Uploaded by minesen

keops piramidi

advertisement
Keops Piramiti (Khufu Piramiti, Büyük Piramit)
Günümüzde Mısır’ın başkenti Kahire’nin bir parçası olan Gize’yi (El Giza) çevreleyen antik “Gize mezar
kenti”nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanıdır. MÖ 2551-2560 yılları civarında
yapıldığı sanılan bu anıtsal kompleks,
Dünyanın yedi harikasından biri olup, bu
yedi harika içinde günümüze kadar ulaşan tek eserdir, varlığını günümüze dek hemen hemen tam olarak
sürdürebilmiş olanıdır.
Bu piramidin
Mısır firavunu Khufu adına bir anıtsal mezar
olarak inşa edildiğine inanılır
3800 yıl
boyunca hacmi ve kütlesi bakımından Dünya’daki en büyük yapay
(insan yapımı) yapı olarak kabul edilmiş ve yükseklik rekoru 4000 yıl boyunca
ve yapımının yaklaşık yirmi yıl sürdüğü sanılmaktadır. 20. yüzyıl başlarına dek, yani
kırılamamıştır. Büyük Piramidin orijinal halinde dış kısmı taş levhalarla kaplıydı. Günümüzde bu kaplama
tabakası mevcut değildir. Büyük Piramit ve yapımı ya da inşa tekniği hakkında günümüzde çok çeşitli
varsayımlar bulunmaktadır. İnşa tekniği hakkındaki varsayımlardan birine göre
yapılan spiral bir
rampadan çıkarılan taş bloklar üst üste konuyordu. Rampa çamur kaplanıyor,
sulanıyor ve taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu. Bir başka varsayıma göre taş bloklar dev manivelalarla
kaldırılıyordu.
Büyük
Piramidin içinde üç oda saptanabilmiştir. Bunlardan yapının en altındaki
oda, muhtemelen bitirilmemiş haldeki, piramitin üzerine inşa edildiği temel kayasının oyulmasıyla
oluşturulmuş odadır. Sonradan “kral odası” ve “kraliçe odası” adları yakıştırılan odalar ise
piramidal yapının üst kısmında yer alırlar. Büyük piramit aslında, iki tapınaktan, bu iki tapınağı birbirlerine
bağlayan bir yoldan, piramit çevresindeki mastaba adı verilen çeşitli küçük mezarlardan ve piramitlerden
oluşan bir yapılar kompleksinin bir parçasıdır. Mısır’ın Eski İmparatorluk döneminden kaldığı sanılan bu taş
eser, doğa koşullarının yıpratıcı etkilerine binlerce yıl karşı koyabilmiş olup, gizemleri bir bir ortaya
çıkarılmakla birlikte, henüz tam olarak anlaşılamamış dev bir eser olarak varlığını sürdürmektedir.
Piramidin İnşası
Birçok Mısırbilimciye göre Büyük Piramit Dördüncü Hanedan’dan firavun Khufu için bir mezar olarak ve
kimilerine göre
14 ile 20 yıl civarındaki bir süre zarfında inşa edilmiş
ve yaklaşık MÖ
2551 yılında tamamlanmış olmalıdır. Kimileri mimarının Khufu’nun veziri olan Hemon ya da Hemiunu’nun
olduğunu düşünürler. Büyük Piramit ya da Keops Piramidi, yontma taştan yapılma,
yükseklikteki
138 m
kare tabanlı bir piramittir. Bu piramidin orijinal yüksekliğinin 280 Mısır kübiti, yani
146.478 m olduğu sanılmaktadır. Fakat erozyon ve tepe kısmının yokluğu nedeniyle günümüzde yüksekliği
138,75 m’dir. Taban kenarlarından her biri 230.37 m. (440 kübit) uzunluktadır. Yapılan hesaplamalara
göre piramidin
kütlesi 5.9 milyon ton ağırlığında, hacmi ise 2.500.000
m3‘tür. Kimileri bu değerlerden yola çıkarak ve her gün 800 ton taşın yerleştirilebileceğini varsayarak
inşaatın 20 yıl sürmüş olduğunu düşünmektedir.
