve üzeri tehlikeli yük taşıyan gemiler; Boğaz geçişleri
gündüz periyodunda olacak ve deniz trafiği tek yönlü olarak askıya
alınacaktır.30
29
https://kms.kaysis.gov.tr/Home/Goster/132321#:~:text=Madde%2014%2D%20Gemilerin%20Ge%
C3%A7i%C5%9F%20Kurallar%C4%B1%3A&text=(3)%20(a)%20%C4%B0stanbul,ba%C5%9Fka
%20bir%20gemi%20ile%20kar%C5%9F%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lmaz. (Erişim
Tarihi: 07.09.2020).
30
https://kms.kaysis.gov.tr/Home/Goster/132321#:~:text=Madde%2014%2D%20Gemilerin%20Ge%
C3%A7i%C5%9F%20Kurallar%C4%B1%3A&text=(3)%20(a)%20%C4%B0stanbul,ba%C5%9Fka
67

Tam boyları 250 metre ve üzeri tüm gemilerin İstanbul Boğazından geçişleri
gündüz periyodunda olacaktır.31

Tam boyları 250 metre ve üzeri tankerlerin Boğaz geçişlerini seyir, can, mal
ve çevre emniyeti açısından kılavuz kaptanlı ve römorkörler refakatinde
yapmaları şiddetle tavsiye edilecektir.32
Boğazdaki gemi geçişini etkileyen diğer etkenler ise akıntı eşik değeri ve görüş
mesafesi eşik değeridir.

İstanbul Boğazı'nda üst akıntı şiddeti 4 mil/saatin üstüne çıktığında ya da
lodos nedeniyle orkoz akıntıları oluştuğunda manevra hızı 10 mil/saat ve
daha aşağı olan tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler ve derin su
çekimli gemiler İstanbul Boğazına girmeyecektir. Akıntı şiddetinin 4 mil/saat
ve
altına
düşmesini
veya
orkoz
akıntılarının
ortadan
kalkmasını
bekleyeceklerdir (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019:
11).

İstanbul Boğazı'nda üst akıntı şiddeti 6 mil/saatin üstüne çıktığında ya da
lodos nedeniyle kuvvetli orkoz akıntıları oluştuğunda hızı ne olursa olsun
tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler ve derin su çekimli gemiler
İstanbul Boğazı'na girmeyecektir. Akıntı şiddetinin 6 mil/saatin altına
düşmesini
veya
kuvvetli
orkoz
akıntılarının
ortadan
kalkmasını
bekleyeceklerdir (Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019:
11).

İstanbul Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı 1 mil ve altına
düştüğünde, deniz trafiği uygun görülen tek yöne açık tutulacak ve karşı yöne
kapatılacaktır. Tehlikeli yük taşıyan gemiler, büyük gemiler ve derin su
%20bir%20gemi%20ile%20kar%C5%9F%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lmaz. (Erişim
Tarihi: 07.09.2020).
31
https://kms.kaysis.gov.tr/Home/Goster/132321#:~:text=Madde%2014%2D%20Gemilerin%20Ge%
C3%A7i%C5%9F%20Kurallar%C4%B1%3A&text=(3)%20(a)%20%C4%B0stanbul,ba%C5%9Fka
%20bir%20gemi%20ile%20kar%C5%9F%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lmaz. (Erişim
Tarihi: 07.09.2020).
32
https://kms.kaysis.gov.tr/Home/Goster/132321#:~:text=Madde%2014%2D%20Gemilerin%20Ge%
C3%A7i%C5%9F%20Kurallar%C4%B1%3A&text=(3)%20(a)%20%C4%B0stanbul,ba%C5%9Fka
%20bir%20gemi%20ile%20kar%C5%9F%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lmaz. (Erişim
Tarihi: 07.09.2020).
68
çekimli gemiler Boğazlara alınmayacaktır (Türk Boğazları Deniz Trafik
Düzeni Yönetmeliği, 2019: 12).

İstanbul Boğazı'nın herhangi bir bölgesinde görüş uzaklığı yarım mil ve altına
düştüğünde TBGTH Merkezince geçiş trafiği iki yöne de kapatılacaktır (Türk
Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği, 2019: 12).
3.2.4. Ġstanbul Boğazı’ndaki Gemi Trafiği
Montrö Boğazlar Sözleşmesi kabul edildiğinde boğazlardan günde 17, yılda 6200
gemi geçmekte olup geçen bu gemilerden çok azı tankerdir (Canca, 2012: 62). O
günün koşullarıyla gemilerin büyüklükleri ile günümüzdeki gemilerin büyüklükleri
aynı değildir. Gelişen teknoloji ve talep ile gemilerin ebatları büyümüş, taşıdıkları
yüklerin ağırlıkları ve hacimleri değişmiştir. Boğazdan geçişlerin tek yönlü
yapılması, ülkelerin birbirleri ile olan ticaretlerin artması ve enerji kaynaklarına olan
talep doğrultusunda boğazlardan geçen gemi sayısı, İstanbul Boğazının alabileceği
kapasiteyi zorlamaktadır ve trafik yoğunluğu oluşmaktadır.
Tablo 3.1. İstanbul Boğazı‟ndan Geçen Gemi Sayısı
YILLAR
GEMĠ SAYISI
2010
50.871
2011
49.798
2012
48.328
2013
46.532
2014
45.529
2015
43.544
2016
42.553
2017
42.978
2018
41.103
2019
41.112
Kaynakça: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü, 2019
69
3.2.5. Ġstanbul Boğazı’ndaki Tehlikeli Yük TaĢımacılığı
Enerji kaynaklarına olan bağımlılık her geçen gün giderek artmaktadır ve bu
kaynakların taşınmasının en ekonomik ve güvenli yol olarak denizyolu taşımacılığı
görülmektedir. Özellikle 1990‟lı yıllardan itibaren, Karadeniz‟deki limanlara ulaşan
petrolün artışı doğrultunda, İstanbul Boğazı‟ndan geçen tehlikeli madde ve petrol
taşıyan tankerlerin sayısı giderek artmıştır.
Orta Asya ve Hazar Bölgesi enerji kaynakları bakımından dünyada önemli ölçüde
yer tutmaktadırlar. Türkiye ise bu bölgelerin arasındaki geçiş yolu güzergâhı
üzerindedir.
Enerji
kaynaklarının
çoğunluğunun
ulaştırılmasında
denizyolu
taşımacılığının kullanılmasındaki etkinin büyük olduğunu düşünürsek Türk
Boğazlarının bu konudaki stratejik konumunu tartışılamazdır. Bu nedenle, İstanbul
Boğazı, Hazar Bölgesi‟ndeki petrollerin dünya pazarlarına ulaştırılmasında önemli
bir uluslararası geçiştir. Uluslararası Enerji Ajansı‟nın verilerine göre; Hazar Bölgesi
toplam ham petrol üretiminin, 2020‟de 308 milyon/yıl ton ve 6,5 milyon varil/gün
düzeyine çıkacağı ve bu miktara yakın petrol eşdeğeri doğalgaz üretileceği
belirtilmektedir. Bölgenin ham petrol ihracatının da hızlı bir artış göstererek 2020
yılında 180 milyon ton civarına ulaşması beklenmektedir (Çınar, 2017:1). Hazar
Bölgesi‟ndeki enerji kaynaklarının Batıya ve dünya pazarlarına İstanbul Boğazı
üzerinden taşınması, İstanbul Boğazı‟nın daha fazla enerji köprüsü haline gelmesine
sebep olmaktadır. Bu da İstanbul Boğazı‟nın ekonomik ve stratejik önemini daha da
arttırmasıyla paralel olarak İstanbul Boğazı‟nda oluşan trafiği yoğunlaştırması
öngörülmektedir. Yoğunlaşan trafiğe bağlı olarak kaza riskinin artma olasılığı göz
önünde bulundurulmalıdır.
İstanbul Boğazı‟na alternatif olarak düşünülen Kanal İstanbul sayesinde İstanbul
Boğazı‟ndaki gemi trafik yükünün ve tehlikeli yük taşımacılığının azalması beklenen
bir durumdur. Bu duruma paralel olarak tehlikeli yük taşımacılığında da meydana
gelebilecek kazaların en aza indirgenmesi varsayılmaktadır.
70
Tablo 3.2. İstanbul Boğazı‟ndan Geçen Gemilere Ait İstatistiki Bilgiler
YILLAR
TOPLAM
TEHLĠKELĠ
GEÇĠġ
MADDE
SAYISI
TAġIYAN
%
TEHLĠKELĠ
ORANI
YÜK
( MĠLYON
TANKERLER
TON)
2006
54.880
10.153
19
143.452.500
2007
56.606
10.054
18
143.939.500
2008
54.239
9.303
17
140.357.500
2009
51.422
9.299
18
144.660.000
2010
50.871
9.273
18
146.750.500
2011
49.798
9.113
18
138.496.500
2012
48.328
9.027
19
131.123.000
2013
46.532
9.006
19
134.444.000
2014
45.529
8.745
19
133.961.000
2015
43.544
8.633
20
135.952.000
2016
42.553
8703
20
136.100.000
2017
42.978
8832
20
146.943.000
2018
41.103
8587
19
147.375.459
2019
41.112
-
-
-
Kaynakça: Deniz Ticaret Odası, Denizcilik Sektör Raporu 2018
3.2.6. Ġstanbul Boğazında Meydana Gelen Kazalar
Karadeniz‟de buharlaşma diğer denizlere nazaran daha düşüktür ve Karadeniz
nehirlerle beslenen bir denizdir. Buharlaşmanın az olması nedeni ile tuzluluk oranı
da düşük olan Karadeniz, Marmara ve Akdeniz‟e göre en az 30 – 40 cm daha
71
yüksektir (Saydam, 2014: 26). Karadeniz ve Akdeniz hem seviye bakımından hem de
tuzluluk oranı bakımından birbirinden farklı olduğu için, bu iki deniz arasında
İstanbul Boğazı‟nda birbirlerine ters yönde seyir eden yüzey ve dip olmak üzere iki
farklı akıntı sistemi mevcuttur ve hızı saatte 7-8 knota ulaşabildiği bilinmektedir.
Karadeniz‟in az tuzlu suları Marmara Denizi‟ne doğru sürekli bir yüzey akıntısı
halindedir. Marmara Denizi‟nin daha tuzlu suları ise dipten Karadeniz‟e doğru
akmaktadır (Saydam, 2014: 30-31).
Gerçekleşen bu akıntının geminin seyrine olan etkisi kaza sebebiyetlerinden
sayıldığından İstanbul Boğazı‟ndaki üst akıntıların kuzeyden güneye doğru şeklinde
gerçekleştiğinden çoğunlukla Karadeniz‟den Marmara‟ya doğru gelen gemilerin kaza
yaptıkları anlaşılmaktadır (Saydam, 2014: 26).
İstanbul Boğazı‟na giren bir gemi Karadeniz‟in diğer denizlere olan yükseklik
farkından dolayı, Karadeniz‟e doğru ilerlerken en az 30 cm hatta bazen 1 veya 1,5
m‟ye ulaşan bir yokuşu tırmanmak durumundadırlar. Diğer yandan gemiler
Karadeniz‟e yaklaşınca suyun kaldırma kapasitesi azalıp daha çok suya batarlar
çünkü denizin tuzluluk oranı azalmaktadır. Bu sebeple gemiler Karadeniz‟e gelirken
ulaşım daha kolay olur çünkü akıntı kontrol altına alınabilmektedir. Fakat
Karadeniz‟den Marmara‟ya doğru akıntı hızlandığı için gemilerin kontrol altında
tutulması zorlaşmaktadır. Karadeniz‟den gelen gemi Marmara‟ya çıkana kadar
arkasında bulunan akıntının etkisine kapıldığından, Boğazda seyir halinde olan
gemilerin
başları
ve
sonlarının
farklı
yönde
ve
hızda
olan
akıntıların
olumsuzluklarına uğradığından sürüklenerek ve ya savrularak kazalara sebebiyet
vermektedir. Ayrıca bu akıntı ile geminin aynı yönde yol almasından dolayı geminin
hızı kontrol edilemez şekilde artacağı için karaya oturma ve ters şeride geçerek gelen
bir gemi ile çarpışma tehlikesi ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Bu sebeplerle
kaza türlerinin büyük bir çoğunluğu karaya oturma ya da çarpışma oluşturmaktadır.
İstanbul Boğazı‟na alternatif olacak olan Kanal İstanbul‟un çevresel araştırma
aşamasında hem Karadeniz hem de Marmara girişinde akıntı, dalga ve su seviyesi
değişimleri ile deniz suyu sıcaklık ve tuzluluk ölçümleri yapılmıştır ( Kanal İstanbul
ÇED Raporu, 2020: 713). Yapılan araştırmalara göre Kanal İstanbul‟un her iki
72
girişine
de
dalgakıranlar
yapılması
planlamaktadır.
Bu
sayede
akıntıdan
kaynaklanacak olan kaza oranların en aza indirgenmesi beklenmektedir.
İstanbul Boğazı‟nın fiziki durumundan kaynaklı zorluklar yaşanmaktadır. İstanbul
Boğazı Karadeniz‟i Akdeniz‟e bağlayan tek suyolu olduğundan, trafik yoğunluğu
bakımından ve tehlikeli olmasından dolayı seyir güvenliği açısından da zorluklarla
karşılaşılabilmektedir. İstanbul Boğazı‟nda kuzey-güney doğrultusunda ya da tersi
yönde seyir yapan bir gemi, rota değişimine sebebiyet veren keskin dönüşler
olduğundan dolayı, en az 12 kez rota değiştirmek zorundadır. Özellikle 45º - 80º
arasında rota değiştirilmesi gereken Kandilli Burnu ve Yeniköy Burnu, gemilerin
dönüş sırasında arka taraflarını görmelerini engellemektedir. Ayrıca Kandilli‟de iki
geminin aynı anda geçmesi için yeterli alan bulunmamaktadır.
ġekil 3.2: İstanbul Boğazı‟nın Keskin Dönüşünün Olduğu Yeniköy Burnu
Kaynakça: Kanal İstanbul Projesi, İşletme Risk Değerlendirme Raporu 2020
73
İstanbul Boğazı‟nda üst akıntılar kuzeyden güneye doğrudur fakat rüzgârın lodostan
kuvvetli biçimde esmesi durumunda orkozların 33 oluşmasıyla var olan akıntının tam
tersi olarak güneyden kuzeye doğru yön değiştirmesi Boğaz'ın Marmara girişinde
sular yarım m‟ye kadar yükseltir ve bu durum kaza riskini arttırmaktadır.
İstanbul Boğazı‟nda kazaya sebebiyet veren durumlar;

Gemilerde meydana gelen yangınlar ve/veya patlamalar,

Kötü hava koşulları,

Gemilerde meydana gelen arızalar,

Beşeri faktörlü hatalar,

Boğazdaki uluslararası ticaretin yoğun olmasına ek olarak yerel ulaşım içinde
kullanılıyor olmasının sonucu olarak trafiğin artması,

Boğazdan
geçen
gemilerin,
Türk
Boğazları
Deniz
Trafik
Düzeni
Tüzüğü‟ndeki maddeleri ihlal etmeleridir.
Grafik 3.1: İstanbul Boğazı‟nda Meydana Gelen Kazalar
40
35
30
25
20
15
10
5
0
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Kaynakça: Deniz Ticaret Odası, Denizcilik Sektör Raporu 2015
33
Orkoz: İstanbul Boğazı'nda görülen, bir ters akıntı türüdür. Bu akıntı, başta lodos olmak üzere
güneyden kuvvetli esen rüzgârların Marmara Denizi'nin sularını kuzeye biriktirmesi sonucuyla oluşur.
74
Son geçtiğimiz 50 yıl içerisinde Boğazlarda 500‟ün üzerinde kaza meydana
gelmiştir.34.
Oluşan trafik yoğunluğu ve tehlikeli yük taşımacılığının artmasıyla birlikte yapılan
kazalar çevreye daha fazla zarar vermekte, yaşanan can ve mal kayıpları giderek
artmaktadır. İstanbul Boğazı‟ndan taşınan tehlikeli yük miktarındaki artış İstanbul
Boğazı‟nda seyir, can, mal ve çevre güvenliği açısından ciddi bir tehdit
oluşturmaktadır. Yaşanabilecek kazaları en aza indirgemek amacıyla bölgeyi bilen
bir kılavuz kaptanın kullanılması çözüm önerileri arasında gösterilebilmektedir.
İstanbul Boğazı‟ndaki artan gemi ve özelliklede tanker trafiğini azaltmak için boru
hatları veya yeni suyolları projeleri geliştirilmelidir.
3.3. Türk Boğazları ve Montrö Boğazlar SözleĢmesi
Türk Boğazlarından ticari ve askeri gemilerin geçişlerinin hukuki altyapısı Montrö
Boğazlar Sözleşmesi‟nin öngördüğü şartlar kapsamında belirlenmiştir. 20 Temmuz
1936‟da imzalanan antlaşmaya taraf olan devletler Türkiye, Fransa, İngiltere,
Yunanistan, Japonya, Sovyetler Birliği, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan ve
Avusturya‟dır.
31 Temmuz 1936‟da 3056 sayılı yasa ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından onaylanmış ve 9 Kasım 1936‟da yürürlüğe girmiştir. 1938 yılında
İtalya sözleşmeye katılmış ve 1951‟de imzalamış olduğu barış antlaşmasından dolayı
Japonya,
Montrö
Boğazlar
Sözleşmesi‟nden
kaynaklanan tüm haklarından
vazgeçmiştir.
Sözleşmenin Türkiye açısından en önemli yanı boğazlar komisyonunun haklarını
Türkiye devredilmesidir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi özgün bir sözleşme olup, benzeri olmayan ve hukuk
dilinde „sui generis‟ olarak adlandırılan bir sözleşmedir.
Sözleşmenin ana hedefi, gemilerin Boğazlardan geçişlerinde ve ulaşımlarında,
Türkiye‟nin ve Karadeniz‟e kıyıdaş ülkelerin güvenliğini koruyacak şekilde
düzenlenmesidir. Böylece uluslararası ulaştırmanın sürekliliği ve serbestliği ilkesi ile
Türkiye‟nin yetkileri arasında bir denge sağlanmıştır. Bu durumdan dolayı sözleşme
34
https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/Data/1/Files/Document/Documents/z2/zh/qi/E3/Sektör%20Raporu
%202018.pdf ( Erişim Tarihi:15.09.2019)
75
günümüze kadar yürürlükte kalmayı başarabilmiştir (Soysal, 1983: 493). Burada
dikkat edilmesi gereken husus, sözleşmenin Türkiye‟nin yetkilerini sadece geçişler
konusunda sınırlandırmış olmasıdır. Sözleşmenin şartları, barış zamanı, savaş zamanı
ve pek yakın savaş tehlikesi durumunda ticaret ve savaş gemisi ayrımına göre
uygulanmaktadır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi 29 maddeden oluşmaktadır.
Sözleşmenin 1. maddesine göre ticaret gemilerine sağlanan geçiş serbestisinin temel
kıstası geçiş ve ulaşım serbestisi olmasıdır. Günümüzde bu serbesti, sağlık, çevre ve
can güvenliği ile beraber olarak zararsız geçiş hakkı şeklindedir. Montrö Boğazlar
Sözleşmesi‟nin I. kısım 2. maddesine göre, barış zamanında, transit geçen ticaret
gemileri, gündüz ve gece, bayrak ve taşınan yük ne olursa olsun, Türk Boğazlarından
geçiş ve ulaşımda, tam serbest geçiş hakkına sahiptirler.
Sözleşmenin II. kısmı savaş gemilerini, bu gemilerin tonajlarını, niteliklerini
kapsamaktadır ve 8-22. maddeleri içermektedir. Bu kısımda, Boğazlardan geçişlerde
ve Karadeniz‟de bulunmaları açısından yabancı bayraklı gemilere önemli
kısıtlamalar bulunmaktadır. Bu kısıtlamalardan başlıca olanları;

12. maddede belirtildiği üzere savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi için 5
gün içerisinde bir ön bildirim yapmaları koşulu bulunmaktadır.