Piramidin ilk kesin ölçümleri 1880-1882 yıllarında Sir Flinders Petrie tarafından yapılmış ve ölçümleri “Gize
piramitleri ve Tapınakları” (Pyramids and Temples of Gizeh) adlı kitabında yayımlamıştır. Kuzeydoğu
taşlarının arasındaki açıklık 0.5 mm. olarak saptanmıştır.
Piramidin tabanının dört kenarının birbirlerine, 58 mm’lik fark gözardı edilirse, eşit olduğu
görülmektedir. Taban yatay ve hemen hemen düzdür (tabanın en alçak ve en yüksek noktaları arasındaki
fark 21 mm.’yi geçmez. Kare tabanın kenarları 4 açısal dakika gözardı edilirse, manyetik kuzey yerine
gerçek kuzey esas alınıp, tam olarak dört ana yöne oturtularak hizalanmıştır ve 12 açısal saniye gözardı
edilirse, taban hatasız bir karedir. Petrie’nin ölçümlerine ve sonraki çalışmalarına göre, orijinal halinde,
piramit 280 kübit yüksekliğinde idi ve her bir kenarı 440 kübit uzunluğundaydı. Bu oranlar π/2’ye eşittir ki,
bu da 22/7’ye, yani % 0.05’lik fark gözardı edilirse π sayısına denk düşer. Bazı Mısırbilimcilere göre bu
tesadüfi bir sonuç olmayıp, maksatlı olarak tasarlanmış bir orandır.
Verner konuya ilişkin olarak şöyle yazıyor: “Eski Mısırlılar π sayısının kesin olarak belirlememişlerse de
bunu uygulamada kullandıkları görülmektedir.” Piramitler üzerinde ilk hassas ölçümlerde bulunmuş uzman
olan Petrie ise şu sonuca varmıştı: “Piramidin yüzeylerinin matamatiksel ilişkileri ve dairesel oranları
rastlantıyla açıklanamayacak derecede, o kadar sistemlidir ki, bunların projede öngörüldüğünü, yani
inşaatçilerin tasarımında mevcut bulunduğunu kabul etmek zorundayız.” Petrie, daha o zamandan
kitabında şöyle yazıyordu: “ Buradan şu sonucu çıkarıyoruz ki dairenin çapına bölümünün yaklaşık oranı
olan 22/7 oranını bilmekteydiler.” Eğimli yüzeylerde eğim birimi olarak seked’i kullanan eski Mısırlılar bu
oranları piramitin eğimleri 51.843° ya da 51° 50′ 34″ olan dört dış yüzeyinde de uygulayarak, bu oranları
bildiklerini bir kez daha ifade etmiş bulunmaktadırlar.
İnşa malzemeleri
Piramidin girişi
Piramidin örtü sistemli girişi, yakın plandan
Büyük Piramit bir ana kayanın üzerine inşa edilmiştir,
yapı 2.3 milyon kireçtaşı (kalker) taş
bloktan oluşur. Bu taş blokların çoğu muhtemelen civardaki bir taş ocağından getirilmiş ve
kaplamada kullanılan Tura kireçtaşı Nil nehrinden taşınmış olmalıdır. Piramitte kullanılmış
en büyük taşlar olan “kral odası”nın granit taşları ise bölgeye 500 milden fazla bir uzaklıkta
bulunan Aswan’dan getirilmiş olup, ağırlıkları 25 ton ile 85 ton arasında değişmektedir. Geleneksel olarak
eski Mısırlılar taş blokları kayadan çekiçle takozlar çakma ve ıslatma yöntemlerini kullanarak koparırlardı.
Kayaya çakılan takozların sayısı artınca taş blok çatlayan kayadan koparılırdı. Böylece koparılıp kesilen taş
bloklar gemilerle Nil Nehri’nden taşınırdı.
Keops’un inşasında kullanılan
3 milyon kayanın her birinin kütlesi 2,5 ton ağırlığında.
Kayaların her birinin yukarı taşınması için yüzlerce insanın aralıksız olarak çalıştığı sanılıyor. Merdivenlerin
inşasında bakır ve taş aletler kullanılmış Keposun kayaları ise rampayla taşınmış.
Yapının kaplama taşları
Piramidin inşası tamamlanırken yapının dış kısmı eğik yontulmuş, son derece iyi perdahlanmış beyaz
kireçtaşından kaplama taşlarıyla kaplanmıştır. Bunlar yapının yüzeylerine gereken eğimi (eski Mısır’da
eğim ölçüsünü belirten seked birimiyle 5 1/2 palm) verecek şekilde özenle kesilmiş ve yerleştirilmiştir.
Yapının orijinal hali günümüzdeki gibi değildi. M.S. 1300 yılında meydana gelen büyük bir deprem,
kaplama taşlarının belli bir kısmını yerlerinden etmiş ve düşen taşlar Bahri Sultan An-Nasir Nasir-ad-Din
al-Hasan tarafından 1356’da taşınıp Kahire yakınlarındaki kale ve camilerin yapımında kullanılmıştır.
Günümüzde Büyük Piramidin bu yapılarda kullanılmış sözkonusu taşları halen görülebilir durumdadırlar.
Ayrıca, sonraki dönemlerde bölgeye gelmiş kaşiflerin raporlarına göre, sonraki çökmelerde de piramitten
büyük taşlar kopmuştu ve bunlar piramidin dibine düşerek bir moloz yığını oluşturmuştu. Bu molozlar
sonradan kazılar sırasında arkeolojik sit alanının temizlenmesi amacıyla alınıp uzağa atılmıştır.
Bununla birlikte kaplama taşlarından piramitin temele yakın kısmlarındaki bazıları varlıklarını günümüze
kadar sürdürebilmiştir ,halen görülebilir durumdadır ve bunlar, piramidin yapımında gösterilen hassas
işçilik ve ustalık hakkında yüzyıllarca aktarıla gelmiş söylentileri kanıtlamaktadırlar.Petrie hassas
çalışmalarından sonra piramitin iç kısmı ile kaplama kısmının farklı yönlendirmelere göre düzenlenmiş
olduğunu saptadı (fark 193 cm. ± 25 cm idi). Bunun üzerine Petrie, yapının iç kısmının inşaının
tamamlanılmasından sonra eski Mısırlılar’ın yapıyı kuzeye yönlendirmede bir hata yaptıklarının farkına
varmış oldukları ve kaplama kısmındaki yeni yönlendirme düzenlemesiyle bu hatalarını kapatmaya
çalışmış olabilecekleri sonucuna vardı.
İnşası hakkındaki varsayımlar
Piramidin zeminindeki kaplama taşları
Büyük Piramidin inşa teknikleri hakkında birbirlerine karşıtlık gösteren vaya birbirleriyle çelişen birçok
alternatif varsayım ortaya atılmıştır.Örneğin Davidovits taş blokların uzaktaki bir taş ocağından
taşınmamış olduklarını, yapım mahallinde üretilmiş, bir tür katılaştırılmış kireçtaşı blokları olduklarını ileri
sürer ki, bu diğer Mısırbilimcilerce rağbet görmemiş bir iddiadır. Büyük çoğunluk ise bu taşların bir taş
ocağından elde edilmiş, taşınmış ve yapıda kaldırma veya yuvarlama yoluyla kullanılmış olduklarını
düşünür.
Eski Yunanlılar piramidin inşasında kölelerin kullanıldığına inanırlardı, Mısırbilimciler ise inşaatta kölelerin
de kullanılmış olduğunu kabul etmekle birlikte inşaatte onbinlerce vasıflı işçinin çalışmış olması gerektiğini
düşünmektedirler. Bu işçilere ait olması gereken mezarlık arkeolog Zahi Hawass ve arkeolog Mark Lehner
tarafından 1990’da keşfedilmiştir.
Piramidin Herodot’un anlattıklarına göre tasvir edilen inşası
inşa ekibi hiyererşik bir şekilde organize edilmişti; 100.000 kişilik
iki gruptan oluşuyordu ve her grup kendi içinde zaa ya da phyle adı verilen 20.000 kişilik
Verner’e göre
gruplardan oluşuyordu ki, bu gruplar da işçilerin ustalık derecelerine göre daha küçük gruplara ayrılmış
bulunuyordu.
Piramidin inşa konusundaki gizemlerinden biri inşaının nasıl planlanabilmiş olduğudur. John Romer’in
düşüncesine göre, eski Mısırlılar bu yapıda da daha önceleri ve daha sonraları diğer yapılarda uygulamış
oldukları yöntemi uygulamışlardı: Planı ya da ana planın parçalarını yapıma girişmeden önce ölçekler
kullanarak zemine çiziyorlardı. John Romer kitabının bir bölümünü başlı başına bu konuya ayırmıştır;
sözkonusu bölümde böyle bir planın mevcudiyetinin fiziksel kanıtlarını ortaya koymaya çalışmıştır.