14. maddeye göre de savaş gemilerinin toplam tonajı 15.000 tonu geçemez
şeklindedir. 35
Sözleşmenin II. Kısım 20. Maddesi göz önüne alındığında, ortada bir savaş varsa ve
Türkiye bir savaşan konumda ise Türkiye ile savaş durumda olan ülkeni ticari
gemilerinin geçiş izni Türkiye‟nin iznine ve takdirine bağlıdır. 21. maddeye göre,
Türkiye kendisini savaş tehlikesi tehdidi altında hissederse yine gemilerin geçişleri
Türkiye‟nin izin ve takdirine bağlıdır. 36
28. maddeye göre, Montrö Boğazlar Sözleşmesi yirmi yıl yürürlükte kalacaktır ve bu
yirmi yıllık süresinin dolmasından sonra sözleşmenin taraflarından birisinin talebi
doğrultusunda sözleşme feshedilebilir ve yahut sözleşme yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren her beş yıllık dönemin sona ermesiyle, taraflardan her biri sözleşmenin bir ya
35
36
http://sam.baskent.edu.tr/belge/Montro_TR.pdf (Erişim Tarihi: 18.09.2019).
http://sam.baskent.edu.tr/belge/Montro_TR.pdf (Erişim Tarihi: 18.09.2019).
76
da birkaç hükmünün değiştirilmesini talep edebilir. Burada dikkat edilmesi gereken
önemli bir husus ise, sözleşmenin 1. maddesinde geçen geçiş ve ulaşım
özgürlüğünün süresinin sonsuz olarak belirlenmesidir (Montrö Boğazlar Sözleşmesi,
Madde 28/2). Yani, Türk Boğazları, Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟ne göre,
uluslararası geçiş ve ulaşıma kapatılamaz olduğudur (Sucuoğlu, 2014: 30 ).
77
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BÖLGESEL DENĠZ TAġIMACILIĞINA TÜRK BOĞAZLARI VE KIYIDAġ
DEVLETLER KAPSAMINDA KARADENĠZ HAVZASINA GENEL BAKIġ
4.1. Karadeniz’e Genel BakıĢ
Avrasya‟da bulunan ve en önemli iç denizi olarak kabul edilen Karadeniz,
Türkiye‟nin kuzeyinde ve Avrupa‟nın güneydoğu kısmında yer almaktadır.
Irmaklarla açısından oldukça zengin olan Karadeniz kapalı bir denizdir. Dışarı ile tek
bağlantısı İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinden Ege ve Akdeniz‟dir.
Türk Boğazları, Ege Denizi ve Akdeniz üzerinden birçok bölgeye ve Atlas
Okyanusu‟na kadar uzanmaktadır. Avrupa ve Asya kıtalarını birbirine Karadeniz,
açık ülkelere ulaşmak isteyen Karadeniz‟e kıyıdaş devletler için oldukça önemlidir.
Karadeniz Türk Boğazları vasıtasıyla Akdeniz‟e, Kerç Boğazı vasıtasıyla Azak
Denizi‟ne, Ren-Tuna Kanalı vasıtasıyla Kuzey Denizi‟ne, Main-Tuna vasıtasıyla
Baltık Denizi‟ne ve Don-Volga Kanalı vasıtasıyla Hazar Denizi‟ne bağlanmaktadır
(Koçer, 2007: 197). Karadeniz‟in önemi Don-Volga Kanalı ve Ren-Tuna Kanalı‟nın
açılması ile daha da artmıştır.
Harita 4.1: Karadeniz Haritası
Kaynakça: http://www.nowinothernews.org/blog/2016/10/31/nato-agrees-toestablish-regular-air-sea-patrols-on-the-black-sea (Erişim: 13.05.2019)
78
Karadeniz bölgesi Karadeniz‟e kıyıdaş ülkeler tarafından oluşturulmaktadır. Bu
ülkeler; Türkiye, Romanya, Rusya, Gürcistan, Ukrayna ve Bulgaristan‟dır. Bu
ülkelere ilaveten Makedonya, Beyaz Rusya, Arnavutluk, Azerbaycan, Moldova,
Karadağ, Yunanistan ve Sırbistan gibi ülkeler de Avrupa‟dan Hazar Denizi‟ne kadar
olan siyasi ve ekonomik gelişmeleri etkileyen ve etkilenebilen ülkelerdir ve tüm bu
ülkelerin bulunduğu coğrafyaya “Geniş Karadeniz Bölgesi” adı verilmektedir
(Koçer, 2009: 281).
4.2. Karadeniz’in Stratejik ve Jeopolitik Önemi
Karadeniz‟e kıyıdaş olan ülkelerden Rusya ve Türkiye hariç diğer ülkeler açık
denizlere ulaşabilmek için Türk Boğazlarını kullanmak durumundadırlar. Romanya,
Bulgaristan, Kazakistan, Türkmenistan, Moldova, Gürcistan ve Azerbaycan için
denize çıkışı olan tek geçiş yeridir. Beyaz Rusya, Polonya ve Moldova Dinyeper ve
Dinyester Irmakları ile Karadeniz‟e ulaşabilmekte, Almanya, Hollanda, Avusturya,
Macaristan, Slovakya, Hırvatistan ve Sırbistan ise Ren-Main-Tuna Irmaklarının
birleştirilmesi ile Karadeniz‟e ulaşabilmektedir (Karaman, 2006: 2).
Harita 4.2: Hazar Havzası‟ndaki Petrol ve Doğal Gaz Alanları
Kaynakça: https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=12911 (Erişim Tarihi:
27.10.2019)
79
Karadeniz‟in coğrafi konumunun özelliği Akdeniz, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta
Doğu gibi birçok komşu bölgeye büyük ölçüde ulaşmasıdır (Karaman, 2007: 2). En
önemli özelliği ise Hazar Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi‟nin jeopolitik konumlarının
yanı sıra zengin enerji kaynaklarına da sahip olmalarıdır. Doğal gaz ve petrol
rezervleri konusunda Orta Doğu‟ya alternatif olabilecek bölge konumundadır.
Karadeniz‟in stratejik öneminin uluslararası anlamda son yıllarda artmasının sebebi
Batı‟nın Geniş Karadeniz Bölgesi‟ndeki potansiyeli fark etmesidir. Soğuk Savaş
sonrası bölgede yeni jeopolitik ve stratejik dengeler oluşmaya başlamıştır. Bölgeye
olan ilginin artmasının sebepleri enerji politikaları, Soğuk Savaş‟ın sona ermesi ile
bölgede ortaya çıkan güç ve otoriter eksikliğinden dolayı bölge dışı devletlerin bu
bölgede hâkimiyet kurmak istemeleri, küreselleşen dünya ekonomisi ve ABD‟de
yaşanan 11 Eylül sonrası değişen güvenlik yöntemleridir.
Karadeniz, ABD‟nin Orta Doğu‟ya ve Orta Asya‟ya ulaşımı bakımından stratejik bir
konuma sahiptir. Bu sebeple „Doğu-Batı Enerji Koridoru‟ olan bu bölge “Karadeniz
Güvenlik Koridoru” olarak adlandırılmaktadır (Koçer, 2009: 280).
4.3. Karadeniz’in Bölgesel Deniz TaĢımacılığındaki Önemi
Belirli kanallar ve ırmaklar sayesinde dünyanın birçok noktasına bağlantısı olan
Karadeniz, coğrafi şartlar nedeni ile kapalı deniz olarak geçmesine rağmen bu
özelliği sebebi ile oldukça geniş bir hinterlanda sahiptir. Yer şekillerinin engebeli
olması, havada çoğunlukla sis ve yağmur bulutlarının bulunması nedeni ile
Karadeniz‟de denizyolu ulaşımı bölgedeki karayolu ve havayolu ulaşımından hem
maliyet olarak hem de yüksek taşıma kapasitesi olarak daha avantajlıdır. Sahip
olduğu taşıma kapasitesi ile Karadeniz‟e giriş ve çıkışı sağlayan suyolları arasında
Türk Boğazlarının önemi arttırmaktadır (Koca, 2010: 59).
Karadeniz‟e kıyıdaş ülkelerden Rusya hariç, denizyolu taşımacılığında diğer ülkelere
ulaşımı sadece Karadeniz üzerinden yapılmaktadır. Böylece Karadeniz bölgesel bir
deniz olmaktan çıkıp uluslararası deniz statüsünde değerlendirmek gerekmektedir.
Karadeniz‟de Türkiye açışımdan bulunan önemli limanlar; Zonguldak, Trabzon ve
Samsun limanlarıdır. Zonguldak ve Samsun‟daki limanlar demiryolu taşımacılığı ile
İç Anadolu‟ya doğru bağlantısı vardır (Koca, 2010: 73).
80
Karadeniz‟in bulunduğu bölge Avrasya, Kafkasya, Balkanlar gibi birbirinden farklı
ve geniş coğrafya sahiptir. Bu bölgeye Balkanlar ve Ukrayna üzerinden Avrupa,
Hazar ve Kafkasya üzerinden Orta Asya dâhil edildiğinde hem ticari açıdan hem de
ulaşım-ulaştırma açısından oldukça geniş bir coğrafyayı ve ülkeyi kapsamaktadır.
4.4. Karadeniz’e Kıyısı Olan Ülkeler
Karadeniz‟e kıyısı olan ülkeler Türkiye, Rusya, Gürcistan, Romanya, Bulgaristan ve
Ukrayna‟dır. Rusya ve Türkiye hariç diğer Karadeniz‟e kıyısı olan ülkelerin
denizyolu ulaşımı açısından tek çıkış kapısı Türk Boğazlarıdır. Bu sebeple
Karadeniz‟den yapılacak denizyolu taşımacılığında bu ülkeler için oldukça önem arz
etmektedirler.
4.4.1. Karadeniz’e Kıyısı Olan Ülkelerle Ticari ĠliĢkiler
Bu bölümde Karadeniz‟e kıyısı olan Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Bulgaristan ve
Romanya‟nın Türkiye ile olan ticari ilişkilerine değinilmiştir.
4.4.1.1. Türkiye - Rusya
Karadeniz ticaretinde Türkiye ile Rusya arasında arasındaki ticari ilişkiler ekonomide
önemli bir yer tutmaktadır. İki ülkenin de zaman zaman yaşadığı ekonomik durumlar
ticari ilişkiler oranını aşağıya çekse de genel olarak ticari ilişkiler normal bir seyirde
ilerlemektedir (Aslan, 2013: 61).
İki ülke arasında yapılan denizyolu taşımacılığı temel ihtiyaçlara dayanmaktadır.
Türkiye Rusya‟ya temel tüketim ve gıda mallarının ihracatını gerçekleştirirken,
Rusya‟dan enerji ithalatı gerçekleştirmektedir. Bahsi geçen bu ticaret çoğunlukla
denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilmektedir.
Rusya, Orta Doğu‟nun ekonomisinde gerçekleşen istikrarsızlıklardan dolayı artan
enerji kaynaklarının fiyatından faydalanarak bu durumu lehine çevirmiştir. Bu
sebeple enerji kaynaklarının ihracatını gerçekleştirmek ve bu ticaretinin devamını
sağlayabilmek adına denizyolu ve boruyolu taşımacılığına önem vermektedir.
Türkiye ile ticarette kullanılan, Rusya‟nın Karadeniz kıyısında sahip olduğu önemli
ticaret limanları ise, Sochi, Tuapse, Gelencik, Novorossiysk limanlarıdır.
81
Tablo 4.1: Son 5 Yıllık Rusya Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)
Yıllar
DıĢ Ticaret (Milyon Ton)
2014
34.793.884
2015
39.583.611
2016
41.716.993
2017
46.461.060
2018
46.415.650
Kaynakça: Denizcilik Sektör Raporları 2014-2018
2018 yılında Rusya ile denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilen ihracat 2.775.210
milyon ton, ithalat ise 43.640.380 milyon ton olup toplam dış ticaret hacmi
46.415.650 milyon tondur.
4.4.1.2. Türkiye – Ukrayna
Ukrayna, stratejik konumu ve ekonomisi ile dünya ticaretinde önemli bir yer
tutmaktadır. Rusya‟nın Avrupa‟ya ihraç ettiği doğal gazın %40‟ının Ukrayna
üzerinden geçtiği göz önüne alınarak coğrafi konum olarak enerji kaynakları
açısından önemi büyüktür (Aslan, 2013: 74).
Türkiye‟ye gerçekleştirdiği ihracatın büyük bir bölümünü demir-çelik gibi sanayi
ham
maddeleri
ve
madenler
oluşturmaktadır.
Türkiye‟nin
Ukrayna‟ya
gerçekleştirdiği ihracatta ise hafif sanayi, gıda sanayi, elektrik makineleri ve
teçhizatlar oluşturmaktadır. Karadeniz‟e kıyıdaş olan Ukrayna, Türkiye ile
ticaretinde iyi durumda fakat potansiyel anlamda yetersiz görülmektedir ( Özdal ve
Demydova, 2011). Ticareti yapılan ürünlerin cinsleri ve iki ülkenin birbirine olan
konumlarına göre denizyolu taşımacılığı iki ülke içinde en ekonomik taşıma yolu
olduğu görülmektedir. Ukrayna‟nın Karadeniz‟de sahip olduğu ve ticaretimizin en
çok gerçekleştiği liman Odesa Limanı‟dır.
82
Tablo 4.2: Son 5 Yıllık Ukrayna Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)
Yıllar
DıĢ Ticaret (Milyon Ton)
2014
19.549.999
2015
17.048.209
2016
12.526.308
2017
14.380.540
2018
11.740.560
Kaynakça: Denizcilik Sektör Raporları 2014-2018
4.4.1.3. Türkiye – Gürcistan
Türkiye ve Gürcistan arasındaki ekonomik ilişki 1988 yılında Sarp Sınır Kapısı‟nın
açılması ile birlikte olarak başlamıştır. Bavul ticareti ile başlayan iki ülke arasındaki
ekonomik ilişki, 1991 yılında ilk kez resmi olarak Türkiye‟den Gürcistan‟a elektrik
enerjisi verilmesiyle başlanmıştır. Genellikle iki ülke arasındaki ticari ilişki siyasi
ilişki ile paralel olarak ilerlemektedir.
Denizyolu taşımacılığında Karadeniz‟in doğu kıyılarında bulunan Poti ve Batum
limanları uluslararası ticarette önemli bir yer tutmaktadırlar. Karadeniz‟e kıyıdaş bir
ülke olan Gürcistan‟ın özellikle önemli limanı coğrafi konumu ve başkent Tiflis‟le
aralarındaki demiryolu bağlantısı sebebi ile Poti Limanı‟dır. 37 Bu özelliği ile Poti
Limanı Orta Asya‟yı ve Kafkasları Karadeniz üzerinden Avrupa‟ya bağladığından
önemli bir ticari bölge olarak geçmektedir. Poti ve Batum Limanları günümüzde
Gürcistan,
Azerbaycan
ve
Ermenistan‟ın
Avrupa‟ya
açılan
denizyolu
taşımacılığındaki en önemli geçiş yolu olma özelliğini taşımaktadır.
Gürcistan‟a gerçekleştirilen ihracatın önemli bölümünü, demir-çelik-plastik borular,
temizlik malzemeleri, tıbbi ilaçlar ve demir inşaat malzemeleri, Gürcistan‟dan
gerçekleştirilen ithalatın önemli bölümünü kimyasal gübreler ve demir - çelik sanayi
karşılamaktadır. Türkiye ve Gürcistan arasındaki deniz ticareti diğer taşıma türlerine
37
https://www.utikad.org.tr/Detay/Sektor-Haberleri/8812/kafkaslara-acilan-kapi:poti- (Erişim Tarihi:
20.10.2019).
83
nazaran daha azdır. İki ülke arasında gerçekleşen deniz ticaretinin yanı sıra,
Gürcistan‟ın diğer ülkelerle de denizyolu taşımacılığı ile ulaşmasının Karadeniz
üzerinden gerçekleşecek tek yer Türk Boğazlarıdır.
Tablo 4.3: Son 5 Yıllık Gürcistan Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)
Yıllar
DıĢ Ticaret (Milyon Ton)
2014
2.300.752
2015
1.758.789
2016
1.415.914
2017
1.554.935
2018
2.105.856
Kaynakça: Denizcilik Sektör Raporları 2014-2018
4.4.1.4. Türkiye – Bulgaristan
Karşılıklı köklü tarihi ilişkilere dayanan bir geçmişleri bulunan Türkiye ve
Bulgaristan‟ın arasındaki ekonomik ilişki gün geçtikçe artmaktadır. Bulgaristan‟ın
AB üyesi olması da Türkiye açısından olumlu karşılanmaktadır. Bölgesel ekonomik
ve ticari ilişkilerde beraber yer alan iki ülke, komşu ve müttefik durumdadır.
Bulgaristan‟ın dış ticaretinde Türkiye‟nin payı %8‟dir. Bu sebeple sahip olduğu en
önemli beş ticaret ortaklarından biri Türkiye‟dir. Genel olarak Türkiye‟ye ihraç ettiği
ürünler petrol ve mineralli yağlar, bakırlar, hurdalar, tel kablolar, otomotiv yedek
parçaları, demir-çelik ürünleri ve plastik eşyalardır. Türkiye‟den ithal adlığı ürünler
ise yine petrol ve mineralli yağlar, kolza ve Ayçiçek tohumları, motorlu araçlar,
elektrik enerjisi ve bakırdan ve kauçuktan yapılan kablolardır (Aslan, 2013: 55).
Bulgaristan, Burgaz ve Varna kentlerinde Karadeniz‟de bulunan önemli limanlara
sahiptir. Hatta Burgaz‟ı Gürcistan‟da bulunan Poti Limanı‟na bağlayan bir Ro-Ro
hattı bulunmaktadır. Aynı zamanda on ülkeyi kat eden ve genellikle yük taşımacılığı
için kullanılan Tuna Nehri üzerinde de önemli olan Rusçuk Limanı mevcuttur.
Bulgaristan ve Türkiye‟nin coğrafi konumu göz önüne alındığında, Doğu Karadeniz
tarafından gelen yüklerin karayolu ve demiryolu taşımacılığına nazaran denizyolu
84
taşımacılığının kullanılması daha uydundur. Dağların Karadeniz‟in kıyısına paralel
olarak uzanması karayolu ve demiryolu taşımacılıklarının yapılmasını hem
zorlaştırmaktadır hem de ilk yatırım ve taşıma maliyetleri yüksektir.
Tablo 4.4: Son 5 Yıllık Bulgaristan Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)
Yıllar
DıĢ Ticaret (Milyon Ton)
2014
4.003.474
2015
3.920.815
2016
3.799.483
2017
5.128.092
2018
3.943.023
Kaynakça: Denizcilik Sektör Raporları 2014-2018
4.4.1.5. Türkiye – Romanya
Türkiye ve Romanya Balkanlarda birbirlerinin en büyük ticaret ortaklarıdır. 38 Bu
sebeple ticari anlamda birbirileri işe oldukça yakın ilişkidedirler. Ekonomik
ilişkimizin en önemli nedeni Romanya‟da fazlaca bulunan Türk iş adamlarının
varlığıdır.
Romanya‟ya ihraç ettiğimiz ürünler, otomotiv yedek parçaları, taşıt araçları, demir
çelik ürünleri, tarım ürünleri, makine sanayi ürünleridir.
Romanya‟dan ithal
ettiğimiz ürünler ise demir-çelik hurdası, demir-çelik mamulleri, işlenmiş petrol
ürünleri, taşıt araçları, telefon cihazları, otomotiv yedek parça, ayçiçeği tohumu,
kimyasal gübredir. 39
Romanya‟nın Karadeniz kıyısında sahip olduğu en önemli liman Köstence
Limanı‟dır. Dünyanın birçok yerin yük gelen bu liman uluslararası denizyolu
taşımacılığında büyük bir
yer tutmaktadır. AB üyesi olmasından dolayı
Karadeniz‟deki Avrupa‟ya açılan kapılardan birisidir. Türkiye ile yaptığı denizyolu
taşımaları yıllara göre azalıp artalan bir faaliyet içerisindedir.
38
39
http://www.mfa.gov.tr/turkiye---romanya-siyasi-iliskileri-.tr.mfa (Erişim Tarihi: 20.10.2019).
http://www.mfa.gov.tr/turkiye---romanya-siyasi-iliskileri-.tr.mfa (Erişim Tarihi: 20.10.2019).
85
Tablo 4.5: Son 5 Yıllık Romanya Denizyolu Taşımacılığı İle Yapılan Dış Ticaret
(Milyon Ton)
Yıllar
DıĢ Ticaret (Milyon Ton)
2014
6.128.813
2015
6.133.435
2016
5.511.728
2017
6.313.219
2018
4.950.168
Kaynakça: Denizcilik Sektör Raporları 2014-2018
4.5. Karadeniz Ekonomik ĠĢbirliği (KEĠ)
Türkiye‟nin dış politikasında öncelikli sıralarda olan Kafkasya ve Balkanlar arasında
bir köprü vazifesi gören Karadeniz Bölgesi geçmişten günümüze kadar Karadeniz‟e
kıyıdaş ülkeler için sürekli olarak önemi yükselmektedir. Kıyıdaş olduğumuz
Karadeniz Bölgesi‟ne gösterilen uluslararası ilgi günümüzde de sürekli olarak
artmaktadır. Bu sebeplerle Karadeniz‟in güvenliğini korumak, kıyıdaş ülkelerle olan
ekonomik, ticari ve teknolojik ilişkileri birbirlerinin coğrafi konumlarından
yararlanılarak geliştirmek, bölgenin barış ve devamlılığını sağlamak amacıyla 25
Haziran 1992 yılında İstanbul Zirvesi ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
kurulmuştur.40 Türkiye örgütün kurucu ülke sıfatıyla üye olup diğer kurucu ülkeler:
Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Rusya Federasyonu, Ukrayna,
Bulgaristan, Romanya‟dır. Örgüte sonradan katılan ülkeler, Arnavutluk, Yunanistan
ve Sırbistan‟dır. KEİ, özellikle enerji alanında önemli kaynaklara sahip ülkeleri ile
tüketici ülkelerini bir arada toplamaktadır.
KEİ, Karadeniz‟e kıyısı olan ülkelerle ile birlikte Balkanları ve Kafkasya‟yı içeren
20 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamakta ve yılda 300 milyar doların
üzerinde dış ticaret kapasitesine sahip olmaktadır (Pamir, 2007: 250). Fakat örgüt
üyelerinin ekonomik gelişmişlik seviyeleri birbirinden farklıdır. Hazar havzasındaki
200 milyar varil düzeyinde petrol kaynağının yanı sıra dünya doğal gaz rezervinin de
40
http://www.bsec-organization.org/ (Erişim Tarihi: 22.10.2019).
86
%27‟si bu bölgede bulunmaktadır. KEİ‟nin jeostratejik önemi, hem kapsadığı coğrafi
alanda önemli miktarda petrol ve doğal gaz yataklarına sahip olmasından hem de
Batı dünyasına yönelik enerji nakil yollarının topraklarının üzerinden geçmesinden
kaynaklanmaktadır. 41
KEİ‟nin temel faktörlerinden birisi de yapısının dış dünyaya olan açıklığıdır. ABD,
Almanya, Avusturya, Fransa, İtalya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya,
Hırvatistan, Beyaz Rusya, Tunus, Mısır, Macaristan ve İsrail örgütte gözlemci
ülkeler; AB Komisyonu, Uluslararası Karadeniz Kulübü, Enerji Şartı Sekretaryası
Karadeniz'in
kuruluşlarıdır.
Kirlenmeye
42
Karşı
Korunması
Komisyonu
(http://www.bsec-organization.org/partners
örgütte
gözlemci
Erişim
Tarihi:
20.10.2019)
4.5.1. KEĠ’nin Hedef ve Amaçları
KEİ‟nin ana hedefi bölgesel olarak stratejiler geliştirmektir. Bölgenin karşılaştırmalı
üstünlüklerinin belirlenmesi, yatırım yapmak için başlıca öncelikli sektörlerin
belirlenmesi, yapılan iş birliklerinin ve maliyetlerin faydalarını sağlamak,
uluslararası boyutta bölgenin ekonomik durumunu belirlemek gibi faktörler yer
almaktadır.
İşbirliği alanları arasında tarım, bankacılık ve finans, kültür, suçla mücadele,
gümrük, eğitim, acil yardım, enerji, çevresel koruma, istatiksel veri değişimi,
ekonomi bilgisi, bilim teknolojisi, KOBİ‟ler, sağlık ve eczacılık, bilgi ve iletişim
teknolojisi, turizm, ticaret, taşıma, ekonomik kalkınma bulunmaktadır. Bu işbirlikleri
ile KEİ, Karadeniz havzasını barış ve refah içerisinde tutmak ve bunun devamlılığını
sağlamak, ülkelerin birbirilerine olan coğrafi yakınlık sayesinde birbirlerinin
potansiyellerden ve ekonomilerinden yararlanmak temel amaçları arasındadır.
4.5.2. Bölge Ülkelerinin KEĠ’ne KarĢı Tutumu
1990‟lı yıllarda Karadeniz „deki ülkelerin ekonomik anlamda bir birliktelik yapması
söz konusu değildir. Bunun en önemli sebebi yakın zamanda yaşanmış olan siyasi
41
http://www.mfa.gov.tr/karadeniz-ekonomik-isbirlici-_kei_---orgutunun-dunu_-bugunu-vegelececi.tr.mfa (Erişim Tarihi: 22.10.2019).
42
http://www.bsec-organization.org/partners (Erişim Tarihi: 22.10.2019)
87
olaylar olarak görülmektedir. Çünkü Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında sınır
kapalı, Moldova ve Gürcistan ayrılıkçılarla mücadele etmekte ve Azerbaycan ile
Ermenistan savaş içerisindeydi (Oktay, 2006: 160).
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya‟nın Karadeniz‟deki etkinliği azalmıştır. Bu
sebeple bölgede oluşturulacak bir ekonomik işbirliği sayesinde Rusya açısından
kendi gücünü ve etkisini tekrardan yakalamak için iyi bir fırsattı. Her ne kadar
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya‟nın etkinliği azalsa da Karadeniz‟deki
değişen dengeler Rusya‟yı iş birliğine uygun bir konuma getirmiştir (Karaganov,
1996: 18-19).
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlığını ilan eden diğer ülkeler içinse
ekonomik ve siyasal anlamda oluşturulan bölgesel bir işbirliğine ya da uluslararası
bir oluşuma katılmak oldukça önemliydi. Oluşturulan birliklere üye olarak hem diğer
ülkelere bağımsızlıklarını kabul ettirecekler hem de kendi geleceklerini garanti altına
alma gibi ir fırsat elde edeceklerdi.
Yunanistan ilk başta KEİ‟ne üye olmaktan rahatsız olan bir politika öne sürmüştür.
Daha sonradan siyasal sebepler için KEİ‟ne üye olmuştur. Hem AB üyesi olması
hem de KEİ üyesi olması Yunanistan‟ın bölgedeki stratejik önemine değer katmış ve
iki işbirliği arasında gerçekleşen ticarette köprü görevi görmüştür.
Romanya ve Bulgaristan NATO ve AB „ne üye olmak için stratejiler geliştirmekte,
uluslararası ilişkilerde bir ilişki ağı yaratmaya çalışmaktaydılar. KEİ‟ne üye olmaları
bu hedeflere ulaşmada bir basamak olarak görülmektedir. Öte yandan Ermenistan,
Gürcistan, Azerbaycan ve Moldova gibi ülkeler ise küçük yapıda olduklarından,
diğer ülkelerin baskılarından kurtulmak ve AB‟ne katılmak ümidi ile KEİ‟ne
katılmayı olumlu bakmaktadırlar. Ermenistan Karadeniz‟e kıyısı olmayan bir ülke
olmasına karşın birliğe katılmak istemesinin sebebi diğer ülkelerle yaptığı ticaretin
sekteye uğramamasından kaynaklanmaktadır. Çünkü Ermenistan‟ın Türkiye ve
Azerbaycan ile arası bozuk olduğundan, ticaret için ulaşım yollarını kullanamıyordu.
Ermenistan birliğe üye olarak katılmak istemesinin amacı bu sorunu ortadan
kaldırmaktır. Arnavutluk ise Hazar Denizi‟ndeki doğal gazı Adriyatik Denizi‟ne
ulaştırmak için Ankara tarafından KEİ üyeliğine davet edilmiştir (Valinakis, 1999:
23).
88
Bir görüşe göre KEİ, bölgede bulunan ülkelerin ortak çıkarları için ve ya bölgeye
aidiyet hissettikleri için değil, komşu ülkelerinin katılacakları birliklerde saf dışı
kalmak istemediklerinden dolayı ortaya çıkmıştır (King, 2001: 59).
4.5.3. KEĠ Ülkelerinin Türkiye Ġle Denizyolu TaĢımacılığı
Son 5 yılın verilerini dikkate aldığımızda KEİ ülkeleri ile yapılan denizyolu ticareti,
Türkiye ekonomisi önemli yer tutmaktadır. Karadeniz‟in öncelikle Akdeniz‟e ve
daha sonra diğer açık denizlere ve okyanuslara çıkış kapısı olarak görülen Türk
Boğazları sebebi nedeniyle yapılan ithalat-ihracatın yanı sıra transit yüklemeler de
önemli bir yer tutmaktadır.

2014 yılında Türkiye‟nin denizyolu dış ticareti toplam 283.316.220 ton, KEİ
ülkeleri ile gerçekleşen 82.016.470 ton,

2015 yılında toplam denizyolu dış ticareti 300.478.930 ton, KEİ ülkeleri ile
gerçekleşen 83.163.631 ton,

2016 yılında denizyolu dış ticareti toplam 309.937.639 ton, KEİ ülkeleri ile
gerçekleşen 79.133.289 ton,

2017 yılında denizyolu dış ticareti toplam 347.348.092 ton, KEİ ülkeleri ile
gerçekleşen 91.347.596 ton,

2018 yılında denizyolu dış ticareti toplam 328.969.455 ton, KEİ ülkeleri ile
gerçekleşen 87.976.046 tondur.
Moldova, Yunanistan, Azerbaycan, Ermenistan, Sırbistan ve Arnavutluk Karadeniz‟e
kıyıları olmadığı KEİ üyesi ülkelerdir hatta Sırbistan, Ermenistan ve Moldova‟nın
denize hiç kıyıları yoktur.43
43
http://www.mfa.gov.tr/karadeniz-ekonomik-isbirligi-orgutu-_kei_.tr.mfa (Erişim Tarihi:
23.10.2019).
89
Tablo 4.6: KEİ Ülkelerinin Son 5 Yılda Türkiye İle Yaptığı Denizyolu Dış Ticareti
(Milyon Ton)
KEĠ
2014
2015
2016
2017
2018
Ülkeleri
Rusya
34.793.884 39.583.611 41.716.993 46.461.060 46.415.650
Yunanistan
14.751.979 14.264.664 13.764.533 16.971.903 18.341.922
Ukrayna
19.549.999 17.048.209 12.526.308 14.380.540 11.740.560
Romanya
6.128.813
6.133.435
5.511.728
6.313.219
4.950.168
Bulgaristan
4.003.474
3.920.815
3.799.483
5.128.092
3.943.023
Gürcistan
2.300.752
1.758.789
1.415.914
1.554.935
2.105.856
Arnavutluk
322.739
397.837
303.200
287.270
261.319
Moldova
155.447
51.109
76.301
179.659
199.572
Azerbaycan
36.033
5.162
18.829
70.918
17.976
Sırbistan
13.350
0
0
0
0
TOPLAM
82.016.470 83.163.631 79.133.289 91.347.596 87.976.046
Kaynakça: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü, Deniz
Ticaret Odası, Denizcilik Sektör Raporu, 2014-2018
Yapılan denizyolu dış ticaretlerinde KEİ ülkeleri ile yapılan dış ticaretinin yer
edindiği oranlar Tablo 4.8‟de gösterilmiştir:
90
Tablo 4.7: KEİ Ülkeleri İle Yapılan Denizyolu Ticaretinin Toplam Denizyolu
Ticareti İçerisindeki Oranı
Yıllar
Toplam Denizyolu
KEİ Ülkeleriyle Yapılan
Dış Ticareti
Denizyolu Dış Ticareti
2014
283.316.220
82.016.470
%28.9
2015
300.478.930
83.163.631
%27,67
2016
309.937.639
79.133.289
%25,53
2017
347.348.092
91.347.596
%26,29
2018
328.969.455
87.976.046
%26,74
ORAN
Kaynakça: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü, Deniz
Ticaret Odası, Denizcilik Sektör Raporu, 2014-2018
Tablo 4.7‟deki veriler doğrultusunda KEİ ülkeleri ile yapılan denizyolu ticareti,
toplam denizyolu dış ticaretindeki yeri ortalama %25‟dir. Gösterilen veriler transit
yüklemelerin dışındaki toplam ithalat-ihracat verileridir. Karadeniz, Karadeniz‟e
kıyıdaş ülkelerin Rusya ve Türkiye hariç tek çıkış kapısı olduğundan dolayı transit
ticarette44 de önemli bir edinmektedir.
4.6. Türkiye’nin Karadeniz Politikası
Uluslararasında Karadeniz‟in artan önemi bölgesel güç olan Türkiye için de oldukça
önemlidir. Sovyetler Birliği‟nin dağılmasının ardından Karadeniz‟deki bölgesel güç
olmak ve ortaya çıkan yeni fırsatlar üzerinde etkin olmak isteyen ve bu durumun
istikrarını devam ettirmek amacı olan Türkiye, Karadeniz‟de çok etkin olabilen ve
bölgedeki gelişmeleri yönlendirebilen bir ülkedir. Güvenlik, çevre, ekonomi ve
ticaret alanlarında işbirliği fikirlerini bölgedeki ülkelere önermiş ve bu amaçlarla
kurulan kuruluşlara öncülük etmiştir. KEİ bu amaçlarla atılan ilk adım olmuştur. KEİ
ile birlikte Karadeniz kıyıları ilk kez savaş veya gayriresmi ticaret ilişkiler vasıtasıyla
değil, siyasi liderlerin denizi merkez alan, güvenli ve işbirliği içinde olan bir bölge
oluşturmak için bir araya getirilmiştir (Özbay, 2011: 61-62).
44
Transit Ticaret: Yurt dışında yerleşik bir firmadan (serbest bölge + antrepo) satın alınan malın bir
ülke üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya başka bir yurt dışında yerleşik bir firmaya
(serbest bölge + antrepo) satılmasıdır.
91
BLACKSEAFOR ve Karadeniz Uyum Harekâtı da Türkiye‟nin gerçekleştirdiği
girişimlerdir. Bu girişimlerin yapılma amacı ise Karadeniz‟de oluşabilecek güvenlik
sorunundan kaynaklanmaktadır.
Kamer Kasım‟a (2008) göre, Türkiye‟nin bu çabaları ve girişimleri sonucu
Karadeniz güvenli bir barış denizi konumuna ulaşmıştır. Karadeniz‟de gün geçtikçe
etkisi artan Türkiye, KEİ‟nin daha fonksiyonel hale gelip üye ülkeler arasındaki
ticaretin geliştirilmesinde büyük paya sahiptir. Türkiye‟nin de kurulmasına katkı
sağladığı KEİ‟nin düzenini bozmamak koşulu ile bazı ülkeler ile daha yakınlaşarak
menfaatlerini korumaya çalışması kaçınılmaz bir sonuç olduğunu vurgulamaktadır
(Kasım, 2008: 150).
Türkiye‟nin Karadeniz‟deki genel stratejisi ise Rusya ile birlikte Hazar Havzasından
çıkan enerji kaynaklarının bölgesel ve bölge dışı devletlere ulaşımında söz sahibi
olan bir geçiş ülkesi olmaya çalışmaktır. 45
Karadeniz‟de yapılan ve yapılması planlanan limanların da Karadeniz‟de gerçekleşen
deniz ticaretine olumlu yön vereceği yadsınamaz bir gerçektir. Ayrıca 2011 yılında
dönemin başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ve basına
„Çılgın Proje‟ olarak yer edinen „Kanal İstanbul Projesi‟ ise Karadeniz‟deki
etkinliğimizi arttırmak ve denizyolu geçişlerinde tam söz hakkı sahibi olmak için
atılan bir adımdır.
4.7. Bölge DıĢı Ülkelerin Karadeniz Politikası
4.7.1. ABD’nin Karadeniz Politikası
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ekonomik anlamda Avrasya bölgesinde
yoğunlaşan ABD, 11 Eylül 2001‟de yaşadığı terörist saldırıdan sonrasında ise askeri
olarak da bu bölgeye yerleşme ihtiyacı ve isteği duymuştur. ABD, saldırının
yaşanmasından sonra Afganistan‟a giriş ve operasyonların düzenlenmesi nedeniyle
Kafkasya ve Orta Asya‟da askeri üs kurmuştur (Karaman, 2009: 30).
ABD için Karadeniz‟in önemi hem ekonomik hem siyasi hem de askeri önem
taşımaktadır. Bunlardan başlıca önemli olanları:
45
https://ozhanozturk.com/2017/12/07/avrupa-birligi-karadeniz-politikasi/
30.10.2019).
(Erişim
Tarihi:
92

Hazar-Kafkasya-Orta Asya
bölgelerindeki enerji kaynaklarının geçiş
güzergâhlarından birinin Karadeniz olmasıdır. Bölge dışında bulunan
ülkelerde bu enerji kaynakları üzerinde etkin olabileceği gibi bölgedeki
ülkelerde etkin olmaya olabileceğidir. Karadeniz zaten „Doğu-Batı ve KuzeyGüney Enerji Koridoru‟ üzerinde yer almaktadır. Bu sebeple ABD, Orta
Doğu‟daki enerji kaynaklarının rezervlerine alternatif olan Karadeniz
bölgesinin enerji kaynakları üzerinde etkin olmak istemesi,

ABD‟nin Rusya‟yı Karadeniz aracılığı ile baskı altında ve kontrol etmek
istemesi,

Bölgede bulunan küçük yapılı ülkelerin (Moldova, Ukrayna, Gürcistan gibi)
Rusya‟ya karşı seslerini çıkarmasında etkin olmasının istemesi,

11 Eylül saldırılarından sonra ABD‟nin Afganistan ile arasında olan terörle
mücadele kapsamında ve Büyük Orta Doğu Projesi‟nin gerçekleştirilmesi için
Karadeniz‟in stratejik bir yerde olmasıdır.
ABD‟nin önünde duran en önemli ve büyük engellerden bir tanesi de Montrö
Boğazlar Sözleşmesi‟dir. Çünkü sözleşmenin II. kısım 18. maddesine göre bölge
dışındaki ülkelerin Karadeniz‟de bulundurulabilecek savaş gemilerinin toplamı
45.000 tonajdır ve bu gemilerin Karadeniz‟de bulunma süresi 21 gün süre ile
sınırlandırılmıştır.
46
Bu durumdan memnun olmayan ABD çeşitli sebeplerle
Montrö‟yü birçok kez ihlal etme girişiminde bulundurmuşlardır. Montrö‟nün ihlal
edilmesi demek Türkiye‟nin sahip olduğu egemenlik haklarının ihlal edilmesi
anlamına gelmektedir. Bu nedenle hangi devlet olursa olsun Türk Boğazlarından
geçiş şeklinin ve Karadeniz‟de bulunma usulünün kesinlikle Montrö Boğazlar
Sözleşmesi‟ne uygun şekilde yerine getirilmesidir. Ortaya çıkabilecek herhangi bir
olumsuzlukta sadece Türkiye‟nin değil Karadeniz‟e kıyısı olan tüm devletlerin
etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır.
4.7.2. AB’nin Karadeniz Politikası
AB, Adriyatik ve Baltık Denizi‟nde geliştirdiği ilişkileri Karadeniz‟de de geliştirmek
için geç kalmıştı çünkü AB‟nin sınırları daha Karadeniz‟e ulaşmamıştı. 2003‟de
Romanya ve Bulgaristan‟ın birliğe üye olması sınırları Karadeniz‟e ulaşmıştır.
46
http://sam.baskent.edu.tr/belge/Montro_TR.pdf (Erişim Tarihi: 02.11.2019).
93
Romanya ve Bulgaristan‟ın üye olması aracılığıyla Karadeniz‟e uzanan AB için
öncelikle güvenlik daha sonra da enerji önemli yer tutmaktadır. AB‟nin Karadeniz
için üç temel politikası mevcuttur: Güney-Doğu Avrupa ve Türkiye‟ye yönelik
genişleme süreci, Rusya ile stratejik ortaklık ve bölgede bulunan Ukrayna, Moldova,
Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile Avrupa Komşuluk Politikası 47 kapsamında
içerisinde ikili yardım ve ticaret antlaşmalarıdır (Karaman, 2009: 46).
AB‟nin Karadeniz‟e önem vermesinin en belirgin sebebi, enerjide gün geçtikçe dışa
olan bağımlılığın artması ve enerji güzergâhının bu bölgede olmasıdır. AB‟nin
Karadeniz ile ilgilenmesinin güvenlik açısından önemi ise sınırlarının Karadeniz‟e
dayanması sonucu petrol tankerlerinin taşınması konusudur. Bu sebeplerle uzun
vadede enerji ve kendi güvenliğini sağlamak ve bölgeyi kendine bağımlı hale
getirmek amacıyla bölgeye yönelik iki proje ile ilgilenmiştir. Bunlar; TRACEA 48
(Transporttation Corridor Europe Caucasus Asia) ve INOGATE49 (Interstate Oil and
Gas Transport to Europe)‟dir.
Bu sebepler AB, KEİ üyesi ülkeler ile birlikte bir etkileşim içerisindedir. KEİ‟ne en
çok gözlemci olarak katılan birliktir ve bölgedeki çıkarlarını korumak için çaba
göstermektedir.
47
Avrupa Komşuluk Politikası; AB ile komşu ülkeleri arasındaki refahı, istikrarı, güvenliği
güçlendirmek için 2004 yılında başlatılan politikadır.
48
TRACECA; Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya'da uluslararası ulaşımı geliştirmeyi, siyasi ve
ekonomik ilerlemeyi amaçlayan, uluslararası bir programdır.
49
INOGATE; Avrupa Birliği, Karadeniz ve Hazar Denizi‟nin kıyıdaş ve komşu ülkeleri arasında
uluslararası bir enerji işbirliği programıdır.
94
BEġĠNCĠ BÖLÜM
KANAL ĠSTANBUL PROJESĠ
5.1. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Tarihçesi
Karadeniz ve Akdeniz‟i Marmara Denizi vasıtasıyla birbirine yapay bir kanal ile
bağlama fikri 15. yüzyıldan günümüze kadar birçok kez gündeme gelmiştir
(Sucuoğlu, 2014: 36).
Kanal İstanbul Projesi‟nin 1500‟lü yıllarda Osmanlı Dönemi‟nde ilk ortaya atılması
Kanuni Sultan Süleyman Dönemi‟ndedir. Bu dönemde Sakarya Nehri ve Sapanca
Gölü‟nü İzmit Körfezi vasıtasıyla Karadeniz ve Marmara‟ya bağlamak amacıyla
kanal yapılma fikri ortaya çıkmıştır. Bu fikrin ortaya çıkmasında temel sebep,
Osmanlı‟nın sahip olduğu donanmalardaki direk kerestelerinin Eflak ve Boğdan‟dan,
gemi ve güverte kerestelerinin ise Eskişehir, Bolu ve İzmit‟ten getirtilmesiydi.
Kereste ve odunun yüksek fiyatları ulaşımın ve elde edilmesinin zor olmasından
kaynaklanmaktaydı. Sözü geçen kanalın ulaşımı kısaltarak fiyatları düşürmesindeki
etkisi göz önüne alınarak ortaya atılmıştır. Kanalın yapımı için dönemin
mimarlarından Mimar Sinan görevlendirilmiş fakat Osmanlı‟nın içinde bulunduğu
savaşlar ve isyanlar nedeniyle kanalın çalışmaları yarıda kalmıştır. 50
Kanuni‟den sonra gelen padişahlar da kanalın yapılması için girişimlerde
bulunmuşlardır. 1591 yılında III. Murat döneminin Vezir-i Azamı olan Koca Sinan
Paşa kanal için çalışmalar ve keşifler başlamış ancak kendisine olan muhalif kişilerin
kanala karşı çıkmaları sonucu çalışmalardan sonuç alınamamıştır. 1654 yılında
Sultan IV. Mehmet kanalın hayata geçirilmesi için bölgeye mühendis göndermiştir.
Kanalın geçeceği yerlerde bulunan çiftliklerin zarar görmesinden endişe eden IV.
Mehmet kanal yapılması fikrinden vazgeçmiştir. 1740 yılında I. Mahmud kanalın
yapılması amacı ile girişimlerde bulundu fakat halkın projeye karşı çıkmasından
dolayı rafa kaldırılmıştır. 1759 yılında Sultan III. Mustafa döneminde kanal için
kazılara başlanmış fakat yapılan kazılardan su çıkması ve kış mevsimi şartlarının ağır
basması sonucu kanalın yapılması durdurulmuştur. 1813‟de Sultan II. Mahmud
50
https://www.yenisafak.com/yenisafakpazar/kanalin-ustesinden-7-padisah-gelemedi-316842 (Erişim
Tarihi: 05.11.2019).
95
döneminde Bursa ve İzmit Valisi olan Hacı Ahmed Aziz Paşa tarafından kanal ile
ilgili proje tekrar gündeme getirilmiş fakat paşanın ani ölümü ile hayata
geçirilememiştir. 1845 ve 1857 yıllarında Sultan Abdülmecid döneminde, 1863
yılında Sultan Abdülmecit döneminde kanal ile ilgili çalışmalar yapılmış fakat Eflak
ve
Boğdan‟da
ortaya
çıkan
isyanlar
sebebiyle
proje
bir
türlü
gerçekleştirilememiştir.51
ġekil 5.1: Osmanlı Devleti‟nde Kanal İstanbul
Kaynakça:https://www.ahaber.com.tr/yasam/2019/12/16/roma-bizans-ve-7-osmanlipadisahi-yapmak-istedi-bin-yillik-proje-basliyor (Erişim Tarihi:18.11.2019)
Cumhuriyet döneminde ise kanal fikri ilk kez, 1990 yılında Ağustos ayında
TÜBİTAK tarafından yayımlanan Bilim ve Teknik Dergisi‟nde,
48-49 sayfaları
arasında geçmiştir. Makalenin yazarı dönemin Enerji Bakanlığı Müşaviri Yüksel
Önem tarafından yazılmıştır. 1994 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit
tarafından gündeme getirilen kanal fikri, 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep
Tayyip Erdoğan tarafından da İstanbul Boğazı‟na alternatif suyolu oluşturmak amacı
ile „Çılgın Proje‟ adı altında tekrar gündeme getirilmiş ve kamuoyuna açıklanmıştır.
2011-2015 yılları arasında proje için alternatif güzergâhlar belirlenmiş ve çeşitli
51
https://www.yenisafak.com/yenisafakpazar/kanalin-ustesinden-7-padisah-gelemedi-316842 (Erişim
Tarihi: 05.11.2019).
96
üniversitelerden
bu
güzergâhların
değerlendirilmesi
istenmiştir.
Belirlenen
bölgelerde sondaj çalışmaları yapılmış, çevredeki su ve toprak kaynaklarının
durumları analiz edilmiş ve projeye yönelik finansal çalışmalar yapılmıştır. 20162018 yıllarında proje önceki yıllarda proje ile ilgili yapılan çalışmalar
değerlendirilmiş, ÇED Raporu hazırlanmış ve proje-etüt çalışmaları başlanmıştır.
5.2. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Amacı
Kanal İstanbul Projesi, İstanbul Boğazı‟na alternatif olarak yapılması planlanan
yapay bir suyoludur. Projenin amacı, İstanbul Boğazı‟ndaki yoğun gemi trafiğini
azaltarak bölgeyi güvenli hale getirmek, deniz kazalarını önlemek, ekonomik
anlamda fayda sağlamak ve deniz ticaretimize olumlu anlamda katkı sağlamasıdır.
Ekim 2019 tarihinde yayımlanan “Çevresel Etki Değerlendirmesi” (ÇED)
Raporu‟nun tanımına göre Kanal İstanbul, “Karadeniz‟i Marmara Denizi‟ne
bağlayan, İstanbul şehrinin Avrupa yakası il sınırları içerisinde yer alan, güneyde
Küçükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajı üzerinden geçerek kuzeyde Durusu
Bölgesinde Karadeniz‟e bağlanan, lojistik ve turizm sektörünü güçlendirecek,
İstanbul Yeni Havalimanı gibi büyük projelerle bütünleşik olacak, İstanbul
Boğazı‟nın trafik yükünü hafifleterek buradan tehlikeli madde taşıyan tankerlerden
dolayı olası tehlike ve riskleri minimize edecek olan yaklaşık 45 km uzunluğunda,
yerel hukuka tabi yapay bir su yoludur” (Kanal İstanbul ÇED Raporu, Ekim 2019:
104).
Karadeniz‟i Akdeniz‟e bağlayan tek geçiş olmasından dolayı İstanbul Boğazı,
uluslararası ticarette önemli bir yer edinmektedir. İstanbul Boğazı‟nın kullanım
sebepleri;

Karadeniz‟e kıyıdaş ülkelerin (Rusya hariç) Akdeniz‟e geçişindeki tek
suyolunun İstanbul Boğazı olması,

Sanayileşmenin ve denizyolu taşımacılığının gün geçtikçe artması,

Uluslararası ticaretin yanında yerel ulaşım içinde denizyolu taşımacılığının
kullanılması,
97

Kuzey Denizi‟ni Karadeniz‟e bağlayan Ren-Main-Tuna Kanalı‟nın açılması
ile bu kanal vasıtasıyla Hollanda ve Almanya‟dan gelen gemilerin Karadeniz
üzerinden Süveyş Kanalı‟na daha kısa sürede ulaşması,

Hazar Havzası‟nda yer alan enerji kaynaklarının Karadeniz üzerinden bölge
dışı ülkelere dağıtılması gibi etkenler sayılabilmektedir.
2018 verilerine göre İstanbul Boğazı‟ndan geçen gemi sayısı 41.103 adet olup bu
gemilerden 8587 adedi tankerdir. Bu tankerler ile İstanbul Boğazı‟ndan 147.375.459
milyon ton tehlikeli yük taşınmıştır (DTO, Denizcilik Sektör Raporları, 2019: 121122).
Grafik 5.1: 2006-2018 Yılları Arasında İstanbul Boğazı‟ndan Geçen Tanker Sayısı
10.500
10.000
9.500
9.000
8.500
8.000
7.500
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
Tanker Sayısı
Kaynakça:
https://denizcilikistatistikleri.uab.gov.tr/turk-bogazlari-gemi-gecis-
istatistikleri
98
Grafik 5.2: 2006-2018 Yılları Arasında Taşınan Tehlikeli Yük Miktarı
(Milyon Ton)
150.000.000
145.000.000
140.000.000
135.000.000
130.000.000
125.000.000
120.000.000
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
Tehlikeli Yük Miktar
Kaynakça:
https://denizcilikistatistikleri.uab.gov.tr/turk-bogazlari-gemi-gecis-
istatistikleri
Grafik 5.1‟e bakıldığında İstanbul Boğazı‟ndan geçen tanker sayısının genel olarak
azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. Grafik 5.2‟ye bakıldığında taşınan tehlikeli
yük miktarının genel olarak artma eğiliminde olduğu görülmektedir. Bunun ters
durumun sebebi geçmişten günümüze kadar tankerlerin veya gemilerin boyutlarının
ve tonajlarının artması ile taşınan yüklerin de fazlalaşması ile ilgilidir. Daha az gemi
ve tankerle daha fazla yük taşınması maliyeti düşürücü etkidedir (Çinar, 2018: 93).
Ayrıca geçen gemi tanker sayısının azalmasının nedenlerinden birisi de Bakü-TiflisCeyhan petrol hattıdır. Boru hattıyla taşınan petroller Boğazdan geçen tanker sayısını
düşürse de, taşınan tehlikeli yükün miktarında büyük bir fark bulunmamaktadır.
Boğazdan geçen tehlikeli yük giderek artacağı öngörülmektedir.
İstanbul Boğazı coğrafi şartları gereğince dar bir suyoludur. Keskin dönüşlere ve
lodostan kaynaklı yüzeysel ters akıntılara sahiptir. Yer yer derinliği 19 m.‟ye kadar
düşmekte, akıntıların hızı saatte 5-8 knotsa kadar ulaşabilmektedir. Göz önüne alınan
bu sebepler doğrultusunda Boğazda meydana gelebilecek kaza riski oldukça fazladır.
99
Hava koşulları elverişli olmadığı takdirde Boğazdaki ulaşım durdurulmakta ve
gerçekleşen denizyolu ticareti aksaklıklara uğramaktadır.
Harita 5.1: Kanal İstanbul ve İstanbul Boğazı‟nın Yol Boyunca Açıları
Kaynakça: Kanal İstanbul ÇED Raporu, İşletme Risk Değerleme Raporu
(Erişim:17.12.2019)
100
Meydana gelebilecek kazaları en aza indirgemek, oluşan trafik yoğunluğunun
yükünü azaltmak, tehlikeli yük taşımacılığından kaynaklanabilecek çevresel
olumsuzluklar için alternatif bir geçiş yolu olan Kanal İstanbul Projesi gündeme
gelmiştir. Gerçekleşecek olan bu proje ile yeni geçiş düzeni oluşturularak geçişlerin
hızlandırılması ve kaza risklerinin en aza indirgenmesi amaçlanmaktadır.
5.3. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Yapılacağı Güzergah Ġçin Değerlendirilen
Alternatifler Güzergahlar
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‟nın yayınlamış olduğu Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na
(2019) göre, Kanal İstanbul‟un geçebileceği beş adet alternatif güzergâh
belirlenmiştir. Belirlenen alternatif güzergâhlar jeolojik ve hidrojeolojik yapıları,
toprak varlıkları, yeraltı ve yer üstü su kaynakları, denizcilik, ulaştırma ağlarına
etkisi, inşaatlarının maliyeti ve süreleri, çevresel ve sosyal açıdan ele alınmıştır.
Harita 5.2. Kanal İstanbul Projesi İçin Düşünülen Alternatif Güzergahları
Kaynakça: Ekim 2019 ÇED Raporu (Erişim: 17.12.2019)

Alternatif-1: Silivri - Çatalca - Karacaköy (Terkos Batı) Güzergâhı: Yaklaşık
67 km. uzunluğunda olan bu güzergâh Silivri‟de başlayıp Terkos Gölü‟nün
101
batısındaki Ormanlı Köyü kuzeyinde son bulmaktadır. Kanal projesi,
Çatalca‟dan sonra büyük bir yay çizerek kuzeye doğru dönmektedir. Bu
güzergâh Istranca dereleri üzerinde 7 adet barajdan elde edilen ve Terkos
Gölü‟ne aktarılan suyun Terkos Gölü‟ne ulaşmasını engelleyecek ve Terkos
Baraj Gölü‟nün kullanım dışı kalmasına sebep olacaktır. Aynı zamanda
güzergâhın geçtiği yerler Hamzalı Barajı‟nı da yapılamaz duruma
getirmektedir. Kanal İstanbul‟un yakınlarındaki alüvyon örtüler, tarım
arazileri su kaynakları kanaldan dolayı tuzlu su sızmalarına maruz
kalabileceği öngörülmektedir. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için alınacak
önlemler kanalın yatırım maliyetini arttıracaktır (ÇED Raporu Ekim 2019:
113).

Alternatif-2: Silivri - Çatalca - Durusu Güzergâhı: Silivri‟de başlayıp Durusu
Köyü‟nde son bulan kanalın yaklaşık uzunluğu 57 km.‟dir. Kanal İstanbul‟un
geçiş güzergâhı Sazlıdere Baraj Havzasını, Büyükçekmece Baraj Havzasını
ve kısmen Terkos Baraj Gölü‟nü etkilemektedir. Bu etkiler Hamzalı Barajı‟nı
yapılamaz duruma getirdiği için ve Alternatif 1‟deki gibi çevreye vereceği
zararlar açısından yüksek maliyetlerin meydana gelmesi kaçınılmazdır (ÇED
Raporu Ekim 2019: 115).

Alternatif 3: Büyükçekmece - Yassıören - Durusu Güzergâhı: Büyükçekmece
Gölü‟nü Marmara Denizi‟nden ayıran kıstakta
52
başlayan güzergâh
Yeniköy‟ün batısından geçerek son bulmaktadır. Kanal İstanbul‟un yaklaşık
uzunluğu
49
km.‟dir.
Bu
güzergâhın
gerçekleştirilebilmesi
için
Büyükçekmece Gölü‟nün iptal edilmesi gerekmektedir. Büyükçekmece ve
Sazlıdere Barajlarını doğrudan etkileyen Kanal İstanbul, Terkos Gölü
Havzasını çok az etkilemektedir. Alternatif-1 ve Alternatif-2 de olduğu gibi
Hamzalı Barajını yapılamaz hale getirecektir. Kanal İstanbul‟un geçeceği
çevrede birçok alüvyondan oluşmuş tarım arazisi mevcuttur. Eğim açısı
düşük olan bu güzergâhtaki tarım arazileri tuzlanma etkisi ile kullanılamaz
duruma gelmesi ihtimali karşı karşıyadır (ÇED Raporu Ekim 2019: 115-116).

Alternatif-4: Küçükçekmece - Sazlıdere - Durusu Güzergâhı: Küçükçekmece
Gölü‟nü Marmara Denizi‟nden ayıran kıstakta başlayan güzergâh Terkos
52
Kıstak; Bir yarımadayı kara parçası ile birleştiren uzun, dar kara parçasına verilen addır.
102
Gölü‟nden
ilerleyerek
Karadeniz‟e
ulaşmaktadır.
Bu
güzergâhın
gerçekleşmesi için Sazlıdere Barajı‟nın %60‟ının ve Küçükçekmece
Gölü‟nün iptal edilmesi gerekmektedir. Kanal İstanbul‟un geçeceği çevrede
alüvyonların kalınlığı az ve dar yapıdadır. Ayrıca kot farkının az seviyede
olması ve çevredeki geçirimsiz taşların tarım alanlarına tuzlu suyun
sızdırılmamasında etkili olması nedeni ile maliyetlerin yüksek olmaması
öngörülmektedir (ÇED Raporu Ekim 2019: 116).