Taş blokların nasıl yerleştirildiği henüz anlaşılmış değildir. Bir varsayıma göre
yapılan spiral bir rampadan çıkarılan taş bloklar üst üste konuyordu. Rampa çamur kaplanıyor sulanıyor ve
taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu. Bir başka varsayıma göre taş bloklar dev manivelalarla kaldırılıyordu.
Tarihçi Herodot’a göre, ağır granit blokları, piramitin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre boyunda, 19
metre genişlikte bir rampa yapılmıştır.
İç spiral rampa hipotezi
Gizemi uzun yıllardır araştırılan Mısır’ın dev piramitlerinin inşası konusunda 2006 yılında Fransız Mimar
Jean Pierre Houdin, yeni bir hipotez ortaya atarak Mısır’daki Büyük Keops Piramidi’nin sırrını çözdüğünü
açıkladı. Pierre, Giza Şehri yakınında bulunan piramidin yapımında kullanılan kayaların, piramitin içerisinde
kurulan spiral rampa şeklindeki merdivenler yardımıyla yerleştirildiğini belirledi. Bilim insanları bundan
önceki tezlerinde, taşların taşınmasında kullanılan merdiven veya iskelelerin dışarıdan inşa edildiğini öne
sürmüşlerdi. Fransız Mimar Houdin ise inşaası 4500 yıl önce tamamlanan Keops’un 42 metre yüksekliğe
kadar olan kısmının dış merdiven kullanılarak 137 metreye kadar olan ikinci kısmının ise içeriden merdiven
yardımıyla inşa edildiğini söyledi. 8 yıllık bir çalışma sonucu elde ettiği hipotezini 3 boyutlu sinevizyon
gösterisiyle anlatan Mimar Jean Pierre Houdin’in sunumu, arkeoloji ve tarih dünyasında heyecanla
karşılandı.
Hedefte kalıplara dökülmesi hipotezi
Piramitleri oluşturan taş bloklar biryerden taşınarak değil, olduğu yerde kalıplara dökülen karışımın
donarak taş haline gelmesiyle taş blokların oluşması hipotezisidir. Karışım kireçtaşı, su, sodyum karbonat,
soda, kilden oluşmaktadır, bu karışım kalıba koyulup donarak taş blok haline gelir. Bu karışımı bulan
Dr Davidovits, karışımı deneyerek 12 tonluk blok yapmıştır. Tonlarca ağırlıktaki kayaların, taş oldukları için
hep kesilerek yapıldığı düşünülmüştür. Ancak bu hipoteze göre kayalar bir yerden kesilip getirilerek değil,
olduğu yerde kalıpla oluşturulmuştur.
Yapının iç kısmı
Keops Piramidi’nin kesiti ve iç yapısındaki unsurların dağılımı:
1-Giriş.
2-Al-Mamun’un adamlarının açtığı tünel.
3- Granit tıpa blokları.
4-İniş Dehlizi.
5-Yeraltı Odası.
6-Çıkış Dehlizi.
7- “Kraliçe odası” ve “Havalandırma Kanalları” denilen, biriSirius yıldızına yönelik olarak yapılmış iki kanal.
8 Yatay Dehliz.
9-Büyük Galeri.
10-Kral Odası ve Orion’un Zeta Orionis (Alnitak) ve Draco’nun alpha yıldızına yönelik olarak yapılmış,
“Havalandırma Kanalları” denilen iki kanal.
11-Kral Odası’na geçiş veren oda (antişambr).
12-Hizmet ya da kaçış tüneli
Giriş, iniş ve çıkış dehlizleri
Al-Mamoun’un açtırdığı tünel
İniş Dehlizi’nden bir görünüm
İniş Dehlizi’ne inmek mümkün olmakla birlikte, genellikle ziyaretçilere yasaktır. Son yıllarda piramite
ziyaret günde yüz turist grubuyla sınırlandırılmıştır. Mısır Eski eserler Yüce Meclisi genel sekreteri Zahi
Hawass yönemince alınan bir kararla artık piramit içinde fotoğraf çekmek de yasak hale gelmiştir.