Alternatif-5: Küçükçekmece - Başakşehir - Ağaçlı Güzergâhı: Bu güzergâh
yapımı en zor kanaldır. Bunun sebebi Kanal İstanbul‟un geçeceği güzergâhta
taş
ocaklarının
bulunmasından
dolayı
zeminin
sert
olmasından
kaynaklanmaktadır. Ayrıca kanal Halkalı ve Başakşehir‟de olan konutları ve
Olimpiyat Stadını direkt etkilemektedir. Küçükçekmece kıstağından başlayan
güzergâh Ağaçlı Köyü ve Çiftalan Köyü‟nün arasından Karadeniz‟de son
bulmaktadır. Bu alternatifin yolun hayata geçirilmesi için Alibey Barajı‟nın
iptal
edilmesi
ve
Pirinçli
Barajı‟nın
yapılamaz
duruma
gelmesi
gerekmektedir. Güzergâhın bulunduğu çevrede geçirgen kireçtaşları ve
kumtaşlarının olmasından dolayı yeraltı su kaynaklarına kanaldan geçecek
tuzlu suyun karışması riskinin yüksek olduğu anlamına gelmektedir (ÇED
Raporu Ekim 2019: 115).
Verilen bilgilerine ek olarak Alternatif-1 Güzergahı 2., 3. ve 4. derece, Alternatif-2
Güzergahı 2. ve 3.derece, Alternatif-3, Alternatif-4 ve Alternatif-5 Güzergahları ise
1., 2. ve 3. derece deprem bölgelerinden geçmektedir (ÇED Raporu, 2019: 117).
Kanal İstanbul‟un geçeceği alternatifler bölgesinde etkilenecek 3 adet lagün göl
bulunmaktadır; Küçükçekmece Gölü, Büyükçekmece Gölü ve Terkos(Durusu) Gölü.
Etkilenecek mevcut içme suyu kaynakları da Sazlıdere Barajı, Büyükçekmece Barajı
ve Terkos Gölü‟dür. Planlanan ve hayata geçirilmesi beklenen Hamzalı Barajı ve
Pirinçli Barajı da etkilenme ihtimali ile karşı karşıyadır. Heyelan riski ise
Küçükçekmece‟nin batısı ile Büyükçekmece‟nin doğusu, Çatalca‟nın kuzeybatısı ve
Sazlıdere Barajı‟nın kuzeyinde yoğunluk kazanmaktadır (ÇED Raporu Ekim 2019:
117).
103
5.3.1. Belirlenen Alternatiflerin KarĢılaĢtırılması ve Seçilen Alternatif
Elde edilen bilgiler ve arazi incelemeleri doğrultusunda karşılaşılabilecek
problemler; depremsellik, heyelan riski, yeraltı ve yer üstü su kaynaklarının mevcut
durumu, erozyon, tuzlu suyun verimli arazilere karışması, kanaldan geçecek suyun
yanal yayılması ve sıvılaşması, kanalın taşıma gücü, kanalın çevresinde bulunan
konutların durumu ve ikametgâh sorunu olarak belirlenmiştir.
Güzergâhların karşılaştırılması İstanbul Boğazı‟ndan geçen en büyük gemi boyutu
göz ününe alınarak göre yapılmıştır. Bütün güzergâhlar rota değişimi, fiziki şartlar ve
toprak verileri, kanalın genişliği ve derinliğine göre incelenmiştir (ÇED Raporu
Ekim 2019: 119).
Güzergâhların rota uzunlukları açısından bakıldığında en uzun rota yaklaşık 67 km.
olan Alternatif-1, en kısa rota ise yaklaşık 39 km. olan Alternatif-5 güzergâhıdır.
Mesafenin az olmasının maliyetin düşürülmesinde etkili olduğundan ve rotanın kısa
olması deniz güvenliği ve seyir emniyeti açısından önemli olduğundan Alternatif-5
öne çıkmaktadır. Çünkü mesafenin artması demek gemilerin kullanacağı yakıtın
artması demektir. Buna bağlı olarak hem maliyetlerin hem de geminin çevreye
verdiği zararın artması kaçınılmazıdır. Rotanın kısa olması sayesinde ise rota
değişimini olumlu yönde etkileyeceğinden seyir ve deniz güvenliği açısından
önemlidir. Rota değişimi açısından bakıldığında Alternatif-1 en uygun olmayan
rotadır. Hali hazırda İstanbul Boğazı‟nda en yüksek rota değişimi zaten Yeniköy‟de
80⁰‟dir. Alternatif-5‟de ise 123⁰‟lik bir rota değişimi söz konusudur. Kanalın
Çatalca‟dan sonra büyük bir yay çizmesi ise güvenlik ve seyir emniyeti açısından
oldukça zor dönüşler içermektedir. 17⁰‟lik rota değişimine sahip olan Alternatif-4
hem bu bakımından hem de gemilerin manevra ve karaya bağlanma açısından en
uygun alternatif olarak öne çıkmaktadır (ÇED Raporu Ekim 2019: 119-123).
Güzergâhlara kuzey taraftan bakıldığında tüm giriş-çıkışlar deniz üzerinden
yapılacaktır.
Kanal
İstanbul‟un
yapımı
sırasında
topoğrafya
bakımından
güzergâhların birbirinden önemli derecede farklılıkları bulunmamaktadır. Kanala
giriş-çıkışlarda benzer şekilde inşaatlar yapılması öngörülmektedir. Güney taraftan
bakıldığında ise Alternatif-3‟ün Büyükçekmece Gölü‟nden, Alternatif-4 ve
104
Alternatif-5‟in Küçükçekmece Gölü‟nden başlamaktadır. Bu güzergâhlar hem göl
ağızı girişlerinde bulunmasından hem de gölün doğal çanaklarından yararlanılarak
güzergâhın ilerlemesine katkı sağladıklarından dolayı Alternatif-1 ve Alternatif-2‟e
göre öne çıkmaktadırlar. Öne çıkan bu üç güzergâh arasında Alternatif-4 ve
Alternatif-5 Küçükçekmece Gölü‟nden başlaması nedeni ile öne çıkmaktadırlar.
Bunun sebebi Büyükçekmece Gölü‟nün İstanbul için su sağlayan en önemli ve kilit
durumunda
olan
Büyükçekmece
baraj
olmasından
Gölü‟nden
kaynaklanmaktadır
başlamaktadır.
Ayrıca
ve
Alternatif-3‟ün
Büyükçekmece
Gölü
Küçükçekmece Gölü‟ne göre daha sığdır. Sığ olması demek, daha derin dip kazının
yapılması ve daha fazla malzemenin çıkarılması demektir ve bu durum maliyetlerin
artacağına işarettir. Bu sebeplerle Alternatif-4 ve Alternatif-5 hem maliyet açısından
hem de göl ağzı girişi bakımından daha avantajlı durumdadırlar (ÇED Raporu Ekim
2019: 119-123).
Belirlenen tüm güzergâhlar Kanal İstanbul‟un geçeceği ve ya kesişeceği tüm ulaşım
ağları ile entegre edilmiş durumdadır. Alternatif-4 güzergâhı diğer güzergâhlara göre
daha kısa açıklığa sahip olan köprüler ile geçişe uygun olduğundan öne çıkmaktadır.
Kanal İstanbul‟un yapımında en yüksek maliyet toprak işleri ile ilgilidir. En fazla
kazınması gereken güzergâh Alternatif-2, en az olan ise Alternatif-4‟tür. Alternatif-4
güzergâhından çıkarılan malzemeler hem daha az miktardadır hem de çıkan
malzemelerin depolanacağı yer kanalın geçiş konumuna yakındır. Sözü edilen
etkenler hem kanalın yapım maliyetini düşürmekte hem de inşaat süresini
kısaltmaktadır (ÇED Raporu Ekim 2019: 119-123).
Kanal İstanbul‟un önemli maliyet kalemlerinden biri de kanalın geçeceği yerin
kamulaştırma bedelidir. En çok kamulaştırma alanı Alternatif-1‟de, en az
kamulaştırma alanı ise Alternatif-4‟de yer almaktadır. Kanalın geçeceği çevrede boş
durumda ve sahibi bulunmayan arazilerin kamulaştırma bedelleri daha düşüktür. Bu
durum kamulaştırma bedelini de düşürdüğünden Alternatif-4 öne çıkmaktadır (ÇED
Raporu Ekim 2019: 127-129).
Sosyal etkileri göz önüne aldığımızda olumlu-olumsuz en çok etkilenecek olan
güzergâh Alternatif-5‟tir. Çünkü bu güzergâh planına göre yapılacak olan kanal,
İstanbul‟un kalabalık olan Küçükçekmece ve Başakşehir ilçelerinden geçmektedir.
105
Bahsedilen bu etkiler haberleşme, ulaşım, su temini, tarımsal faaliyetler, gürültü ve
çevre kirliliği gibi alanlarda baş göstermektedir (ÇED Raporu Ekim 2019: 127-132).
Yeraltı sularının etkilenmesi bakımından uzman görüşleri de dâhil edilerek en çok
olumsuz etkinin olacağı tahmin edildiği güzergâh Alternatif-5, en az seviyede
olumsuzluk içeren Alternaf-2‟dir. Alternatif-5‟e göre planlanan kanalın geçeceği
çevrede kumtaşları ve geçirgenleri kireçtaşlarının oldukça fazla olması tuzlu suyun
yeraltı suyuna kolayca karışmasına sebebiyet verecektir. Bu sebeple Alternatif-5
kanal yapımı için en son sırada tercih edilmektedir (ÇED Raporu Ekim 2019: 127132).
Yapılan karşılaştırmalar, konu ile ilgili uzman görüşleri, bakanlıklardan ve
üniversitelerden alınan destekler doğrultusunda Alternatif-4: KüçükçekmeceSazlıdere-Durusu güzergâhı Kanal İstanbul için en uygun ve avantajlı güzergâh
olarak belirlenmiştir (ÇED Raporu Ekim 2019: 134).
5.4. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Yatırım ve ĠĢletme Süresi
Projenin kazı miktarı göz önüne alındığında tahmin edilen en kısa zaman 4 yıldır. Bu
süre zarfında yılda yaklaşık olarak 275 milyon m³ kazının yapılması gerecektir.
Kanalının yapımının bu süre içerisinde tamamlanabilmesi için açık madenlerde
kullanılan dev kazıcı ve kamyonlarının kullanılması gerekmektedir. Daha küçük
ekipmanlarla projenin 4 yılda tamamlanması mümkün değildir. (ÇED Raporu Ekim
2019: 135).
Sonuç olarak projenin 6 yılda tamamlanacağı düşünülmektedir. İlk yıl hazırlık ve
tedariklerle uğraşılacağı, 4 yılda kazının tamamlanacağı, son yılda da tamamlanan
yerlerin eksiklikleri giderileceği şeklinde planlanmaktadır. Kasım 2018 yılında
yayınlanan Kanal İstanbul Projesi İnşaat Planlaması Raporu‟na göre, bahsedilen 6 yıl
kanalın bitmesi için minimum süredir ve bu sürenin altında kanal için gerekli olan
kaynaklar toplansa dahi inilemeyeceği öngörülmektedir (ÇED Raporu Ekim 2019:
135).
Başka bir önemli nokta ise projenin ilk yılının çok önemli olduğudur. Hazırlık
aşamasının uzaması projenin uzamasına neden olacaktır. Bu sebeple hazırlık aşaması
106
2 yıl olarak kabul edilip kanalın yatırım süresi 7 yıl olmaktadır (ÇED Raporu Ekim
2019: 135).
Kanal İstanbul Projesi en uygun şekilde tasalanıp hayata geçirilmesi, inşaatı için
gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve sonrasında gerekli olan rutin bakımlar ve
onarımların yapılması şartıyla projenin işletme süresi en az 100 yıl olarak
planlanmaktadır (ÇED Raporu Ekim 2019: 135).
ġekil 5.2: Kanal İstanbul Projesi‟nin Yatırım Planı
Kaynakça: ÇED Raporu Ekim 2019:135 (Erişim: 19.12.2019)
5.5. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Teknik Özellikleri
Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu güzergâhında seçilen Kanal İstanbul‟un uzunluğu
45 km. olup derinliği 20,75 m, taban genişliği ise 275 m.‟dir. Belirlenen bu ölçüler
kanaldan geçirilecek tasarım gemisine göre planlanmıştır (ÇED Raporu Ekim 2019:
136).
Kanal İstanbul‟un su yüzey genişliği kanalın eğimlerine bağlı olarak değişmektedir.
Eğimlerin en dik olduğu kısımlar göz önüne alındığında en düşük su yüzey
genişliğinin 360 m. olmaktadır.
Kanal İstanbul‟un en geniş yeri güney taraftaki Küçükçekmece Gölü girişinde
yapılması planlanan, taban genişliği 1.453 m. olan demirleme alanıdır. Bu alanın su
107
üst kotu gölün genişliğine eşittir. Karada Kanal İstanbul‟un en geniş yeri ise
bağlanma yeridir. Bu yerin kanal tabanı 440 m, su üstü genişliği 600 m‟dir. Ayrıca
kanal içerisinde 7 adet acil bağlanma alanları planlanmıştır (ÇED Raporu Ekim
2019: 137).
ġekil 5.3: Kanal İstanbul‟un Kanal Kesiti
Kaynakça: Kanal İstanbul ÇED Raporu, Ekim 2019: 137 (Erişim: 19.12.2019)
Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na (2019) göre, Karadeniz‟de Kanal İstanbul‟un
girişinin kuzey ve kuzeydoğu yönlü dalgaların etkisinde kalacağından doğu ve
batısına dalgakıranlar planlanmıştır.
Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na (2019) göre, Kanal İstanbul‟un yapımında çıkacak
olan kazı miktarı karada dolgu işlemi ile yapılamayacak kadar fazladır. Bu sebeple
kazıdan çıkan malzemeler Karadeniz kıyılarında dolgu yapılarak değerlendirilecektir.
Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na (2019) göre, Kanal İstanbul‟un işletilme döneminde
karşılaşılabilecek en önemli risk; karstik kireçtaşların yer aldığı Küçükçekmece Gölü
ile Sazlıdere Barajı‟nın arasından kanaldan sızacak tuzlu suyun yeraltı suyuna
karışmasıdır. Bu sebeple Kanal İstanbul‟un su sızdırmasını önlemek amacı ile
geosentetik beton şiltenin kullanılması uygun görülmüştür.
108
5.5.1. Kanal Ġstanbul’un Akıntı Sistemi
Kanal İstanbul; Karadeniz, Marmara Denizi ve Ege Denizi‟nde bulunan su dengesini
etkileyecektir. Hazırlanan Ekim 2019 ÇED Raporuna göre kanalın akıntı sisteminin
ve
denizleri
ne
derecede
etkileyeceğinin
belirlenmesi
için
modelleme
simülasyonlarından faydalanılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Kanal
İstanbul‟daki en yüksek akıntı hızı 2,1 m/sn dolaylarındadır. Olağanüstü durumlarda
ise akıntı hızı 3,3 m/sn‟ye çıkmaktadır. İstanbul Boğazı‟ndaki akıntı hızı ise 2,2
m/sn‟dir.
Su seviyeleri bakımından, Kanal İstanbul‟un gerçekleşmesi ile Karadeniz‟deki su
seviyeleri 4-5 cm dolaylarında azalmakta ve Marmara Denizi‟nde ise 2 cm
artmaktadır. Kanalın su seviyesi kanalın kuzey girişinde 1,94 m, güney girişinde 1,03
m‟dir. Karadeniz‟den Marmara Denizi‟ne olan akım, günümüzdeki akımın %12
kadar üzerinde olacağı belirlenmiştir.
5.6. Kanal Ġstanbul’dan Geçecek Gemiler, Trafik Yoğunluğu ve Alınacak
Önlemler
Kanal İstanbul‟un tasarlamasındaki en önemli değişken kanaldan geçebilecek en
yüksek gemi boyutudur (ÇED Raporu Ekim 2019: 166). Bir diğer değişken ise
kanalın tek yönlü, çift yönlü ya da kısmen tek kısmen çift yönlü olarak işletilmesinin
karar verilmesidir. İşletme yönünün karar verilmesini etkileyen gemi türleri
konteyner ve yakıt tankerleridir. 23.12.2019 tarihinde yayınlanan ÇED raporuna
göre, Kanal İstanbul‟un geçiş sisteminin tek yönlü olmasına karar verildiği beyan
edilmiştir. Çalışmalar sonucunda Kanal İstanbuk‟dan geçebilecek en yüksek gemi
boyutu 145.000 DWT‟luk petrol tankeridir (ÇED Raporu Ekim 2019: 166).
Kanal İstanbul‟dan geçirilecek tasarım tanker gemisinin boyu 275 m, genişliği 48 m,
su çekimi 17 m ve 145.000 DWT‟tur. Tasarım gemisine göre, 350 m uzunluğunda,
48 m genişliğinde, 16 m su çekimi ile 120.000 DWT‟luk konteyner gemisi ve 275 m
boyunda, 48 m genişliğinde, 17 m su çekimi olan kuru dökme yük gemisinin de
Kanal İstanbul‟u kullanabileceği planlanmaktadır. Ayrıca Kanal İstanbul‟dan 333 m
boyunda kruvaziyer gemisi de geçebilmektedir (ÇED Raporu Ekim 2019: 166).
109
Kanal İstanbul‟dan geçecek gemilerin yoğunluğu ve kanalda oluşabilecek trafik,
İstanbul Boğazı‟ndan geçen on yıllık trafik istatistiklerine göre düzenlenmiş olup
Karadeniz‟e kıyıdaş ülkelerin ekonomik gelişme seviyeleri, dünya ekonomisi,
Karadeniz Havzası‟nda bulunan limanların durumu ve gelişimleri, gemi sanayisi,
bölgesel sorunlar, taşımacılık ile ilgili düzenlemeler vb. değişkenler de göz önünde
bulundurulmuştur.
Kanalda oluşabilecek kazaların önüne geçmek için bir takım çalışmalar yapılmıştır.
Geçmişte yaşanan kazalar incelenmiş ve nedenleri üzerinde düşünülmüştür. Yapılan
kazaların büyük bir bölümü beşeri faktörlerden meydana gelmektedir. Bu sebeple
gemiler ya çarpışmakta ya da karaya oturmaktadır. Çarpışan gemilerin yoğunluğunun
olduğu yer İstanbul Boğazı‟nın Marmara girişinde; karaya oturmalar ise keskin
dönüşlerin olduğu Boğazın içinde gerçekleşmektedir. Meydana gelebilecek kazaların
ve tehlikelerin önüne geçmek için bazı düzenlemeler planlanmaktadır.
Kanal İstanbul‟da gerçekleştirilecek konvoyda güvenlik amacı ile iki geminin
arasında en az 8 gomina (1,5 km), tehlikeli yük taşıyan gemilerin arasında ise en az
24 gomina (4,5 km) olması gerektiği yönünde kararlar alınmıştır. 2 adet demirleme
alanı ile 400 m uzunluğunda olan 7 adet acil bağlanma yerlerinin yapılması da
güvenliği sağlaması düşünülen çalışmalardır.
Kanal İstanbul‟un gerçekleşmesi ile hayata geçirilmeyi düşünülen ve kanala entegre
olması planlanan Sazlıdere Yat Limanı projesi iptal edilecektir. Bunun sebebi
kanalda balıkçı teknelerinin, gezi amaçlı kullanılan teknelerin, feribotların ve yatların
gezinmesi oldukça tehlikeli olmasıdır. Çünkü planlanan kanal, İstanbul Boğazı‟ndan
hem uzun hem dardır.
Kanal İstanbul için öngörülen trafik kuralları;

Kanaldan geçişler tek yönlü olacaktır.

7 gün 24 saat gemi geçişlerine izin verilecektir.

Kılavuz kaptan kullanma zorunluluğu olacaktır.

Büyük boyuttaki gemilerin tümüne römorklar eşlik edecektir. Tehlikeli yük
taşıyan gemiler için iki adet römork, boyu 200 m‟den az olan ve kanaldan
110
geçişlerde her 5-6 adet gemiden oluşan konvoylara bir adet römorkör eşlik
edecektir.
Kanaldan gemilerin gece geçişlerinde bir sınırlandırma olmayacaktır (ÇED Raporu
Ekim 2019: 171).
İstanbul Boğazı‟nda dikkate alınan akıntı ve görüş mesafe eşiklerine ek olarak Kanal
İstanbul‟da rüzgâr eşiği de dikkate alınmaktadır. Bütün gemiler için rüzgâr hızı 17
mil/saat‟in üzerinde olduğu takdirde gemilerin geçişine izin verilmeyecektir. Görüş
mesafesi ve kuzeyden güneye olan yönlerdeki akıntı eşiği değerleri İstanbul Boğazı
ile aynı eşik değerlerindedir. Güneyden kuzeye olan (orkoz akıntıları) yönlerdeki
akıntı eşiği ise kanalın tasarımın geliştirilmesi ile 2 mil/saat‟e kadar gemilerin
geçişlerine izin verilecektir (ÇED Raporu Ekim 2019: 170).
Tablo 5.1: Kanal İstanbul Akıntı ve Görüş Eşiği Değerleri
Eşik Değer
Tanımı
TYTG* Beyan
TYTG* Beyan
Edilen Hızı
Edilen Hızı
<10 Knot
Kuzeyden
Güneye
Akıntı Hızı
4‟ün üzerinde
Yüklü
Yüksüz
Büyük
Büyük
Gemi
Gemi
4‟ün
üzerinde
4‟ün
üzerinde
6‟nın
üzerinde
2‟ın
üzerinde
2‟ın
üzerinde
2‟ın
üzerinde
1
1
0,5
Diğerleri
>10 Knot
6‟nın üzerinde
(mil/saat)
Güneyden
Kuzeye
Akıntı Hızı
2‟ın üzerinde
2‟ın üzerinde
1
1
(mil/saat)
Görüş
Mesafesi
(mil)
*Tehlikeli Yük Taşıyan Gemi
Kaynakça: Ekim 2019 Kanal İstanbul Projesi ÇED Raporu
111
5.7. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Finansal Durumu
Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na (2019) göre, Kanal İstanbul‟un yapılması için kazı,
nakliye, depolama, dalgakıranlar, işletme tesisleri vb. maliyetler vardır. Bu
maliyetlere ek olarak kanala entegre olacak yapıların maliyetleri de mevcuttur. Bu
yapılar; Karadeniz Konteyner Limanı, Marmara Konteyner Limanı, Lojistik Merkezi,
Küçükçekmece Yat Limanı‟dır. Kanal için belirlenen maliyet kanalın kendisi ve
entegre yapılar dahil 60 milyar TL; mevcut bulunan karayolu ve demiryollarının
yerini değiştirmek ve başka yere taşımak için 15 milyar TL olmak üzere toplam da
75 milyar TL maliyete sebep olacaktır.
5.8. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Olası Etkileri
Bu bölümde Kanal İstanbul‟un bölgeye ekonomik, nüfus-demografik, istihdam ve
çevresel etkilerinden bahsedilmiştir.
5.8.1. Bölgeye Ekonomik Etkisi
Projenin gerçekleşeceği konum itibariyle İstanbul‟da etkilenecek ilçeler arasında
Avcılar, Arnavutköy, Küçükçekmece ve Başakşehir yer almaktadır. Sözü geçen
ilçelerde karma yapılı ekonomik yapılanmalar söz konusudur. Küçükçekmece,
Avcılar ve Başakşehir‟in ekonomik istihdam yapısı sanayi, Arnavutköy‟ün ekonomik
istihdam yapısı ise tarımdır.
Kanal İstanbul yapımı için planlanan alanlar kullanılırsa, kanal Küçükçekmece‟nin
ekonomik anlamda gelişmesine katkı sağlayacağı öngörülmektedir.
Çünkü
Küçükçekmece hizmet ve ticaret istihdamı oldukça fazladır. İlçeye yakın olan
Küçükçekmece Gölü ile Sazlıdere arasındaki bulunan yeşil alan ve ekolojik yol
korunup kullanılırsa, bu bölge ekolojik turizmi arttıracağından ekonomik getiri de
sağlayacaktır. Ekolojik koridor aynı zamanda Arnavutköy içerisinde yer alan Terkos
Gölü çevresi için de geçerlidir. Terkos, Sazlıdere ve Alibeyköy alanlarının içinde yer
almaktadır ve Kanal İstanbul bu alanları doğrudan etkilemektedir. Kanalın yapımı ile
bulunan yeşil alan korunup geliştirilirse hem ekolojik turizmin etkisiyle hem de
doğal kaynakların ve kırsal kesimlerinden elde edilen faaliyetlerin korunmasıyla
112
ekonomik katkı sağlaması yadsınamaz bir gerçektir. Başakşehir‟de öne çıkan
ekonomik yapının sanayi olması nedeni ile Kanalın yapılması ile ekonomik getiride
çok büyük bir dönüşüm beklenmemektedir. Zaten ilçenin %59‟u kanalın inşaatı
içerisinde yer almaktadır. Geriye kalan alan ticaret merkezleri, sanayi tesisleri vb.
olarak değerlendirilirse ilçe hem kentsel hem de ekonomik anlamda kalkınmaya
olumlu yönde etkisinin olacağı öngörülmektedir. Avcılar‟da ise bazı mahallelerinde
ve sahil kısmında başlamış olan kentsel dönüşüm, Kanalın yapılmasıyla birlikte hız
kazanarak ekonomik gelişmeye katkı sağlayacağı öngörülmektedir (Kanal İstanbul
ÇED Raporu, 2020: 1121).
Ekonomik katkı olarak bakıldığında bir diğer önemli konu da kanalın yakınlarda
gayrimenkul fiyatlarının artacağıdır. Bu durum bölgede yaşayan kişiler tarafından
olumlu yönde etkisi olacağını düşünmektedir. Çünkü kişilerin sahip olduğu arazilerin
değerinin artacağı öngörülmektedir.
5.8.2. Nüfus ve Demografik Etkileri
Kanal İstanbul‟un Arnavutköy‟de bulunan tarım ve kırsal alanları etkileyeceği
bilinmektedir. Projenin yakınında planlanan yerleşim yerleri ve kentsel gelişim göz
önüne alındığında, Arnavutköy‟de öncelikle kırsal yapı özelliğini koruyan yerleşim
alanlarının büyük bir değişime uğrayacağı öngörülmektedir. Kanal bölgedeki nüfus
yapısını hem iç hem dış göç hareketleri ile değişime sebep olacaktır. Bu nedenle de
yeni bir demografik yapının oluşması tahmin edilmektedir.
Kanalın yapımında ulaşım, enerji ve çevre uygulamalarının yanı sıra kanal
çevresinde modern bit yaşam alanın oluşturulması amacı söz konusudur. Planlanan
bu modern alan nedeniyle kanala yakın bölgeler yoğun bir yapılaşma ile karşı karşıya
kalacaktır. Bu etkilerle Kanalın çevresinde artabilecek nüfus için sağlık, eğitim,
ulaşım, doğal kaynakların yetersizliği vb. gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır (Kanal
İstanbul ÇED Raporu, 2020: 1242).
Projenin yapımı aslında hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilere sebebiyet
vermektedir. Kırsal kesimin geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık faaliyetleri
kısıtlanırken ve orada yaşayan halkın göçe maruz kalmasından dolayı işsizlik
sorunun ortaya çıkacağı öngörülmektedir. Başka bir açıdan bakıldığında ise kanalın
113
inşaatı ve işletilmesi için istihdam imkânları sağlanırken, bölgede yaşayan ve işsiz
kalma potansiyeli yüksek mevcut halkın bu istihdama yönlendirilerek projenin
olumsuz yönünü olumlu yöne çevrilmesi planlanmaktadır.
5.8.3. Ġstihdam Ġmkânları
Yapılması planlanan Kanal İstanbul ve kanal ile entegre şeklinde olacak olan tesisler
için inşaat sırasında 5.000 kişinin çalışacağı tahmin edilmektedir (Kanal İstanbul
ÇED Raporu, 2020: 1257). Kanal İstanbul‟un yapımından kaynaklanan ve
kullanılmaz hale gelen altyapılar ya yeniden yapılandırılacak veya mevcut
konumunun yeri değiştirilecek olduğu göz önüne alındığında çalışan kişi sayının
8.000-10.000 dolaylarına çıkması beklenmektedir. Kanal İstanbul‟un ve entegre
tesislerin işletilmesi sırasında yaklaşık çalışan sayısı 500-800 olacağı yönünde
tahmin edilmektedir.
Projenin arazi hazırlık, inşaat ve işletme aşamalarında çalışacak iş gücünün istihdam
edilmesinde bölgede yaşayan ve iş arayan/işsiz olan halka öncelik verilmesi
öngörülse de, bütün işgücünün bölgeden karşılanmasının mümkün olmayacaktır ve
özellikle kalifiye işgücünün dışarıdan getirilmesinin kaçınılmaz olacaktır. Proje
alanına, proje kapsamında ve/veya başka iş fırsatları bulma gibi beklentilerle gelen
insanlar anlamına gelen dolaylı işgücü akımının, kentleşmenin hızlanması ve yeni
yatırımların önünün açılması nedeniyle gerçekleşmesi beklenmektedir (ÇED Raporu,
2019: 1498).
İstihdam olanaklarının sağlanmasının İstanbul‟daki işsizlik problemine önemli
katkıları olacağı açıktır. Ancak, bölgeye gerçekleşmesi beklenen doğrudan ve dolaylı
iş gücü akımının, hem olumlu hem olumsuz potansiyel etkilere sebep olması
beklenmektedir. Doğru bir şekilde yönetilen işgücü akımı, toplum için potansiyel
faydalar sağlayabilir. Potansiyel olumsuz etkileri ise bölgede yaşayan halkın mevcut
sosyo-kültürel dinamiklerinden dolayı yabancı işçilerin gelmesinden rahatsız olması,
trafiğin yoğunlaşması ve kazalarda artış, ulaşım altyapısında ilave yük oluşması gibi
olabilir (ÇED Raporu, 2019: 1498).
114
5.8.4. Çevresel Etkisi
Kanalın inşaatı sırasında ortaya çıkabilecek çevresel etkiler;

Karadeniz ve Marmara Denizi‟ndeki mevcut su durumlarının değişmesi,

Denizlerdeki ve karadaki canlılığın değişmesi,

Kanalın inşaatı sırasında ortaya çıkabilecek sıvı-katı atıklar ve gürültü ve toz
kirliliği,

Ulaşımda aksaklıklar,

Yer altı sularına kanaldan sızacak tuzlu suyun karışması,

Denizlerdeki akıntı rejimlerinin değişmesi,

Kanalın çevresinde bulunan tesislere etkisi,

Kanalın yapılması için ada haline getirilecek İstanbul Avrupa Yakası‟nın
kanaldan etkilenmesi,