Orijinal girişten sonra 26° 31’23″’lik bir açıyla inen, 3’11” (ayak) yüksekliğinde ve 3’5″ genişliğinde, İniş
Dehlizi denilen bir dehliz yer alır. 345′ (ayak) mesafe sonrasında bu dehliz düzleşir ve 29′ (ayak) boyunca
ilerleyen, aşağıdaki odaya inen bir başka dehliz başlar; fakat bu dehliz, tamamlanmamış olduğu izlenimini
vermektedir. Aşağıdaki odanın güney duvarında yatay bir dehliz devam etmektedir ve odanın zemininda
kazılmış ayin amaçlı olabilecek bir kuyu bulunmaktadır. Bazı Mısırbilimciler, firavun Khufu’nun ilk gömülme
yeri olarak bu odanın seçilmiş olup, daha sonra Khufu’nun karar değiştirerek daha yükseğe gömülmeyi
tercih etmiş olabileceğini düşünmektedir.Mısırbilimci Bob Brier bu odanın Khufu’nun olası erken ölümü için
hazırlanmış olabileceğini düşünmektedir. Fakat firavun ölmediğinden, Brier’a göre 5 yıl sonra ikinci bir
odanın (“kraliçe odası”) hazırlanmasına başlanmıştır. Fakat her nedense bu oda tamamlanmamış, yaklaşık
onbeş yıl sonra, daha yukarıda ve piramitin merkezinde bulunan sonuncu oda, yani “kral odası” adıyla
bilinen oda inşa edilmiştir.
“İniş Dehlizi”nin bir yerinde (girişeten 33′ mesafede) tavan kısmında kare biçiminde bir açıklık bulunur, bu
“Çıkış Dehlizi”nin başlangıcı olup, orijinal halinde bir taş levhayla kapatılmış haldeydi. Al-Mamun’un
adamlarınca yerinden oynatılan bu taş levha “İniş Dehlizi”nin zeminine düşmüştür. Al-Mamun’un adamları
daha sonra sola doğru yönelmek zorunda kalmışlardır.
Çıkış Dehlizi (uzunluk 129′) “İniş Dehlizi”yle aynı genişlikte ve yükseklikte olup, aynı açıda bir eğim
gösterir. Çıkış Dehlizi’nin alttaki sonu üç büyük granit blokla (her birinin uzunluğu 5′) kapatılmıştır.
Serbest bırakıldıklarında müthiş bir hızla inen bu “granit tıpa blokları”nın aşağı salınmadan önce, vaktiyle
Büyük Galeri’de yer aldıkları sanılmaktadır.
Büyük Galeri’nin başlangıcında, sağda duvara oyulmuş, günümüzde kapalı halde bulunan bir boşluk
bulunur. Bu, İniş Dehlizi’ne kavuşan, piramit mimarisine kıyasla düzensiz bir yol izleyen dikey bir bacamsı
tünelin (Kaçış Tüneli) başlangıcıdır. Kabaca yapılmış olması ve gizliliği işçilerin acil durumlarda kaçış için
yapmış olduklarını akla getirmektedir.
Büyük Galeri’nin başlangıcında bir de Kraliçe Odası denilen odaya açılan yatay bir dehliz bulunur. Bu dehliz
uzunluğunun büyük kısmında yüksektir (3’8″), kraliçe odasına yakın bir yerdeki basamaktan sonra ise
dehlizin yüksekliği 5’8” olur. Yatay Dehliz denilen bu dehlizin sol duvarında belirli bir açıyla eğim alarak
aşağı doğru inen iki metal boru görülür. Bunlar Aşağı Oda’daki x ışınlarını ortaya çıkarmada kozmik
ışınlardan yararlanan, piramitteki x ışınları etkinliği üzerine incelemelerde
bulunanJapon arkeologlar tarafından eklenmiştir. Japon arkeologlar bu kuytu odalarda iki ilginç tuhaflık
saptadılar. Fakat bu tuhaflıkları incelemek üzere daha derinlere indiklerinde karşılarına çöl kumuyla
dolmuş odalar çıktı. Öyle görünüyor ki, buradaki taş bloklar bilinmeyen bir nedenle gerekli dayanıklılığı
gösterememiş ve yerlerini çöl kumlarına bırakmıştı.