Kanalda meydana gelebilecek trafik yoğunluğu ve kazaların oluşması

Kanalın yapılabilmesi için bölgede proje kapsamına giren ormanların ve
tarım alanlarına etkisi ve bu etkiye bağlı olarak tarım ve hayvancılık
faaliyetlerinin değişmesi
olarak sayılabilmektedir. Ekim 2019 yayınlanan Kanal İstanbul ÇED Raporu‟nda bu
etkilerin daha kapsamlı detayları, karşılaşılacak problemlerde önerilen çözüm
önerileri yer almaktadır.53
5.9. Kanal Ġstanbul’un Ekonomik Etkisi
Kanal İstanbul Yap-İşlet-Devret modelinde uygulanması planlanan bir yapay suyolu
projesidir. Yap-işlet-devret modeli, kamunun görev alanına giren bir yatırım veya
hizmetin, yatırım ve işletme döneminde yapılacak masrafları yüklenen ve
karşılığında yatırım sonucu ortaya çıkacak tesisi, önceden belirlenen bir süre ve tarife
üzerinden işletme hakkına sahip olan bir şirket eliyle gerçekleştirmesi yöntemidir
(Devlet Planlama Teşkilatı, Yap-İşlet-Devret Hizmet Mevzuatı, 2002: 24). Kamudaki
kaynak yetersizliği nedeniyle gerçekleştirilmesinde zorluklar yaşanan Kanal İstanbul
gibi büyük altyapı projelerine alternatif finansman kaynağı sağlamak amacı ile bu
53
Ayrıntılı Bilgi İçin Bakınız: http://eced.csb.gov.tr/ced/jsp/ek1/21257#, Kanal İstanbul Ekim 2019
ÇED Raporu
115
model gerçekleştirilmektedir. Bu sebeple Kanal İstanbul Projesi‟nin 28 Temmuz
2018 tarihinde Yap-İşlet-Devret modeli ile geçekleştirilmesine karar verilmiştir. 2
Şubat 2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi, Kanal İstanbul‟un Yap-İşlet-Devret
modeli kapsamında hukuka aykırı olmadığı yönünde karar vermiştir.54
ÇED Raporu‟na (2019) göre, Kanal İstanbul Projesi‟nin finansal fizibilite
çalışmasında gelirler ve giderler aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.
Gelirler:
-
Gayrimenkul Gelirleri
-
Kanal Kullanım/Kiralama Gelirleri
-
Kanal İşletme Gelirleri
-
Entegre Tesis İşletme Gelirleri (Karadeniz Konteyner Limanı, Marmara
Konteyner Limanı, Küçükçekmece Yat Limanı)
Gider ve Yatırımlar:
-
Kanal Yatırım Maliyetleri
-
Entegre Tesis Yatırım Maliyetleri
-
Kanal İşletme Giderleri
-
Faiz ve Komisyon Giderleri
-
Vergi Giderleri
Kanal İstanbul‟un ekonomik etkilerine bakıldığında başlıca gelir kaynağı kanal
kullanımından meydana gelen geçiş ücretidir. Süveyş ve Panama Kanalı‟na
bakıldığında geçen gemi sayıları 2018 yılı verileri için Süveyş‟ten 18.174 adet,
Panama
Kanalı‟ndan 13.785
adet,
Kiel
Kanalı‟ndan 1.800
adet
olduğu
görülmektedir. Süveyş Kanalı‟ndan bir geminin geçiş ücreti ortalama 240.000 $,
Panama Kanalı‟ndan ortalama 250.000 $‟dir. Eğer gemiler kanallarda bekleme
yapmadan geçmek istiyorlarsa bu fiyat ortalama 500.000 $‟a kadar çıkmaktadır.
ÇED Raporu‟na (2019) göre, İstanbul Boğazı‟nda günümüzde yaklaşık 50.000
civarlarında olan gemi trafik yükünün dünya ve bölge ülkelerindeki gelişmeler
54
https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/norm-denetimi-basin-duyurulari/kanal-istanbul-projesi-ninyap-islet-devret-modeli-kapsamina-alinmasinin-anayasa-ya-aykiri-olmadigi/
116
dikkate alındığında 2071‟li yıllarda 86.000 civarlarına ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Bu rakamlar göz önüne alındığında Kanal İstanbul için gemi geçiş ücretinin ortalama
45.000 - 60.000 $ aralığında olması öngörülmektedir.
Kanal İstanbul‟un sağlayacağı ekonomik faydalar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)
açısından değerlendirildiğinde, 20 yıllık zaman diliminde 126,4 milyar USD
tutarında ek GSYH üreteceği ve yıllık GSYH‟ye ortalama % 0,74 katkı sağlayacağı
hesaplanmıştır (ÇED Raporu, 2019: 367).
Kanal İstanbul Projesi ile entegre şekilde yapılması planlanan Küçükçekmece Yat
Limanı‟nın toplam 1.200 bağlama yeri olan kapasitesi “2035 yılında 60.000 yat
bağlama yeri” hedefine ulaşması öngörülmektedir. Türkiye‟deki nüfusunun yaklaşık
%20‟sinin yaşadığı ve turizm nedeniyle günlük nüfus hareketinin yoğun olduğu
İstanbul; yat turizmi anlamında önemli fonksiyonlar üstlenmesinin yanı sıra deniz
kültürü yaratılarak yat turizmine talebin artırılması yönünde de fayda sağlayacaktır
(ÇED Raporu, 2019: 367).
Kanal İstanbul Projesi ve bölgenin rezerv alanı ilan edilmesinden sonra gayrimenkul
arzında ciddi bir artış yaşandığı görülmektedir (ÇED Raporu, 2019: 1500). ÇED
Raporu‟na (2019) göre, yapılan araştırmalarda son yıllarda rezerv alanlarında arz
edilen gayrimenkullerin parasal değeri ve ekonomik hacimlerinde iki-üç kat artış
olduğu ortaya konulmaktadır. Genel olarak sosyal yan etkilerinden bağımsız
düşünüldüğü zaman ekonomik anlamda olumlu bir etki olarak değerlendirilmektedir
(ÇED Raporu, 2019: 1500).
5.10. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Hukuksal Durumu
Bu bölümde Kanal İstanbul Projesi‟nin hukuksal durumları ile alakalı olarak Montrö
Boğazlar Sözleşmesi ve Bükreş Sözleşmesi‟ne değinilmiştir.
5.10.1. Montrö Boğazlar SözleĢmesi ve Kanal Ġstanbul
Kanal İstanbul Projesi tek devletin ülkesinden geçecek olan ve İstanbul Boğazı‟na
alternatif olarak yapılması planlanan yapay bir suyolu olarak kabul edilmektedir.
İstanbul Boğazı sadece Türkiye‟yi değil Karadeniz‟e kıyısı olan ülkeler ve hatta
Boğazı kullanan diğer ülkeleri de ilgilendirmektedir. Kanal İstanbul‟un yapılma
amaçlarından en önemlisi bölgenin daha güvenli hale getirilmesi ve zaman zaman
117
oluşan trafik yoğunluğunun azaltılması şeklindedir. Bir diğer önemli amaç ise
tehlikeli yük taşıyan gemilerin olası bir kazada çevreye verecekleri hasarı en aza
indirgenmek istenmesinden dolayı Kanal İstanbul‟un kullanılmasının gerekliliğidir.
Buradaki önemli husus kanaldan geçişlerin nasıl olacağıdır. Boğazdan geçişlerin
hukuki altyapısı Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟ne göre belirlenmiştir. Sözleşmenin 1.
Maddesine göre Türk Boğazlarından geçişler ve seyirler serbest olarak belirlenmiştir.
2. Maddesine göre ticaret gemileri barış zamanında hiçbir kısıtlamaya ve sınırlamaya
tabii olmadan geçiş ve seyir serbestisi hakkına sahiptir. Sadece savaş ve barış
zamanında savaş gemilerine bazı kısıtlamalar ve sınırlanmalar getirilmiştir. Bu
serbestlikten anlaşılacak olgu İstanbul Boğazı‟ndan geçen gemilere herhangi bir
kısıtlama getirilemez olduğudur. Yani hiç bir gemi Kanal İstanbul‟dan geçirilmek
için
zorlanamaz
gemiler
sadece
kendi
istekleri
doğrultusunda
Kanaldan
geçebileceklerdir. Bu sebeple kanalın varlığı ne İstanbul‟un hukuki yükünü ne de
Türkiye‟nin Montrö Boğazlar
Sözleşmesi‟nden kaynaklanan sorumluluğunu
azaltmayacak ve değiştirmeyecektir ( Kanal İstanbul ÇED Raporu, 2020:1431 ).
Yapılacak olan Kanal İstanbul, Türkiye Devleti sınırları içerisindedir ve söz söyleme
yetkisi yalnız Türkiye‟ye aittir. Çünkü uluslararası hukuka göre devleti oluşturan üç
ana unsur vardır: ülke, egemenlik ve halktır. “Devletin ülkesi” ise kara ülkesine ek
olarak, hava ülkesi ve deniz ülkesinden oluşmaktadır (Pazarcı, 2009: 143). Bu
alanlarda devletin sahip olduğu egemenlik yetkilerini bağımsız olarak kullanması
devletin en doğal hakkıdır. Bu sebeple Kanal İstanbul ile ilgili oluşturulacak hukuki
rejim Türkiye tarafından tek taraflı olarak belirlenebilmektedir. Türkiye‟nin sahip
olduğu bu hak, bağımsız bir siyasi otoritenin varlığından kaynaklanmaktadır
(Selman, 2014: 137-139).
Kanal İstanbul‟un yapımındaki bir diğer tedirgin eden konu ise Karadeniz‟in
güvenliği konusudur. Karadeniz‟e kıyısı olan ülkeler arasında en uzun kıyı şeridine
sahip olan ülke Türkiye‟dir. Bu nedenle Montrö Boğazlar Sözleşmesi öncelikle
Türkiye‟nin ve diğer kıyıdaş ülkelerin güvenliğini korumak durumundadır. Barış
zamanında savaş gemilerinin geçişleri sözleşmeye göre farklılık göstermektedir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Karadeniz‟e kıyıdaş olmayan ülkelerin belirli türdeki
savaş gemilerinin (Uçak gemileri, denizaltıları ve belirli sınırları ve boyutu aşan
büyük ebattaki savaş gemileri) Boğazlardan geçişini yasaklamış durumdadır. Kıyıdaş
118
olmayan devletlerin geriye kalan küçük boyuttaki savaş gemileri ise toplam tonaj
olarak 45.000 tonu aşmamak koşulu ile Karadeniz‟e geçebilir ve en fazla 21 gün
kalabilmektedir. Bu kural Karadeniz‟de bulunan ülkelerin güvenliğini korumak
amacıyla belirlenmiştir. Her koşulda Kanal İstanbul‟dan geçecek gemi KaradenizEge Denizi arasında gidip geleceği için bir şekilde Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟ne
kısmen tabii durumdadır. Türkiye sadece üç konuda
durumundadır:
55
münhasıran yetkili
Kanal İstanbul‟dan geçişe izin verilmesi ya da verilmemesi,
geçişten ücretin alınması ve ya alınmaması, kılavuz kaptanın olma zorunluluğu ve
olmaması. Bu sebeple Türkiye‟nin Kanal İstanbul‟u sadece ticaret gemilerine açması
ve Karadeniz‟e kıyıdaş olan/olmayan ülkelerin savaş gemilerinin hepsinin geçişlerini
Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟ne göre uygulaması gerekmektedir (Tütüncü, 2017:
120).
5.10.2. BükreĢ SözleĢmesi ve Kanal Ġstanbul
Bükreş Sözleşmesi‟nin temel amacı Karadeniz‟de bulunan canlılığın korunması ve
denizin kirlenmesini önlemek ve kontrol altına almak; Karadeniz‟in biyolojik
çeşitliliğini, kaynaklarını, su kalitesini korumaktır. Bu sözleşme ile Karadeniz,
Karadeniz‟ kıyıdaş ülkeler (Rusya, Gürcistan, Bulgaristan, Türkiye, Ukrayna,
Romanya) tarafından ortak bir çaba halinde korunmaktadır. Türkiye Bükreş
Sözleşmesi‟nde Türkiye‟nin taraf olduğu Protokoller:

Karadeniz Deniz Çevresinin Kara Kökenli Kaynaklardan Kirlenmeye Karşı
Korunmasına Dair Protokol,

Karadeniz Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesine
Karşı Acil Durumlarda Yapılacak İşbirliğine Dair Protokol,

Karadeniz
Deniz
Çevresinin
Boşaltmalar
Nedeniyle
Kirlenmesinin
Önlenmesine İlişkin Protokol,

Karadeniz‟de Biyolojik Çeşitliliğin ve Peyzajın Korunması Protokolü‟dür
(Kanal İstanbul ÇED Raporu, 2020: 1430).
Kanal İstanbul, Bükreş Sözleşmesi‟nin “Karadeniz Deniz Çevresinin Boşaltmalar
Nedeniyle Kirlenmesinin Önlenmesine İlişkin Protokol”ü ile ilgilidir. Kanalın
55
https://independent.academia.edu/tolgahan7 (Erişim Tarihi: 02.01.2020).
119
yapılması ile çıkan hafriyatın Karadeniz‟de boşaltma yapılması ile ilgili
sorumluluklar ve çalışmalar, sözleşmenin bahsi geçen protokolüne uygun şekilde
gerçekleştirileceği Kanal İstanbul ÇED Raporu‟nda belirtilmektedir.
5.11. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Diğer Kanallar Ġle KarĢılaĢtırılması
Kızıldeniz‟i Akdeniz‟e bağlayan Süveyş Kanalı‟nın açılma amacı uluslararası
ticarette kullanılan denizyolu taşımacılığının güzergâhını değiştirerek yolculuğun
süresini kısaltmak ve maliyetleri azaltmaktır. Süveyş Kanalı açılmadan önce gemiler
Ümit Burnu‟nu dolaşmak zorunda kalmaktaydı. Kanalın açılmasıyla birlikte
kullanılan güzergâhın boyu ortalama 3730 deniz mili civarlarında kısalmıştır.
Panama Kanalı‟nın açılmasının amacı da Süveyş Kanalı ile aynıdır. Atlas
Okyanusu‟nu Pasifik Okyanusu‟na bağlayan Panama Kanalı açılmadan önce gemiler
Horn Burnu‟nu dolaşmak zorunda kalıyorlardı ve bu durum ciddi bir maliyet
gerektiriyordu. Kanalın yapılmasıyla kullanılan güzergâh ortalama 7300 deniz mili
kısalmıştır. Baltık Denizi‟ni Kuzey Denizi‟ne bağlayan Kiel Kanalı da yapılmadan
önce gemiler Danimarka‟nın kuzeyinden geçerek Baltık Denizi‟ne ulaşmaktaydı.
Kiel Kanalı‟nın yapılması kullanılan güzergâh ortalama 285 deniz mili kısalmıştır.
Ege Denizi‟ni İyon Denizi‟ne bağlayan ve ulusal bir kanal olan Korint Kanalı‟nın
yapılması ile ortalama 435 deniz mili yol tasarrufu sağlanmıştır.
Sözü geçen kanallara bakıldığında hepsinin yapılmak için en önemli nedenleri
mesafe ve maliyet azaltmak olduğu görülmektedir. Fakat Kanal İstanbul‟un yapılma
amacı bu kanallardan farklıdır.
İstanbul Boğazı‟ndan geçen gemi sayısının yıllara göre değişiklik gösterse de,
Boğazdan geçen tonaj sayısı giderek artmaktadır. Özellikle artan bu tonaj sayısı
tehlikeli yük taşıyan gemilerin tonajlarında göze çarpmaktadır. Sanayileşmenin
ilerlemesi ve artması da tehlikeli yük taşımacılığının artmasını tetikleyen unsurlardan
biridir. Zaten hali hazırda olan İstanbul Boğazı‟na alternatif olarak yapılması
planlanan Kanal İstanbul‟un yapılma amacı, İstanbul Boğazı‟nda meydana gelen
gemi yoğunluğunu azaltmak ve meydana gelebilecek kazaların önüne geçerek
bölgenin daha güvenli hale getirilmesidir. Sağlayacağı fayda ise İstanbul Boğazı‟nda
beklemek istemek gemilerin geçişini hızlandırmak olacaktır.
120
5.12. Kanal Ġstanbul Projesi Hakkında Resmi Kurum GörüĢleri
23.12.2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‟na bağlı Çevresel Etki
Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Müdürlüğü tarafından Kanal İstanbul Projesi‟nin
Son Şekli Verilen ÇED Raporu (2020) yayınlanmıştır. Bu bölümde belirtilecek olan
resmi kurum görüşleri bahsi geçen tarihte yayınlanan rapora göre düzenlenmiştir.
Resmi kurum görüşlerinin tamamı tez çalışmasının sonunda Ekler kısmında
verilmiştir.
5.12.1. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Enerji ve Tabii Bakanlığı, gerçekleştirilecek olan Kanal İstanbul Projesi‟nin
madencilik faaliyetleri üzerinde oluşturabilecek etkiler üzerinde durmuş ve
28.09.2018 tarihinde proje ile ilgili görüşünü belirtmiştir. Eğer yapılacak olan kanal
madencilik faaliyetleri ile otoyollar, liman, baraj, demir yolları, havaalanı, enerji
santralleri, petrol-doğalgaz-jeotermal boru hatları gibi yatırımların birbirini
engellediği, madencilik faaliyetinin gerçekleştirilemez olduğu, yatırımlar için başka
alternatiflerin bulunamaması gibi durumlarda son karar Bakanlık kurulunca verilmesi
gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca projenin geçtiği güzergâhta birçok madencilik
işletmelerinin olumsuz yönde etkileneceği ve bu işletmelerin kaynak kaybı
yaşayacağını belirtmiş ve bu durumlara karşı işlemler devam ettirilmektedir. Bu
olumsuzluklar dışında projenin devam ettirilmesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı‟nca bir sakınca bulunmamıştır.
5.12.2. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Projenin gerçekleştirileceği konum itibariyle kırsal kesimler ve tarım alanlarının
kanal güzergâhına katılarak tarım dışı alanlarda kullanılacağı ÇED Raporu‟nda
belirtilmiştir. Bu alanların tarım dışı alanlarda kullanılması için Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı‟nın İstanbul İl Müdürlüğü‟nden izin alınması koşulu ile
kullanılabileceği görüşü belirtilmiştir. Bu husus dışında Bakanlık, projenin devam
ettirilmesinde konusunda bir sakınca bulmamıştır.
5.12.3. T.C. UlaĢtırma ve Altyapı Bakanlığı
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Kanal İstanbul Projesi‟nin
gerçekleştirilmesi halinde İstanbul Yeni Havalimanı Mani Planı kot sınırlamalarına,
121
1421 sayılı Havaalanları Çevresinde Yapılaşma Kriterleri Hakkında Genelgeye ve
ICAO Annex-14 Cilt-1 ve SHT-HES56 kriterlerine uygun şekilde hareket edilmesi
konusu üzerinde durmuştur.
5.12.4. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‟na bağlı Sanayi Genel Müdürlüğü Kanal
İstanbul ile ilgili görüşlerini, inşaat sırasında yapılacak olan en az üç adet beton
santrali için vermiştir. Bakanlığa göre ÇED Raporunda, bu beton santrallerinin
özelliklerinin açıklanması, bu santrallerin inşaatında kullanılacak hammadde,
yardımcı madde ve katkı maddelerinin ve miktarlarının belirlenmesi, zamanlama
tablosunun gösterilmesi ve üretim süreci akım şeması üzerinde tüm girdi ve çıktıların
gösterilmesinin uygun olacağı kanaatindedir.
5.12.5. T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı
Tarım ve Orman Bakanlığı‟na bağlı Orman Genel Müdürlüğü‟nün değerlendirmesine
göre Kanal İstanbul Projesi‟nde anakara üzerinde bulunan 12.896.203,57 m² lik alan
devlet ormanları içerisinde yer almaktadır. Ayrıca Özel Ağaçlandırma Sahaları ile
projenin planlanan alanının bir kısmı çakışmaktadır. Bazı Doğal Sit Alanları ve Göl
Havzaları da proje alanındadır. Bu nedenle projenin gerçekleştirilmesi süresince sözü
edilen yerlerin Makam tarafından değerlendirilmesi koşulu ile Kanal İstanbul
Projesi‟nin Bakanlık tarafından bir sakıncası bulunmamıştır.
5.12.6. T.C. Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı
Orman ve Su İşleri Bakanlığı‟na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğünce Kanal İstanbul ile ilgili görüşleri aşağıda maddeler halinde
verilmiştir:

ÇED raporunu hazırlayacak olan çalışma ekibine uzman biyolog ve uzman
hidrojeolog eklenmesinin gerektiği,

Belirlenen alandaki ekosistem çeşitliliği ve korunması gereken endemik
bitkiler ve nesli tükenmekte olan canlılar hakkında bilgilerin yer alması
gerektiği,
56
Ayrıca Bakınız: Annex 14 Cilt-1 ve Cilt-2 ve SHT-HES kriterlerini daha detaylı incelemek için
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü‟nün resmi internet sitesinden ulaşabilirsiniz.
122

Projenin gerçekleşmesinden sonra alandaki canlı çeşitliliğinin alana
uyumlarını belirlemek için en az 2 yıl süre ile planlanması ve her 6 ayda bir
Genel Müdürlüğe rapor sunulması şeklinde bir izleme planın oluşturulması
gerektiği,
Bakanlık tarafından önemli konular olarak vurgulanmıştır.
Bakanlığın belirttiği bir diğer husus ise; ÇED Raporunda yer almayan ancak proje
alanına yaklaşık olarak 1,2 km mesafede bulunan Şamlar Tabiat Parkı bulunmasıdır.
Bu tabiat parkının içinde Sazlıdere Baraj Gölü‟ne karışan iki adet mevsimlik dere
bulunmaktadır. Projenin yapılması ile birlikte Sazlıdere Barajı‟nın iptal edilmesi
gerektiğinden Şamlar Tabiat Parkı‟nın mevcut halini olumsuz yönde etkileyeceğinin
üzerinde durulmuştur.
Meydana gelebilecek olumsuz faaliyetlerin en aza indirgenmesi, önlenmesi ve telafi
edilebilecek duruma getirilmesi için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü; bilimsel ve teknik verilerle hazırlanmış bir bilimsel rapor hazırlanmasını
ve alınacak tedbirlerin proje alanındaki Bölge Müdürlüğü ile birlikte belirlenmesinin
gerektiğinin üzerinde durmuştur. Buna ek olarak alınacak tedbirlerin ÇED raporunda
faaliyet sahibi tarafından taahhüt edileceği bir taahhütname senedinin hazırlanması
önerilmektedir.
Kanalın yapılmasından dolayı, kanaldaki akıntı ile beraber yabancı türdeki canlı
girişlerinin olasılığı olmasından dolayı bu canlı girişlerinin deniz ekosistemine olan
etkilerinin araştırılması için “Deniz Ekoloji Raporu” hazırlanması istenilmektedir.
5.12.7. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Kültür ve Turizm Bakanlığı‟na bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü,
Kanal İstanbul‟un gerçekleştirileceği alanlardaki bütün sit alanları ve tescilli kültür
varlıklarına yönelik uygulamaların öncesinde, faaliyet sahiplerinin Kuruldan görüş
almasına ve proje alanında rastlanılacak kültür varlıklarının Kurula haber verilmesi
gerektiğine karar vermiştir.
123
5.12.8. T.C. Çevre ve ġehircilik Bakanlığı
Kanal İstanbul‟un proje başlamadan önce, proje yapımı sırasında ve işletme
aşamasında su kalitesini, çevresel fauna ve floryasını, balıkçılık ve diğer çevresel
unsurları olumsuz yönde etkileyebileceğinden ÇED raporuna bildirilen görüşler
kısaca şu şekildedir:

Marmara Denizi ve Karadeniz kıyısındaki alanlarda yapılacak olan tarama ve
kazı işlemlerinin Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (SKKY)‟ne göre
yapılması; buradan alınacak numunelerinin ve analizlerin dikkate alınması,

Yapılan analizler belirlenen standartların üstüne çıkarsa deniz kirliliğine
sebebiyet veren etkenlerin araştırılması ve daha fazla kirliliğin meydana
gelmemesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi,

Yapılacak olan kıyı dolgularının ve boşaltım alanlarının denizsel ve çevresel
etkilerinin araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi,

Kanal İstanbul‟un faaliyete geçmesi ile birlikte denizde meydana gelebilecek
fiziksel ve kimyasal değişikliklerin etkilerinin araştırılması
gibi konuların ve bu tip sorunların üzerinde durulmuştur.
5.12.9. T.C. Ġstanbul BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığı
Kanal İstanbul için İstanbul Büyükşehir Belediyesi‟nden istenen hafriyat boşaltım
noktalarının koordinat bilgileri faaliyet sahipleri tarafından istendiği ve bu koordinat
bilgilerinin Başkanlık tarafından gönderildiği bilgisi verilmiştir.
5.12.9.1. Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi’nin Kanal Ġstanbul GörüĢleri
Projenin tekrar gündeme geldiği sırada dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul Projesi‟ne karşı çıktığını belirtmiştir. Proje
için gerekçeler hazırlamış, kamuoyunda bu gerekçeleri paylaşmıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından projenin İstanbul için bir susuzluk
problemi yaratacağı düşünülmektedir. En başta Terkos Gölü‟nü olmak üzere yer altı
ve yer üstü sularını olumsuz yönde etkileyeceği öngörülmektedir. Her ne kadar
sondaj ve zemin etüdleri yapılsa da ortaya beklenmedik durumların çıkacağı görüşü
savunulmaktadır. Terkos Gölü‟ne İstanbul‟un tuzlu suyu karışacağından Terkos
124
Gölü‟nün su kaynağı olmaktan çıkacağı belirtilmiştir. Ayrıca kanlın geçiş güzergahı
Istranca Dağları‟ndan gelen yer altı sularının geçişini de engelleyeceğinden susuzluk
ile karşı karşıya kalınacağı düşünülmektedir. 57 Susuzluk ile ortaya çıkacak doğal
afetler ve çevreye verilebilecek zararlar da göz önünde bulundurulmuştur.
İstanbul‟da Kanalın yapılması ile İstanbul‟da yer alan fay hatlarının etkileneceği
düşünülmektedir. Kanalın inşaatı ile meydana gelebilecek aşırı yüklenmenin depremi
tetikleyebileceği öngörülmektedir.
Kanalın yapılmasında ki en önemli gerekçe olarak İstanbul Boğazı‟nda oluşan gemi
trafiği gösterilmektedir. Boğazlardan geçiş istatistiklerine bakıldığında Boğazlardan
geçen gemilerin sayılarında bir artış değil aksine bir azalış söz konusudur. Kanalın
yapılmasının bu sebeple gerekli olmadığı düşünülmektedir. Bu durumda kanalın
yapılmasından oluşan maliyetin ülke ekonomisine zarar vereceği yönünde bir görüş
hakimdir. 58
Karadeniz ülkelerinin ve İstanbul Boğazı‟nı kullanan diğer ülkelerin Kanal
İstanbul‟u geçiş ücreti açısından kullanılmayacağı düşünülmektedir. Hali hazırda
Boğazdan geçiş ücreti alınmaz iken kanaldan geçmek için belirli bir ücret ödenmesi
ihtimaline İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sıcak bakılmaktadır. 59
Kanalın yapılması ile birlikte İstanbul‟a yoğun göçün gerçekleşeceği ve şehir içi
ulaşım ağlarının yetersiz kalacağı öngörülmektedir. Kanalın yapılması için Avrupa
Yakası ikiye ayrılacağından toplam nüfus
yoğunluğunun artacağı tahmin
edilmektedir.
Karadeniz ve Marmara arasında oluşan akıntının ve balık çeşitliliğinin, kanalın
yapılması ile olumsuz yönde etkileneceği de öngörülmektedir. Balık çeşitliliğinin ve
sayısının azalması ile balıkçılık faaliyetlerini azaltırken bu durumun ülke
ekonomisine de zararı olacağı görüşü savunulmaktadır. 60
57
https://www.ibb.istanbul/News/Detail/36257 (Erişim Tarihi: 30.06.2020)
https://www.ibb.istanbul/News/Detail/36257 (Erişim Tarihi: 30.06.2020)
59
https://www.ibb.istanbul/News/Detail/36257 (Erişim Tarihi: 30.06.2020)
60
https://www.ibb.istanbul/News/Detail/36257 (Erişim Tarihi: 30.06.2020)
58
125
5.12.10. Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı
Yapılacak olan Kanal İstanbul Projesi için faaliyet sahipleri kuruma ait olan ve
işletilen, kuruma ait olan ancak hâlihazırda işletilmeyen veya kullanılmayan,
işletilmesi için izin alınması beklenen taş ocakları ve döküm sahaları için Kurumdan
görüş istemektedir. Müdürlüğün incelemeleri sonucunda belirtilen proje alanı
içerisinde taş ocağı ve döküm sahasının bulunmadığı Bölge Müdürlüğü tarafında
beyan edilmiştir.
5.13. Kanal Ġstanbul Projesi Ġle Entegre Olacak Denizcilik Tesisleri
5.13.1. Karadeniz Konteyner Limanı
Kanal İstanbul Projesi kapsamında kanalın Karadeniz ağzında, denizin üzerinde
2.164.291 m²lik bir konteyner limanın yapımı planlanmaktadır (ÇED Raporu Ekim
2019: 217).
Limanda gemiye sağlanacak planlanan hizmetler;

Yanaşma ve kalkışta sağlanacak hizmetler

Kılavuzluk, römorkör barınma ve palamar

Su ve kumanya tedariki

Haberleşme, çöp ve atık yağ alımı şeklinde sıralanmaktadır.
Limanda gemideki yüklere yönelik verilmesi şeklinde planlanan hizmetler;