Kraliçe Odası
Kraliçe Odası kuzey ve güney yüzeylerin ortasında kalır (kuzeyden güneye 18’10”, doğudan batıya 17’2″)
ve sivri bir çatı tepesine (20’5″) sahiptir. Odanın doğu ucunda muhtemelen Khufu’nun bir heykelinin
bulunduğu bir niş bulunmaktadır. Fakat burada vaktiyle bir heykel bulunduğuna dair hiçbir iz
bulunmamaktadır. Orijinal derinliği (3’5″) hazine avcıları tarafından yapılan kazma çalışmalarıyla bozulmuş
ve derinliği arttırılmıştır.
Kraliçe Odası’ndan bir görünüm; nişli duvarı
Kraliçe Odası’nın kuzey ve güney duvarlarında havalandırma kanalları denilen iki kanal bulunur. Kral
Odası’ndaki kanallardan farklı olarak yapılmış bu kanallar yukarı kıvrılmadan önce bir miktar yatay (6′)
giderler. Bu kanalların yatay güzergahı 1872’de bu odada da Kral Odası’ndaki gibi kanalların olması
gerektiğini düşünen İngiliz mühendis Waynman Dixon kazı çalışmalarıyla bulunmuştur. Waynman Dixon
haklı çıkmakla birlikte kanalların piramidin dış yüzeylerine kadar uzanmadığı görüldü. Dolayısıyla,
biri Sirius yıldızına yönelik olarak yapılmış bu kanalların açılma amacı bilinmemektedir. Dixon bu
kanallardan birinin ucunda dioriate taşından yapılma siyah bir küre ve ne amaçla yapıldığı bilinmeyen
bronz bir alet buldu. Her iki buluntu da günümüzdeBritish Museum’da bulunmaktadır.
Kraliçe Odası’ndaki havalandırma kanalları 1992’de Upuaut 2 adını verdiği paletli bir robot kullanan Alman
mühendis Rudolf Gantenbrink tarafından keşfedilmiştir. Gantenbrink kanallardan birinin iki aşınmış bakır
kulplu, kireçtaşından yapılma yapılma kapılarla sonlandığını keşfetti. Fakat basın yoluyla yayımladığı bir
haber yüzünden Zahi Hawass, Gantenbrink’in çalışmalarını Mısır’da sürdürmesini yasakladı. Birkaç yıl
sonra National Geographic Societyürettiği Gantenbrink’ine benzer bir robot sayesinde sözkonusu
kapılardan güney kapısında küçük bir delik açtı, fakat yalnızca arkasında daha büyük bir kapının
bulunduğunu saptayabildi. Kıvrımlı olması nedeniyle ilerlenmesi ve çalışma yapılması daha güç olan diğer
kanal (kuzey kanalı) da bir kapıyla sonlanmaktadır.
Büyük Galeri
Büyük Galeri’den bir görünüm
Çıkış Dehlizi’nin devamında Büyük Galeri (yükseklik 28′, uzunluk 153′) yer alır. Başlangıçta 6’9″, ileriki
kısmında 7’6″, üst kısmında ise yalnızca 3’5″ genişliktedir. Duvardaki taş bloklar üç kenardan 3″ içe doğru
bindirilmiştir. Çatı taşları duvarlara hemen hemen dik açı yapacak tarzda yerleştirilmiştir.Büyük Galeri’nin
üst ucunda, sağda çatıya yakın bir yerde, kısa bir tünele açılan bir açıklık bulunur. Bu kral Odasının
üstündeki odacıklardan (İng. Relieving Chambers) en alttakine girişi sağlar. Bu odacıklar 1837-1938
yıllarında küçük patlayıcılar (düşük ölçüde barut ) kullanarak tünelleri yukarı doğru kazan Howard Vyse ve
J. S. Perring tarafından keşfedilmiştir. Büyük Galerinin rampalı zemininde bir merdiven bulunur. Galeri
duvarlarında 27’si sağda 27’si solda olmak üzere, yatay ve dikey olarak yapılmış, ne amaçla yapıldıkları
bilinmeyen 54 yuva (İng.slot ) bulunur. Büyük Galeri’nin tepesinde 3’4″uzunluğundaki yatay bir dehlize
açılan bir merdiven bulunur. Bu dehlizdeki yuvalar, burada vaktiyle granit kapıların bulunduğunu akla
getirmektedir. İniş Dehlizi’nde Petrie tarafından bulunan granit parçalar muhtemelen bu kayıp kapılardan
düşmüş olmalıdır.