Gemide veya rıhtımda yükün elleçlenmesi

Yükün gemi ve istif sahaları arasındaki transferler

Yükün sayımı, tartılması ve analizi

Yükün istiflenmesi ve depolanması

Yüklerin gümrük ve dokümantasyon kontrolü şeklinde sıralanmaktadır.
Planlanan Karadeniz Konteyner Limanı‟nda ilk etapta (2023) yüklerin elleçleme
kapasitesinin 500.000 TEU61 olması hedeflenmektedir. Kanalın bulunduğu bölgedeki
potansiyele, Türkiye‟deki ve çevredeki mevcut lojistik ağlarına ve yapılmakta olan
projelerin ilerleyişine göre 5 milyon TEU kapasiteyi kaldırabilecek şekilde söz
61
1 TEU; 20 feet'lik koyteyneri ifade etmektedir ve 34 metreküplük bir hacme sahiptir.
126
konusu terminalin genişleme alanı mevcuttur. Proje çerçevesinde sadece konteyner
limanı olarak planlanan alan, genişlemeye mevcut olmasından dolayı antrepo alanı
olmaya da elverişli konumdadır.
Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na (2019) göre, limana gelebilecek geminin tahmin
edilmesindeki ilk adım gelecekteki gemi boyutlarının aralıklarının belirlenmesinin
tahminidir edilmesidir. İlk olarak trafik analizi incelenir ve bu analiz konteyner
gemilerinin uzunluklarındaki artışı doğrulamaktadır. İkinci adım da taşımacılık
analizinin belirlenmesi olarak düşünülmektedir. Taşımacılık analizi, gelecek
zamanlarda konteyner gemilerinin boyutlarının daha büyük konteyner gemilerine
dönüşmesi ile ilgilidir. Üçüncü adım ise liman analizidir. Gemi tahmini en genel
varsayım, küçük boyuttaki gemilerinin sayısının azalacağı ve büyük boydaki
gemilerinin sayısının artacağı yönündedir. Yapılan etüt çalışmalarına göre Karadeniz
ve Marmara Denizi‟nde 350 m ve daha büyük ebatta gemiler beklenmektedir.
Konteyner Limanı‟nın kapasitesi ve derinliğinin hesaplanması için 350 m
genişliğinde konteyner gemisi hedef seçilmiştir. Hedef seçilen gemi boyutuna en
yakın örnek olan Sovereign Maersk Gemisi‟dir. Bu geminin uzunluğu 347 m,
kapasitesi 7226 TEU, su çekimi 14,5 m‟dir.
Limandan kılavuzluk hizmeti alınabilmesi için geminin varıştan ve geminin
kalkışından belirli bir saat diliminde limana bildirim yapılması gerekmektedir.
Limanda 01.08.2003 tarihinden itibaren geçerli olan “Liman Hizmet Tarifeleri”
uygulanacaktır. Tarifenin 13. Maddesine göre; 500 GT ve daha büyük olan tanker ve
tehlikeli yük taşıyan gemiler, 1000 GT ve daha büyük Türk Bayraklı gemiler, 500
GT ve daha üzeri yabancı bayraklı gemiler, 1000 GT yabancı bayraklı ticari ve özel
yatlar kılavuzluk hizmeti almak zorundadırlar.
Karadeniz Konteyner Limanı stratejik bir konuma sahiptir. Çünkü Kanal İstanbul‟un
kuzey ağzının doğusunda yer alması planlanan liman aynı zamanda İstanbul Yeni
Havalimanı‟nın sınırında yer almaktadır. Bu nedenle ICOA Annex14 kriterine göre
bu limanda patlayıcı ve parlayıcı yakıt tesisi olmayacaktır.
Karadeniz‟de dağlar kıyıya paralel olarak uzanmasından dolayı kıyıdan iç kesimlere
ulaşım ve bağlantı zor olmaktadır. Karadeniz‟de bulunan limanlar da bu coğrafi
127
koşul sonucu dar hinterlanda sahiptir. Ancak yapılacak olan Kanal İstanbul,
Karadeniz Konteyner Limanı‟nı hinterlandı geniş olan Marmara Denizi‟ne
bağlayacağından lojistik anlamda olumlu yönde büyük bir etki yaratacaktır.
5.13.2. Marmara Konteyner Limanı
Kanal İstanbul Projesi kapsamında kanalın Marmara Denizi ağzında, denizin
üzerinde 631.270 m²lik bir konteyner limanın yapımı planlanmaktadır (ÇED Raporu
Ekim 2019: 222).
Limanda gemiye sağlanacak planlanan hizmetler;

Yanaşma ve kalkışta sağlanacak hizmetler

Kılavuzluk, römorköri barınma ve palamar

Su ve kumanya tedariki

Haberleşme, öçp ve atık yağ alımı şeklinde sıralanmaktadır.
Limanda gemideki yüklere yönelik verilmesi şeklinde planlanan hizmetler;

Gemide veya rıhtımda yükün elleçlenmesi

Yükün gemi ve istif sahaları arasındaki transferler

Yükün sayımı, tartılması ve analizi

Yükün istiflenmesi ve depolanması

Yüklerin gümrük ve dokümantasyon kontrolü şeklinde sıralanmaktadır.
Sözü geçen bu liman alanı 500.000 TEU kapasiteyi kaldırabilecek geri saha
alanlarına ve ulaşım türlerine uygun koşullara sahiptir.
Karadeniz Konteyner Limanı‟nda olduğu gibi bu limanda da 350 m genişliğinde
konteyner gemisi hedef seçilmiştir. Hedef seçilen gemi boyutuna en yakın örnek olan
Sovereign Maersk Gemisi‟dir. Bu geminin uzunluğu 347 m, kapasitesi 7226 TEU, su
çekimine 14,5 m‟dir.
Marmara Bölgesindeki limanlarda elleçlenen konteyner miktarı her yıl yaklaşık
olarak 5 milyon TEU dolaylarındadır. Deniz Ticaret Odası Sektör Raporlarına göre
Marmara‟daki konteyner limanlarında iyileştirmeler yapılarak taşıma kapasiteleri
arttırılabileceği yönündedir. Fakat ilerleyen teknoloji ve sanayi ile gün geçtikçe
128
elleçlenen miktarların artacağı öngörülmektedir. Kapasite ihtiyacından dolayı Kanal
İstanbul‟un yapımıyla birlikte Marmara ve Karadeniz Konteyner Limanları da
elleçleme miktarına katkıda bulunacaktır.
Limandan kılavuzluk hizmeti alınabilmesi için geminin varıştan ve geminin
kalkışından belirli bir saat diliminde limana bildirim yapılması gerekmektedir.
Limanda 01.08.2003 tarihinden itibaren geçerli olan “Liman Hizmet Tarifeleri”
uygulanacaktır. Tarifenin 13. Maddesine göre; 500 GT ve daha büyük olan tanker ve
tehlikeli yük taşıyan gemiler, 1000 GT ve daha büyük Türk Bayraklı gemiler, 500
GT ve daha üzeri yabancı bayraklı gemiler, 1000 GT yabancı bayraklı ticari ve özel
yatlar kılavuzluk hizmeti almak zorundadırlar.
Hinterlandı en geniş limanlarına sahip olan bölgelerden birisi Marmara‟dır. Hali
hazırda Marmara‟da bulunan limanlar çok yoğun olduğundan verilen hizmetlerde
sorunlar ve aksaklıklar çıkmaktadır. Bu sebeple yapılacak olan Marmara Konteyner
Limanı‟nın bölgesel deniz taşımacılığına destek vereceği düşünülmektedir.
5.13.3. Küçükçekmece Yat Limanı
Kanal İstanbul Projesi çerçevesinde Küçükçekmece Gölü‟nde toplam kapasitesi
1.200 olan bir adet yat limanı yapılması planlanmaktadır. Gerçekleştirilecek yat
limanı İstanbul‟daki mevcut talebi ve Kanal İstanbul‟dan dolayı gelebilecek talepleri
karşılamak içindir. Bu projenin ekonomik anlamda hem deniz hem de yat turizmine
katkı sağlayacağı öngörülmektedir.
Yat limanın alanı 189.089 m²‟dir. 0-20 m arasında bulunan yelkenliler ve
motorbotlar yat limanına yanaşabileceklerdir. Buna ek olarak 20-30 m arasındaki
tekneler için de yanaşma yeri planlanmıştır. Limanın yanından geçen gemi ve
teknelerin dalgasından yatları korumak amacıyla dalgakıran inşa edilecektir (ÇED
Raporu Ekim 2019: 264).
5.13.4. Karadeniz Dolgu Alanı
Kanal
İstanbul‟un
yapımında
yaklaşık
1,1
milyar
m²
hafriyat
çıkması
öngörülmektedir. Çıkan hafriyatın karada depolanması mümkün değildir. Bu sebeple
129
dezavantaj olan bir durumu avantaja çevirmek için Kanal İstanbul‟dan çıkacak
hafriyat ile Karadeniz Dolgu Alanı yapılacaktır.
Karadeniz Dolgu Alanı‟nın batı tarafı rekreasyon amaçlı, doğu tarafı lojistik amaçlı
kullanılmak üzere planlanmıştır. Dolgu alanının inşası tamamlandığında İstanbul
Yeni Havalimanı ve Karadeniz Konteyner Limanı‟na sınır olacaktır.
5.13.5. Karadeniz Lojistik Merkezi
Türkiye‟de gerçekleşen yıllık lojistik hareketlerin %60‟ı İstanbul‟dadır. Mevcut
lojistik
sektörünün
fonksiyonu,
sanayi
ve
verilen
bu
yüzdelik
birlikte
değerlendirildiğinde İstanbul‟un ulaştırma ve ihracattaki önemi öne çıkmaktadır
(ÇED Raporu, 2019: 304). Bu gerçeklikler doğrultusunda şehirde gerçekleştirilen
lojistik faaliyetleri düzenlemek ve iyileştirme adına, Karadeniz Lojistik Merkezi
yapılması planlanmaktadır. Kanal İstanbul‟un Karadeniz girişinin doğusunda yer
alması planlanan Karadeniz Lojistik Merkezi, Kanal İstanbul‟un kazısından çıkacak
hafriyat ile gerçekleştirilecektir. Yapılması planlanan bu merkezin temel amacı,
İstanbul‟daki yük taşımacılığının şehrin doğusu ve batısında olmak üzere uç
noktalarda toplanıp bu noktalardan denizyolu taşımacılığı ile şehrin içine girmeden
Marmara Bölgesi‟ne; demiryolu taşımacılığı ile diğer lojistik merkezlerine
yönlendirilmesidir. Ayrıca İstanbul Yeni Havalimanı ile entegre olarak lojistik
merkezinin yük taşımacılığındaki altyapı eksikliğini ve ulaştırma türleri arasındaki
etkileşimin eksikliklerinin giderileceği tahmin edilmektedir (Kanal İstanbul ÇED
Raporu, 2020: 306).
5.14. Kanal Ġstanbul KamulaĢtırma ÇalıĢmaları
Kamulaştırma, devlet veya kamu tüzel kişilerce, kamu yararı gözetilerek ve kişiye ait
taşınmaz malların belli bir projeye (okul, yol vb.) göre uygulanması işlemidir. Kanal
İstanbul Projesi de belirli bir rezerv alanı içerisinde kalmaktadır. Bu rezerv alanı
yaklaşık olarak 350.000 dönümdür ve yaklaşık yarısı imarsız durumdadır (ÇED
Raporu Ekim 2019: 358).
Kanalın güzergâhının büyük bir bölümü Küçükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajı
Gölü alanlarından geçtiğinden bu yerlerde kamulaştırma söz konusu değildir. Kalan
130
diğer alanlardan bugüne kadar yalnızca 440 adet mera, yaylak, kışlak gibi
taşınmazların nitelikleri değiştirilmiştir.
Tablo 5.2: Kanal İstanbul Projesi Güzergahındaki Mülkiyet Durumu
Mülkiyet
Mülkiyet Durumu
Adet
Kadastral Alan
(m2)
Düzenlemesi
Yapılacak Alan
(m2)
Kamu
1287
104.440.632
17.843.569
Özel
5908
28.785.077
25.584.735
Belediye
483
5.988.120
4.284.182
Özel - Üniversite
1
2.555.273
29.057
Belediye – Özel
270
2.615.072
2.243.796
Kamu – Özel
297
6.652.158
4.817.604
Kamu – Belediye
4
8.037
6.712
Kamu – Belediye –
10
75.690
73.550
Kayıt Dışı Davalı
40
1.145.143
685.622
TOPLAM
8300
152.265.202
55.568.827
Özel
Kaynakça: Kanal İstanbul ÇED Raporu, 2019: 357 (Erişim: 14.12.2019)
131
ALTINCI BÖLÜM
KANAL ĠSTANBUL PROJESĠ’NĠN BÖLGESEL DENĠZ TAġIMACILĞINA
ETKĠSĠNĠN SWOT ANALĠZĠ
6.1. SWOT Analizi
SWOT Analizi, bir kişinin, işletmenin, organizasyonun, kurumun veya kuruluşun iç
ve dış çevrelerinin değerlendirmesini sağlayan bir analiz tekniğidir. SWOT Analizi
sayesinde hem dış çevreden kaynaklanabilecek fırsatlar ve tehditler belirlenirken,
analizi yapılan kişinin, işletmenin, organizasyonun, kurumun veya kuruluşun da
zayıf ve güçlü yönleri de belirlenmektedir (Gürlek, 2002: 36). SWOT kelimesi
İngilizce
Strenghts,
Weaknesses,
Opportunities,
Threats
kelimelerinin
baş
harflerinden oluşmaktadır.
 Strenghts: Sahip olunan güçlü yönleri,
 Weaknesses: Sahip olunan zayıf yönleri
 Opportunities: Elde edebilecek fırsatları,
 Threats: Karşılaşılabilecek tehditleri temsil etmektedir.
SWOT Analizi sayesinde işletmelerin sahip olduğu güçlü ve zayıf yönler ile
karşılaşabileceği fırsatlar ve tehditler belirlenmektedir. Böylece işletmenin mevcut
durumları saptandığından SWOT Analizi aynı zamanda bir “Mevcut Durum
Analizi”dir. Bu bilgiler ışığında işletmenin gelecek dönemlerde ne durumda
olacağını ve ne yapması gerektiğini de öngördüğünden ve analiz ettiğinden “Gelecek
Durum Analizi” olarak da söylenmesi yadsınamaz bir gerçektir.
SWOT Analizi kullanıldığı işletmeye birkaç fayda sağlamaktadır. Bunlardan birkaçı
şöyledir (Erol, 2019: 15):
 Saptanan güçlü yönlerin belirlenen fırsatlardan faydalanacak şekilde
kullanılmasını sağlamaktadır.
 Saptanan zayıf yönlerin üstünde çalışılarak bunları güçlü yönlere çevirmek
için gerekli planlama ve stratejiler geliştirmektir.
 Saptanan tehditler belirlenen güçlü yönlerle birlikte entegre edilerek bu
tehditlerin fırsatlara dönüştürülebilmesi sağlanmaktadır.
132
Bir işletmenin gerçekte olan durumunu görmek için analiz edilerek değerlendirilmesi
gerekmektedir. Böylece işletmenin güçlü ve zayıf yönleri tespit edilir, var olduğu
ortamdaki fırsat ve tehditler de belirlenirse, işletmenin o günkü veya gelecekteki
problemlerle başa çıkmak için stratejik planlamalar geliştirilebilir (Erol,2019, s.15).
Bu stratejik planlar sayesinde işletmeler bulundukları ortamdaki başarılarını arttırma
şansları vardır.
SWOT Analizi birçok konuda kullanılabilmektedir. Başlıca ana konular şu şekildedir
(Erol, 2019: 17):
 İşletmede meydana gelen bir sorunun tanımlanmasında ve bu sorunun
çözümlenmesinde,
 Stratejik planların geliştirilmesinde,
 Yeni bir sektöre veya pazara girerken ortamın yapısının anlaşılmasında,
 Nicel verilerin yetersiz olduğu durumlarda,
 İş akış diyagramlarının geliştirilmesinde,
 İnsan kaynakları yönetiminde,
 Performans yönetiminde gibi durumlarda analiz etmek için kullanılmaktadır.
ġekil 6.1: SWOT Analizi
FIRSATLAR
Rekabet Üstünlüğü
TEHDĠTLER
Faaliyetlerin Terki Söz Konusu
Dış Çevre Analizi
Sonucunda Ortaya Çıkar
ÜSTÜNLÜKLER
ZAYIFLIKLAR
İç Çevre Analizi
Sonucunda Ortaya Çıkar
Kaynakça: (Ülgen ve Mirze, 2007: 163)
133
Günümüz rekabet koşullarında işletmelerin başarılı olabilmesi ve günün koşullarına
ayak uydurabilmesi için SWOT Analizi yapmaları kaçınılmazdır. Kendi iç ve dış
çevresindeki sorunları ve mevcut durumlarını bilmeyen işletmeler, dış çevreden
kaynaklanan fırsatları iyi değerlendiremez; tehditlere karşı ise yeterli derecede
önlemler alamaz.
6.1.1. SWOT Analizinde Ġç Çevre ve DıĢ Çevre Analizleri
İşletmelerin bulundukları sektörde ve pazarda başarılı olabilmeleri için, içinde
bulundukları iç ve dış çevrelerinin analizlerinin yapılması gerekmektedir. Stratejik
yönetimde, işletme ve çevresi ile arasında bulunan ilişki, iki farklı noktada
yoğunlaşmaktadır. Bunlar işletmenin kabiliyet kapasitesi ve çevre şartlarıdır. Bu iki
nokta arasındaki uyum, işletmenin amaçları için gerçekleştirmesi gereken planlarla
paralel şekilde olmalıdır.
6.1.1.1. DıĢ Çevre Analizi
Dış çevre, işletme ile ilgili olan ama işletmenin dışındaki bileşenlerden oluşan
çevredir. Dış çevreyi oluşturan üç grup bulunmaktadır. Bunlar;
 İşletmeyi direkt ilgilendiren ve etkileyen iş çevresi,
 İşletmeyi dolaylı olarak ilgilendiren ve etkileyen genel çevre,
 Uluslararası çevredir (Ekici ve Şahım, 201: 45).
İşletmeler dış çevre analizlerini dört ana faktör altında toplamışlardır. Bunlar;
1. Ekonomik Faktörler: Ekonomide elde edilen kaynakların ne derecede nasıl
dağıtıldığı ve bu kaynakların nasıl kullanıldığı ile ilgilidir. Enflasyon, faiz
oranları, işsizlik, yatırım kararları vb. bileşenler ekonomik değişkenleri
nitelemektedir.
2. Teknolojik Faktörler: Teknolojik gelişmeler dış çevrede önemli bir
bileşendir. Çünkü ortaya çıkan yeni bir teknolojik gelişme, rakipler arasında
rekabeti önemli derecede etkiler. Teknolojik gelişmeye ayak uyduramayan
işletmeler hem aşırı fiyatlanmaya gider hem de rekabet edemeyecek duruma
gelir.
134
3. Politik ve Yasal Faktörler: Hükümetin uyguladığı politikalar ve yürürlükte
olan yasalar işletmelerin faaliyetlerini etkilemektedir. Vergiler, yasalar, para
politikaları, tüketici hakları vb. konular bu faktörün alt bileşenleridir.
4. Sosyal Faktörler: İşletmenin, müşterilerin ve çalışanların içinde bulunduğu
toplumun
davranış
ve
demografik
özelliklerini
anlatan
faktörleri
kapsamaktadır. Sosyal faktörler, işletmenin sahip olduğu ürün veya hizmetin
talebinde etkili olmaktadır. Gelenekler, tasarruf harcamaları, yaşam biçimleri
vb. bileşenler sosyal faktörün bileşenlerindendir.
Bu faktörlerin dışında müşteri profili, rekabetçi faktörü, işgücü faktörü, tedarikçi
faktörü ve uluslararası faktörler de dış çevrede etkendir.
Dış çevrede oluşan faktörler işletmenin geleceğini etkilemektedir. Çünkü dış çevrede
oluşan bu faktörler fırsatlar ve tehditleri ortaya çıkarmaktadır. Fırsatlar işletmeyi
bulunduğu konumdan ileriye taşıyabilir, işletmeye fayda sağlayabilirler. Tehditler ise
işletmenin varlığına son verebilir veya işletmenin ilerlemesini durdurabilir
(Sucuoğlu, 2014: 49).
Fırsatlar; dış çevrenin analizi sırasında ortaya çıkan olumlu sonuçlardır (Ülgen ve
Mirze, 2007: 160). Başka bir deyişle, gelecekte büyüme için olanak sağlayan ve
rekabet avantajları geliştiren konulardır.
Tehditler; işletmelerin varlığını sürdürmesinde işletmenin karşısına engel olarak
çıkan veya rakip işletmelere karşı üstünlüğünü kaybetmesine neden olabilecek dış
çevreden kaynaklı olumsuz durumlardır.
6.1.1.2. Ġç Çevre Analizi
İç çevre, bir işletmenin kurulmasında ve yönetilmesinde etkisi olan işletmenin
içerisinde bulunan çevredir. Bir işletmenin iç çevresini finansman, muhasebe ve
pazarlama bölümlerini kapsamaktadır. İç çevrenin faktörleri aşağıdaki gibidir:
1. Planlama: İşletmenin oluşturduğu planlar ile işletmenin hedefleri arasındaki
ilişkinin doğrusal olması ve planların vadesi ile ilgili faktördür.
2. Yönetme: İşletme içerisinde görev verilen kişilerin bu iş için uygun olup
olmadığını inceleyen faktördür.
135
3. Etkileme: İşletmenin içerisindeki iletişimin nasıl olduğu, etkili olup olmadığı,
işletme çalışanlarına verilen ödüllerin motivasyonu yükseltip yükseltmediği
gibi bileşenleri içeren faktördür.
4. Kontrol: Mevcut olan performansı ölçen ve bunları önceki performans
standartları ile karşılaştırmasını inceleyen faktördür.
Güçlü yönler, işletmelerin iç çevresindeki analizler sonucunda ortaya çıkan,
rakiplerine karşı üstünlük sağlayabildiği becerileri ve varlıklarıdır (Ülgen ve Mirze,
2010: 161). Bir işletme güçlü yönlere sahip olmadığı takdirde dış çevreden
kaynaklanan tehditlere gereken cevabı veremez, fırsatlardan faydalanamaz. Bu
nedenle işletmenin güçlü yönlere sahip olması son derece önemlidir.
Zayıf yönler; işletmelerin diğer rakip işletmelere göre geride kaldığı, eksikliğini
hissettiği, güçsüz durduğu yetenekler ve varlıklardır. Zayıf yönlere sahip olan
işletmelerin, bu zayıflıkların üstüne giderek bunları işletme yararına çevirmeye
çalışmalıdır. Aksi takdirde alınan önlemlere rağmen işletmeler bu zayıflıkların
üstesinden gelemezse işletme varlığını sürdüremez ya da zayıflık olan alanlarla ilgili
olarak dış kaynak kullanımı gerçekleşir (Ülgen ve Mirze, 2010: 161).
6.1.2. SWOT Matrisi ve Uygulanabilecek Stratejiler
İşletmeler yapılan SWOT Analizi sonrasında iç ve dış faktörler göz önüne alınarak
belirli stratejiler geliştirmektedirler. İç ve dış faktörlerin birbirleri ile etkileşimi
uyumu ele alındığında ortaya dört adet stratejik alternatif ortaya çıkmaktadır. Bu
stratejik alternatiflerin ortaya çıkmasındaki etken SWOT Matrisi‟dir. Oluşturulan
stratejiler şu şekildedir:

SO: Strengths and Opportunities (Güçlü Yönler ve Fırsatlar)

WO: Weaknesses and Opportunities (Zayıf Yönler ve Fırsatlar)

ST: Strengths and Threats (Güçlü Yönler ve Tehditler)

WT: Weaknesses and Threats (Zayıf Yönler ve Tehditler)
Oluşturulan alternatifler arasında en iyi konumda olan SO stratejisidir. Bu stratejide
işletme güçlü yönlerini kullanarak ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde
değerlendirerek en iyi noktaya ulaşmaktadır. Çünkü her işletme güçlü yönlerini hem
136
de sahip olduğu fırsatları arttırabileceği bir seviyede olmak istemektedir (Sucuoğlu,
2014: 59).
WO stratejisinde işletmenin sahip olduğu zayıf yönler elde bulunan ve gelecekte
karşılaşılabilecek fırsatlarla en aza indirgenmeye ya da zayıflığı tamamen yok etmeyi
amaçlanmaktadır. Eğer işletme zayıflıklara sahipse ve karşı karşıya kaldığı fırsatlar
varsa WO stratejisini uygulaması gerekmektedir. İşletme mevcut zayıf yönlerini
yetenekleri kullanarak geliştirir ve fırsatları doğru değerlendirirse yani zayıflıklarını
güçlü yöne çevirmeyi başarabilirse bulunduğu sektörde ve ya pazarda güçlü konuma
erişebilir.
Eğer işletme güçlü yönlere sahipse ve karşı karşıya kaldığı tehditler mevcutsa ST
stratejisini
uygulaması
gerekmektedir.
İşletme
güçlü
yönleri
sayesinde
karşılaşabileceği tehditleri ortadan kaldırmak için çalışır.
Belirlenen stratejiler arasında en kötü konumda olan WT stratejisidir. Dezavantajlı
durumda bulunan işletme WT stratejisi konumundadır. İşletme sahip olduğu
zayıflıkları ve dış çevreden gelen tehditleri ortadan kaldırmaya çalıştığından WT
stratejisi, bir savunma stratejisidir. Bu konumda olan bir işletme sahip olduğu zayıf
yönler ve tehditlerle karşı karşıya olduğundan ya başka işletmelerle birleşmeli ya da
tasfiye yoluna gitmelidir.
6.2. AraĢtırmanın Uygulama Süreci
Bu bölümde araştırmanın materyali ve metodu, araştırmanın amacı ve önemi,
araştırmanın kapsamı, yöntemi ve elde edilen verilerin nasıl analiz edildiği hakkında
bilgilere yer verilmiştir.
6.2.1. AraĢtırma Konusu
Günümüzün gelişen ticaret ağları ve küreselleşen dünya şartlarında denizyolu
taşımacılığının önemi giderek artmaktadır. Denizyolu taşımacılığının öneminin bu
kadar artmasının altındaki yatan en önemli sebeplerden birisi uluslararası ticarette
kullanılan ulaşım yollarını kısaltmasıdır. Dünya üzerinde en çok tercih edilen taşıma
yolunun denizyolu taşımacılığı olması da yadsınamaz bir gerçektir. Boğazların ve
kanalların bulunduğu ülkeye sağladığı ekonomik katkı da göz ardı edilemeyecek
kadar yüksektir. Bu nedenle uluslararası ticarette iyi bir konuma gelmek isteyen her
137
ülke belirli boğazlar veya kanallar üzerinde hâkimiyet kurmak istemektedir.
Türkiye‟de bu ülkelerden bir tanesidir. Sahip olduğu İstanbul Boğazı ve Çanakkale
Boğazı sayesinde Asya ve Avrupa arasında doğal bir köprü görevini üstlenmektedir.
Ayrıca önemli enerji koridoru üzerinde bulunan bu boğazlar uluslararası denizyolu
taşımacılığında önemli bir yer tutmaktadır. Her geçen gün artan tonaj sayıları bu
boğazları daha da önemli hale getirmektedir. Nitekim boğazlarda artan ticaret ve
ulaşım beraberinde çoğu sorunu da ortaya çıkarmaktadır. Ortaya çıkan bu sorunları
en aza indirgemek ve uluslararası denizyolu taşımacılığında önemli bir konuma
erişebilmek adına “Kanal İstanbul Projesi” fikri ortaya atılmıştır. Hayata geçirilmesi
planlanan Kanal İstanbul‟un bölgesel deniz taşımacılığına etkisinin ne olduğu
incelenmiştir.
6.2.2. AraĢtırmanın Amacı
Kanal İstanbul‟un denizyolu taşımacılığında bölgesel olarak Türkiye‟yi nasıl
etkileyeceğini daha açıkça anlamak amacı ile projenin güçlü ve zayıf yönlerinin ile
dış çevreden oluşabilecek tehditlerin ve fırsatların belirlenmesi gerekmektedir. Bu
çalışma Kanal İstanbul Projesi‟nin bölgesel deniz taşımacılığındaki etkisini SWOT
Analizi ile açıklığa kavuşturmak amacıyla yapılmıştır.
6.2.3. AraĢtırma Kapsam ve Yöntemi
Kanal İstanbul Projesi hakkında belirli literatür araştırması yapılmıştır. Yapılan
araştırma çalışmanın amacına uygun olup gerekli veriler elde edilmiştir. 2018-2020
yılları arasında Kanal İstanbul Projesi için yayınlanan ÇED Raporları başlıca veri
kaynaklarıdır. Bu veriler doğrultusunda Kanal İstanbul Projesi için bölgesel deniz
taşımacılığı kapsamında SWOT Analizi yapılmıştır.
6.2.4. Verilerin Analizi
Elde edilen veriler doğrultusunda Kanal İstanbul Projesi‟nin bölgesel deniz
taşımacılığına etkisinin SWOT Analizi yapılmış ve belirli çıkarımlar ve
değerlendirmelerde bulunulmuştur. Tablo 6.5‟de yapılan SWOT Analizi‟nin
içerikleri görülmektedir.
138
6.3. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Bölgesel Deniz TaĢımacılığına Etkisinin SWOT
Analizi
Bu bölümde Kanal İstanbul Projesi‟nin deniz taşımacılığına etkisinin SWOT Analizi
ile incelenmesinin yapılması hedeflenmiştir
6.3.1. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Bölgesel Deniz TaĢımacılığına Etkisinin
SWOT Analizi Bulguları
Bu bölümde Kanal İstanbul Projesi‟nin bölgesel deniz taşımacılığına etkisinin
SWOT Analizi yapılmıştır. SWOT Analizi ile bulgular belirlenmiştir ve
açıklanmıştır.
6.3.1.1. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Bölgesel Deniz TaĢımacılığı Kapsamında
Güçlü Yönleri
Tablo 6.1. Güçlü Yönler
1. GÜÇLÜ YÖNLER
1. Kanal İstanbul‟da Kaza Riskinin Kontrol Altına Alınabilme Gücünün
Yüksek Olması
2. Türkiye‟ye Ait Dış Devletlerden Bağımsız Bir Kanalın Olması
3. Kanal İstanbul ile İstanbul Boğazı'nın Gemi Geçiş Saatlerinin Ters Yönde
Olacak Şekilde Düzenlenmesi
4. Kanalın Açılmasıyla İstanbul Boğazı‟nda Meydana Gelen Trafiğin
Azaltılması
5. Kanal İstanbul‟da Gemi Geçişlerinde Önceliğin Belirlenmesi
1. Kanal İstanbul’da Kaza Riskinin Kontrol Altına Alınabilme Gücünün Yüksek
Olması
İstanbul
Boğazı‟ndaki
gemi
trafiği
„Deniz
Trafik
Düzeni
Tüzüğü‟
ile
denetlenmektedir. Her ne kadar gemi geçişleri tüzüklerle denetlense de Boğaz‟da
kazalar meydana gelmektedir. Kılavuz kaptan almayı tercih etmeyen ve İstanbul
Boğazı‟na iyi derecede hakim olamayan gemi ve tankerlerin kaza yapma olasılığı
yüksektir. Yapılan bu kazaların altında yatan en önemli sebep ise; İstanbul
139
Boğazı‟nın coğrafi yapı olarak keskin dönüşlere ve dar bir yapıya sahip olması ile
akıntı hızlarının düzensizliğidir. Yapılacak olan Kanal İstanbul‟da kılavuzluk hizmeti
zorunlu olması planlanmaktadır. Kanal‟ın güzergahı ise İstanbul Boğazı‟na göre
daha az keskin dönüşlere sahip olacaktır. Kanal‟da 2 adet demirleme alanı ve her
6,42 km.de bir acil bağlanma merkezlerinin de bulunacağı (toplamda 7 adet acil
demirleme alanı) göz önüne alındığında İstanbul Boğazı‟na göre daha güvenli ve
emniyetli gemi geçişlerinin sağlanacağı planlamaktadır.
2. Türkiye’ye Ait Dış Devletlerden Bağımsız Bir Kanalın Olması
Türk Boğazlarından geçişler uluslararası bir antlaşma olan Montrö‟ye ve hukuksal
zorunluluklara tabidir. Yapılacak olan Kanal İstanbul tamamen Türkiye‟ye ait
olacağından, Kanal üzerinde hukuksal kurallar ve uygulamalar Türkiye‟nin isteği
üzerine şekillenmesi beklenmektedir. Kanalın milli olması ve dış devletlere olan
bağlılığın azalması devlet politikası açısından da önemli bir hamle olarak
görülmektedir.
3. Kanal İstanbul ile İstanbul Boğazı'nın Gemi Geçiş Saatlerinin Ters Yönde
Olacak Şekilde Düzenlenmesi
İstanbul Boğazı‟nda uygulanan „Deniz Trafik Düzen Tüzüğü‟ nedeniyle İstanbul
Boğazı‟nda geçişler 12 saat Karadeniz‟den Marmara‟ya (kuzeyden güneye), 12 saat
Marmara‟dan Karadeniz‟e (güneyden kuzeye) vardiyalı olmak koşulu ile
yapılmaktadır. İstanbul Boğazı‟nın coğrafi olarak dar bir suyolu olmasından dolayı
bu sistem uygulanmaktadır. Yapılacak olan Kanal İstanbul‟da son 10 yılın gemi
geçiş verileri göz önünde bulundurularak, simülasyon çalışmaları yapılmıştır.
Yapılan simülasyon çalışmalarında Kanal İstanbul‟un da tek yönlü geçişe uygun
olduğu kanaatine varılmıştır. Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı ile birbirinin alternatifi
durumundadır. Bu sebeple, İstanbul Boğazı‟nda gemi geçişleri kuzeyden güneye
doğru yapıldığı sırada, Kanal İstanbul‟da geçişlerin güneyden kuzeye doğru
yapılması planlanmaktadır. Bu durum gemilerin bekleme sürelerini kısaltacağı için
gemi geçişlerinin daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi öngörülmektedir.
140
4. Kanalın
Açılmasıyla İstanbul
Boğazı’nda Meydana
Gelen
Trafiğin
Azaltılması
Sanayileşmenin ilerlemesi ile paralel artan tehlikeli yük taşımacılığı ile gemi
boyutları ve tonajları; her geçen gün denizyolu taşımacılığını önemli derecede
etkilemektedir. Bu sebeple İstanbul Boğazı‟nda uygulanan 12 saatlik vardiya
geçişlerinin etkisiyle, İstanbul Boğazı‟nın giriş-çıkışlarında ve Boğaz içinde trafik
oluşmaktadır. Kanal İstanbul‟un açılmasında başlıca sebep, İstanbul Boğazı‟nda
zaman zaman artıp azalan gemi trafiğini hafifletmektir. İstanbul Boğazı‟na gelen
gemiler belirli ücret karşılığında bekleme yapmadan direkt Kanal İstanbul‟da geçiş
yapma hakkına sahip olacaklardır. Yani İstanbul Boğazı‟na gelen gemilerin bir kısmı
Kanal İstanbul‟u tercih etmeleri ile İstanbul Boğazı‟ndaki gemi trafiğinde bir azalma
öngörülmektedir.
5. Kanal İstanbul’da Gemi Geçişlerinde Önceliğin Belirlenmesi
Kıyı
Emniyeti
Genel
Müdürlüğü‟nün
yayınladığı
verilere
göre,
İstanbul
Boğazı‟ndaki gemilerin bekleme sürelerinin altındaki yatan sebep, gemilerin geçiş
önceliğindeki
sıralamadan kaynaklanmaktadır.
Kanal İstanbul
için
yapılan
planlamada gemilerin geçiş önceliğine önem verilmiş ve Kıyı Emniyeti Genel
Müdürlüğü‟nün istatistiksel veri analizlerine ve gemilerin bekleme sürelerine bir
planlama yapılmıştır. Bu planlama Karadeniz‟den Marmara‟ya gemi geçişlerinde
öncelik sırası;
1. Yolcu Gemileri,
2. Savaş Gemileri,
3. Canlı Hayvan Gemileri,
4. Konteyner, Ro-Ro, Genel Kargo Gemileri ve Tehlikeli Yük Taşıyan Gemileri
Marmara‟dan Karadeniz‟e geçişlerde gemi geçişlerinde öncelik sıralaması;
1. Yolcu Gemileri,
2. Savaş Gemileri,
3. Konteyner Gemileri ve Ro-Ro Yük Gemileri,
4. Kuru Dökme Yük Gemileridir.
141
Diğer gemiler içinse „ilk giren ilk çıkar‟ kuralı Kanal İstanbul ÇED Raporu‟na göre
planlanmaktadır.
6.3.1.2. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Bölgesel Deniz TaĢımacılığı Kapsamında
Zayıf Yönleri
Tablo 6.2. Zayıf Yönler
2. ZAYIF YÖNLER
1. Kanal İstanbul'un Mesafe Kısaltmada Dezavantajının Bulunması
2. İstanbul Boğazı'nın Kanal İstanbul'a Alternatif Olması
3. Kanal İstanbul'un Proje Maliyetinin Yüksek Olması
1. Kanal İstanbul'un Mesafe Kısaltmada Dezavantajının Bulunması
Dünya üzerindeki önemli kanallar, mesafe avantajı yaratmak için kullanıma
açılmışlardır. Süveyş Kanalı, gemilerin Doğu-Batı arasındaki denizyolu ulaşımını,
Ümit Burnu‟nu dolaşmadan mesafe avantajlı olarak yapılmıştır. Panama Kanalı ise
gemilerin Horn Burnu‟nu dolaşmadan Atlas Okyanusu‟nu Pasifik Okyanusu‟na
bağlanmasını sağlamaktadır. Bu kanalların açılması ile beraber hem ulaşım yolları
ciddi derecede kısalmış hem de navlun fiyatları oldukça düşmüştür. Kiel Kanalı ise
savaş gemilerinin Kuzey Denizi‟nden Baltık Denizi‟ne daha kısa yoldan ulaşması
için yapılmıştır. Fakat yapılması planlanan Kanal İstanbul için mesafe azaltıcı bir
etki söz konusu değildir. Bu nedenle İstanbul Boğazı‟nı kullanan gemiler Kanal
İstanbul‟dan geçerek herhangi bir mesafe avantajı elde edemeyeceklerdir. Bu
bilgilere ek olarak İstanbul Boğazı‟nın uzunluğu 30 km, Kanal İstanbul‟un uzunluğu
45 km‟dir.
2. İstanbul Boğazı'nın Kanal İstanbul'a Alternatif Olması
Yapılacak olan Kanal İstanbul‟da gemiler geçiş için belli bir ücret ödemek
durumundadırlar. Ayrıca Kanal İstanbul‟dan geçiş yapmak için bir mecburiyet de
yoktur. Bu nedenle İstanbul‟dan geçiş yapmak isteyen gemiler ya Kanal İstanbul‟u
ya da İstanbul Boğazı‟nı kullanmakta serbesttirler. Geçişlerden yüksek ücret ödemek
142
gemiler için caydırıcı bir sebeptir. Bu sebeple Kanal İstanbul‟un tercih edilmeme
durumu oldukça yüksektir.
3. Kanal İstanbul'un Proje Maliyetinin Yüksek Olması
Projenin ilk başlarında yatırım maliyeti 15 milyar TL‟den başlamıştır. Son
yayınlanan Nihai ÇED Raporu‟nda ise proje maliyeti tüm kalemler dahil 75 milyar
TL‟dir. Kanal İstanbul, diğer kanallar gibi mesafe kısaltıcı bir kanal olma niteliği de
taşımamasından dolayı günümüz şartlarına göre maliyeti oldukça yüksek bir projedir.
Kanal İstanbul‟a olan talebin az olması durumunda projenin kâra geçmesi oldukça
zordur.
6.3.1.3. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Bölgesel Deniz TaĢımacılığı Kapsamında
KarĢılaĢacağı Fırsatlar
Tablo 6.3. Fırsatlar
3. FIRSATLAR
1. İstihdam İmkânları
2. Kanal İstanbul ile Entegre Edilecek Olan Tesislerin Denizcilik Faaliyetlerine
Katkısı
3. Kanal İstanbul'un Ülkeye Katkı Sağlayacağı Ekonomik Fayda
1. İstihdam İmkânları
Kanal İstanbul Projesi‟nin arazi hazırlık, inşaat ve işletme aşamalarında toplam
çalışacak işçi sayısı değerlendirildiğinde, İstanbul için önemli bir istihdam fırsatı
olarak değerlendirilmektedir. İşsizliğinin başlıca sorunlardan biri olduğu İstanbul‟da,
Kanal İstanbul‟un gerçekleştirilmesi ile inşaat aşamalarında 10.000 kişiye yakın
istihdam sağlayacağının öngörülmesi, önemli bir fırsat etkisi sağlayacaktır. Kanal
İstanbul için kurulacak şantiyelerde özellikle inşaat işçilerine ihtiyaç oldukça fazla
olacak olup, bunlar yöredeki genç nüfusa ciddi bir istihdam oluşturulması
planlanmaktadır.
Kanal İstanbul‟un ve entegre tesislerin işletilmesi sırasında
yaklaşık çalışan sayısı 500-800 olacağı yönünde tahmin edilmektedir.
Kanalın
143
sağlayacağı bu istihdam imkanı hem işsizliği biraz da olsa azaltacak hem de
ekonomiye katkı sağlayacaktır.
2. Kanal İstanbul ile Entegre Edilecek Olan Tesislerin Denizcilik Faaliyetlerine
Katkısı
Kanal İstanbul ile birlikte yapılması plan Karadeniz Konteyner Limanı ve Marmara
Konteyner Limanı bölgesel deniz taşımacılığına etkisi olumlu yönde olacağı tahmin
edilmektedir.
Gün geçtikçe artan teknoloji ve sanayi faaliyetlerinin elleçlenen yük miktarlarını da
arttıracağı öngörülmektedir. Marmara ve Karadeniz‟de yapılacak olan konteyner
limanlarında gemiye sağlanacak hizmetler; su ve kumanya hizmetleri, gemilerin
yanaşması-kalkması, kılavuzluk ve römorkör hizmetleri, gemide bulunan malların
elleçlenmesi, istiflenmesi ve malların dokümantasyonlarının kontrolleri gibi
hizmetlerdir. Bu konteyner limanları Marmara Bölgesi‟nin elleçleme kapasitesi ve
liman hizmet kalitesini arttıracaktır. Küçükçekmece Yat Limanı‟nın ise yat turizmine
talebin artırılması yönünde fayda sağlanması beklenmektedir.
3. Kanal İstanbul'un Ülkeye Katkı Sağlayacağı Ekonomik Fayda
Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı‟nda olduğu gibi Kanal İstanbul‟un da ülke
ekonomisine denizyolu taşımacılığının etkisiyle katkı sağlayacağı beklenmektedir.
Kanal İstanbul‟dan geçişlerin belirli bir ücret karşılığında yapılması planlanmıştır.
İstanbul Boğazı‟ndan geçen gemilerin ülkeye sağladığı gelirden daha fazla gelir elde
edilmesi planlandığından; bu durum hem bölgesel hem de ulusal anlamda ekonomik
fayda sağlayacaktır.
144
6.3.1.4. Kanal Ġstanbul Projesi’nin Bölgesel Deniz TaĢımacılığı Kapsamında
KarĢılaĢacağı Tehditler
Tablo 6.4. Tehditler
4. TEHDĠTLER
1. Karadeniz‟e Kıyıdaş Devletlerin Kanal İstanbul Konusunda Çekimser
Davranması
2. Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nin Yeniden Gündeme Getirilmesi
3. Enerji (doğalgaz, petrol, vb.) Taşımacılığında Denizyolu Taşımacılığına
Alternatif Olacak Boruyolu Taşımacılığının Artması
1. Karadeniz’e Kıyıdaş Devletlerin Kanal İstanbul Konusunda Çekimser
Davranması
Türk Boğazları mevcut konum gereği sadece Türkiye‟yi değil Karadeniz‟ kıyısı olan
ülkeleri de etkilemektedir. Kıyıdaş ülkelerin Kanal İstanbul için çekimser
davrandıkları başlıca konu, kıyıdaş olmayan ülkelerinin savaş gemilerinin
Boğazlardaki durumudur. Çünkü Montrö‟ye göre kıyıdaş olmayan bir ülkenin savaş
gemileri sebebi her ne olursa olsun Boğazlarda 21 günden fazla uzun süre kalamaz
ve geminin toplam tonajı 30.000 tonu geçemez. Kanal İstanbul‟un geçiş rejimleri
düzenlenirken bu maddenin ihlal edilme ihtimali Karadeniz‟e kıyıdaş devletlerinin
kendi güvenlikleri açısından son derece önemlidir.
2. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Yeniden Gündeme Getirilmesi
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 1936 yılından günümüze kadar geçerliliğini devam
ettirmektedir. Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih baz alınarak her 5 yılın sonunda
sözleşmeye taraf olan devletlerden biri ya da bir kaçı, sözleşme hükümlerinin
değiştirilmesi için talepte bulunabilir. Böyle talep meydana gelmediği takdirde
sözleşmenin hükümleri aynı şekilde devam etmektedir. Ancak Kanal İstanbul‟un
yapılma fikri, Montrö‟nün hükümlerinin değiştirileceği düşüncesini akıllara
getirmektedir. Türkiye, Kanal İstanbul vasıtası ile Karadeniz‟e geçecek olan
Karadeniz‟e kıyıdaş olmayan ülkelerin gemilerine ilişkin tonaj, sınırlama ve bölgede
145
bulunma sürelerine Montrö‟nün aksi halinde bir uygulama getirirse, sözleşmenin
değişmesi veya feshi gündeme gelecektir. Sözleşmenin hukuki durumunda meydana
gelebilecek her durum Karadeniz‟e kıyıdaş olan ülkeler arasında siyasal
istikrarsızlıklara ve belirsizlikler sebebiyet vermesi olasıdır.
3.
Enerji (doğalgaz, petrol, vb.) Taşımacılığında Denizyolu Taşımacılığına
Alternatif Olacak Boruyolu Taşımacılığının Artması
Boruyolu taşımacılığı genellikle enerji taşımacılığında kullanılan bir taşıma şeklidir.
Bu durumdan dolayı denizyolu taşımacılığı ile birbirlerine alternatif konumda yer
almaktadırlar. Sanayileşmenin etkisiyle artan petrol, doğalgaz gibi tehlikeli yüklerin
taşınmasında denizyolu taşımacılığı önemli bir yer tutmaktadır. Türk Boğazları ise
Asya ile Avrupa arasında bir enerji koridoru görevi üstlenmektedir. Rusya‟dan gelen
doğalgaz Mavi Akım Projesi ile Anadolu üzerinden Avrupa‟ya, Azerbaycan‟dan
gelen doğalgaz ise TANAP Projesi ile Anadolu üzerinden Avrupa‟ya taşınmaktadır.
8 Ocak 2020‟de açılan Türk Akım Projesi ise Rusya‟dan gelen doğalgaz Karadeniz
üzerinden Avrupa‟ya ulaştırmaktadır. Enerji akımlarının bu şekilde boruyolu ile
taşınması denizyolu taşımacılığındaki oranı ciddi oranda düşürmektedir. Bu duruma
en yakın örnek: Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı‟nın açılması sonrasında İstanbul
Boğazı‟nda tehlikeli yük taşıyan tankerlerin geçiş oranındaki düşüştür.
146
Tablo 6.5. SWOT Analizi
GÜÇLÜ YÖNLER
ZAYIF YÖNLER
1. Kanal İstanbul‟da Kaza Riskinin Kontrol Altına Alınabilme
Gücünün Yüksek Olması,
2. Türkiye‟ye Ait Dış Devletlerden Bağımsız Bir Kanalın Olması
3. Kanal İstanbul ile İstanbul Boğazı'nın Gemi Geçiş Saatlerinin
Ters Yönde Olacak Şekilde Düzenlenmesi
4. Kanal İstanbul‟un Açılmasıyla İstanbul Boğazı‟nda Meydana
Gelen Trafiğin Azaltılması
5. Kanal İstanbul‟da Gemi Geçişlerinde Önceliğin Belirlenmesi
1. Kanal İstanbul'un mesafe kısaltmada dezavantajının
bulunması,
2. İstanbul Boğazı'nın Kanal İstanbul'a Alternatif Olması,
3. Kanal İstanbul'un Proje Maliyetinin Yüksek Olması,
SWOT
MATRĠSĠ
FIRSATLAR
1. İstihdam İmkânları
2. Kanal İstanbul ile entegre edilecek olan, Marmara Konteyner
Limanı, Karadeniz Konteyner Limanı ve Karadeniz Lojistik
Merkez
3. Kanal İstanbul'un Ülkeye Katkı Sağlayacağı Ekonomik Fayda
TEHDĠTLER
1. Karadeniz‟e Kıyıdaş Devletlerin Kanal İstanbul
Konusunda Çekimser Davranması
2. Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nin Yeniden Gündeme
Getirilmesi
3. Enerji Taşımacılığında Denizyolu Taşımacılığına
Alternatif Olacak Boruyolu Taşımacılığının Artması
147
6.3.2. Kanal Ġstanbul’un Bölgesel Deniz TaĢımacılığına Dolaylı Etkileri
6.3.2.1. Olumlu Etkileri
Kanal İstanbul‟un yapımı ile birlikte inşa edilecek olan lojistik merkezlerinin,
bölgenin ticaret hacmini ve ulaşım ağlarını arttırması beklenmektedir. Kanal ile
bağlantılı şekilde olacak olan İstanbul Havalimanı ile bölgedeki karayolları ve
köprüler de, ulaşım ağlarının birleştirilmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir rol
oynamaktadır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nde Kanal İstanbul‟un yapılmamasına ilişkin herhangi
bir maddenin yer almayışı, kanalın yapılmasının önünü açmaktadır. Kanal
yapıldıktan sonra geçiş söz hakkının Türkiye‟de olacak olması, kanalın uluslararası
alanda bir güç gösterisi olması anlamına gelmektedir.
6.3.2.2. Olumsuz Etkileri
Kanal İstanbul‟un yapılmasındaki başlıca temel sorun çevresel ekilerdir. Kanalın
yapılmasıyla birlikte Karadeniz‟den Marmara Denizi‟ne hidrojen sülfürün akması
sonucu İstanbul‟un ve çevresinin kötü bir kokuya maruz kalacağı düşünülmektedir.
Denizler arasındaki akıntının artması ile ekolojik çeşitliliğinin ve dengenin
bozulacağı da öngörülmektedir.
Kanalın yapılacağı Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu güzergâhın içinde belirlenen
diri bir fay hattı bulunmamaktadır (ÇED Raporu, 2020: 686). Buna rağmen proje
güzergahının başlangıcı olan Marmara Denizi‟nin içinden Kuzey Anadolu Fay Hattı
geçmektedir. Bu fay hattı proje alanına 11 km. mesafede bulunmaktadır.
Küçükçekmece Gölü‟nü çevresinde ise ikincil fay hatları bulunmaktadır. Yapılan
araştırmalar neticesinde, Küçükçekmece Gölü‟nün çevresindeki fay hatlarının 5,0‟ın
üzerinde bir büyüklükte deprem yaratmayacağı sonucuna varılmıştır (ÇED Raporu,
2020: 686). Ancak İstanbul bölgesi bilindiği üzere bir deprem bölgesidir. Her ne
kadar kanalın yapımında depremsellik ve fay hatları dikkate alınsa da, beklenmedik
ve ya beklenenden çok daha büyük derecede gerçekleşebilecek depremden dolayı
oluşabilecek çevresel felaketler kaçınılmaz olacaktır.
Kanal İstanbul‟un derinliği 20,75 m olarak belirlenmiştir. Su altı derinliği belirli bir
m‟den fazla olan gemilerin kanaldaki hareket kabiliyetleri kısıtlanacaktır. Bu sebeple
147
kanala her boyuttaki gemi ve tankerlerin girememesi Kanal İstanbul‟un karşılaşacağı
sorunlardandır. Çünkü sanayileşmenin artmasıyla paralel artan tehlikeli yük ve enerji
taşımacılığı büyük boyutlarda ve ebatlardaki gemi ve tankerlerle sağlanmaktadır.
148
7. SONUÇ ve DEĞERLENDĠRME
Geçmişte ilk insanlığın yerleşmelerinin suya yakın alanlarda kurulmasıyla başlayan
denizyolu taşımacılığının önemi ve kullanımı gün geçtikte artmaya devam
etmektedir. Bu artışın en önemli sebebi Dünya‟nın yaklaşık 4/3‟ü okyanus, deniz ve
göllerden oluşmasıdır. Buna bağlı olarak su yüzeyinin kara yüzeylerinden fazla
olması, uluslararası ticarette ve lojistik taşımalarında denizyolu taşımacılığının diğer
taşımacılık türlerine göre daha fazla kullanılmasına neden olmaktadır.
Sanayi ve teknolojinin gelişmesiyle artan uluslararası ticarette denizyolu ulaşımı
daha fazla tercih edilmektedir. Kıtalararası ve okyanus aşırı ülkeler birbirleri ile
ticaret yaparken denizyolu taşımacılığının mesafe ve maliyet avantajından
yararlanmaktadırlar. Durum böyle olunca ülkelerin sahip oldukları boğazlar ve
kanallar büyük önem taşımaya başlamıştır.
Türkiye‟de bulunan İstanbul Boğazı, lojistikte ve ticarette önemli bir konuma
sahiptir. Asya ve Avrupa‟yı birbirine bağlayan İstanbul Boğazı Karadeniz ve
Akdeniz‟i birbirine bağlayan tek suyoludur. Ayrıca Karadeniz‟e kıyıdaş olan ülkeler
için Rusya haricinde denizyolu olarak tek çıkış kapısı İstanbul Boğazı‟dır. Enerji
koridoru görevini de üstlenen İstanbul Boğazı‟ndan son yıllarda 40.000 civarı gemi
geçmektedir. Geçen gemilerin büyük çoğunluğu 200 m üzerindeki gemi ve
tankerlerdir.
İMEAK Deniz Ticaret Odası‟nın 2011-2020 yılları arasında hazırlamış olduğu Deniz
Sektörü Raporlarındaki bilgiler ve istatistikler baz alındığında, İstanbul Boğazı‟ndan
geçen gemi ve tanker sayıları azalma eğilimindedirler. Bu azalmaya karşılık ise
İstanbul Boğazı‟ndan geçen tehlikeli yük miktarında artışlar söz konusudur. Bu
durumun sebebi, sanayileşmeden dolayı enerji kullanımına artan bağımlılıktır. Gemi
ve tankerlerin boyut ve hacimleri büyümekte böylece daha fazla yük taşınmaktadır.
Boyutları ve hacimleri büyüyen gemi ve tankerler, coğrafi açıdan dar bir suyolu olan
İstanbul Boğazı‟ndan geçerken birçok manevra yapmak durumunda kalmaktadırlar.
Bu duruma ek olarak kılavuz kaptanlık hizmeti almayan ve İstanbul Boğazı‟nın
yapısını bilmeyen gemi kaptanları kazaya sebebiyet vermektedir. İstanbul
Boğazı‟nda gemiler açısından bir diğer önemli sorun ise oluşan gemi trafiğidir.
Oluşan trafiğin başlıca sebeplerinden biri Boğazdan geçişlerin 12 saatlik vardiya
149
şeklinde
Marmara‟dan
Karadeniz‟e,
Karadeniz‟den
Marmara‟ya
olarak
gerçekleşmesidir. Geçiş sistemi bu şekilde olunca İstanbul Boğazı‟nın her ki giriş ve
çıkışlarında zaman zaman trafik yoğunluğu oluşmaktadır. Başka bir başlıca sebep ise
boyutları büyüyen gemi ve tankerler, İstanbul Boğazı‟ndaki yaptıkları manevralardan
dolayı hızlarını düşürmek zorunda kalmaktadırlar. Tüm bu sebepler dikkate
alındığında, İstanbul Boğazı‟nda oluşabilecek trafik yoğunluğunu azaltmak ve