Kral Odası
Kral Odası’ndan bir görünüm
Orijinal Kral Odası 10 × 20 × 11,18 kübit, yani yaklaşık 5.24 m × 10.48 m × 5,86 m ya da 5.23 m ×
10.47 m × 5,84 m boyutlarında olup (doğudan batıya 34’4″, kuzeyden güneye 17’2), kare biçimlidir.
Kimileri bu oranların rastgele olmayıp altın orana (φ, phi) göre belirlenmiş olduğu düşüncesindedir. Phi
sayısı piramidin diğer ölçülerinde de göze çarpmaktadır. Petrie’ye göreyse ölçülerin bu oranlarda olması
sadece sembolik nedenlere dayanıyordu. Bununla birlikte Petrie Kral Odası’nın Mısır geometrisinin bir
şaheseri olduğunu doğrular. Odanın uzunluğunun çevresine oranı 1’in pi sayısına (π) oranına eşittir.
Piramidin kendisi de aynı oranlara göre inşa edilmiştir.
Kral Odası üzerinde Havalandırma Kanalı denilen bir kanal girişi yer alan düz bir tavana sahiptir.
Havalandırma kanalı girişine günümüzde havalandırmayı sağlamak üzere bir vantilatör yerleştirilmiştir.
Piramitteki bu tür kanalların yapılış amacı bilinmemektedir, görünüşe göre yıldızlara yönelik olarak
yapılmış, yıldızlara göre hizalanmışlardır. Hangi amaçla yapılmış olurlarsa olsunlar bu kanalların piramidin
havalandırılmasına katkı sağlamadıkları görülmektedir.
Kral Odası üstündeki odacıkların şeması
Kral Odası tümüyle granitten yontulmuştur. Taş blokları öyle ustaca, düzgün kesilmiştir ki aralarına ince
bir kâğıt bile sokmak mümkün değildir. Toplam 400 ton gelen 9 büyük yassı taştan Tavanı üzerinde 5
odacık (İng. Relieving Chambers) bulunur. İlk dört odacık Kral Odası gibi düz tavana sahiptir,
sonuncusunun ise sivrileşen bir tavanı bulunur. Piramitteki tek yazı niteliğindeki referans, bu
odacıklarından birinde bir taş üzerine işlenmiş, bir işçi ekibine aitmiş gibi görünen işarettir. Kral
Odası’ndaki tek nesne bir köşesi kırık, dikdörtgen biçimli bir lahittir. Lahit, çıkış dehlizinden biraz daha
geniştir; bu da lahitin odanın damı tamamlanmadan yukarıdan indirilmiş olabileceğini göstermektedir. Oda
duvarlarının ince, usta işçiliğine karşın, lahit sanki sonradan başkalarınca yapılmış gibi, son derece kaba
bir işçilik göstermektedir. aynı dönemde yapılmış diğer piramitlerin dekore edilmiş, ince işçilikli lahitler
barındırdığı göz önünde bulundurulursa Büyük Piramidin bu durumu bir çelişki arzetmektedir.Petri bu
durumu, piramide taşınmak üzere yola çıkarılan asıl lahtin Nil’de taşınırken kaybedilmesi nedeniyle yerine
başka bir lahtin konmuş olabileceği şeklinde açıklamışsa da, bu varsayım sonraki lahtin üzerinde niye
sonradan ince süsler yapılmamış olduğu konusuna bir açıklık getirmemektedir.
Keops Piramidi’nin yer aldığı kompleks
Gize yapılar kompleksi haritası.