oluşabilecek kazaları en aza indirgemek amacı ile İstanbul‟a alternatif olarak Kanal
İstanbul‟un yapılması düşünülmektedir.
Yapılma düşüncesi 15. yüzyıldan günümüze kadar uzanan Kanal İstanbul,
Cumhuriyet Dönemi‟nde ilk kez 1990 yılında dönemin Enerji Bakanlığı Müşaviri
olan Yüksel Önem tarafından bir dergi makalesinde bahsi geçmiştir. 1994 yılında
dönemin Başbakanı olan Bülent Ecevit tarafından, 2011 yılında ise dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından „Çılgın Proje‟ adı altında gündeme
getirilmiştir. Kanal İstanbul için 2016-2020 yılları arasında ÇED Raporları
yayımlanmış ve proje-etüt çalışmaları başlamıştır.
Kanal İstanbul‟un yapılma amacı, İstanbul Boğazı‟nda meydana gelen deniz
kazalarını en aza indirgemek ve İstanbul Boğazı‟nda zaman zaman oluşan yoğun
gemi trafiğini azaltmaktır.
Hayata geçirilmesi planlanan Kanal İstanbul‟un ilk yatırım ve yapım maliyeti
oldukça yüksektir. Kanal İstanbul‟un uluslararası denizyolu taşımacılığına da hizmet
vereceği gerçeği göz önüne alındığında uluslararası rekabete konu olacağı
kaçınılmazdır. Bu nedenlerle Kanal İstanbul‟un yapımında ve işletilmesinde oldukça
titiz
davranılması
gerekmektedir.
Bölgesel
anlamda
Karadeniz‟i
yakından
ilgilendiren Kanal İstanbul, bu nedenle de hem Karadeniz‟e kıyıdaş olan ülkeleri
hem de bu kıyıdaş ülkelerle denizyolu taşımacılığı üzerinden ticaret yapan diğer
çeşitli ülkeleri de ilgilenmektedir. Yapılan bu tez çalışması ile Kanal İstanbul‟un
yayınlanan ÇED Raporları çerçevesinde, bölgesel deniz yolu taşımacılığı üzerindeki
etkilerinin SWOT Analizi ile belirlenmesi amaçlanmaktadır. SWOT Analizi
sayesinde projenin bölgesel denizyolu taşımacılığında sahip olduğu güçlü ve zayıf
yönler ile dış çevreden kaynaklanacak olan fırsatlar ve tehditler belirlenmiştir.
150
Yapılan SWOT Analizinde projenin güçlü yönleri; kaza riskinin en aza indirgenmesi
için tedbir alınması, dış devletlerden bağımsız bir kanal olması, gemi geçiş
saatlerinin İstanbul Boğazı ile ters yönde olması, Kanal İstanbul‟un İstanbul
Boğazı‟na alternatif olması, zayıf yönleri; mesafe dezavantajının bulunması, yapım
maliyetinin yüksek olması, geçiş için İstanbul Boğazı‟nın alternatif olması, fırsatlar;
kanalın kısa süreli olarak inşaat sırasında istihdam imkanı sağlaması, bölgeye
planlama çerçevesinde Kanal İstanbul ile entegre yeni limanların ve lojistik
merkezinin açılacak olması dolayısıyla ülkeye sağlayacağı ekonomik gelir elde
etmesi, tehditler; Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nin gündeme gelmesi, boruyolu
taşımacılığının denizyolu taşımacılığa alternatif olması, Karadeniz‟e kıyıdaş
ülkelerin kanalın yapımı ve varlığı konusunda çekimser bir tavır sergilemesi olarak
belirlenmiştir. Belirlenen analiz bulguları doğrultusunda çıkarımlar da ve
değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Kanal İstanbul‟un İstanbul Boğazı‟na alternatif bir geçiş olarak kullanılması
gemilerin seyrüsefer zamanı açısından olumlu yönde etki edeceği öngörülmektedir.
Kanal İstanbul‟da kılavuzluk hizmetinin kanaldan geçen her gemi için zorunlu
olması kaza riski azaltıcı bir faktördür. Ayrıca Kanal İstanbul yapay bir suyolu
olduğundan, kanaldan geçecek suyun akıntı hızlarının ayarlanması için Karadeniz ve
Marmara Denizi‟nde dalgakıranların planlanmış olması olumlu bir etkendir. Acil
bağlanma ve acil müdahale yerlerinin kanalın içinde belirli aralıklarda bulunması da
meydana gelebilecek kaza, arıza gibi durumlarda kanal trafiğinin akışının sağlanması
açısından önemlidir.
Kanal İstanbul‟a hukuksal açıdan bakıldığı zaman Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nin
yeniden gündeme getirileceği düşünülmektedir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nde
Türk Boğazları olarak geçen kavram İstanbul Boğazı ile birlikte Çanakkale
Boğazı‟nı ve Marmara Denizi‟ni de kapsamaktadır. Bu sebeple Kanal İstanbul‟dan
geçecek gemilerin hukuksal durumu sadece kanalın koyacağı kurallara göre değil
Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟ne göre de düzenlenecektir. Zaten Montrö Boğazlar
Sözleşmesi‟nde gemi geçiş serbestliği ilkesi vardır. Bu serbestliğe göre zaten
İstanbul Boğazı‟ndan geçecek olan gemilere herhangi bir kısıtlama getirilemez. Bu
serbestlik nedeniyle İstanbul‟a gelen gemiler isterse Boğaz‟dan isterse Kanal
151
İstanbul‟dan geçebilecektir. Kısacası Kanal İstanbul‟un varlığı Türkiye‟nin
Montrö‟den kaynaklanan yükümlülük ve sorumluluklarını azaltmayacak ve
değiştirmeyecektir. Ayrıca Montrö Boğazlar Sözleşmesi‟nde Kanal İstanbul‟un
yapılmasına karşın herhangi bir maddenin bulunmaması da olumlu etken olarak
değerlendirilmektedir. Her ne kadar hukuki varlık anlamında Montrö Boğazlar
Sözleşmesi‟ne ters düşmeyecek olsa, kanalın hukuksal kuralları ve uygulamalar
Türkiye‟nin istediği yönde ve şekilde olacaktır. Dış devletlerden bağımsız bir kanal
olacak olması hem ekonomik hem de siyasi anlamda önemli bir adımdır.
Kanal İstanbul‟un yapımı Karadeniz‟e kıyıdaş ülkeler tarafından çekimser
karşılanmasının en büyük nedeni güvenlik açısındandır. Türkiye‟nin hali hazırda
Karadeniz‟de en uzun sahil şeridinin olması nedeni ile Karadeniz‟de çıkabilecek
herhangi bir güvenlik tehdidi en başta Türkiye‟yi etkileyecektir. Kanalın yapılması
ile Karadeniz‟e hangi gemilerin, ne kadarlık tonajlarla geçeceği konusunda
belirsizliklerin hukuksal durumu Montrö‟ye göre belirlendiği için bu çekimser
tavırların en aza indirgeneceği varsayılmaktadır. Ayrıca KEİ gibi bir örgütün var
olması, bu örgüte üye olan ülkeler arasındaki ticareti ve güveni sağlamlaştırmaktadır.
SWOT Analizinde bahsi geçen bu olumsuz tehdidin ortadan kaldırılarak güçlü yöne
çevrilme çabası projenin akıbeti için oldukça önemli bir konudur.
Dünya‟nın başlıca önemli kanalları arasında yer alan Süveyş ve Panama Kanalı,
bulundukları ülkeye ekonomik olarak katkıları oldukça büyüktür. İstanbul
Boğazı‟ndan geçen gemiler fazla olmasına karşın Boğazlardan elde edilen gelir bahsi
geçen ülkelerin ekonomik kazançları kadar yüksek değildir. Bu nedenle Kanal
İstanbul‟dan geçen gemiler Türkiye‟ye ekonomik anlamda katkı sağlayacağı
öngörülmektedir. Ancak bu durumun tam aksine dönebilme ihtimali de yüksektir.
İstanbul‟a gelen gemiler hali hazırda düşük ücretle geçebileceği bir İstanbul Boğazı
varken, Kanal İstanbul‟dan geçerek daha yüksek ücret ödemek istemeyebilir. Kanal
İstanbul‟un işletilmesinde karşılaşılabilecek önemli bir problem kanala olan talebin
az olması durumunda, Kanal İstanbul‟un yatırım ve yapım maliyetlerini
karşılamaması olacaktır. Bu durum yatırımın kâra geçiş beklentisini azaltacaktır.
Kanal İstanbul‟un diğer kanallarla karşılaştırıldığında mesafe kısaltmadır. Süveyş
Kanalı‟nın açılması ile Ümit Burnu; Panama Kanalı‟nın açılması ile Horn Burnu
152
önemi yitirmiştir. Gemilerin gideceği rotayı kısaltma imkanı sunan bu kanallar
uluslararası ticarette ve lojistikte de oldukça önemlidir. Süveyş Kanalı, Doğu ve
Batı‟yı birbirine bağladığından taşınan yüklerin büyük bir bölümü denizyolu
taşımacılığı ile taşınmaktadır. Aynı şekilde Panama Kanalı ise Atlas Okyanusu ile
Pasifik Okyanusu‟nu birbirine bağladığından, ABD, Asya ve Avrupa arasındaki
taşımacılığın çoğunluğu yine denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştirilmektedir. Ancak
Kanal İstanbul‟un mesafe kısaltması söz konusu değildir. Dezavantaj olarak görülen
bu durum hem geçişlerin Kanal İstanbul‟dan olmaması ihtimali ile hem de maliyet
ile yakından ilgilidir.
Bölgesel deniz taşımacılığında Kanal İstanbul‟un en önemli katkıları arasında kanalla
birlikte inşa edilecek yapıların bulunmasıdır. Karadeniz Lojistik Merkezi, Karadeniz
Konteyner Limanı ve Marmara Konteyner Limanı ile entegre olacak olan Kanal
İstanbul hem İstanbul‟daki lojistik yükünü azaltmış olacak hem de diğer ulaşım
ağları ile entegre olacak şekilde planlandığından, lojistik ağların gelişmesinde fayda
sağlayacaktır.
Genellikle enerji taşımacılığında kullanılan boruyolu taşımacılığı, denizyolu
taşımacılığına rakip konumdadır. Türkiye, Asya-Avrupa arasında yer alan önemli bir
enerji koridorudur. Rusya, Azerbaycan ve İran gibi ülkelerden gelen enerjilerin
Türkiye üzerinden boruyolu ile taşınması tercih edilmektedir. Bu durum Kanal
İstanbul‟un kullanılmamasındaki etkenlerden biri olabilmektedir.
Sonuç olarak ÇED Raporlarına dayandırıldığında; Kanal İstanbul‟un Karadeniz
açısından bölgesel deniz taşımacılığına etkisinde hem olumlu yönü beklenmektedir.
Kanal İstanbul‟un belirlenen güçlü yönleri ile fırsatlar birleştirilerek ya da güçlü
yönler ile tehditleri en aza indirgeyerek proje çok iyi bir konuma getirilebilir. Güçlü
yönler iyi kullanılıp fırsatlar iyi değerlendirilirse Türkiye‟nin Karadeniz‟deki
etkinliği daha da artarak, İstanbul; denizyolu taşımacılığı açısında merkezi dağıtım
bölgesi haline gelecektir. Aksi takdirde projenin zayıf yönleri en aza indirgenemez,
tehditler ortadan kaldırılmazsa; yüksek maliyetle yapılan Kanal İstanbul‟un zarar
etmesi ve yatırımın atıl kalması kaçınılmaz olacaktır.
153
KAYNAKÇA
Akalın D. (2015), Süveyş Kanalı Açılışı ve Osmanlı Devleti’ne Etkisi, İstanbul:
Yeditepe Yayınları.
Akkaya, M. Ali, (2015). Kanal İstanbul Projesi Karadeniz Kıyısındaki Devletlerle
Olan İlişkilerimize Etkisi ve Montrö Sözleşmesi, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Araştırma Dergisi
Aktan, C.C. (1999). 2000’li yıllarda Yeni Yönetim Teknikleri Stratejik Yönetim,
Türgiad Yayını, İstanbul.
Akten N. (v.d.). (2011). 75. Yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi Karadeniz‟in
Değişen Jeopolitiği Çerçevesinde, ORSAM
International
Rapor
No:8
Raporu No:51, The Black Sea
Ankara:
s.20.
http://www.orsam.org.tr/files/Raporlar/rapor51/51.pdf (21.06.2016)
Berk, H. ve ark. (2000). Türk Boğazları Seyir Güvenliği Çalışma Grubu, Görüşler,
Öneriler ve Değerlendirmeler, Eylül.
Bükülmez B., (2005) Küresel Güçlerin Karadeniz Stratejilerinin Önündeki Engel:
Montrö, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Cilt 3, No. 5, ss. 193-218.
Bükülmez, B., Küpeli, T. (2007). Küresel Güçlerin Karadeniz Stratejilerinin
Önündeki Engel: Montrö, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Sayı:5, ss.193-218
Canca, H.S. (2012). Uluslararası Hukukta Türk Boğazları. Ankara: Seçkin
Çamyamaç A. (2017). İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:8 Sayı:1
Çevik O. ve Gülcan B. (2011). Lojistik faaliyetlerin çevresel Sürdürülebilirliği ve
Marco Polo Programı, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt:13
Sayı:20, s.37.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul Nihai ÇED Raporu, (2020).
154
Çınar,
M.,
(2017).
Kanal
İstanbul‟un
Uluslararası
Hukuk
Bağlamında
Değerlendirilmesi, Uluslararası Afro-Avrasya Araştırma Dergisi, Sayı:3.
Çinar M. (2018). Uluslararası Hukuk Açısından Dünya Suyolları ve Kanal İstanbul,
Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya
Demir, A.F. (2003). Türk Dış Politikası Perspektifinden Güney Kafkasya, İstanbul:
Bağlam Yayıncılık.
Ece, J. N., Akten, N., Oral N., Kanbolat H. (2007). 71. Yıldönümünde Montrö
Boğazlar Sözleşmesi, Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, 13(1),
103- 139.
Emanet H. (2003),Deniz Hâkimiyetinden Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Türk
Boğazları, İstanbul: Sanat Yayıncılık
Erdal S. (2016), Uluslararası Suyollarının Ulaşım-Dışı Amaçlarla Kullanılması
Hukukuna İlişkin Sözleşme Uygulamasında Danışma Yöntemi, Gazi Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi, s.189.
Erkan B., Batbaylı Ş. (Nisan 2017). Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ)
Üyesi Ülkelerin Küresel Pazarlardaki Karşılaştırmalı Üstünlükleri, Marmara
Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi Cilt 5, Özel Sayı, ss. 31-49
Erkmenoğlu F. (Mayıs, 2001). Uluslararası Ekonomik Sorunlar, Daire Başkanı, Çok
Taraflı Ekonomik İşler, Dışişleri Bakanlığı,
Erol, M.S. Demir S. (2012).
Amerika‟nın Karadeniz Politikasını Yeniden
Değerlendirmek Akademik Bakış Cilt 6 Sayı 11 Kış, ss.17-30
Erten, S., (2010), Lojistik Süreç Yönetimi Bir Kamu Kurumu Analizi, Yüksek Lisans
Tezi, DEÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, s.63
Ertürk, T.,(2014), “Kanal İstanbul Düşmanlık Projesi” Çılgın Proje Kanal İstanbul,
Kaynak Yayınları, İstanbul.
155
Fidan, A., (2015). Kanal İstanbul Projesi ve Çılgın İstanbul Uydukent Projesi
Üzerine Bütünleşik Fütz Analizi, Kent Kültürü ve Yönetimi Hakemli Elektronik
Dergisi, Cilt:8, Sayı: 2.
Gedikli Berber, Ş. (2008). Siyaset, Güç ve Denge Bağlamında Türk Boğazları (18331998). Ankara: Berikan Yayınevi, ss.24-45
Gürlek, T. B., 2002, SWOT Analizi, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK), Sayı: 105 (4), ss. 35-40.
Harunoğulları M. “Jeopolitik Rekabet Alanı: Hazar Havzası ve Türkiye”, TÜCAUM
Uluslararası Coğrafya Sempozyumu, Ankara Ekim 13-14, 2016.
Hüseynzade, M., (2006), Deniz Taşımacılığının Ülke ve Bölge Kalkınmasındaki
Rolü, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, s.5.
İMEAK (İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deni Ticaret
Odası) Sektör Raporu, 2014-2018.
İstikbal, C. (2000). Türk Boğazları Yoluyla Petrol Taşımacılığı, Güvenliğe Büyük
Tehdit, Deniz Ticareti Dergisi, Sayı: 17 (2), ss. 32-36.
Jelavich B, Russia‟s Balkan Entanglements 1806-1914, Cambridge University Press,
s. 205
Kabasakal A., Solak A.O. (2010). Demiryolu ve Karayolu Ulaştırma Sistemlerinin
Ekonomik Etkinlik Analiz‟i, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:10,
Sayı: 1, ss.123-136
Kandemir, E. (2008). Uluslararası Sistemin Yeni Düze Arayışında Karadeniz’in
Değişen Jeopolitiği. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.
Kasım K.(2008). Türkiye‟nin Karadeniz Politikası: Temel Parametler ve Stratejiler,
Orta Asya ve Kafkas Çalışmaları Dergisi. 2008, Cilt. 3 Sayı 5, s. 172-180.
Kaya E. (2016) Ulaştırma Sistemleri, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, s.13
156
King C. (Haziran 2001). "The New Near East", Survival, Cilt 43 No 2, ss.49-67.
Koç, V., (Editör). (2018). “Dev proje Kanal İstanbul‟u nasıl yorumladılar?” Deniz
Ticareti Dergisi, Cilt:6, Sayı:31, s.32-35.
Koçer G. (2007). Karadeniz'in Güvenliği: Uluslararası Yapılanmalar ve Türkiye,
Akademik Bakış Cilt 1, Sayı 1 Kış, ss.195-216
Kol, B. (2010), Türkiye‟nin Dış Ticaretinde Deniz Taşımacılığının Önemi Ve
Sorunları, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İzmir.
Köksal, M., (Editör). (2017). “Kanal İstanbul: Son Dönemeç” Atlas İstanbul Dergisi,
Özel Sayı
Kutluk D. (2013), Hazar-Kafkas Petrolleri, Türk Boğazları, Çevresel Tehdit,
İstanbul
Oktay, Emel G. (2006). “Türkiye‟nin Avrasya‟daki Çok Taraflı Girişimlerine Bir
Örnek: Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 3,
Sayı 10, s. 149-179.
Orhon, D., Sözen, S. Ve Görür, N. (Ed.) (2020). Kanal İstanbul: Çok Disiplinli
Bilimsel Değerlendirme, İstanbul: Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş.
Öğüt S. (2014). Kanal İstanbul Projesinin Uluslararası Hukuk Açısından
Değerlendirilmesi, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, Cilt:10, Sayı:38, ss.137139.
Öymen, O., (2014), “Kanal İstanbul Projesinin Dış Politika ve Uluslararası Hukuk
Boyutu”, Çılgın Proje Kanal İstanbul, Kaynak Yayınları, İstanbul.
Özbay F. (2011), 21. Yüzyılın başında Karadeniz‟in Artan Jeopolitik Önemi ve
Türkiye-Rusya İlişkilerinin Etkileri, Dünya Jeopolitiğinde Türkiye Dergisi, ss. 51-74
Özersay K. (1999). Türk Boğazlarından Geçiş Rejimi, Ankara: Mülkiyeliler Birliği
Yayın Vakfı
157
Özman, A. (2006). Deniz Hukuku I. Ankara: Turhan
Öztürk, G., (2016), Uluslararası Taşımacılıkta Verimliliğin Sağlanmasına İlişkin
Alternatif Yöntemler, Yüksek Lisans Tezi, DEÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir,
s.5
Pamir N. (2007). Karadeniz: Enerji Güvenliğine ve Kaynakların Çeşitlendirilmesine
Açılan Kapı, Avrasya Dosyası, Cilt 13, No.1, ss. 243-265.
Pazarcı H. (2009). Uluslararası Hukuk. Ankara: Turhan Kitabevi, s.146
Saydam, C., (2014), “Çılgın Proje Nedir? Neden Olamaz”, Çılgın Proje Kanal
İstanbul, Kaynak Yayınları, İstanbul.
Soysal İ. (1983). Tarihçeleri ve Açıklamalarıyla Birlikte Türkiye’nin Siyasal
Antlaşmaları, Cilt:1, (1920 – 1945), İstanbul. s.493.
Sucuoğlu, M., K., (2014). Kanal İstanbul Projesi’nin Türk Denizciliği Açısından
Swot Analizi, İstanbul Üniversitesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Şahin A. (2017), Kanal İstanbul Projesi ve Uluslararası Ticarete Etkisi, Yüksek
Lisans Tezi, Gedik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Şahin, T. (2012). Osmanlı Kanal Projeleri, Osmanlı‟nın Çılgın Projeleri, İstanbul:
Yitik Hazine Yayınları.
Şener B. (2015). Tarihsel Boyutlarıyla Boğazlar‟ın Jeopolitik ve Jeostratejik Önemi,
Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:35, ss.327-349.
T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel
Müdürlüğü, Kanal İstanbul Projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu Başvuru
Dosyası http://www.ubak.gov.tr/
Terzi, H. (2007), Türk Boğazları Siyasi Tarihi Işığında Karadeniz‟deki Mevcut
Durum, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği
Enstitüsü, İstanbul.
158
Tuncer H., (2014), “Dünden Bugüne Boğazların Durumu ve Montrö Sözleşmesi”,
Çılgın Proje Kanal İstanbul, Kaynak Yayınları, İstanbul.
Tütüncü, A. Nur, (2017). Montrö Sözleşmesi ve Kanal İstanbul, MHB, Cilt: 37, Sayı:
1, s. 113-123.
Ülgen, H., Mirze, S. K. (2004), İşletmelerde Stratejik Yönetim, İstanbul: Literatür
Yayınları.
Vank, M.D. (1998). Boğazların Hukuki Rejimi ve Türk Boğazları. Ankara: US-A
Yayıncılık
Yüceer, B.S. (2001), Uluslararası Boğazlar ve Kılavuzluk, Dokuz Eylül Yayınları,
İzmir.
ĠNTERNET KAYNAKLARI
http://kpssdelisi.com/question/dunyadaki-onemli-bogazlar-ve-kanallar/
http://sam.baskent.edu.tr/belge/Montro_TR.pdf
http://voices.nationalgeographic.com/2013/10/26/geography-in-the-newsinternational-shipping-chokepoints/
http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/neden-denizcilikte-hiz-birimi-olarakknot-kullaniliyor
http://www.bsec-organization.org/
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cevre/944832/Aktif_fay_ustune_kanal..._Cilgin
_Proje_nin_guzergahi_uzerinde_uc_diri_fay_cikti.html
http://www.denizhaber.com.tr/muhendislik-harikasi-panama-kanali-haber-48441.htm
http://www.denizhaber.com/istanbul-bogazindaki-deniz-kazalarimakale,100095.html
159
http://www.gercekhayat.com.tr/gundem/kanal-istanbulun-hukuki-engeli-yok/
http://www.gisbir.com/content/uploads/kurumsal/dosya/GISBIR_SEKTOR_2017_20
18.pdf
http://www.haberturk.com/polemik/haber/629370-kanal-istanbul-montroantlasmasina-aykiri-degil
http://www.istanbul.com/tadini-cikar/istanbul-bogazini-ne-kadar-iyibiliyorsunuz.html
http://www.istanbul-rehber.com/harita/
http://www.melihpolat.com.tr/ana-sayfa/tasimacilik-turleri
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/2.5.9811860.pdf
http://www.mfa.gov.tr/bukres-sozlesmesi.tr.mfa
http://www.mfa.gov.tr/gurcistan-ekonomisi.tr.mfa
http://www.mfa.gov.tr/karadeniz-ekonomik-isbirlici-_kei_---orgutunun-dunu_bugunu-ve-gelececi.tr.mfa
http://www.mfa.gov.tr/turk-bogazlari.tr.mfa
http://www.mfa.gov.tr/turk-bogazlari.tr.mfa
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-bulgaristan-siyasi-iliskileri-.tr.mfa
http://www.mfa.gov.tr/turkiye---romanya-siyasi-iliskileri-.tr.mfa
http://www.milliyet.com.tr/tatil/denizle-okyanusun-bulustugu-yer-cebelitarik2781800
http://www.nowinothernews.org/blog/2016/10/31/nato-agrees-to-establish-regularair-sea-patrols-on-the-black-sea
http://www.ozelliklerinedir.com/panama-kanali-ozellikleri-nelerdir/
160
http://www.siradisibilgiler.com.tr/genel-kultur/cebelitarik-bogazi-nerededir-nicinonemlidir-h847.html
http://www.siyasalhayvan.com/babul-mendeb-bogazinin-jeopolitigi/
http://www.taussmarine.com/seyirdefteri/index.php/deniz-ticaret-yollari/
http://www.yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=739
https://antlasmalar.com/montro-bogazlar-sozlesmesi/
https://beyond.istanbul/i%CC%87bb-kanal-i%CC%87stanbula-nedenkar%C5%9F%C4%B1-f58cbd983225
https://cografyabilim.wordpress.com/tag/istanbul-bogazi-hakkinda-bilgi/
https://docplayer.biz.tr/5373546-Ikinci-bolum-istanbul-liman-baskanligi-yerel-deniztrafigi-rehberi-amac-ve-kapsam.html (Erişim Tarihi: 07.09.2020).
https://kedkem.com/muhendislik/insaat/muhendislik-harikasi-panama-kanali.htm
https://tr.depositphotos.com/45737765/stock-illustration-panama-canal-politicalmap.html
https://tr.euronews.com/2018/11/25/brexit-anlasmasi-cebelitarikta-kim-ne-istiyor
https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/gurcistandaki-dev-liman-projesine-turktecrubesi/1379115#
https://www.amerikaninsesi.com/a/hurmuz-bogazi-kuresel-ticaret-korfez-tankamerika-iran/4957877.html
https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/norm-denetimi-basin-duyurulari/kanalistanbul-projesi-nin-yap-islet-devret-modeli-kapsamina-alinmasinin-anayasa-yaaykiri-olmadigi/
https://www.atlasdergisi.com/gundem/hurmuz-iran-dunyanin-bogazi.html
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-48252309
161
https://www.bilgiustam.com/cebelitarik-bogazi-nerededir-nicin-onemlidir/
https://www.bilgiustam.com/pasifik-gerdani-bering-bogazi/
https://www.denizhaber.net/kizildenizin-kapisi-bab-ul-mendep-bogazi-haber48115.htm
https://www.dunyabulteni.net/afrika/kizildenizin-kapisi-babul-mendep-bogazih255603.html
https://www.dunyabulteni.net/dunya/dunya-uzerindeki-onemli-bogazlarh426928.html
https://www.dw.com/tr/petrol-transferinin-can-damar%C4%B1h%C3%BCrm%C3%BCz-bo%C4%9Faz%C4%B1/a-49213879
https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=12911
https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=39932
https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=41073
https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=41073
https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=41073
https://www.haberturk.com/mans-denizi-nerede-mans-tuneli-nasil-yapildi-2299288
https://www.ibb.istanbul/News/Detail/36257
https://www.iea.org/
https://www.intell4.com/hurmuz-bogazinin-stratejik-onemi-haber-182504
https://www.kiel-canal.de/wp-content/uploads/2018/02/General-Info-about-KielCanal-transits.pdf
https://www.lesclesdumoyenorient.com/Geopolitique-du-detroit-de-Babel.html#nb12
162
https://www.marineinsight.com/marine-navigation/the-strait-of-dover-the-busiestshipping-route-in-the-world/
https://www.mepanews.com/hurmuz-bogazi-nerede-ve-neden-onemli-17662h.htm
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/2.5.9811860.pdf
https://www.neoldu.com/dunyadaki-onemli-bogazlar-ve-kanallar-8059h.htm
https://www.nkfu.com/macellan-bogazi-hakkinda-bilgi/
https://www.odevbul.org/suveys-ve-panama-kanallarinin-acilmasinin-ticaret-veulasimdaki-etkileri.html
https://www.ozelliklerinedir.com/cebelitarik-bogazi-ozellikleri/
https://www.pancanal.com/eng/general/reporte-anual/index.html
https://www.searates.com/maritime/russia.html
https://www.stratejikortak.com/2018/12/hurmuz-bogazi-ve-onemi.html
https://www.suezcanal.gov.eg/English/About/Pages/WhySuezCanal.aspx
https://www.suezcanal.gov.eg/English/Navigation/Pages/NavigationStatistics.aspx
https://www.turkcebilgi.com/macellan_boğazı
https://www.turkcebilgi.com/türkiyenin_boğazları_ve_jeopolitik_önemi
https://www.utikad.org.tr/Detay/Sektor-Haberleri/8812/kafkaslara-acilan-kapi:potihttps://www.virahaber.com/babul-mendeb-bogazinin-onemi-49379h.htm
https://www.wsj.com/articles/suspected-iranian-oil-caught-in-sanctions-trap11560966215
Oil
Transit
Choke
Points,
http://www.businessinsider.com/worlds-eight-oil-
chokepoints-2016-4
163
EKLER
Ek-A: Nihai ÇED Raporu
164
165
166
Ek-B: T.C. UlaĢtırma ve Altyapı Bakanlığı Resmi Kurum GörüĢü
167
Ek-C: T.C. Çevre ve ġehircilik Bakanlığı Resmi Kurum GörüĢü
168
169
Ek-D: T.C. Ġstanbul BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığı Resmi Kurum GörüĢü
170
ÖZGEÇMĠġ
KiĢisel Bilgiler
:
Adı Soyadı
: Tuğba KĠRĠġ
Uyruk
: Türkiye Cumhuriyeti
Doğum Tarihi
: 28.02.1995
Doğum Yeri
: Çankaya/ANKARA
Medeni Durumu
: Bekâr
ĠletiĢim Bilgileri
:
E-posta
: tugbakrss@gmail.com
Adres Bilgileri
: ANKARA
Eğitim Bilgileri
:
Lise
: Gaziçiftliği Lisesi (TM) 2009 - 2013
Ön lisans
: Anadolu Üniversitesi (Lojistik) 2015 - 2018
Lisans
: Akdeniz Üniversitesi, Alanya ĠĢletme Fakültesi
(Uluslararası Ticaret) 2013 – 2017
Lisans
: Anadolu Üniversitesi, ĠĢletme Fakültesi (Havacılık Yönetimi)
(2019- )
Yüksek Lisans : Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
(Uluslararası ĠĢletmecilik ve Ticaret) (2017-2020)
Download