Mısır’ın Kahire şehrinin 20 km güneybatısında bulunan Antik Mısır nekropolisi, Keops Piramidi, Kefren
Piramidi ve Mikerinos Piramidi ile birtakım ek anıtlardan oluşur. Ek anıtlar arasında Kraliçe Piramitleri,
yükseltilmiş yollar, vadi piramitleri ve en meşhur olarak, Büyük Sfenks bulunur. Tarihçi Herodot MÖ 450
dolayında burayı ziyaret ettiğinde bu piramitler 2000 yılı aşkın bir süredir ayaktaydılar. Büyük Piramit,
aslında, çevresindeki çeşitli yapılarla bir bütün (kompleks) olarak ele alınır. Gize Büyük Piramiti “Gize
yapılar kompleksi”nin ana parçası olup, bir tapınak kalıntısını da içerir. Büyük Piramidin tapınağı dış
sınırları itibariye kuzeyden güneye 52,40 m uzunlukta ve doğudan batıya 40 m genişliktedir. Siyah bazalt
döşemeleri hariç tutulursa tümüyle yok olmuş durumdadır. Kendisinden geriye piramidi vadiye ve
varsayılan (var olduğu farzedilen) vadi tapınağına bağlayan birkaç yol (şose) döşemesi kalıntısı kalmıştır.
Bu, eğer var idiyse günümüzde Kafr es-Samman yerleşim biriminin altında gömülü haldedir.
Büyük Piramidin güney tarafında günümüzdeki popüler tabiriyle Kraliçe Piramitleri adıyla sözü edilen ikinci
derecede önem arzeden diğer piramitler bulunur. Bunlardan üçü hemen hemen orijinal yükseklikleriyle
ayaktadır. Dördüncüsü öyle tahrip olmuştur ki varlığı bile tartışmalı hale gelmiştir. Fakat yakın zamanlarda
bu piramidin taş pistinin ve birkaç kaplama taşının keşfedilmesi varlığı hakkındaki kuşkuları
dağıtmıştır.Herodot’un anlattıklarına göre firavun Khufu Büyük Piramidin yapımı için gereken geliri elde
edebilmek için kızını bile bir fahişe olarak çalıştıran bir zorbaydı. Buna karşılık kızı da müşterilerinin her
birinden küçük bir taş isterdi ve kızı böylece bu taşlarla kendi küçük piramidini yapmıştı. Bu hikâyeyi
destekler mahiyette hiçbir kanıt yoktur. Kraliçe Piramitleri’nin Khufu’nun eşleri için yapılmış olduğu
söylenirse de hükümdarlık üyeleri için yapılmış olduğu konusunda kesin bir kanıt yoktur. Piramit
çevresindeki döşeme altında Khufu’nun annesi ve Snéfrou’nun kızkardeşi ve aynı zamanda karısı olan
Hétephérès’in mezarı bulunur. 1925’te Reisner’ın kazılarında tesadüfen keşfedilmiştir. Mezar
bulunduğunda hırsızlarca boşaltılmış durumdaydı. Reisner’a göre Hétephérès kocasının piramidinin
yakınına gömülmüş , fakat bir süre sonra mezarı hırsızlarca açılmıştı ve gömülme işleminden sorumlu
rahipler de Khufu’nun annesinin cesedinin kayboluş durumun açıklamaya cesaret edememişlerdi.
Piramidin çevresinde içlerine gemi sığacak şekilde kazılmış gemi biçimli üç oyuk bulunur. İçlerinde birkaç
ip ve tahta parçasından başka bir şey bulunamamış bu oyukların ne amaçla yapıldıkları bilinmemektedir.
Bununla birlikte Mayıs 1954’te Mısırlı arkeolog Kamal el-Mallakh, içinde ağırlıkları 15 tona varan taş
levhalar altında 1224 tahta parçası bulunan, dikdörtgen biçimli dördüncü bir oyuk keşfetti. Hadj Ahmed
Yusuf 14 yıl boyunca sistemli bir şekilde çalışarak tahta parçalarını birleştirmeyi başardı.
ağacından yapılma 143′ uzunluğunda bir gemi
Sedir
sözkonusuydu. Bu geminin su
sızdırmazlık özelliğini neye borçlu olduğu henüz anlaşılamamıştır.
Dev taşlardan oluşan bir duvarla çevrili “Gize piramit kompleksi ” esas olarak, Büyük Gize Sfenksi’nin eşlik
ettiği Keops, Kefren ve Mikerinos adları verilen üç piramitten oluşur. Bölgeden keşfedilen diğer kalıntılar
arasında mastabalar (firavun ve soyluların gömüldüğü dikdörtgen mezar), yatakhane, fırın, bira
imalathanesi, yemekhane, hastane, mezarlık ve işçi lojmanları oldukları düşünülen kalıntılar
sayılabilir. Pek çok yapı ve kompleksin Gize Haritalama Projesi ile keşfedilmesine devam edilmektedir.
Download